Antonio Aliotta (1881-1964) Palermo'da doğmuş ve Padua'yla Napoli Üniversitelerinde hocalık etmiş çağdaş İtalyan filozofudur. Kariyerinin başlarında daha ziyade deneysel psikolojiyle meşgul olan ve bu arada La misura in psicologia sperimentale (1905) adli eseri yayınlayan Aliotta, sonradan hemen tamamen felsefeye yönelmiş ve 1912 yılında, çağdaş felsefeye ilişkin oldukça geniş kapsamlı bir eleştirel çözümlemeyi yayınlamıştır. La reazione idealistica contro la scienza başlığını taşıyan bu kitapta, onun teistik yönelimleri güçlü olan monadolojik bir tinselciliğin savunuculuğunu yaptığı söylenebilir. Bununla birlikte, Croce ve Gentile'nin yeni-Hegelciliğinin gölgesi bütün bir İtalya'ya yayılınca, Aliotta söz konusu idealizmin karşıtlarıyla birlikte saf tutmuş ve onun öğretileriyle yazılarından, özellikle bilim felsefesi, realizm ve pragmatizm gibi alanlar ve akımlar başta olmak üzere, İtalya'nın dışında o zamanlar hayli revaçta olan felsefi hareketlerle ilgili haberler yayılır olmuştur.​
Düşüncesinin, 1917 ile 1936 arasındaki döneme tekabül eden olgunluk evresinde, Aliotta esas itibariyle pragmatizmle yakınlık içinde olduğundan, onun deneyselciliği, James ve Mill'in felsefeleriyle önemli benzerlikler gösterir. Deney her ne türden olursa olsun, herhangi bir bilginin, hatta metafiziksel ve dini bilginin dahi doğruluğunu ortaya koymanın yegâne yoludur. Aliotta, deneyle sadece birtakım labarotuvar tekniklerini anlatmak istemez, fakat daha ziyade veya esas olarak İnsanî etkinliğin herhangi bir alanında söz konusu olabilen deneme-yanılma süreçlerini anlatmak ister. Zira tarih, Aliotta'ya göre, içinde insanların, çatışmalardan geçerek, daha uyumlu yaşama biçimlerine erişmenin yollarını aradıkları büyük bir laboratuvardır. Deneyin başarısı ise, onun bakış açısından, çatışmanın bertaraf edilmesinden ve belli ölçüler içinde veya derecede ahengin hayata geçirilmesinden oluşur. "Hakikat arzusu", der Relativismo e idealismo adli eserinde Aliotta, "deneyim evrenimizde iş başında olan etkin İnsanî güçlerle gayrı İnsanî güçlerin daha yüksek düzeyden uyumuyla ilgili bir talepten başka hiçbir şey değildir." Açıktır ki, buradaki önkabul, deneyimin tek ve sürekli bir süreç olmayıp, birbirleriyle karşılaşan, birbirlerine her evrede sınırlamalar getiren ve çatışmaların üstesinden gelerek her an biraz daha güçlenen bir ahenk ya da koordinasyonu gerçekleştiren bireysel merkezlerin bir çokluğundan, oluştuğu önkabulüdür. Sağduyu, bilim ve felsefe, Aliotta için, bu ahengin evre ya da aşamalarıdır. Sağduyunun "şey"i, bireysel sezgiler arasında ahengi belli ölçüler içinde mümkün hale getirir. Bilimin sentezleri, sağduyunun perspektifleri arasındaki uyuşmazlıkları bertaraf ettiğinden, daha yüksek derecede bir ahengi mümkün kılar. Felsefi araştırmaya gelince, o geri kalan uyuşmaz, ayrık ya da muhalif öğeleri toplamaya, özel bilimlerin sınırlı görüsünü tashih etmeye ve daha kuşatıcı bir görüşe erişmeye çalışır. Bu sürecin kendisine doğru gittiği sınır kavramı, bütün etkinliklerin nihaî ahengi ya da koordinasyonu, ve tek bir hedefte, başka bir dille ifade edilecek olursa, Leibnizci monadların monadında veya Tanrı'da örtüşmeleridir.​
Aliotta, bununla birlikte, bilginin bütün derecelerinin, Mead'in ortaya koyduğu anlamda, toplumsal karakteri üzerinde ısrar eder. Hakikatin mutlaklığını reddedip, Einstein fiziğinin zımnî bir kanıtlamasını gördüğü felsefi güreciliğin savunuculuğunu yapar; hakikatin ölçüsünün, tek tek her durumda, deneyimin kaba dokusunu meydana getiren sezgiler, perspektifler ve bireysel bakış açıları arasındaki ahenk ya da koordinasyonun derecesi tarafından belirlendiğini savunur.​
Aliotta, daha sonraki yazılarında, söz gelimi il sacrificio come significato del mondo (1943)'da söz konusu görüşünü ya da bakış açısını "eylemin postülaları"na ilişkin bir araştırmayla, etik alanına da genişletmeye çalışmıştır. Bu postülalar arasında dünyanın belirlenmemişliği ve göreli eşbiçimliliği, insan kişisinin değeri ve gerçekliğin aşkınlığı, kişiler çokluğu ve onların birliğe ulaşma eğilimleri benzeri postülalar bulunmakla birlikte, temel postüla "İnsanî değerlerin ölümsüz karakteri" ve söz konusu karakteri garanti eden Tanrı'nın varoluşu postülasıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere, Aliotta'nın düşüncesinin bu nihaî evresine, pragmatik ve metodolojik bir boyuttan ziyade tinselci ve fideistik bir boyut hâkim olmuştur.​
A. Aliotta, La gtterra eferna e il drama dell'esistenza, Napoli, 1917.​
A. Aliotta, L'esperimento ne!la scienza, nalla filosofia, e nella religione, Napoli, 1936.​
A. Aliotta, Evolttzionismo e spiritttalismo, Napoli, 194S.​
A. Aliotta, L'origtni dell'irrazionalistno contemporaneo, Napoli, 1950.​
C. Carbonara, La sperimcntalismo di Antonio Aliotta, Napoli, 1951.​
Ayrıca bkz., CROCE, DENEYİMCİLİK, GENTİLE, İDEALİZM, İTALYAN FELSEFESİ, MEAD, PERSPEKTİVİZM, TİNSELCİLİK, YENİ-HEGELCİLİK.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 
Konuyu Başlatan Benzer Konular Forum Cevaplar Tarih
1000Fikir Filozoflar 0
Benzer Konular
Antonio Banfi

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst