1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Dilbilimde dil çalışmaları genellikle iki farklı yöntem temelinde devam ettirilir: Artzamanlı ve eşzamanlı yöntem. Bu yöntemlerin kullanılmış olmasına göre de, dilbilim artzamanlı dilbilim ve eşzamanlı dilbilim adını alır. Bu bağlamda artzamanlı dilbilim, aynı toplumsal bilincin görmediği ve aralarında dizge oluşturmadan birbirinin yerini alan ardışık öğelerin bağıntılarını inceler. Bir başka ifadeyle artzamanlı dilbilimde dildeki değişmeler ve gelişmeler araştırılır, tarihsellik önem kazanır, yani dildeki zaman içindeki değişiklikler tarihsel perspektiften ele alınır. Örneğin "iyi" sözcüğünün Türkçede geçirdiği sesbilimsel gelişmenin edgü (VlII. yy.); eygü (XII. yy.); eyü (XIII. yy.); eyi (XVIII. yy.); iyi (XX. yy.) biçiminde gerçekleştiğini ortaya koyan bir çalışmada, artzamanlı yöntem kullanılır. Karşılaştırmalı filoloji diye bilinen tarihsel dönemde dille ilgili ilk çalışmalar, incelediği konular açısından artzamanlı dilbilimden faril değildir; sadece amaçları ve kullandıkları yöntemler farklıdır. Saussure'ün artzamanlı ve eşzamanlı dilbilim ile ilgili görüşleri, kendisinin ölümünden sonra öğrencileri tarafından onun ders notlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş Genel Dilbilim Dersleri adlı eserde ayrıntılı olarak yer alır. Genel Dilbilim Dersleri'nin Üçüncü Kesim'inde bütünüyle artzamanlı dilbilimin özellikleri ele alınarak ses değişimleri, ses evriminin dilbilgisi açısından sonuçları, örnekseme olayları, yanlış kökenleme, bitişme, artzamanlı birimler, vb. üstünde durulmaktadır. Ayrıca, Hjelmslev'in 1943'te yazdığı ancak 1963'te yayımlanabilen Sproget [Dil] adlı yapıtında da artzamanlı görüş ele alınmaktadır. Saussure, Genel Dilbilim Derslerinde dilin görünüşteki değişikliklerini saptama yolunun, dilin evrimini izlemeye bağlı olduğunu belirtir.​
19. yüzyıl, artzamanlı dilbilimin en gözde olduğu dönemdir; dilbilimciler Hint-Avrupa Dillerinde meydana gelen ses değişimleri üzerine çalışmaya ve pek çok fonolojik kural ortaya koymaya başladıklarında, özellikle fonoloji alanında artzamanlı çalışmalar yapılmıştır. Bugün dilbilimde pek çok yenilikçi çalışma eşzamanlı yöntemin karakterine uygun olarak sürdürülmektedir. Ancak artzamanlı değişimin farkına varmak, dillerin tam bir resminin çıkarılması açısından önemlidir ve dilin geçmiş dönemlerinin görünüşlerini çalışan her dilbilimci için gereklidir. Artzamanlı ve eşzamanlı değişimlerin aynı paranın iki yüzü gibi olduğu unutulmamalıdır. Çünkü dil dinamik, düzenli olarak evrim geçiren bir sistemdir, dilin nasıl işlediğini doğru bir biçimde anlamak onu iki boyutlu olarak değil, üç boyutlu olarak görmeye bağlıdır. Saussure sesbilgisinin tümüyle artzamanlı dilbilimin birinci konusunu oluşturduğunu söyler ve seslerin evriminin "durum" kavramıyla bağdaşmayacağını; sesbirimleri ya da sesbirim öbeklerini daha önceki biçimleriyle karşılaştırmanın, bir artzaman ortaya koymak demek olduğunu ilave eder. Ona göre bir sözcükteki seslerin tarihinin incelenebilmesi için o sözcüğün anlamını bilmeye. gerek yoktur. Zamanın etkisiyle yalnızca sesler değil; sözcükler ve dilbilgisi kategorileri de evrim geçirir. Ancak dilbilgisel sayılan birçok değişimin ses değişimi niteliği taşıdığı da unutulmamalıdır.​
Saussure'ün Genel Dilbilim Dersleri'nde ele aldığı temel kavramlardan biri de dil/söz karşıtlığını ortaya koymaktır. Saussure'e göre dil, konuşan kişinin bir işlevi değil; bireyin edilgen bir biçimde belleğine aktardığı üründür. Hiç önceden tasarlama gerektirmez. Oysa söz bireysel bir irâde ve zekâ edimidir, toplumsal hiçbir şey içermez. Buna göre, dilde artzamanlı ne varsa onu yaratan sözdür. Bir başka anlatımla söz, dilin evrimini sağlar; çünkü söz dilsel alışkanlıkları değiştiren, başkalannı duyarak edinilen izlenimdir. Bütün değişimlerin tohumu söz düzeyinde yer alır: Bunların her biri kullanıma girmeden önce belli sayıdaki bireyce ortaya atılır.​
Artzamanlı ve eşzamanlı dilbilimin yöntemleri birbirinden ayrıdır. Bu ayrılık iki bakımdandır: (a) Eşzamanda bir tek bakış açısı söz konusudur, o da konuşan bireylerinkidir. Eşzamanın tüm yöntemi bireylerin tanıklığına başvurmaktır. Bir şeyin hangi oranda gerçeklik taşıdığını anlamak için bireylerin bilincinde ne ölçüde varolduğunu araştırmak gerekli ve yeterlidir. Oysa artzamanlı dilbilim iki bakış açısını birbirinden ayırmak zorundadır: Bunlardan biri, zamanın akışını geçmişten bugüne doğru izleyen ön görümlü, öteki ise bugünden geçmişe doğru uzanan artgörümlü bakış açısıdır. Böylece yöntem ikileşir.​
(b) İkinci bir ayrılık, bu dallardan her birinin kucakladığı alanın sınırlarından kaynaklanır. Eşzamanlı incelemenin konusunu süremdeş olan her şey değil, yalnızca her dildeki olgular bütünü oluşturur. Gerekirse ayırım lehçelerle altlehçelere değin uzanabilir. Oysa artzamanlı dilbilim böyle bir özelleşme gerektirmez, tam tersine dışlar böyle bir şeyi; ele aldığı öğelerin aynı dilden olması diye bir zorunluluk yoktur. Dillerin çeşitliliğini yaratan da doğrudan doğruya artzamanlı olguların birbirini izlemeleri ve uzam içinde çoğalmalarıdır. İki biçim arasında ilişki kurulabilmesi için bunların tarihsel bir bağları bulunması yeterlidir. Bu bağ ne denli dolaylı olursa olsun, durum değişmez.​
Saussure artzamanlılık ve eşzamanlılığın önemi konusunda şunları söylemektedir: "En belirgin olgudan yola çıkılarak, artzamanlılığın ve eşzamanlılığın aynı oranda önemli olmadığını söyleyebiliriz. Bu noktada eşzamanlı yönün öbüründen üstün olduğu açıktır. Çünkü konuşan topluluk içinde tek gerçeklik odur (...). Dilbilimci için de durum aynıdır: Artzamanlı bakış açısını benimseyen dilbilimci, dilin kendisini değil, onu değiştiren olaylar dizisini görür. Belli bir durumun nasıl oluştuğunu bilmekten daha önemli bir şey bulunmadığı sık sık söylenir; bir bakıma doğrudur bu: Söz konusu durumu yaratan koşullar onun gerçek öz niteliğini aydınlatarak bir takım yanılsamalara düşmemizi önler. (...) Ama bu da artzamanın kendine özgü bir amaç içermediğini tanıtlar. Gazetecilik için söylenmiş bir sözü artzaman için de söyleyebiliriz: Artzaman bizi her şeye ulaştırır ama onun dışına çıkmak koşuluyla."​
D. Aksan, tier Yönüyle Dil: Ana Çizgileriyle Dilbilim, 2. Baskı, TDK Yay., Ankara, 1998.​
D. Crystal, A Dictionary of Linguistics and Phonetics, 3. Edt Blackwell Pub., Oxford, 1991.​
F. de Saussure, Genel Dilbilim Der$leri(çev. B. Var dar), Multilingual, Istanbul, 1998.​
de Saussure, Yirminci Yüzyıl Dilbilimi Dersleri(çev. B. Vardar), Multilingual, Istanbul, 1999.​
Finch, Linguistic Termsand Concepts, St. Martin's Pres, New York.​
M. Rifat, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları{2. Baskı). Om Yay., İstanbul, 2000.​
B. Vardar, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, 2. Basım, ABC Kitabevi AŞ., İstanbul, 2000.​
Ayrıca bkz., ANLAMBİLİM, DİLBİLİM, SAUSSURE, YAPISALCILIK.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 
Konuyu Başlatan Benzer Konular Forum Cevaplar Tarih
1000Fikir Felsefe 0
1000Fikir Felsefe 0

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst