1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Anamnesis (ανάμνηση) , Grekçe hatırlama, anımsama anlamına gelir. Terimin felsefedeki, daha doğrusu antik felsefedeki özgül anlamı, onun Platon'un meşhur anımsama teorisine gönderimde bulunmasından kaynaklanır.​
Teorinin nasıl yorumlanması gerektiği, Platon yorumcuları arasında önemli bir tartışma konusu olmuştur. Sayıları göreli olarak çok daha az olan Platon yorumcusu, ανάμνηση öğretisinin sadece Platon'da bilginin (episteme) (επιστήμη) a priori olduğuna işaret eden bir eğretileme olarak alınması gerektiğini savunur. Platon'u olduğundan daha sekülerleştirmeyi amaçlayan böyle bir yoruma karşı çıkanlar ise, onun ruhun doğum öncesi varoluşu veya ölümsüzlüğü ve ilâhı aydınlanma düşüncesine bağlanış tarzından hareketle, teoriyi diyaloglarda yer aldığı şekliyle, lafzen yorumlamayı tercih ederler. Gerçekten de, Sofistlerin deneyimcilik, görecilik ve şüpheciliklerinden sonra, επιστήμη'nin tümel, zorunlu ve ezelî-ebedî bir bilgi olduğunu, böyle bir bilginin mümkün olabilmesi için, aşkın, değişmez, akledilir tümel gerçekliklerin veya özlerin varolması gerektiğini vurgulayan Platon, επιστήμη'nin konusu olarak İdeaları öne sürünce, önemli bir epistemolojik güçlükle karşı karşıya kalmıştır. Başka bir deyişle, onda bilgi özlerin, genel kavramların, yani kendisinin İdealar adını verdiği soyut gerçekliklerin bilgisi olduğuna, genel kavramlar duyu-deneyimiyle bilinemediğine ve Platon'un İdeaları zamanın ve mekânın dışında olan ezelî-ebedî ve soyut gerçeklikler olduğuna göre, onun bilgi anlayışında temel problem zaman ve mekânın dışında olan ezelî-ebedî varlıklar olarak İdeaların zaman ve mekânın içinde olan sonlu insan varlığı tarafından nasıl olup da bilinebildiği problemi olarak ortaya çıkar. Dolayısıyla, Sofistlerin empirizminin doğurduğu sıkıntıları iyi bilen Platon, en azından kariyerinin ilk döneminde bu problemi çözmek ve genel kavramların, soyut özlerin bilgisinin a priori bir bilgi, yani akla dayanan ve duyu-deneyiminden önce ve duyu-deneyiminden bağımsız bir bilgi olduğunu göstermek amacıyla, bilginin ανάμνηση olduğunu öne sürer. Problemin, Platon'un olgunluk döneminde, diyalektik benzeri başka çözümleri ortaya çıkacaktır, ama gençlik dönemi diyaloglarında çözüm, anımsamayla, onun Pythagorasçılardan aldığı ruhun yeniden doğuşu veya ölümsüzlüğüne işaret eden dini-felsefi öğreti yoluyla olur.​
Buna göre, insan ruhu, ki Platon'da ruhu insanı meydana getiren bileşenlerin ölümsüz olanıdır, bir beden içine girmezden önce İdealarla tanışmıştır, söz konusu ezelî-ebedî gerçekliklerle temas etmiştir. Ölümsüz olan ruh bu dünyadaki varoluşundan önceki varoluşunda επιστήμη'ye, gerçek bilgiye sahip olmuştur. İnsan ruhu bir beden içine hapsolduktan sonra, bu gerçek ve doğru bilgiyi unutur, επιστήμη onda gizil olarak varolur, artık onun belleğinin derinlerinde saklı kalır. Öyleyse, genel kavramların bu dünyaya gelmezden (yani, her türlü duyudeneyiminden) önce kazanılmış olan bilgisinin anımsanmasından ibarettir. Platon'da, şu halde insan zihni doğuşta, üzerine daha sonra işaretlerin çizildiği boş bir levha, daha sonra öğretim yoluyla doldurulan boş bir şişe değildir. Tam tersine, insan zihni doğuşta doludur ve onun zihnindeki bilgiler, bir anımsama süreci sonunda açığa çıkar.​
Platon, bilginin anımsama yoluyla kazanıldığını, yani a priori olduğunu Menon (80e-86c) adlı diyalogunda gösterir. Burada, Sokrates yaşamında daha önce hiç eğitim almamış, geometri biliminin adından bile habersiz olan bir köleye, kenarlan iki ayak olan bir karenin alanı iki misline çıkartıldığı zaman, yeni karenin kenar uzunluğunun kaç ayak olduğunu sorar. Köleyle Sokrates arasındaki tartışmada, Sokrates ona doğru yanıtın ne olduğunu hiçbir zaman söylemez, fakat yalnızca kölenin verdiği çeşitli yanıtlardaki yanlışları gösterir. Nihayet, belli bir süre geçtikten sonra, köle Sokrates'in diyalektik yönteminin yardımıyla kendi başına doğru yanıtı bulur. Platon, Sokrates'le köle arasında geçen diyaloga ilişkin yorumunda, Sokrates'in köleye doğru yanıtı göstermediğini ya da öğretmediğini, ve kölenin doğru yanıtı bulduğu zaman, yanıtın doğru olduğunu kendi başına fark ettiğini özellikle belirtir. Bu, kölenin, birisi ona geometri öğretmiş olduğu için değil de, o çeşitli İdeaların birbirleriyle olan ilişkilerini bildiği için, geometrinin doğrularını bildiği anlamına gelir. Köle bu bilgiye içinde yaşadığı dünyaya gelmezden önce sahip olmuş, fakat bu dünyaya gelince onu unutmuştur. Sokrates'in soruları ve diyalektik yöntemi, onun unuttuğu bu bilgiyi anımsamasını sağlamıştır. Buna göre âvnpvrp (jtç öğretisi Meıton'da, kölenin geometrik bir kanıtlamanın geçerliliğini görme yeteneğinde örneklendiği şekliyle, a piori ve rasyonel bir kavrayışı temellendirmeye yarar.​
Teorinin bir kez daha öne sürüldüğü Phaidoıt'dü anımsamayla ruhun doğum öncesi varoluşu arasında ve doğallıkla İdealar teorisiyle ilişki kurulur, fakat bu kez doğru bilgiyi görme, doğru bir kanıtlamanın geçerliliğini kavrama anlamında rasyonel bir kavrayış olarak anımsamadan ziyade, genel kavramların ya da tümel özelliklerin bilgisi üzerinde yoğunlaşan bir anımsama modeli üzerinde yoğunlaşılır. Gerçekten de Phaidon 72e-77a'da, eşitlik örneğinde olduğu gibi, bizim genel kavramların, İdeaların, duyu-deneyimiyle asla kazanamayacağımız bilgisine sahip olduğumuz kabul edilir. Soyutlama yoluyla kazan ila may arı bu bilgi, lam tersine bizim eşit gibi görünen duyusal nesnelere eşit diyebilmemizin zorunlu koşuludur. Buradan çıkartılan doğal sonuç, ruhun eşitliğin bilgisini, İdealarla bir şekilde temas ettiği doğum öncesi varoluşunda kazandığıdır.​
A. Cameron, The Pythagorean Background of the Theory of Recollection, Menasha, 1938​
J. N. Findlay, Plato. The Written and Unwritten Doctrines, London, 1974.​
Goldschmidt, Lil Religion de Platon, Paris, 1949​
N. Gulley, "Plato's Theory of Recollection", Classical Quarterly, 48(1953), pp. 194-213.​
W. K. C. Guthrie, A History of Grek Philosophy, vol. IV, Cambridge, 1973.​
O. Hansing, "The Doctrine of Recollection in Plato's Dialogues", The Monist, 38(1928), pp. 231-62​
F. E. Peters, Grek Philosophical Terms, New York University Pres, New York, 1967.​
Ayrıca bkz., A PRIORI A POSTERİORİ, ANTİK FELSEFE, AYDINLANMA, BİLGİ, EPİSTEME, EPİSTEMOLOJİ, PYTHAGORASÇILAR, PLATON, SOKRATES, PLATONCULUK.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst