Anton Wilhelm Rudolph Amo, Afrika felsefesinin en ilginç ve de en önemli düşünürlerinin, hiç kuşku yok ki başında gelir. Bu da, tamamen onun geleneksel kökenlerinden şu ya da bu şekilde koparak, Batı tarzı evrensel bir felsefeyle uğraşmasından kaynaklanmaktadır.​
1703 yılında Gana'nın Axim kentinde dünyaya gelen Amo, dört yıl süreyle ülkesinde yaşadıktan sonra, bölgede bulunan Hollanda şirketinin rahibi tarafından vaftiz edilip, bir Hıristiyan gibi yetiştirilmek ve eğitilmek üzere Hollanda'ya gönderilmek istenmiş, fakat şirket yöneticilerinin müdahalesiyle, sonradan Alman dükü Anton Ulric Wolfenbuttel'e teslim edilmiştir. Amo, söz konusu zorunlu Almanya ikametgâhı sırasında, bilim ve sanatların hamiliğini yapmakla kalmayıp, kendisi de bir ilahi bestecisi, roman yazarı olan filantropist dükün soyadını alır. Bu meşhur dük, kardeşleri Wilhelm August ve Ludwig Rudolph'Ia birlikte, Amo'yu vaftiz ettirdikten sonra, ona sıkı bir eğitim vermiştir, Nitekim, o temel eğitiminin ardından, 1717 ve 1721 yılları arasında, Wolfenbuttel-Rittel Akademisi'nde klâsik bir eğitim alır, ve bu arada sıkı bir din eğitiminden geçer. 1721-27 yılları arasında almış olduğu çok sayıda Grekçe, Latince, İbranice ve Fransızca dersiyle, özellikle klâsik dillere hâkim olacak hale gelir.​
1727-1730 yılları arasında, henüz otuz yıllık bir mazisi olan Halle Üniversitesi'nde hukuk, ondan da yeni olan Wittenberg Üniversitesi'nde de fizyoloji, tıp ve psikoloji tahsil eder. Her yönüyle çok parlak bir eğitim aldığı, güçlü bir formasyon kazandığı bu yılların ardından, Amo sırasıyla Wittenberg, Jena ve Halle Üniversitelerinde okutmanlık ve hocalık etmeye başlar. Gerek üniversite kayıtları ve gerekse yerel dokümanlar, Amo'nun olağanüstü geniş bilgisine, zeka ve çalışkanlığına, verdiği derslerin yüksek düzeyi ve kalitesine dikkat çekmektedir.​
Fakat onun hocalık, okutmanlık yaptığı bu yıllar, Almanya'da üniversitenin yeni yeni gelişmekte, kurumlaşmakta olduğu yıllardır. Amo söz konusu gelişme sancılarının neden olduğu güçlüklere ek olarak, kudretli hamilerine rağmen, Afrikalı kimliğinin yarattığı güçlükleri yaşar. Üniversite içinde bir yandan dinle ilgili liberal düşünceleri pek olumlu karşılamayan, Afrikalıların Avrupa'daki varlıklarına ve hukukî statülerine karşı çıkanlar, diğer tarafta ise Thomasius ve Wolff gibi, hümanist inanç ve tavırlarıyla seçkinleşen, eğitimin sekülarizasyonu için çalışanlar vardır. Amo hukuk alanındaki tezini, işte böyle bir ortamda savunup, üniversite içindeki tartışmalara katılır. Çok büyük oranda tarih ve hukuka dayanarak, Afrikalı kralların, tıpkı Avrupalı krallar gibi, bir zamanlar Roma hukukuna tâbi bulunduklarını ve kendilerine imparatorlar tarafından tanınan birtakım imtiyazlara, emperyal ayrıcalıklara sahip olduklarını öne sürer. Ortak Roma hukuku mirası, Afrikalıların Avrupalı Hıristiyanlar tarafından köleleştirilmesini, ona göre baştan sona hukuksuz ve ahlâkdışı bir eylem haline getirmektedir. Akademik yönden başarılı bulunan bu tez sayesinde Halle Üniversitesi'nde hocalık etme hakkı kazanan Amo, bununla birlikte kısa bir süre sonra hamilerinin de tavsiye ve destekleriyle Wittenberg Üniversitesi'ne geçer.​
O, burada doktorasını bu kez felsefe alanında yapar ve Descartes karşıtı teziyle doktora derecesini alır. Tezinde tartıştığı konu ise, duygu kapasitesi ve duyumlama yetisinin insan zihninde bulunmak yerine, canlı ve organik bedendeki mevcudiyetidir. Niyetli eylemlerin fizikî bir kökeni ve ifadesi olduğunu savunarak, bedenin sadece ruhun hareket halindeki bir aracı olduğu görüşüne şiddetle karşı çıkar. Onun akademik yönelimleri artık hukuktan felsefe yoluyla bilime doğru kaymış durumdadır. Nitekim, 1730'lu yıllarda üniversitede ders vermeye ek olarak, anatomi ve fizyoloji konusunda da uzmanlık tesis eder. Bilim temelli bir felsefe anlayışı içinde, zihin felsefesi ve eylem teorisiyle ilgili kitaplar yazar, varlık felsefesi ve argüman teorisiyle ilgilenir. Onun özellikle de bu dönemde, daha yoğun bir biçimde aydmlanmacı ve bilimci bir bakış açısı benimsediği, bir yandan bilim ve "felsefenin değerli bölmeleri" üzerine dersler verip, kitaplar yazarken, batıl itikatlara karşı çok yönlü bir savaş açtığı söylenebilir.​
Yine de, özel düşmanlarının tamamen kişisel saldırısına hedef olmaktan kurtulamaz ve 1747 yılında üniversitedeki görevinden aynlmak zorunda kalır. Zaten aydınlatma misyonunu kendi ülkesi için sürdürmek isteyen Amo, adeta gerçek bir bilge gibi karşılandığı Gana'daki doğduğu kente döner. 1759'da Ford Chama'da ölür.​
W. Emmanuel Abraham, "Amo", A Companion to the Philosophers(ed. by R. L. Arrington), Oxford, Blackwell, 1999.​
R. Attoh Ahuma, West African Celebrities, London, 1910.​
P. O. Boudrin, Philosophy in Africa: Trends and Perspectives, Nigeria, İfe Press, 1985.​
P. A. Masolo, African Philosophy in Search of Identity, Bloomington, Indiana University Press, 1994.​
R. A. Wright(ed-), African Philosophy: An Introduction, Lanham, University Press of America, 1984.​
Ayrıca bkz., AFRİKA FELSEFESİ.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 
Konuyu Başlatan Benzer Konular Forum Cevaplar Tarih
1000Fikir Filozoflar 0
1000Fikir Filozoflar 0
Piramit Filozoflar 0

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst