1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
AGNOSTOS, Grekçede bilinemeyen, anlaşılamayan, bilginin konusu olmayan anlamına gelen bir sözcüktür. Her ne kadar Platon terimi Theaetetos 2002b'de, Aristoteles de Metafizik 1036 a9'da doğrudan doğruya Tanrı'yla ilişkili bir anlam içinde kullanmamış olsalar da, Agnostos sözcüğü Tanrı'nın bilinemeyeceğini söyleyen bildik agnostisizm teriminin kendisinden çıktığı etimolojik köken olarak, doğrudan doğruya Tanrı'nın bilinememesiyle ilgili bir terim olmak durumundadır. Terimin bu anlamıyla felsefe alanına dahil edilmesini ise önemli ölçüde, mevcut antropomorfik din anlayışını eleştirirken, Tanrıların varoluşu bağlamında, "onların ne varolduklarını ne de varolmadıklarını bilebilirim, zira bu konudaki bilgi için, insan hayatının kısalığı, konunun karanlıkliği türünden pek çok engel vardır" diyen Sofist Protagoras'a borçluyuz. Gerçekten de, Protagoras, Tanrı'nın veya tanrıların aşkınlığı dolayısıyla, Tanrı'ya ilişkin bilginin imkânı bağlamında münferit birtakım problemlerin ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğuna işaret eden ilk kişidir. Bununla birlikte, onun meseleyi Tanrıların varolup olmadıklarına ilişkin bilgiyle onların doğasının ne olduğunun bilgisine ayırdığını unutmamak gerekir. O her ikisiyle ilgili olarak da basit veya yalın bir bilinemezciliği benimsenmiş olsa bile, Agnostos problemi bunlardan daha ziyade ikİncisiyle ilgili bir problemdir.​
Nitekim, adı her ne olursa olsun, tanrısal bir gerçekliğin varoluşundan asla kuşku duymayan Platoncular, mesele zorunlulukla Tanrı'nın özünü bilme sorunu olup çıktığında, kaçınılmaz olarak bir Agnostos problemiyle karşı karşıya kalmışlardır. Başka bir deyişle, aşkınlığın ya da İlâhî gerçekliğin aşkınlığının Platoncu gelenekteki öneminden dolayı, Tanrı'nın bilinebilirliği problemi Platonculukta merkezî bir önem taşır; Tanrı'yı bilmenin güçlüğüyle ilgili Platonik argümanın yer aldığı, Parmenides 141e-142a, Şölen 21 la ve özellikle de VII. Mektup 341b-d'deki kötümser mülahazalar tarafından desteklenen meşhur metin Timneos 28c'de bulunmaktadır. Bütün bu metinlerde de vurgulandığı gibi, problem en yüksek ilkenin, yani Devlet (VI, 509b)'in "Varlığın ve dolayısıyla, bilginin ötesindeki İyi"sinin aşkmlığı problemidir. Bununla birlikte, bu Platon'u pes ettirecek bir güçlük değildir. Nitekim, Tanrı'nın özü dolayımsız olarak kavranamıyorsa, onun doğası rasyonel yollar tarafından bilinemiyorsa, Platon da Tanrı'yı bilmenin kimi alternatif yollarını gündeme getirir. Bu yollar sadece onun eserleriyle sınırlı kalmayıp, onlara daha sonraki Platonculukta, söz gelimi Plotinos, Albinos, Tireli Nkiximos ve Proklos tarafından daha büyük bir güçle işaret edilir. Tanrı'yı bilmenin Platonik gelenekte ortava konan alternatif yollarının belli başlıları şunlardır: (1) Platon'un Şölen'i (209e-211c) ve Plotinos'un Enneadlar'ında (I, 6) gördüğümüz, Ortaçağın via eminentiaesine çok benzer olan kaynağa tümevarımsal dönüş yolu (2) Platon'un Devlet'i (VI 508a-c) ve Plotinos'un Enneadlar'ında (VI, 7, 36) karşılaştığımız klâsik analoji yolu. Bununla birlikte, Yeni-Platonculardan Proklos Bir ile gerçekliğin geri kalanı arasındaki bir pay alma ilişkisini reddetmiştir. (3) Ve nihayet, birçok yerde söz gelimi Platon'un Şölen (210e-211a)'inde, VII. Mektup (340c-d)’unda ve Plotinos'un Enneadlar (VI, 9, 9-ll)'ında karşımıza çıkan meşhur mistik birleşme yolu.​
W. K. C. Guthrie, A History of Grek Philosophy, vol, V, Cambridge, 197S.​
Z. Kurdoğiu, Plotİnos'un Aşk Ktımnıt, Ankara, 1992.​
A. Long, Hellenistic Philosophy, London, 19S6​
F. E. Peters, Greek Philosophical Terms, New York University Pres, New York, 1967​
ZelJcr, Grek Felsefesi Tarihi^ev. A.. Avdoğan), İstanbul, 2001.​
Ayrıca bkz., AGNOSTİSİZM, PLATON, PLOTİNOS, PROTAGORAS, YENİ-PLATONCULUK.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst