1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Açık Ahlâk genel olarak sınırlamaya, kontrole, aklın insanın duygusal boyutunu tahakkümü altına almasına değil de, özgürlüğe, yaratıcılığa, sevgi ve duygudaşlığa dayanan ahlâk görüşünü, daha özel olarak da, çağdaş Fransız filozofu Henri Bergson'un açık bir toplumda ve dinamik dinin eşliğinde, yaşam atılımma dayanan duygucu ahlâk anlayışını tanımlar.​
Felsefesini metafizikte süre/uzam, epistemoloji ve bilim teorisinde sezgi/analiz, politika felsefesinde açık toplum/kapalı toplum olmak üzere, birtakım kavram çiftleri üzerine bina eden Bergson'un dikotomilerinin etiko- dinsel alandaki karşılığı açık ve kapalı ahlâk ile dinamik ve statik dindir. Buna göre, tıpkı Aristoteles ve diğer bütün düşünürler gibi, insanın sosyal bir hayvan ya da toplumsal bir yaratık olduğunu söyleyen Bergson, insanın gelişiminin veya gelecekteki evriminin içinde yaşadığı toplum türüne bağlı olduğunu savunur. Onun yaşadığı toplum kapalı bir toplum ise, söz konusu gelişme ya da evrim fevkalâde güçsüz olur, çünkü kapalı toplum rutin ve mekanik olanın hâkim olduğu, gelişmeye direnç gösteren, otoriter ve muhafazakâr bir toplumdur. Söz konusu toplumun istikrarı merkeziyetçiliği ve içsel ahengi, kapalı bir ahlâk ve statik/kapalı bir din tarafından sağlanır.​
Bütün bu analizlerinde Fransız sosyologu Emile Durkheim'm görüşlerinden yoğun bir biçimde etkilenmiş olan Bergson'a göre, statik din ritüele dayanan dogmatik bir din iken, kapalı ahlâk statik ve mutlakçıdır. Ahlâk burada bir kurallar ve yükümlülükler sistemi olarak ortaya çıkar. O işini ve meslekî sorumluluklarını yerine getirmek, başkasının malına zarar vermemek türünden kolektif alışkanlıklar bütününe indirgenen genel, ortak ve gündelik bir ahlâktır. Kapalı ahlâkta aşkın yükümlülüklerden ziyade, toplumun kendi varlığını koruma ve sürdürme, istikrarını temin etme eğilimini ifade eden, toplumsal zorunluluklar söz konusu olur. Toplum denen organizmanın kendi varlığını koruma ve sürdürme eğiliminden dolayı, bu büyük organizmaya özgü bir tür biyolojik kontroller söz konusu olduğu için, kapalı ahlâka muhafazakâr ve konformist özellikler egemen olur. Bireylere toplumun yerleşik ve standart pratiklerini kabul etmeleri için baskı uygulayan bu ahlâk türünde, özgürlük ve yaratıcılık en alt düzeydedir.​
Bergson bir tür duygu ahlâkı olarak tanımlayabileceğimiz ahlâk anlayışında, söz konusu kapalı ahlâkın karşısına açık ahlâkı geçirir. Açık ahlâk kahramanın veya azizin vicdanında cisimleşen hakikî ahlâk, bir özgürlük ve değer ahlâkıdır. Onun kahraman ve azizleri kitlenin alışkanlıklarından uzaklaşarak, bir atılım içinde yeni değerler yaratan çığır açıcılardır. Bergson kahraman ve azizin yeni değerler yaratma faaliyetinin temeline yaşam atılımı ve heyecanı yerleştirir. Ona göre, kahramanı ve azizi harekete geçiren heyecan, yaratıcı bir heyecandır.​
Hayatı duygusal, cömert bir atılım olarak gören Bergson, heyecanın sadece değer yaratmadığını, fakat aynı zamanda değerlerin yayılmasına da hizmet ettiğini söyler. Zira aziz ve kahramanın coşkusu bulaşıcı olup, toplum ya da kitle ondan gelen çağrıyla uyanır. İdealin onda uyuklama halinde olan güçleri, kahraman ve azizlerin, yeni fikirlerin büyük yaratıcılarının temsil ettiği örnek tarafından harekete geçirilir. Burada toplum ya da kitle artık kati kuralların, yükümlülük veya alışkanlığın zorlamasına boyun eğmez, karşı konulmaz bir heyecan duyarak, kahramanın veya yaratıcının çağrısının cazibesine kapılır. Bergson'a göre, bu çağrı bir grubun çıkarıyla sınırlı olduğu için, kapalı bir ahlâk olan sosyal ahlâkın dar barikatlarını yıkar. Çünkü aziz ve kahramanın ahlâkı açık bir ahlâk olup, bize bütün insanlığın iyiliğini ve mutluluğunu hedefleyen değerleri gösterir. Bergson'a göre, muhafazakâr bir yapısı olan kapalı ahlâkın temsilcileri bu yeni, esnek ve özgürlükçü açık ahlâka karşı çıkarlar. Atina'nın tutucu egemenleri Sokrates'in felsefe tartışmalarıyla derslerinden rahatsız olurlar, Filistin'in dinî otoriteleri İsa'nın vaazlarından tedirginlik duyarlar. Her ne kadar gerek Sokrates, gerekse İsa öldürülmüş olsalar bile, onların yeryüzüne yok edilmesi mümkün olmayan tohumlar attıkları unutulmamalıdır.​
Düşüncesinin en temel kategorisi yaratıcı evrim olan Bergson, açık ahlâkların bir gün kaçınılmaz olarak kapalı bir ahlâka dönüşebilmesi tehlikesine dikkat çeker. Başka bir deyişle, sosyal alışkanlıklar bütününden başka bir şey olmayan kapalı ahlâk, geçmişin büyük ahlâkî yenilik ve açılımlarının bir tür soğuk ve donuk kurallar haline getirilmiş sonucu olmak durumundadır. Gerçekten de, yeni ahlâklar sonunda törelere giderler ve yerleşik alışkanlıklar kümesine dönüşürler. Bunu önlemenin en iyi yolu, baskı yerine özgürlüğe başvuran, sevgiyi temele alan, yaratıcılığı teşvik eden açık toplumu güçlendirmektir.​
FI. Bergson, Ahlâk ile Dinin İki Kaynağı çev. M. Karasan), İstanbul, MEB yayınları, 2. baskı, 1986.​
H. Bergson, Yaratıcı Tekâmülden Hayatın Tekâmülü (çev. M Ş. Tunç), İstanbul, Devlet Basımevi, 1934.​
H. Bergson, Düşünce ve Devingen (çev. M. Katırcıoğlu), İstanbul, MEB yayınları, 2. baskı, 1986.​
T. Bumin (ed.), Felsefe, İstanbul, Tüsiad Yayınları, 2002.​
Ayrıca bkz., AÇIK TOPLUM, AHLÂK, BERGSON, DİN, FRANSIZ FELSEFESİ, ÖZGÜRLÜK, YAŞAM ATILIMI.​
Açık Ahlâk genel olarak sınırlamaya, kontrole, aklın insanın duygusal boyutunu tahakkümü altına almasına değil de, özgürlüğe, yaratıcılığa, sevgi ve duygudaşlığa dayanan ahlâk görüşünü, daha özel olarak da, çağdaş Fransız filozofu Henri Bergson'un açık bir toplumda ve dinamik dinin eşliğinde, yaşam atılımma dayanan duygucu ahlâk anlayışını tanımlar.​
Felsefesini metafizikte süre/uzam, epistemoloji ve bilim teorisinde sezgi/analiz, politika felsefesinde açık toplum/kapalı toplum olmak üzere, birtakım kavram çiftleri üzerine bina eden Bergson'un dikotomilerinin etiko- dinsel alandaki karşılığı açık ve kapalı ahlâk ile dinamik ve statik dindir. Buna göre, tıpkı Aristoteles ve diğer bütün düşünürler gibi, insanın sosyal bir hayvan ya da toplumsal bir yaratık olduğunu söyleyen Bergson, insanın gelişiminin veya gelecekteki evriminin içinde yaşadığı toplum türüne bağlı olduğunu savunur. Onun yaşadığı toplum kapalı bir toplum ise, söz konusu gelişme ya da evrim fevkalâde güçsüz olur, çünkü kapalı toplum rutin ve mekanik olanın hâkim olduğu, gelişmeye direnç gösteren, otoriter ve muhafazakâr bir toplumdur. Söz konusu toplumun istikrarı merkeziyetçiliği ve içsel ahengi, kapalı bir ahlâk ve statik/kapalı bir din tarafından sağlanır.​
Bütün bu analizlerinde Fransız sosyologu Emile Durkheim'm görüşlerinden yoğun bir biçimde etkilenmiş olan Bergson'a göre, statik din ritüele dayanan dogmatik bir din iken, kapalı ahlâk statik ve mutlakçıdır. Ahlâk burada bir kurallar ve yükümlülükler sistemi olarak ortaya çıkar. O işini ve meslekî sorumluluklarını yerine getirmek, başkasının malına zarar vermemek türünden kolektif alışkanlıklar bütününe indirgenen genel, ortak ve gündelik bir ahlâktır. Kapalı ahlâkta aşkın yükümlülüklerden ziyade, toplumun kendi varlığını koruma ve sürdürme, istikrarını temin etme eğilimini ifade eden, toplumsal zorunluluklar söz konusu olur. Toplum denen organizmanın kendi varlığını koruma ve sürdürme eğiliminden dolayı, bu büyük organizmaya özgü bir tür biyolojik kontroller söz konusu olduğu için, kapalı ahlâka muhafazakâr ve konformist özellikler egemen olur. Bireylere toplumun yerleşik ve standart pratiklerini kabul etmeleri için baskı uygulayan bu ahlâk türünde, özgürlük ve yaratıcılık en alt düzeydedir.​
Bergson bir tür duygu ahlâkı olarak tanımlayabileceğimiz ahlâk anlayışında, söz konusu kapalı ahlâkın karşısına açık ahlâkı geçirir. Açık ahlâk kahramanın veya azizin vicdanında cisimleşen hakikî ahlâk, bir özgürlük ve değer ahlâkıdır. Onun kahraman ve azizleri kitlenin alışkanlıklarından uzaklaşarak, bir atılım içinde yeni değerler yaratan çığır açıcılardır. Bergson kahraman ve azizin yeni değerler yaratma faaliyetinin temeline yaşam atılımı ve heyecanı yerleştirir. Ona göre, kahramanı ve azizi harekete geçiren heyecan, yaratıcı bir heyecandır.​
Hayatı duygusal, cömert bir atılım olarak gören Bergson, heyecanın sadece değer yaratmadığını, fakat aynı zamanda değerlerin yayılmasına da hizmet ettiğini söyler. Zira aziz ve kahramanın coşkusu bulaşıcı olup, toplum ya da kitle ondan gelen çağrıyla uyanır. İdealin onda uyuklama halinde olan güçleri, kahraman ve azizlerin, yeni fikirlerin büyük yaratıcılarının temsil ettiği örnek tarafından harekete geçirilir. Burada toplum ya da kitle artık kati kuralların, yükümlülük veya alışkanlığın zorlamasına boyun eğmez, karşı konulmaz bir heyecan duyarak, kahramanın veya yaratıcının çağrısının cazibesine kapılır. Bergson'a göre, bu çağrı bir grubun çıkarıyla sınırlı olduğu için, kapalı bir ahlâk olan sosyal ahlâkın dar barikatlarını yıkar. Çünkü aziz ve kahramanın ahlâkı açık bir ahlâk olup, bize bütün insanlığın iyiliğini ve mutluluğunu hedefleyen değerleri gösterir. Bergson'a göre, muhafazakâr bir yapısı olan kapalı ahlâkın temsilcileri bu yeni, esnek ve özgürlükçü açık ahlâka karşı çıkarlar. Atina'nın tutucu egemenleri Sokrates'in felsefe tartışmalarıyla derslerinden rahatsız olurlar, Filistin'in dinî otoriteleri İsa'nın vaazlarından tedirginlik duyarlar. Her ne kadar gerek Sokrates, gerekse İsa öldürülmüş olsalar bile, onların yeryüzüne yok edilmesi mümkün olmayan tohumlar attıkları unutulmamalıdır.​
Düşüncesinin en temel kategorisi yaratıcı evrim olan Bergson, açık ahlâkların bir gün kaçınılmaz olarak kapalı bir ahlâka dönüşebilmesi tehlikesine dikkat çeker. Başka bir deyişle, sosyal alışkanlıklar bütününden başka bir şey olmayan kapalı ahlâk, geçmişin büyük ahlâkî yenilik ve açılımlarının bir tür soğuk ve donuk kurallar haline getirilmiş sonucu olmak durumundadır. Gerçekten de, yeni ahlâklar sonunda törelere giderler ve yerleşik alışkanlıklar kümesine dönüşürler. Bunu önlemenin en iyi yolu, baskı yerine özgürlüğe başvuran, sevgiyi temele alan, yaratıcılığı teşvik eden açık toplumu güçlendirmektir.​
FI. Bergson, Ahlâk ile Dinin İki Kaynağı çev. M. Karasan), İstanbul, MEB yayınları, 2. baskı, 1986.​
H. Bergson, Yaratıcı Tekâmülden Hayatın Tekâmülü (çev. M Ş. Tunç), İstanbul, Devlet Basımevi, 1934.​
H. Bergson, Düşünce ve Devingen (çev. M. Katırcıoğlu), İstanbul, MEB yayınları, 2. baskı, 1986.​
T. Bumin (ed.), Felsefe, İstanbul, Tüsiad Yayınları, 2002.​
Ayrıca bkz., AÇIK TOPLUM, AHLÂK, BERGSON, DİN, FRANSIZ FELSEFESİ, ÖZGÜRLÜK, YAŞAM ATILIMI.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst