1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Ahlâkî İlke, ahlâklılığın temel yasası, ahlâkî irâdeyi belirleyen esas ilke olarak tanımlanabilir. Ontolojik ve metafizik açıdan ilke deyiminden (Lat. principium) "kendisinden bir şeyin kaynaklandığı, oluştuğu ya da tanındığı bir ilk" (Aristoteles), varlığın, oluşun ve bilginin son nedeni anlaşılır. Transandental-felsefi dilde ise ilkeler teorik ve pratik aklın nihaî birleştirici "yasa ve kurallarıdırlar. Buna uygun olarak bugünkü ahlâkî-felsefi dil kullanımında ahlâkî ilkeden, genel bir normdan türetilmeyen ve dedüksiyon, temellendirme, haklılandırma ve eleştirinin kanonu olarak vazife gören son yasa kastedilir. Ahlâkî ilkeler bu çerçevede tekil veya genel ahlâkî ilkelerin açık veya örtük her bir temellendirilmesinde talep edilen pratik argümantasyonun en yüksek ölçüsü olarak hizmet görürler. Bu tür ahlâkî ilkeler için şunlar, örnek olarak verilebilir:​
— herkes her zaman şeylerin akıllı "doğa"sına göre davranmalı (Stoa);​
— herkes her zaman Tanrı'nın irâdesine uygun olarak eylemeli (teolojik etik);​
— herkes her zaman kendi çıkarını en yüksek seviyede gerçekleştirmek için davranmalı (egoizm);​
— herkes her zaman herkesin çıkarını en yüksek seviyede gerçekleştirmek için eylemeli (yararcılık);​
— herkes her zaman kendi maksimi genel bir yasa olacakmış gibi (veya herkes genelleştirilebilir bir maksime göre) davranmalı (Kant);​
— herkes her zaman özgür, tutarlı ve diyalog dahilinde oluşturulan karşılıklı çıkarlara göre eylemeli (iletişim etiği).​
Biçimsel (formel) ve içeriksel ilkeler diye ayırım yapıldığında ise, herhangi bir amacı dikkate almaksızın irâdeyi belirleyen yasaya formel ahlâk ilkesi (Kant), belli bir amaca yönelik olanlara da (mutluluğa, iyiliğe ve yetkinliğe çabalama gibi) içeriksel ahlâk ilkesi denir. P. Lorenzen pratik-etik oylaşmalar veya müzakereler açısından trans-öznellik ilkesini "ahlâk ilkesi" veya "ahlâkî temel yasa" diye adlandırır. Buna karşın O. Schwemmer trans-öznellik ilkesini akil ilkesi veya uzlaşma ilkesi olarak gösterir ve Lorenzen'den farklı bir içerik yükler ona. Schwemmer ahlâkî ilkeyi çıkar çatışmalarını hafifletmeye yarayan, yani türetilen amaçların varolanların yerine ikame edilmesini sağlayan özel bir yöntem olarak görür.​
Ahlâkî-pratik ilkelerin özneler-arası yükümlendirmede veya akla dayalı temellendirmede bir eksiklik içerdiği yönünde genel bir kanaat vardır. Bu durum az veya çok Descartesçı ahlâkın maksimleri, Locke'un "pratik ilkeleri" ve Hume'un "ahlâk ilkeleri" için de geçerlidir. Leibniz, Locke'un özdeşlik ve çelişmezlik önermesinde olduğu gibi, hiçbir pratik ilke "genel ve kaçınılmaz bir geçerlilik iddiası taşıyamaz" varsayımını kabul eder. Bunu da ahlâkın kanıtlanamayan ilkelerine ("bunların ilkesel bazda ve pratik olarak en önemli önermesi, zevkin peşinden gitme ve elemden uzak durmaya çalışmadır") yalnızca sınırlı bir rasyonellik atfederek yapar. Bunlar sadece akil tarafından tanınmaz, ağırlıklı olarak içgüdü sayesinde desteklenirler.​
Kant'ın ahlâkî ilkeleri belirlemesi işte bu noktadan hareketle olur. Ona göre "pratik ilkeler, altına pek çok kuralın girdiği irâdenin genel bir belirlenimini içeren önermelerdir." Maksim eylemde bulunanın öznel ilkesi, yasa ise her akil sahibi varlık için geçerli olan nesnel ilkedir. Nesnel bir ilkenin tasarımı emir (Gebot), bu emrin formülüne de buyruk (İmperativ) denir. Bütün buyruklar ya koşullu (belli bir amaca erişmek için sunulan), ya da koşulsuzdur (bir eylemi yalnızca kendisi için nesnel zorunlu olarak buyuran). Bu sonuncusuna Kant pratik yasa diyor. Eğer ilkeler doğal bir kavram üzerine bina edilirlerse teknik-prntik ilkeler (beceri veya zekâ kuralları gibi), özgürlük kavramı üzerine bina edilirlerse ahlâkî-pratik ilkeler diye adlandırılırlar. Öyleyse maksimler ilkedir, ama buyruk sayılmazlar. Diğer yandan, buyruklar da belli bir koşul taşıdıklarında yasa değil, (pratik buyruklar olan) koşullu buyruk olurlar. Pratik ilkeler bir irâdeyi belirli şekillerde davranmaya zorlayan buyruklardır. Ancak, yalnızca koşulsuz buyruk pratik bir ilke olarak geçerli olabilir.​
Ahlâk ilkesinin araştırılması ve geliştirilmesi normatif etiğin temel görevidir. Pratik normlar sisteminin kurucu ilkesi olarak ahlâkî ilke, sıkça kısaltılan bir ifade tarzı olarak ahlâkî yasa veya ahlâk yasası ile tümüyle özdeştir. Aktüel felsefi tartışmalarda problem, ilkin amaç belirlemelerin, eylemlerin ve eylem normlarının temellendirilmesini mümkün kılan, bir ilkenin yükümlülük (zorunluluk) talebinin rasyonel olarak gerekçelendirilmesi imkânına dair sorunun cevaplandırılması ile ilgilidir.​
Temelinde Platon ve Aristoteles'in bulunduğu antik ve Ortaçağ ontolojisi ahlâk ilkesi ile onun tarafından oluşturulan eylem normlarını (genel bir ödev yargısı yapısını içerdikleri ölçüde) açık veya örtük tarzda, nesnel-değerli ve hiyerarşik olarak düzenlenmiş varlık düzeni ile ilgili bir teori çerçevesinde yorumlamıştır. Kant'm transandental felsefesi koşulsuz buyruğun formel yasasında İnsanî irâdenin belirlenimine dair ahlâkî yargının en üst kriterini görür. Onun mutlak yükümlülük talebi ve (yine onun tarafından istenilen) eylem maksimlerinin genelleşebilme yeteneğini sınama isteği, sonlu bir akil özerkliği olarak, kişinin kendi irâdesini "düşünsel bir dünyanın üyesi" yapma şeklinde yeniden yapılandırılır. Geç-ortaçağ normlarının ve Yeniçağın deneyimciliğinin etkisiyle oluşan pratik yargılarla ilgili bilişsel-olmayan yaklaşım, ahlâkî ilkeleri, irrasyonel inanç edimleri, kavramlar veya doğal duygu üzerine inşa edilen geçerlilik taleplerine geri döndürür. Doğal olarak bu durum onların mümkün argümantatif haklılandırılması veya eleştirisini ortadan kaldırır. Buna karşın eleştirel öğreti, kurucu (konstruktİf) etikte olduğu gibi, pratik normların pratik akıldan mümkün türetilebilirliğini savunur. Onlar her şeyden önce son temellendirmelerinde daha fazla Kani ve Fichte gibi akıllı özne üzerine bina edilen transandental bir metafiziği temele almazlar, tersine Sokratçı maieutik (sorgulayıcı) tarzda yapılandırılan insanlar arasındaki iletişimin transandental koşullarına başvururlar: Ahlâkî temel normu, akla davalı bir şekilde yönlendirilen anlayışın yanılmaz içeriği olarak kabul ederler (Apel).​
Kant, "Ahlâk Metafiziğini Temellendirme", Seçilmiş Yazılartçev. N. Bozkurt), İstanbul 1984.​
Kupper, The Foundations of Morality, London, 1983.​
O. Schwerrumer, Philosophic der Praxis. Versuch zar Grundlegitng einer Lehre vom mornlischen Argitmentieren, Frankfurt, 1971.​
M. G. Singer, Verallgemeinerinig in der Ethik, Frankfurt, 1975.​
Ayrıca bkz., AHLÂK, AHLÂK EPİSTEMOLOJİSİ, AHLÂKÎ TEMELLENDİRME, APEL, ARİSTOTELES, AR.KHE, DENEYİMCİLİK, DESCARTES, EGOİZM, ETİK, ETİĞİN TARİHİ, İLETİŞİM ETİĞİ, LEİBNİZ, LOCKE, KANT, LORENZEN, ÖDEV ETİĞİ, PLATON, STOACILIK, YARARCILIK.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst