1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Ahlâk Yargısı ahlâkî değerlemeye konu olabilen şeyler üzerinde, belli bir moral düşünüm sürecinin sonucu olan yargı türünü tanımlar.​
Ahlâk yargıları ahlâkî diye nitelenen durumlar, olaylar ya da nitelikler karşısında ahlâkî olgunluğa sahip faillerin ya duygularını ya da rasyonel değerleme ve ölçüp biçmelerini dışavurur. Yirminci yüzyıl analitik etik geleneği içinde yer alan bilişsel olmayan yaklaşımın sahipleri, bununla birlikte ahlâk yargılarının sadece kişisel duyguların ifadeleri olduğunu öne sürer. Olgularla ilgili bildirimler ya da olgusal ifadeler olmadıkları için, ahlâkî yargılar ne doğru ne de yanlış olabilirler; onlar sadece kişilerin duygularını ifade etmeye, hitap ettikleri kişilerde benzer duyguları uyandırmaya, veya onları etkilemeye yararlar. Ahlâk yargılarını kişisel duyguların ifadesi kılan bu yaklaşım, onları bir yandan da buyruklara indirgediği için, tam bir öznelciliğin, kusursuz bir kuşkuculuğun savunucusu olup çıkarken, ahlâkî bilgi ve tartışmayı olanaksız hâle getirir.​
Oysa kökleri antik felsefeye kadar geri giden diğer yaklaşım, ahlâk yargılarının, salt duygusal değil, fakat esas olarak bilişsel bir içeriği bulunduğunu, pratik akılyürütme adı verilen ahlâkî düşünüm ya da ölçüp biçmenin eseri olduklarını, argümantatif bir temeli olduğu ve ahlâkî değer ya da ilkelerle bağ kurdukları için, haklılandırabileceklerini, ahlâkî olgularla ilgili oldukları için de doğrulanabilecekleri™ veya yanlışlanabileceklerini savunur. Başka bir deyişle, ahlâkî yargılar bu görüşe göre, ahlâk ve ahlâklılıkla doğrudan doğruya ilintili olduklarını kabul etmemiz gereken durumlar, olgular, eylemler ve nitelikler karşısında, biraz da çocukluk döneminde kalma olduklarını söyleyebileceğimiz, düşünümsel olmayan duygusal tepkilerin dışavurumları değildirler. Onlar tam tersine, ahlâkî yargıyı veren failin kompleks ahlâkî durumlar karşısında özel bir duyarlılığa sahip olmasını, yargı ve seçimlerinin gerek kendi karakteri, gerek başkaları ve gerekse doğru, sorumlu ve ahenkli bir ahlâkî hayat üzerindeki etkilerini hesaba katmasını mümkün kılacak ahlâkî bir olgunluğa erişmiş olmasını; üzerinde odaklaşacağı ahlâkî değerler, ilkeler ve amaçlarla ilgili ahlâkî bir bilince sahip bulunmasını, ve nihayet onun bir yandan kendisini dışarıdan gelecek etki ve baskılardan, başkalarının değerlemelerinden bağışık tutarken, bir yandan da içinde yaşadığı toplum ve çağın değerlerini miras alıp sorgulama imkânı sağlayacak bir sahicilik düzeyine ulaşmış bulunmasını gerektirir.​
Ahlâkî yargılar şu halde, ahlâkî tartışma ve sorgulamayı mümkün olan tözsel bir içeriğe, evrenselleştirilebilir olmaları olgusundan da anlaşılacağı üzere, belli bir forma sahip olan yargılardır. Onların konuları, sorumlu failin, ahlâkî bir bakış açısından veya moral bir bağlamda ele alınmaları gereken, eylemleri, hayata dair tercihleri, karakter özellikleri, niyetleri, vb.dir. Ahlâk yargılan, buradan da anlaşılacağı veya ahlâkla çoğunluk, "olan"dan veya "olgu"dan ziyade "olması gereken" ya da "değer"le ilintili bir davranış kodunun, alan veya disiplinin anlaşılmasından da açık olacağı üzere, betimsel değil, fakat normatif yargılardır.​
İşte bu normatif ahlâkî yargılar ne hakkında hüküm verildiğine, hüküm verilenler hakkında ne söylendiğine bağlı olarak ikiye ayrılırlar. Başka bir deyişle, ahlâkî yargılarımızdan bazılarında belli bir eylem veya eylem türünün doğru, yanlış, bir ödev olduğunu veya yapılması ya da yapılmaması gerektiğini söyleriz. Diğerlerinde ise eylemler veya eylem türleri hakkında değil, fakat kişiler, niyetler, motifler, karakter özellikleri vb., hakkında konuşur ve bunlarla ilgili olarak, onların ahlâken iyi, kötü, erdemli, erdemsiz, sorumlu, azize yakışır bir biçimde, kahramanca bir tarzda vb., olduklarını söyleriz. Bunlardan birincilerine ahlâkî yükümlülük yargıları veya deontik yargılar adı verilirken, ikincilere ahlâkî değer yargıları veya areteik yargılar adı verilir. Deontik yargılar, ya "şimdi dersten kaçmamalıyım" veya "onun yaptığı şey yanlıştı" örneklerinde olduğu gibi, tikel ya da "verdiğimiz sözü tutmamız gerekir" ve "aşk ahlâk yasasının hayata geçirilmesidir" örneklerinde olduğu gibi, genel olabilir. Aynı şekilde ahlâkî değer yargıları da, ya "babaannem iyi bir insandı" veya "cezalandırılmayı hak ediyorsun" örneklerinde olduğu gibi, tikel veya "böyle bir dikkatsizliği bağışlayabilen adam bir azizdir" ya da "başkalarını gözetmek bir erdemdir" örneklerinde olduğu gibi genel olabilir.​
W. K. Frankena, Ethics, New Jersey, Printice Hali, 1973.​
J. D. Mabbott, An Introduction to Ethics, London, 1966.​
P. H. Novel-Smith, Ethics, Baltimore, 1954.​
Ayrıca bkz. AHLÂK, AHLÂK EPİSTEMOLOJİSİ, AHLÂKİ İLKE, AHLÂKÎ TEMELLENDİRME, ETİK, ETİĞİN TARİHİ.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst