1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Ahlâkî Mutlakçılık, belirli eylem türlerinin her zaman ve her koşul altında, özellikle de sonuçlarından bağımsız olarak doğru olduklarını, daha doğrusu bütün zamanlar boyunca doğru ve geçerli olan tek bir ahlâk kodu, ahlâkî kurallar ve değerler kümesi bulunduğunu öne süren görüştür.​
Ayni ahlâkî kodun, ayni ahlâk yasasının istisnasız bütün İnsanlar için geçerli olduğunu, bir insan için ödev olanın bütün insanlar için geçerli bir ödev olduğunu bildiren ahlâkî mutlakçılığa göre, tam bir yansızlıkla bütün insanlara uygulanmak durumunda olan, mutlak ve değişmez tek bir ahlâk, tek bir standart vardır. Söz konusu özcü, nesnelci ahlâk anlayışı, ahlâk yasasının sadece yeryüzünün en ücra köşelerine uzanmak bakımından değil, fakat zaman ya da dönem sınırlarım aşmak bakımından da evrensel olduğunu savunur. Bugün ve burada ahlâken doğru olanın Grek.ve Roma çağında, hatta mağara insanının çağında da doğru olduğunu, bugün ve burada yanlış ya da kötü olanın o zamanlar da yanlış ve kötü olmak durumunda olduğunu öne süren ahlâkî mutlakçılığa göre, kölelik bugün yanlış ve kötü olan bir şeyse eğer, antik Yunanlılar için de yanlıştı. Yunanlıların köleliği doğal bir şey olarak görmüş, Atinalı liderlerin veya büyük adamların onu insan toplumunun olmazsa olmaz bir koşulu olarak kabul etmiş olmaları, bu gerçeği hiçbir şekilde değiştirmez. Mutlakçı bakış açısına göre, Yunanlıların ahlâkî kanaatleri köleliği onlar için ahlâken iyi bir şey haline getirmemiş, fakat yalnızca onların, başka konulardaki oldukça saygın ve değerli fikirlerine rağmen, kölelik konusunda neyin gerçekten iyi ve doğru olduğuyla ilgili olarak bilgisizliğe düşmüş olduklarını gösterir.​
Ahlâkî mutlakçılık, öyleyse ahlâkî kanaat ve geleneklerin çağdan çağa, toplumdan topluma değişmelerini apaçık bir olgu olarak görüp, bundan en küçük bir rahatsızlık duymaz. Modern insan köleliğin ahlâken yanlış, Yunanlılar ahlâken doğru veya en azından itiraz edilemez olduğunu düşünür. Fakat Yunanlıların belli bir şeyin, belli bir eyleme tarzının doğru olduğunu düşünmeleri, o şeyi Yunanlılar için bile gerçekten doğru hale getirmediği gibi, modern insanın aynı şeyin yanlış olduğunu düşünmesi olgusu da onu yanlış yapmaz. Önemli olan o şeyin, farklı zaman ve yerlerdeki insanların görüşlerinden bağımsız olarak, bizatihi kendisinde doğru ya da yanlış olmasıdır. İnsana düşen, onun bunlardan hangisi olduğunu keşfetmesidir.​
Ahlâkî mutlakçıya göre, ahlâkî olgularla ilgili bu durum, doğa bilimlerindeki olgulara tıpatıp benzer. Bir zamanlar insanlar dünyanın düz bir tepsi şeklinde olduğunu düşünüyorlardı, oysa modern insan onun yuvarlak olduğunu öğrendi. Bu, dünyanın eskiden düz iken, şimdi yuvarlak hale geldiğini göstermez, fakat eskiden insanların dünyanın şekliyle ilgili olarak koyu bir cehaleLiçindeyken, şimdi hakikate eriştiklerini gösterir.​
Öte yandan, ahlâkî mutlakçı kendi ahlâk kurallarının doğru veya günümüz insanının ahlâkî değerlerinin yegâne geçerli değerler olduğunu savunuyor değildir. Onun fiilen savunduğu tek şey, doğru ahlâkî normların, gerçek ahlâkî değerlerin, her ne iseler bunlar, bütün zamanlar ve bütün insanlar için hep ayni olduğudur. O ahlâkın insan tarafından yaratılmış, İnsanî kanaat ve uzlaşımın eseri olan bir şey değil de, bir anlamda nesnel olduğunu; ahlâkın temel ilkelerinin, insanların, nasıl ki dünyanın şeklini öğrenmek durumunda kalmışlarsa, öğrenmek, bilgisine erişmek zorunda oldukları, kendileriyle ilgili olarak, geçmişte olduğu gibi, şimdi de pekâla bilgisizlik içinde olabilecekleri gerçek hakikatler olduklarını savunur.​
Mutlakçılık, özde muhafazakâr bir anlayış olmakla birlikte, mevcut ahlâkî düşünce, ilke ve kurumlara körü körüne bağlanmak anlamında muhafazakâr değildir. Onun bağr landığı yegâne görüş ya da hakikat, ahlâken doğru (ya da yanlış) olanın, bu ister tek eşlilik, ister çok eşlilik, ister özgür aşk, ister kölelik, ister vejetaryanizm olsun, artık her ne ise, tüm zamanlar ve insanlar için ahlâken doğru (ya da yanlış) olduğudur. Hatta, mutlakçılık burada da kalmayıp, biraz daha ileri gider, yani sadece ahlâk yasasının bu gezegendeki bütün insanlar için ayni olduğunu öne sürmekle kalmayıp, onun evrendeki her yerde geçerli olduğunu savunur. Bütün ahlâklı insan varlıkları için geçerli olduğunu öne sürdüğü ahlâk yasası, mutlakçılığa göre, evrenin temel yapısının ayrılmaz bir parçasıdır.​
Cevizci, Etiğe Giriş, İstanbul, Paradigma Yayınları, 2001.​
Magill, Freedom and Experience: Self-Determination without Illusions, New York, St. Martins Press, 1997.​
W. T. Stace, The Concept of Morals, New York, MacmiUanCompany, 1965.​
Ayrıca bkz., AHLÂK, AHLÂK EPİSTEMOLOJİSİ, AHLÂKÎ GÖRECİLİK, AHLÂKÎ İLKE, AHLÂKÎ KUŞKUCULUK, ETİK, ETİĞİN TARİHİ, GÖRECİLİK, KUŞKUCULUK.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst