Neden ‘Hayır’?

Neden ‘Hayır’?

Neden ‘Hayır’?

Özellikle sol kesimde her zamankinden fazla bir canlılık görülmekte bu aralar. Peki, nedir bu hareketliliğin sebebi ya da ‘ne diyor bu insanlar, neden hayır’ diye soran oluyor mu? Umarım oluyordur. Eğer sorgulama içgüdüsü devreye girerse, aklın yolu birdir mantığı ile herkes aynı safta yer alacaktır ve ileriye dönük gerçekleştirilmesi planlanan yeni rejimin karşısında birlikte direneceğiz demektir.

Gerek ünlüler, gerek partiler, gerek sivil toplum örgütleri tarafından yeni anayasa ve başkanlık sistemine ilişkin ‘Hayır’ ve ‘Evet’ kampanyaları başlatıldı. Tek adam rejimine ‘evet’ diyenlerin nedeni genellikle şu şekilde:

  • “Güçlü bir Türkiye için”
  • “Hükümetimiz yapıyorsa doğru bir şeydir”
  • “Cumhurbaşkanımız ne diyorsa odur”
  • HDPKK, CHPKK, Siyonizm, IŞİD, ABD, AB, İsrail, Haçlı, Ateist ittifakı 🙂

Peki, biz neden en yüksek sesle ‘hayır’ diyoruz?

Parlamenter sistemin tamamen ortadan kaldırılacağı ve diktatörlüğün hüküm süreceği günlerin belirtisidir bu yeni anayasa teklifi. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın partiyi de yönetecek olması parlamenterliği o kişiye tamamen bağlı tutacaktır. Eğer meclisten geçen yeni anayasa teklifi referandumdan da geçerse, Erdoğan iktidar partisi olan AKP’nin üyesi olabilecek, hoş fiilen öyle zaten… Biz çok gördük Cumhurbaşkanının parti için mitingler yaptığını, bağımsız kalmadığını. Bu olmaması gereken fakat gerçekleşen bir durumdu ve şimdi de uyguladıklarının altını yeni anayasa ile dolduracak ve resmiyet kazandıracaktır. Gücün tek elde toplanması için bir ilk adımdır bu yeni anayasa teklifi.

Kuvvetler ayrılığı; yasama, yürütme ve yargı tek bir kişinin kontrolünde olacak ve elde avuçta kalan demokrasi de tarihe karışacak. Bu kadar yetkiyi tek bir kişide toplamanın mantığı tamamen diktatörlük hevesinden ve yapılan yolsuzlukların, hırsızlıkların, usulsüzlüklerin ve kötülüklerin korkusundan mütevellittir. Bir ülkenin geleceği tek bir insanın eline bağlanmamalı, bağlanamaz!

Görevde bulunan Cumhurbaşkanı; kendi yardımcılarını, üst düzey kamu görevlilerini ve bakanları atamaya yetkili olacak. Bakanlıkların kurulup kaldırılması, yetkileri, görevleri Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile belirlenecek. HSYK üyelerinin yarısını Cumhurbaşkanı belirleyecek ve üye sayısı 12 olacak. Bunca güç talebi imparator olma hevesinden başka bir şey değildir.

Sıkıyönetim uygulaması yeni anayasa ile kaldırılacak ve OHAL ilan etme yetkisi Cumhurbaşkanına verilecek. OHAL kararları ise Meclise sunulacak. Şu andaki OHAL sürecinde neler oluyor bir bakalım; akademisyenler ihraç ediliyor, gazeteciler tutuklandı, seçilmiş Milletvekilleri tutuklandı, sosyal medya kullanan vatandaşlar tutuklandı, “hükümet istifa” demek yasaklandı, sokağa çıkmak yasak, yürüyüş yapmak yasak, örgütlenmek yasak, kısaca muhalif olmak yasak…

En can alıcı nokta neresidir diye soracak olursak; Cumhurbaşkanı hakkında suç işlediği iddiasına ancak ve ancak TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılmayacak, sadece talep edilebilecek. Az önce de değindiğim üzere, bu yeni anayasa teklifi korku duvarlarının ilk tuğlalarıdır.

“Güçlü bir Türkiye için evet” diyenler; ülkenin eğitim sisteminden, ekonomisinden, insan hakları ihlallerinden, yargı sisteminden bihaberler sanırım. Yeni anayasa teklifinin maddelerine ‘evet’ diyebilecekler akıl tutulması yaşıyor olmalılar. Bugün “ohh” çektiklerinizin yaşadıklarını yarın siz de yaşayacaksınız çünkü hepimiz aynı yargı altında yargılanıyoruz ve hepimiz aynı haklara sahibiz. Faşizmin ve diktatörlüğün temelini çoktan atanların ve bunu son raddesine getirmek isteyenlerin yanındaysa halk, kendi ipini çekmiş demektir. Ve bu durum Barbaros Şansal’ın “b.kunda boğul Türkiye” sözüne girizgâh olan bir durumdur.

Tüm varlığımızla “hayır” diye bağırmaya ve anlatmaya devam edeceğiz.

Eylem Özkan

0
Hayır, Emek, Sınıf, Din ve Marksizm Korkaklığın ve Ataletin Çağında Ödipal Alanı Terketmenin Manifestosu

Yorum yapılmamış

No comments yet

Bir yanıt yazın