MÖ 585 yılında Yunan şehri Milet’te (Miletos) yaşayan bir filozof bir iddia ortaya attı. Buna göre o yılın 28 Mayıs'ında tam güneş tutulması yaşanacaktı. Astronomik gözlemlere dayanılarak yapılan böylesi tahminler antik dünya için duyulmamış bir şeydi. Yunan dünyasındaki pek az insan tutulmalar gibi göksel olayların önceden tahmin edilebileceğine inanıyordu. İnsanların çoğu kendilerini her şeye kadir tanrıların kollarına bırakmıştı. Tüm bunlara rağmen Miletli bilgin Thales (MÖ 620-546)...
"Sorgulanmamış bir hayat, yaşamaya değmez." - Sokrates - Atina’nın usta öğretmeni Sokrates (MÖ 470-399), antik Yunan filozoflarından oluşan son derece önemli bir nesil yetiştirmiştir. Günümüzde tarihin en etkili düşünürleri arasında yer almaktadır. Entelektüel bir kışkırtıcı olarak Atinalılarla sürekli olarak politika ve ahlak konularında sürtüşmeler yaşamış, onları inançlarını yeniden gözden geçirmeye teşvik etmiştir. Büyük öğretmenin bitmek bilmeyen mücadelesi en sonunda kendi başına...
Platon’un (MÖ 429-347) gerçek ismi Aristokles’dir. Atina’da politik güce sahip zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Platon ismi, geniş omuzlarından esinlenilerek güreş öğretmeni tarafından kendisine verilmiştir. “Platos” kelimesi Yunanca geniş anlamına gelmektedir. Bu isim filozofun felsefe tarihindeki konumuna da son derece uygun düşmektedir. Her ne kadar günümüzde politika alanında yazdıkları daha fazla biliniyor olsa da, Atinalı yazarın eserleri şiir, cinsellik ve matematik de...
 
Ateşli bir serbest piyasa taraftarı ve hükümet müdahalesi karşıtı olan Robert Nozick (1938–2002) 20. yy’ın son döneminin en etkili siyaset felsefecilerindendi. Özellikle muhafazakarlar ve liberaller üzerinde etkili oldu. Nozick onlar için sosyal refah politikalarına, sendikalara ve yüksek vergilere getirdiği detaylı eleştirilerle son derece saygın bir kişilikti. Nozick göçmen bir ailenin çocuğu olarak Brooklyn’de doğdu. Başlarda kendisini bir sosyalist olarak tanımlıyordu. Columbia...
Kendinizi doğmamış bir çocuğun yerine koyun. Bir milyarder mi yoksa dilenci mi olacağınızı bilmiyorsunuz. Nasıl bir toplumda doğmak isterdiniz? Kaderinizi bilmiyorsanız, dünyanızın nasıl bir yönetimle, nasıl kanunlarla idare edilmesini isterdiniz? Filozof John Rawls (1921–2002), 1971 tarihli A Theory of Justice (Adalet Teorisi) kitabında yer alan bu senaryoya “cehalet peçesi” adını verdi. Ona göre “cehalet örtüsü”nün gözlerini bağladığı herkes adil ve eşitlikçi bir toplum düzeninde yaşamak...
 
Fransız sömürgesi Cezayir’de doğan Jacques Derrida (1930–2004), II. Dünya Savaşı’nın ardından Paris’e gitti. Savaş sonrası dönemde Fransa’da yeniden canlanan felsefe dalında eğitim gördü. Derrida daha ziyade metin analizlerinde kulladığı yapıbozum yönetimi ile tanınmaktadır. ABD ve Avrupa’da bu yöntem edebiyat, tarih ve siyaset bilimi gibi alanlarda kısa sürede çok popüler hale geldi. Derrida’ya göre sözcükler nadiren ilk anda ima ettikleri şeyi kast ederler. Gerçekte sözlerin saklı...
Michel Foucault (1926–1984) kendisini bir filozof değil tarihçi olarak tanımlıyordu. Ancak cinsellik, delilik ve hapishane ile ilgili kitapları ve dersleri felsefede büyük bir devrim yarattı. Yeni bir postmodern yazarlar, tarihçiler ve teorisyenler kuşağına ilham kaynağı olmuştu. Kelliği ve siyah giysileri ile ünlü Foucault, Avrupa ve ABD’de akademik bir yıldız haline geldi. Ölümünün ardından New York Review of Books tarafından dünyanın en ünlü entelektüeli olarak sınıflandırıldı. Foucault...
Hannah Arendt (1906–1975) bir gazeteci, deneme yazarı ve siyaset felsefecisidir. 20. yy’ın en temel sorularından birine yanıt bulmaya çalışmıştır: İnsandaki kötülük yapma potansiyeli nereden kaynaklanmaktadır? Nazi savaş suçluları ile ilgili makale ve kitaplarında, soykırım şiddetinin ve vahşetin sadece hastalıklı beyinlerin ürünü olduğu düşüncesine karşı çıktı. Bu suçları işleyen Nazi liderlerinin dışarıdan bakıldığında son derece sıradan insanlar olduğunu anımsattı. Tüm bu vahşetin...
 
Simone De Beauvoir (1908–1986), denemeleri, kısa öyküleri, otobiyografik yazıları ve romanları yüzyılımızda feminist düşüncenin gelişiminde önemli bir başlangıç noktası oluşturmuş olan çağdaş Fransız kadın düşünürdür. Hemen hemen bütün yaşamı boyunca birlikte olduğu Jean-Paul Sartre (1905–1980)'ın etkisi dolayısıyla, düşünceleri varoluşçu bir çerçeve içinde ve belli bir özgürlük anlayışına bağlı olarak oldukça bireyselci bir temele dayanan Beauvoir'a göre, özgürlük asla ve asla insana Tanrı...
Varoluşçuluğun babası Jean-Paul Sartre (1905–1980) kurgusal eserleri, filmleri, politik aktivizmi, aşk ilişkileri ve provokatif felsefesi ile Batı Avrupa’da son derece önemli bir yere sahiptir. 1964 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanmış olmasına rağmen ödülü reddederek gerçek bir yazarın böyle şeylerden uzak durması gerektiğini söylemiştir. Sartre, Paris’te doğdu. Felsefe doktorasını Paris’te tamamladı. Ömrü boyunca sürecek bir ilişkisinin olduğu Simone de Beauvoir (1908–1986) ile de...
Ölümünün ardından on yıllar geçmiş olmasına rağmen Alman filozof Martin Heidegger’le (1889–1976) ilgili tartışmalar halen devam etmektedir. Hem taraftarları hem de karşıtları Heidegger’in varoluşçuluk, din ve dille ilgili yapıtlarının dünya felsefe tarihinde önemli bir etki yaptığı noktasında hemfikirdirler. Ancak Naziler’le olan bağlantısı, kolunda gamalı haç bandı taşıması, öğrencilerine Nazi selamı vermesi ve 1936 yılına kadar derslerini “Heil Hitler” sloganı ile bitirmesi onun ününü pek...
1889 yılının Nisan ayında Avusturya’da iki bebek doğdu. Her ikisinin de 20. yy dünyası üzerinde büyük bir etkisi olacaktı. Bunlardan biri Adolf Hitler’di (1889–1945). Altı gün sonra doğan diğer bebek ise filozof Ludwig Wittgenstein’dı (1889–1951). Zengin bir çelik baronunun küçük oğlu Wittgenstein geleceğin Alman diktatörü ile aynı ortaokulda eğitim gördü. Her ikisinin de tarih öğretmenleri aynı kişiydi. I. Dünya Savaşı’nda her ikisi de orduda görev yaptı. Bu süreçte yaşadıkları deneyimler...
Beyaz saçları ve aristokrat görünümü ile Bertrand Russell (1872–1970) 20. yy’ın en tanınan filozofları arasında yer almaktadır. Verimli bir yazar olan Russell aynı zamanda politik bir şahsiyetti. Savaş karşıtı çalışmaları nedeniyle iki kez hapse girmiştir. Düşüncelerinin temelinde şiddet karşıtlığı ve insan acılarından tiksinme vardı. Güçlü bir İngiliz ailesinden gelen Russell, 1931 yılında kont unvanı aldı. Ebeveynleri genç öldüler. Daha ziyade büyük annesi Lady Russell tarafından...
Amerikalı filozof John Dewey (1859–1952) kitapları, dersleri ve sınıfta yaptığı deneyleri ile Amerikan eğitim sistemine büyük yenilikler getirdi. Öğretmenlik mesleğini kökten bir biçimde yeniden tanımladı. Öldüğü sırada Amerika’nın en önemli eğitimcisi olarak görülüyordu. Savaş, barış ve sivil haklar konularında önde gelen entelektüellerden biriydi. Dewey’in eğitim felsefesi 1893 tarihli bir denemede şöyle özetlenmişti: “Eğitimi gelecek yaşam için hazırlık olmaktan çıkarıp onu şimdiki zaman...
Dünya felsefesine büyük bir katkı yapan ilk Amerikalılardan biri William James’tir (1842–1910). O bir eğitimci, psikolog ve aynı zamanda pragmatik felsefe okulunun kurucusuydu. İki önemli kitabı The Principles of Psychology (Felsefenin Prensipleri / 1890) ve The Varieties of Religious Experience (Dini Deneyimin Çeşitliliği / 1902), insan aklının işleyiş prensiplerinin anlaşılmasında temel bir rol oynamıştır. James, zengin bir ailenin çocuğu olarak New York City’de doğdu. Kardeşi Henry James...
Tanrı öldü. — Nietzsche Geleneksel değerlerin modası geçti. Güçlü zayıfı ezebilir. Hıristiyanlığın Avrupa’da yayılması bir lanetti. Almanlar fazla bira içiyorlar. Modern felsefenin en etkili figürlerinden biri olan Friedrich Nietzsche (1844–1900) okuyucularını şoke eden yorumlarıyla tanınıyordu. Ancak nesiller boyunca sanatçı ve şüphecilere ilham kaynağı olacaktı. Almanya’da doğan Nietzsche hayatının büyük bölümünü Batı medeniyetinin temellerini sarsarak geçirdi. Özellikle bu medeniyetin...
John Stuart Mill (1806–1873) küçük yaşlarından itibaren büyük bir filozof olacak şekilde yetiştirilmişti. Babası İskoç radikali James Mill (1773–1836), çocuğuna üç yaşında Yunanca’yı ve sekiz yaşında Latince’yi öğretmişti. On yaşına geldiğinde Plato’yu Yunanca aslından okuyabiliyordu. On iki yaşındayken babasının yönlendirmesi doğrultusunda Orta Çağ skolastiği çalışmaya başladı. Dikkatinin dağılmasını önlemek için başka çocuklarla oynamasına izin verilmiyordu. Bu yetiştirme modeli Mill’i...
Karl Marx (1818–1883) dünya tarihi üzerinde pek çok filozoftan daha büyük bir etkiye sahip olmuştur. Almanya doğumlu gazeteci ve politika yorumcusu, dünya komünizminin kurucusudur. 20. yy’da onun prensipleri temelinde Marksist bir toplum oluşturmak isteyen düzinelerce devlet kurulmuştur. Bazıları insanlık tarihinin en kanlıları olan bu rejimler, bir ölçüde Marx’ın ününe leke sürmüştür. Ancak Marx kendi kitaplarının, broşürlerinin ve gazete yazılarının orduların askere çağırma sloganlarına...
Danimarkalı yazar Soren Kierkegaard’ın (1813–1855) felsefesini kitaplarının isimleri çok iyi yansıtmaktadır: Fear and Trembling (Korku ve Titreme / 1843), The Concept of Anxiety (Kaygı Kavramı / 1844) ve The Sickness Unto Death (Ölümcül Hastalık / 1849). Kısa ve mutsuz hayatında Kierkegaard genellikle sıkıntı, umutsuzluk ve Danimarka’daki kilisenin çürümüşlüğü gibi sorunlar üzerine yazdı. Zaman zaman varoluşçuluğun babası olarak adlandırılmaktadır. Bu lakap onun 20. yy filozofları üzerinde...
1865 yılında yirmi bir yaşındaki Alman bir üniversite öğrencisi tozlar içinde elli yıl önce yayınlanmış bir kitap bulduğunda Leipzig’deki bir kitapçıda araştırma yapıyordu. The World as Will and Representation (İrade ve Temsil Olarak Dünya) isimli kitap dünyayı kaotik ve çalkantılı bir çerçevede tarif ediyordu. Bu bakış açısı genç adam üzerinde önemli bir etkiye yol açacaktı. Kitapçıdaki gencin adı Friedrich Nietzsche’ydi (1844–1900). Kitabın yazarı ise Arthur Schopenhauer (1788–1860). Bu...
1806 yılında, Alman şehri Jena’ya yapılacak olan Fransız saldırısının arifesinde, şehirdeki üniversitede bir felsefe öğretmeni elindeki yazıyı bitirmeye uğraşıyordu. Ertesi gün yaşanacak Fransız istilası şehri harap etse ve Prusya ordusunun yenilgisiyle sonuçlansa da Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in (1770–1831) o gece bitirdiği kitap dünyayı değiştirecekti. 19. yy başlarının en önemli Alman filozofu olarak bilinen Hegel, kendisini 1789 yılındaki Fransız Devrimi’nin ardından Avrupa tarihinde...
Çığır açan feminist filozof Mary Wollstonecraft (1759–1797), 1792 tarihli ünlü yapıtı A Vindication of the Rights of Woman (Kadın Hakları Savunusu) adlı eseri ile tanınmaktadır. Kitap cinsiyet eşitliğinin savunusunu yapmış ve tarihçiler tarafından feminist hareketin başlangıcı olarak değerlendirilmiştir. Feminist hareket 19. yy’da Amerika ve Avrupa’da önemli bir yaygınlık kazanacaktı. Wollstonecraft, yaşadığı dönemde ise karmaşık kişisel yaşamı, politik radikallerle olan ilişkileri ve...
Fransız Devrimi’nin ardından İngiltere’deki entelektüeller kendi içlerinde ikiye ayrılmıştı. Aralarında Thomas Paine (1737–1809) ve Mary Wollstonecraft (1759–1797) gibi isimlerin de bulunduğu Fransız Devrimi taraftarları, isyanı politik eşitlik yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriyordu. Buna karşılık İrlandalı bir politikacı, gazeteci ve siyaset felsefecisi olan Edmund Burke (1729–1797) devrimin şiddeti karşısında dehşete düşmüştü. Terör Dönemi’nde kitlesel kıyımlar yaşanmış ve Kral...
1739 yılında genç bir İskoç yazar olan 28 yaşındaki David Hume (1711-1776), A Treatise of Human Nature (İnsan Doğası Üzerine) adlı üç ciltlik eserinin ilk cildini yayınladı. Kendisini, kitabın kilise otoriteleri ve diğer filozoflar tarafından sert bir şekilde eleştirilmesine hazırlamıştı. Ancak beklenen olmadı. Hume daha sonra yazdığı bir yazıda beş yıl boyunca yazmaya uğraştığı kitabının “ölü doğduğunu” söyleyecekti. Birkaç bağnazın dışında kimse kitabın farkına bile varmamıştı. Gerçekten...
Alman filozof İmmanuel Kant (1724-1804), bir filozoftan beklenmeyecek derecede düzenli alışkanlıklara sahipti. Her öğleden sonra yaşadığı Konisberg’te yürüyüşe çıkar, her gün aynı saatte şehrin gotik katedralinin önünden geçerdi. Efsaneye göre Kant o kadar dakikti ki görevliler kilisenin saatini onun kapının önünde belirmesine göre ayarlamaya başlamıştı. Ne var ki ortada bir problem vardı. Kant yürüyüşe başlarken katedralin saatini esas alıyordu. Kilise ve filozof saatlerini birbirine göre...
10 Temmuz 1750 tarihinde Fransa’daki Dijon Akademisi uluslarası bir deneme yarışmasını kazanan kişiyi açıkladı. Bu kişi o zamana kadar adı hiç duyulmamış İsviçreli bir müzisyendi. Discourse on the Sciences and Arts (Bilim ve Sanat Üzerine Söylem) isimli bir kompozisyon yazmıştı. Müzisyenin adı Jean Jacques Rousseau’ydu (1712-1778). Ödülünü kazandığı sırada Rousseau 38 yaşındaydı. Denemesi ona Avrupa çapında bir ün sağladı. Sonraki otuz yıl boyunca ulusunun en etkili ve en ateşli filozofu...
Filozoflar sık sık kötümser davranırlar. Buna karşılık Alman rasyonalist teolog, matematikçi ve filozof Gottfried Wilhelm Leibniz (1646–1716) iyimser düşünceleri ile tanınmıştır: “Bu dünya mümkün olanların en iyisidir.” Leibniz’in bu iyimser argümanının arkasındaki mantık basitti. Her şeye kadir bir Tanrı’nın dünyayı yaratırken önünde sınırsız seçenek vardı. Tanrı her şeye kadir olduğu için şüphesiz ki en iyi seçimi yapmıştır. Leibniz, Tanrı tarafından yaratılan bu dünyanın mükemmel...
İnsan özgür olmak istediği an özgürleşir. — Voltaire Konuşma özgürlüğünün ve yurttaşlık haklarının savunucusu olan Voltaire (1694–1778) Fransız bir yazar ve filozofdur. Avrupa çapında hem çok popüler olmuş hem de fazlasıyla tartışılmıştır. Denemeleri, oyunları, romanları ve sosyal reformla kilisenin devletten ayrılmasını savunan risalleri Fransız ve Amerikan devriminin liderleri tarafından büyük bir ilgiyle okunmuştur. Her iki ülkenin de politik tarihi üzerinde büyük bir etkisi olduğuna...
1689 yılında John Locke (1632–1704), ideal devlet biçimini vatandaşlarının doğal haklarına saygı duyan devlet olarak tanımladı. Devletin vatandaşların “canına, özgürlüğüne ve mülküne” kast etmemesi gerektiğinin altını özellikle çiziyordu. Yaklaşık bir yüzyıl sonra 1776 yılında Thomas Jefferson (1743–1826), Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni yazdı. Locke’nun ifadelerini neredeyse olduğu gibi ödünç almıştı. On üç kolonide yaşayan yurttaşların devredilemez haklara sahip olduğunu vurguluyordu...
17. yy İngilteresi’nde ileri seviyede eğitim alabilen az sayıdaki kadından biri olan Anne Conway (1631-1679), saygı duyulan bir filozof ve entelektüeldi. Ölümünden sonra yayınlanan kitabı The Principles of the Most Ancient and Modern Philosophy (Antik ve Modern Felsefenin Prensipleri / 1690) ve onu gizlice yetiştirerek üniversite kurallarını çiğneyen Cambridge’deki profesöre yazdığı yüzlerce mektup en önemli eserleri arasında yer almaktadır. Conway’ın asıl adı Anne Finch’ti. Londralı zengin...

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst