1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Atina Okulu Platon'un ölümünden sonra savunulan farklı öğretiler dolayısıyla çok çeşitli görünümler alan Akademisine, bu kez Plotinos'un ölümünden sonra verilmiş olan addır. En çok ve en yoğun bir biçimde Plotinos'tan, Porpyhros'tan ve Iamblikhos'tan etkilenen okul, yoğun bir takip ve baskı mağduru olduğu bir dönemde bir yandan Platonik felsefeyle Aristotelesçi düşüncenin bir sentezini yapma, diğer yandan da YeniPlatoncu felsefenin olabilecek en iyi bir biçimde ifade edilmesi işi üzerinde yoğunlaşmıştır. Okul felsefenin neredeyse yasak olduğu milattan önce beşinci yüzyıl koşullarında adeta resmî bir görüş olarak Platon'la Aristoteles'in birbiriyle tam bir uyuşma içinde olduğunu savunurken, Aristoteles araştırmalarının merkezi haline gelmiştir. Yine, beşinci ve altıncı yüzyılın Yeni-Platonculuğuna vücut veren, Hıristiyan ve Müslüman sistemlerin kendilerine özgü renkleri devşirdikleri Aristotelesçi ve lamblikhosçu teozofinin sentezini gerçekleştiren Atina Okulu'nun en önemli temsilcileri Plütarkhos, Syranios, Domninos, Proklos, Simplikios, Marinos ve Damaskios'tur.​
Atina Okulu'nun önderi veya kurucusu, 431 yılında ölen Atinalı Plutarkhos'tur. Platon ve Aristoteles'in eserlerini en yetkin bir biçimde açıklayıp yorumlayan Plütarkhos, daha ziyade Platon ve Aristoteles'in görüşlerine dayanarak geliştirdiği psikolojisiyle tanınır. Onun aynı bağlamda önem kazanan bir görüşü de, İskender Afrodisi'nin aykırı görüşüne rağmen, Aristoteles'in etkin akılının, Tanrı olmadığı, insan ruhunun, İlâhî parçası olan, edimsel akli olduğu tezinden meydana gelir.​
Okulda Plutarkhos'un halefi, ölüm tarihi 430 yılı olan Syranios'tu. Hem Proklos ve hem de daha sonraki yazarlar tarafından övülen Syranios'un Aristoteles hakkında tam ve kusursuz bir bilgiye sahip bulunduğu, onun eserlerinin sıkı ve keskin bir yorumcusu olduğu söylenir. Bununla birlikte, bu Platoncu düşünür iki filozoftan Platon'a çok daha yüksek bir değer atfetmiş, Aristoteles felsefesi üzerinde çalışmayı yalnızca Platon'a bir hazırlık olarak değerlendirmiştir. Syranios bunun dışında teolojiyle de ilgilenmiş, Yeni-Pytagorasçıları, Orpheusçuları ve sözde Kaide kehanetlerini önde gelen otoriteler olarak değerlendirmiştir.​
Atina Okulu'nun en önemli üyesi, Syranios'un halefi, Hrıstiyanlaşmış Roma dünyasında Hrıstiyanlıktan bağımsız felsefenin ulaşabileceği en yüksek düzeyi temsil eden Proklos'tu. 410 yılında İstanbul'da doğup, esas itibariyle Lykia'da yetişmiş olan Proklos 20 yaşındayken Atina'ya gelmiş ve okulda Plütarkhos ve Syranios'un öğrencisi olmuştu. Yorulmak bilmezliği, azmi, yorumculuğu, üstün mantık gücü ve sistematik kafa yapısıyla seleflerinin, özellikle de Plotinos'un bıraktığı felsefi ve teolojik öğretiler bütününü, sonraki dönemlerde Hristiyan ve Müslüman skolastikler için bir model işlevi görecek yekpare ve metodik bir sisteme dönüştürme işine koyulmuştu. Hemen her konuda yazan, fizik, astronomi, matematik ve filolojiyle ilgili konularda eser veren Proklos, yine de esas olarak felsefeyle uğraşmış, bir yandan Platon'un eserlerini yorumlarken, bir yandan da Platon'un teolojisi olduğunu düşündüğü yapıyı gözler önüne sermeye çalışmıştır. O bunu yaparken de, özde Plotinos'un sistemini kullanmıştır.​
Proklos'a göre de, varlıkların bir nedeni olması gerekiyordu; neden hiçbir zaman sonuçla aynı olamayacağı, bu bakımdan sonsuzca bir geriye gidişi kabul etmek mümkün olmadığı için, bir İlk Neden olmalıydı. O, tıpkı İyi İdeasını varlığın ve bilginin ötesine yerleştiren Platon ve Plotinos gibi, söz konusu İlk Neden ya da İlkenin varlığın ötesinde olduğunu, birlik, neden, ve iyilik türünden sıfatlan aştığını öne sürmüş ve nihaî ilke hakkında olumlu hiçbir şey söyleyemeyeceğimizi, sadece onun her tür diskürsif düşüncenin ötesinde kaldığını farkederek, ne olmadığını söyleyebileceğimizi belirtmiştir. Proklos varolan her şeyin bu İlk Neden'den bir türüm süreci yoluyla çıktığını öne sürer.​
Proklos, bununla birlikte, Plotinos'tan bu kez farklı olarak, türüm sürecini üçüzlü bir gelişme yasasıyla zenginleştirir. Söz gelimi, Bir olanla Novç arasına, muhtemelen Aristoteles'in Platon'a izafe ettiği ideal sayı teorisinden esinlenerek, Tanrılarla özdeşleştirdiği, birliği, yüksek aslî sayıyı oluşturan mutlak birimleri dahil etmiştir. En yüksek iyi de dediği ve soyut yapıları için aşın ölçüde kişisel görünen yüklemleri aldıklarını söylediği bu varlıkların hemen altına, Proklos kısmen Porphyrios, Iamblikhos, Theodoros ve Syrianos'a dayanarak üç ayrı küreye ayırdığı Νούς'u yerleştirir. O bunlardan ilkinin temel niteliğini varlık, ikincisininkini hayat ve üçüncüsününkini düşünce olarak tanımlayıp, ilk ikisini yeniden üçlü, sonuncusunu ise yedili bir bölmeye tâbi tutar.​
Ruhun düşüşü ve gelecekteki kaderiyle ilgili hipotezleri bakımından Plotinos'u izleyen, psikolojisinde Aristoteles'le Platon'un düşüncelerini bir araya getiren Proklos'tan sonra Atina Okulu'nun önderliğini öğrencisi Marenos yapmıştır. Çeşitli kaynaklandan bir biyografi yazarı ve yetenekli bir matematikçi olduğunu öğrendiğimiz Marenos'tan sonra ise Okulun başına 520 yılından itibaren öğrencisi Damaskios geçmiştir. Onun Iamblikhos'un bir hayranı ve entelektüel mirasçısı olduğu söylenir. Damaskios İlk Varlık'tan başlayan türüm süreci için tatmin edici bir açıklama bulamayınca, aşağı olanın yüksek olandan doğuş veya çıkış sürecinden söz etmenin mümkün olmadığı, fakat tek bir yeknesak varlıktan söz edilebileceği itirafına mecbur kaldığı belirtilir. Bir tür agnostisizme düştüğü söylenebilecek olan Damaskios'u Atina Okulu'nun tarihinde, pagan ya da putperest Yeni-Platoncular kuşağının en son temsilcisi olan Simplikios takip eder. Simplikios'u yetiştirenler Damaskios'la İskenderiyeli Ammonios'tu. Yeni-Platoncu geleneğin sınırlarının ötesine çıkmayan Simplikios, esas Aristoteles'in muhtelif eserlerine yazdığı olağanüstü önemli yorumlarıyla tanınır. Diğer Yunan düşünürleriyle ilgili bilgiler için de önemli bir kaynak oluşturan Simplikios'un eserleri, onun sadece yorumculuğunun değil, fakat bağımsız ve açık seçik düşünüşünün birer delili olmak durumundadır.​
O sadece Atina Okulu'nun değil, fakat bütün bir antik Yunan felsefesinin son kişisiydi, çünkü Hıristiyanlaşmış bir Roma İmparatorluğunda felsefenin muzaffer Kiliseden bağımsız bir konum işgal etmesi artık mümkün değildi. Nitekim, İmparator Justinainus 529 yılında bir emir ile Atina'da felsefe öğrenimini tamamen yasaklamış ve Okulun hayli önemli miktardaki mal varlığına el konulmuştur. Altı yoldaşıyla birlikte İran'a göç eden, fakat kısa bir süre sonra düşkınklığıyla geri dönmek zorunda kalan Damaskios'un, en nihayetinde Hıristiyanlığı kabul ettiği söylenir. Bilinen odur ki, Hıristiyan Kilisesine girmemiş olanların altıncı yüzyılın ortalarından başlayarak, kökü tamamen kazınmıştır.​
A. A. Long, Hellenistic Philosophy, 2nd edition, Berkeley, 1986.​
E. Zeller, Grek Felsefesi Tarihi (çev. Ahmet Aydoğan), İz Yayıncılık, Istanbul, 2001​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
Ayrıca bkz., AKADEMİ, ANTİK FELSEFE, ARİSTOTELEŞÇİLİK, DAMASKİOS, DAMNİNOS, İAMBALİKHOS, PLATON, PLOTİNOS, PROKLOS, PLUTARKHOS, SİMPLİKİOS, YENİ PLATONCULUK​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst