1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Antropomorfizm Yunanca insan anlamına gelen άνθρωπος (ánthropos) ve biçim anlamına gelen μορφή (morfi) sözcüklerinin birleşiminden meydana gelen bileşik bir terim olup, en genel anlamıyla insana ait özelliklerin dünyaya yüklenmesi, dış dünyadaki faaliyetlerin tamamen insanla ilişkili bir tarzda tasarlanması eğilimini tanımlar. İşte, yöntemini bu genel eğilimden türeten felsefi yaklaşım ya da sisteme felsefi antropomorfizm adı verilir.​
Bununla birlikte, antropomorfizm terimi esas veya çok daha yaygın olarak söz konusu eğilim ya da yönelimin dini düşüncedeki ifadesi için kullanılmıştır. Bu anlamıyla antropomorfizm en yüksek varlığa insan doğasının şeklini, organlarını, faaliyetlerini ve genel karakteristiklerini yükleme tutumunu; Tanrı veya tanrıların, insanın bilinç, niyet, irâde, duygu ve duyumlarına benzer yeti ve özelliklere sahip bulunduğu inancını tanımlar. Bu tutum ya da inanca hemen bütün ilkel dinlerde, tarihsel olarak politeizmin, semavî daha doğrusu tek Tanrılı dinlerden önce gelen bütün versiyonlarında, özellikle de Grek ve Roma dinlerinde çok belirgin bir biçimde ortaya çıkar.​
Antropomorfizme bu şekliyle karşı çıkan filozof Yunanlılara antropomorfizm suçlaması yönelten Colophonlu Xenophanes olmuştur. Nitekim, "Homeros ve Hesiodos'un insanlar arasında ne kadar ayıp ve kusur varsa hepsini Tanrılara yüklemiş olduklarını", Yunanlıların "tanrıların kendileri gibi doğmuş olduklarını ve onların kendilerinkine benzeyen elbiseleri, sesleri ve şekilleri olduğunu düşündüklerini" söyleyen Xenophanes'e göre, insanların kendilerini merkeze almaları tanrıları kendi imgelerine göre düşünmeleri, kendi imgelerini nesneleştirmeleri kaçınılmaz olarak İlâhî gerçekliğin tahrif edilmesiyle sonuçlanmıştır. Onun çok doğru antropomorfizm tespitinin gerisinde elbette farklı toplum ya da halkların farklı Tanrı telakkilerine ve farklı Tanrı inançlarına sahip olduğu gözlemi bulunmaktadır. Grek paganizmine veya Greko-Romen antropomorfizmine karşı çıkan sadece Xenophanes değil, fakat paganlara, tinsel bir varlık olan Tanrı'yı, İnsanî kusur ve tutkulara sahip salt yüce bir insan olarak gösterdikleri gerekçesiyle karşı çıkan ilk dönem Hıristiyan antropolojistleri olmuştur.​
Fakat bu, antropomorfizmin, tek tanrılı dinlerin doğuşuyla sona erdiği anlamına gelmez. Zira söz konusu semavî dinlerin kutsal kitapları antropomorfik deyimlerle doludur. Yüce Tann'ya organik hayatın neredeyse bütün faaliyetleri veya işlemleri atfedilir. Onun konuştuğu, nefes aldığı, gördüğü ve işittiği, gökyüzünde oturduğu, cennet bahçesinde gezindiği, kılıcını salladığı, upuzun kolları olduğu söylenir. Bununla birlikte, İnsanî karakteristiklerin kutsal kitaplarda Tanrı'ya izafe edilmesi sadece muğlak bir biçimde, belirsiz bir tarzda olur. Onun bir cismi olduğu veya insanla tam tamına aynı doğaya sahip bulunduğu hiçbir zaman pozitif olarak öne sürülmez; İnsanî kusur ve kötülükler figüratif bir dille dahi izafe edilmez. Tanrı'yı betimlemenin, Tanrı hakkında konuşmanın söz konusu metaforik veya sembolik yolunun gerekçesi, çok açıktır. Tanrı'nın her şeyi gören gözleri onun mutlak bilgisini, her yere uzanan kolları O'nun kadir-i mutlaklığını, kılıcının adaletini simgelediği bu dilin meşrulaştırılması, hakikatin insana ancak İnsanî telakki ve düşünceler aracılığıyla aktarılabilmesi ve insanların kavrayışlarına uygun düşen bir dille ifade edilmek durumunda olması olgusunda bulunur. Kavramsal kapasitesinin sınırları insanı Tanrı'yı kendi benliğine ve nesnel dünyaya ilişkin bilgisinden türetilmiş kavram ve düşüncelerle temsil etmek ve anlatmak zorunda bırakmıştır. Dolayısıyla, kutsal kitapların Tanrı'yı tinsel, kadir-i mutlak, gözle görülmez, her yerde mevcut olan ve mutlak iyi bir varlık diye anlatırken kullandıkları figüratif dil, lafzi anlamıyla almmamalıdır; din dilinin lafzi anlamıyla anlaşılması gerektiğinde ısrar etme, aksi takdirde gerçekten antropomorfizme götürür.​
Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, İzmir, 1999.​
Turhan Koç, Din dili, İstanbul, 1988.​
W. Kranz, Antik Felsefe(çev. S. Baydur), İstanbul, Sosyal Yayınlar, 1984.​
E. Zeller, Grek Felsefesi Tarihi(çev. A. Aydoğan), İz Yayıncılık, İstanbul, 2001​
Ayrıca bkz., ANİMİZM, ANTİK FELSEFE, DİN DİLİ, DİN FELSEFESİ, XENOPHANES.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst