Mutlu Olmanın ve Depresyondan Kurtulmanın Yolları

Mutlu Olmanın ve Depresyondan Kurtulmanın Yolları

Hepimiz hayatımıza çeşitli anlamlar yükler ve bunlara göre çeşitli arayışlara gireriz. Bu arayışları karşılayabildiğimiz ölçüde de bir tatmin duygusu yaşarız ve buna mutlu olmak deriz. Yaşama yüklediğimiz bu anlamları ise büyük ölçüde içinde doğduğumuz değerler dünyası belirler. Çağımızdaki sistem, üretim ilişkileri, buna bağlı olarak kültür, ahlak hatta din gibi normatif değerleri doğduğumuzdan beri absorbe ederiz hatta çoğu zaman bunlar bize bilinçli olarak pompalanır. Örneğin günümüz kapitalist dünyasında bir insanın mutlu olmasının temel ölçütünün ne kadar eşyaya sahip olduğu, ne kadar tükettiği, tüketebildiği algısı işlenir durmadan beyinlerimize. Nasıl bir işe, nasıl bir eşe sahip olacağımız, toplumsal cinsiyet rolleri vs. gibi birçok değer önceden üretilmiş ve önümüze sunulmuştur. Ünlü ozan Pir Sultan Abdal‘ın bir sözü vardır: “Bozuk düzende sağlam çark olmaz”. Toplumsal mutluluk ve özgürlük üretemeyen bir dünyada tam anlamıyla bireysel bir kurtuluş beklemek saflık olur elbette. Ancak yine de kendimizi içinde yaşadığımız dünyadan ve sorunlarından soyutlamadan da hakkını vererek yaşamak önemlidir ve gereklidir. Bunun için kendimize bazı prensipler edinmek zorundayız.

 

1. Negatif Ortamlardan Ve Negatif İnsanlardan Uzak Durun

Mutlu bir yaşam sürmenin birinci ve en önemli kuralı sizi mutsuz eden ortamlardan uzak durmaktır. Elbette hayatta bazı zorunluluklarımız var fakat mümkün olduğu kadar. Kibirli, bencil, iğneleyici, narsist kişilerden ve sürekli sorun çıkartıp sizin enerjinizi emen insanlardan uzak durun. Bugüne kadar hep bu insanların arasında olmak zorunda kalmışsanız şu anda bir plan yapın ve hepsini hayatınızdan tek tek çıkarın. Korkmayın yalnız kalmayacaksınız. Yeni ortamlar ve yeni dostluklar kurmak için artık günümüzde o kadar çok imkân var ki. Siz yeter ki yanlarında mutlu ve rahat edebileceğiniz insanlarla birlikte olmayı kafanıza koyun. Gerisi gelecektir.

 

2. Tabular Ve Dogmalardan Kurtulun, Sorgulayın

Toplumdan, çevremizden, ailemizden neyin doğru, neyin yanlış olduğuyla ilgili düşünceleri sürekli aldık ve bunları içselleştirdik. Peki, ama bunlar gerçekten geçerli mi? Üzerinde düşünülmüş, mantıklı sonuçlar mı yoksa yüzyıllardan hatta bin yıllardan beri gelen safsatalar mı? Tabu dediğimiz şey toplumca eleştirilmesi, üzerine düşünülmesi yasaklanan ve belli bir yaptırımla korunan kurallar demektir. Eğer siz duvarın arkasına bakabilmek, yaşadığınız akvaryumun dışındaki dünyayı görmek istiyorsanız hiçbir şeyi eleştirmekten ve sorgulamaktan korkmamalısınız. İşte burası aynı zamanda kendinizle en çok mücadele edeceğiniz ve en cesur olmanız gereken nokta. Evet, toplumla bir çatışma içine girmek risklidir, rahatınız da kaçabilir ama emin olun mutluluğa ve özgürlüğe giden yol buradan geçer.

 

3. Kitap Okuyun

Sorgulamaktan ve eleştirmekten bahsettik ama bunu kuru kuru yapamayız. Düşünmek yakıt gerektirir ve bu yakıt da bilgidir. Başkalarının çizdiği hayatta sürüklenmemek, edilgen değil etken olmak için bilgili, kültürlü ve donanımlı biri olmalısınız. Okudukça fikirleriniz, hayal dünyanız, ufkunuz gelişecek. Dünyayı daha iyi analiz edecek, evrendeki yerinizi daha iyi kavrayacak ve böylece hayatınızla ilgili daha rasyonel, doğru kararlar alma yeteneğiniz gelişecektir. Hatta arkadaş çevreniz bile buna göre şekillenecektir. Boş ve cahil insanların arasında çürümemenin en iyi yolu sizin de boş ve cahil bir insan olmamanızdır. Durmadan okuyun.

 

4. Egzersiz, Spor Yapın

Egzersiz yapmanın zihinsel sağlığımızın korunmasıyla en fazla ilişkili şu üç sinir taşıyıcısının salınımını düzenlediği artık bilimsel olarak kesindir: serotonin, dopamin ve noradrenalin. Hatta egzersiz yapmanın ruh hali üzerindeki önemi o kadar belirgindir ki birçok psikiyatrist terapinin normal akışı içinde fiziksel etkinlik kürüne de yer vermeye başlamıştır. Depresyondaki kişilerle ilgili yapılan bir deneyde, antidepresan ilaç tedavisinin yerine sıkı bir egzersiz programı kullanıldı. Antidepresan ilaçla tedavi edilmiş kontrol denekleri ile karşılaştırıldığında bile tedavi sonuçları şaşılacak derecede başarılıydı. Egzersiz yapmanın hem depresyon hem de anksiyete üzerinde hızlı ve uzun süreli yararları var. Bu erkekler için de kadınlar için de aynı ölçüde geçerli ve ne kadar uzun sürerse o kadar etkili. Bu konudaki bilimsel araştırmalar saymakla bitmez. Kaç yaşında olduğunuza bakmadan hemen egzersize başlayın ve hareketli, dinç bir yaşamın kapılarını aralayın.

 

5. Beyninize de Egzersiz Yaptırın

Beyin sürekli gelişen ama tembel bırakmaya da gelmeyen bir yapıdır. Yüzünüze veya vücudunuza gösterdiğiniz özenin aynısını beyninize de göstermek zorundasınız. Hayatta ne yaptığınız veya neler öğrendiğiniz beyninizin görüntüsünü fiziksel olarak değiştirir. Zeki olmanın birçok türü vardır ve bu türlerin çoğu IQ testlerinde ortaya çıkmaz. Çok fazla sinirbilimsel detaylara girmek istemiyorum ama Beyninizi de aynı bir sporcunun kaslarını zorlaması gibi zorlayın. Hatırlamadığınız bir ismi, ya da numarayı, hemen bakmak yerine hatırlamaya çalışın, kendinize biraz zaman verin. Bulmacalar ve çeşitli zekâ oyunları çözün ve bunları sevmeye kendinizi alıştırın. Bazı bilgisayar oyunlarının da bu konuda etkili olduğu araştırmalarda ortaya çıkan bir gerçek.

 

6. Pozitif Düşünce Biçimi Geliştirin

Yapılan çalışmalarla sadece bakış açılarını olumlu hale getirerek hayatlarını yeniden değerlendiren ve mutlu hisseden insanlar olduğu ortaya çıkmıştır. Olaylara pozitif yani olumlu yönlerinden bakmayı alışkanlık haline getirin. Bir başarısızlık durumunda buna üzülüp durmak artık size hiçbir fayda sağlamayacaktır. Bunun yerine bu başarısızlıktan ne gibi dersler çıkarabilirim, eksikliklerim neler, bir daha denerken nelere dikkat etmeliyim diye düşünün. Yalnız kaldığınız zaman bundan mutsuz olmak yerine, bu yalnızlık halimi nasıl en iyi şekilde değerlendirebilirim, kendimle baş başa kalmak benim için güzel olabilir diye düşünün. Belki de yalnızken kendinizi geliştirmek veya keyif almak için yapacak şeyleri yeterince bilmiyorsunuzdur. Bunları öğrenmeye çalışın. Eleştirildiğiniz zaman kızmayın. “Beni eleştirmek kimin haddine” diye düşünürseniz duygu durumunuz ve fizyolojik tepkileriniz olumsuz olur. Bunun yerine eleştiriyi kendi hatalarınızı fark edebilmeniz için bir fırsat olarak görürseniz duygularınız yapıcı ve olumlu olur.

 

mutlu olmak ve depresyondan kurtulmak

 

7. İnsan İlişkilerine Önem Verin, Sosyal Olun

İnsan sosyal bir canlıdır. Bazılarının düşündüğünün aksine kendimizi toplumdan soyutlayıp mutlu olmamız mümkün değil. Dağ başında tek başına yaşamak, ıssız bir köye yerleşmek ya da en basitinden insanlarla ilişkileri keserek asosyal bir yaşam sürmek hayallerinden vazgeçin. Sosyal anksiyeteniz yani toplumda kabul görme, onaylanma, saygı ve değer görme gibi ciddi endişeleriniz varsa tabii ki bir uzmandan yardım almanız en doğrusu olacaktır. Ancak uzmanın söyleyeceği şey de kesinlikle şu olacaktır. Bu kaygılarınızın üstüne gidin. Dışarı çıkın, insanlarla tanışın, ilişkilerinizi ilerletin, kendinizi ifade edin ama aynı zamanda iyi bir dinleyici olun. İnsanlar kendilerini ciddiyetle dinleyen kişileri sever. Bunu test ettiğinizde ne kadar başarılı olduğunuzu göreceksiniz. Sosyal zekânız da insanlarla ilişkilerinizi geliştirdiğiniz ölçüde gelişecektir ve daha da ölçülü ve dengeli davranma becerinizi artıracaksınız.

 

8. İlkelerinizi Belirleyin Ve Ona Göre Yaşayın

Davranışlarımızı ilkeler yönetir. Onlarla uyum içinde yaşamak olumlu sonuçlar doğurur; onları çiğnemek ise olumsuz sonuçlara neden olur. Her türlü durumda vereceğimiz yanıtı seçmekte özgürüz; ama onu seçerken, arkasından gelecek sonucu da seçeriz. Kuşkusuz hatalar yaparız. Geçmişte yaptığımız bazı seçimler bugün yaşamımızda istemediğimiz sonuçlara yol açmıştır. Bugün fırsatımız olsa başka türlü davranırdık. Ancak bunları geri alamayız, olmamalarını sağlayamayız. Bir hatayı kabul etmemek, düzeltmemek ve ondan ders almamak da, başka türlü bir hatadır. Genellikle insanın kendini aldatmasına, haklı bulmasına, çoğu zaman da kendisine ve başkalarına akılcı bahanelerde bulunmasına neden olur. Bu iki hata durmadan birbirini besler ve mutsuz edecek bir hayat zehrine dönüşür. Bundan kurtulmanın yolu kendinize ilkeler koymanız ve zaman içinde bunları geliştirmenizdir. Sevgi, saygı, anlayış, aileye vakit ayırmak, adil olmak, sorumluluk sahibi olmak vs. gibi ilkeleriniz olursa ve bunları merkeze alarak yaşamaya çalışırsanız hata yapma riskiniz de azalacaktır. Sadece iş odaklı, para odaklı, başkaları odaklı ya da “ben” odaklı yaşamak yerine ilke odaklı yaşamaya çalışın.

 

10. Yeniliklere Açık Olun.

Yeni fikirlere ve durumlara kendinizi kapamayın, kaçmayın. Yeniliklere açık olmak değişimin anahtarıdır. Hatta yeniyi ve değişimi heyecanla karşılayın. Hayat statik yani durağan değil, dinamik ve akıcıdır. Önyargılarınızı yıkın. Sizden farklı insanları yargılamayın. Tanımaya çalışın ve empati kurun. Kökleşmiş fikirlerinize aykırı bir düşünce duyduğunuzda hemen burnunuzu kıvırmayın. Bugüne kadar öğrendiğiniz her şeyin yanlış olabileceğini de kabul etmelisiniz. Gerek insan ilişkilerinde gerekse işinizde yeniliği kucaklayın.

 

11. Affedinmutlu olmak için seçimler önemlidir

Geçmişte size yanlış davrandığını düşündüğünüz kişilere karşı bağışlayıcı olun. Geçmişe takılı kalıp yaşamak önünüze bakıp gelecekle ilgili doğru kararlar almanızı zorlaştıracaktır. Affetmek önünüze yeni kapılar açacaktır. Nefret, kin, düşmanlık gibi duygular sizi zehirlemekten başka bir işe yaramaz. Affetmek sizi olgun ve güçlü kılacaktır ve en iyi tedavi edici duygulardan biridir.

 

12. Size Keyif Veren Şeyleri Yapın

Film ya da sevdiğiniz dizileri izlemek, zevk aldığınız bir hobi, enstrüman çalmak, yürüyüş yapmak ya da arkadaşlarınızla bara gitmek hoşunuza gidiyorsa bunları hayatınızın rutini haline getirin ve belirli bir vakit ayırın. Bu yaşama bir kere geliyorsunuz ve keyif almak hakkınız bunu unutmayın.

 

14. Sosyal Medya Bağımlısı Olmayın

Sosyal Medya bilim insanlarınca günümüzdeki en büyük mutsuzluk kaynaklarından biri olarak ifade ediliyor. Bu konuda yapılan çalışmalar bolca var. Şüphesiz, teknolojinin nimetlerinden yararlanacaksınız. Ancak yaşamdaki her şeyde olması gerektiği gibi ölçülü olarak. Sosyal medya bağımlısı olmayın. Hayatınız Facebook’ta ona buna laf yetiştirerek ya da beğeni almak için çabalamakla geçmesin. Sosyal medyada saatlerce vakit harcadıktan sonra kapattığınızda üzerinizde kalan o doyumsuzluk ve boşluk hissini biliyorsunuz. Onun yerine bir kafeye gidip kahvenizi yudumlayarak biraz kitap okusaydınız ya da arkadaşınızla bir yürüyüş yapsaydınız gününüz dolu dolu geçecekti. Başkalarının profillerine ve hayatlarına bakacağınıza çıkıp kendi hayatınızı yaşayın.

 

15. Mutsuzluğun Ve Stresin de Hayatın Bir Parçası Olduğunu Bilin

Hayat her zaman mutlulukla ve neşeyle dolu bir alan değildir. Doğadaki hiçbir canlı yaşamını sürekli mutlulukla ve keyifle geçirmez. Tam tersine sürekli bir yiyecek arayışı, barınma arayışı, düşmanlarından kaçma arayışı içinde tedirginlikle geçirirler. Kurduğumuz medeniyet bizi bir ölçüde bundan kurtardı veya boyutunu değiştirdik ancak biz de sonuçta bu doğanın bir parçasıyız. Trajediler her zaman var ve olacaktır. Kötü zamanlarımız, terk edilmelerimiz, bir yakınımızı kaybetmemiz gibi şeyler kaçınılmazdır. Bir fare kediyi fark ettiğinde vücudunda stress hormonu salgılanır. Bu stress fareyi harekete geçirerek hayatta kalmasını sağlar. Bu hormon tartışmasız şekilde gereklidir ancak stress farenin yaşamla mücadele edebilmesi için geçici bir süre ortaya çıkmıştır. Stressin kronik, kalıcı bir hal alması ise yaşam kalitemiz açısından felakettir. Örneğin aile içinde sürekli bir gerginlik ve düşmanlık buna neden olabilir. Bu gibi sorunlar derhal çözmemiz gereken şeylerdir.

 

16. Doğa’dan Kopmayın

Sinemaya, tiyatroya, konserlere gitmek güzeldir ancak bunun gibi pasif eğlencelerin tatmin duygusu sınırlıdır. Herhangi bir çaba göstermeden eğlencenin hazzını alır ve tüketirsiniz. Ancak insan, kendisinin de bir parçası olduğu aktif heyecanlara da ihtiyaç duyar. Bunun için en iyi ortam doğadır. Doğayla iç içe bir kamp yapmak, çimlere uzanmak, bahçe işleriyle uğraşmak ya da kendi küçük mobilyalarınızı yapmak hem doğanın dinginliğini içinde taşır hem de tatmin duygusu uzun süren uğraşlardır. Mümkün olduğu kadar doğadan kopmamaya, ona yabancılaşmamaya çalışın.

 

Sonuç:

Her birey birbirinden tamamen farklı bir beyin taşır ve kuşkusuz herkes tamamen kendine özgüdür. Bu yüzden kendinize yeni yöntemler keşfederek bu maddeleri uzatmanız mümkün. Yalnızca bu yazıya ilham veren, unutmamanız ve kendinize sürekli hatırlatmanız gereken tek bir şey var. Ne kadar kötü hissederseniz hissedin, en şanslı insanlar arasındasınız. Şanssız olanlar bu dünyaya hiç gelmedi. Doğmamış olan sonsuz sayıdaki insandan farklı olarak siz bu evrenin ve zamanın uçsuz bucaksızlığında bir anlığına da olsa parlayan bir bilinçsiniz. Sonsuzlukta parlayıp söneceğiniz o kısacık anı mümkün olan en iyi şekilde değerlendirin. Hayat mutsuz olmak için çok kısa.

Can Taylan Tapar

0
Yabancı Aksan – Dil Sendromu Madam Gibi Ölmek Üzerine: “MUJERES LİBRES – Kadınların Devrimi” – Belen Yıldırım

Yorum yapılmamış

No comments yet

Bir yanıt yazın