1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
A priori (apriori) ÖNCEL
A priori bilgi Deneyimlenmemiş bilgi demektir. Deneyden önce deneyden bağımsız anlamlarına gelen bir felsefi terimdir. Zihinsel süreçlerimize ait deneylerdir. A priori kesin bilgidir. A priori bilgiler ” Apaçık Doğrular”dır. Örneğin ‘Tanrı vardır‘ diyebiliriz ancak bunun deneyi yapılamaz veya henüz yapılamamıştır. Bu nedenle bu iddia yanlışlanamaz dolayısıyla kesin yani a priori bilgidir.
A priori bilgiler kesin olarak bilinen şeyler olduğu için sonuçları doğru’da olabilir yanlışta olabilir.​
A posteriori (aposteriori) SONSAL
A posteriori bilgi deneyimlenmiş bilgi anlamına gelir. Bu yönüyle A priori bilginin tam zıttıdır. A posteriori bilgi deneyden sonra ve deneyle elde edilmiş bilgi anlamına gelir. Bu bilgi türünde apaçık doğrular ancak deneyden sonra ve her deneyde aynı sonuç alınıyorsa meydana gelir.
A posteriori bilgiye deneyle bilinen doğrular diyebiliriz.​
Epistemolojik bir ayırım olan A Priori - A Posteriori, temelde deneyimden bağımsız olan ve deneyime bağımlı bulunan iki farklı biliş tarzı ya da bilgi türünü açıklamak için kullanılan bir ayırımdır. A Priori - A Posteriori ayırımı böylece aklı kendi başına bir bilgi kaynağı (hatta zaman zaman yegane bilgi kaynağı) olarak gören akılcılar (rasyonalistler) ile bilginin kaynağının bütünüyle deneyime indirgenebileceğini savunan deneyimciler (emprisistler) arasındaki belki de en önemli tartışma alanını oluşturmaktadır. Ana çizgileriyle ifade etmek gerekirse, emprisistler deneyimden bağımsız bir bilginin olanağını yadsırken; akılcılar, geleneksel olarak A Priori bilgiye atfedilen kesinlik, zorunluluk vb. niteliklere sahip bir bilginin sadece deneyime referansla açıklanamayacağını savunurlar. Epistemolojideki bu iki temel yönelim gerek A Priori - A Posteriori ayırımının meşruiyeti tartışmasını ve gerekse bu ayırıma uygun doğruların alan ve sınırlarını belirlemek noktasında oldukça etkili olmuştur.​
Bilgide A Priori - A Posteriori ayırımına götüren nedenlerin başında kuşkusuz bilinebilirliği deneyime bağlı görünmeyen mantıksal ve matematiksel doğrular yer almaktadır. A Priori bilginin imkanını gerekçelendirmek için ileri sürülen geleneksel örnekler arasında mantığın temel ilkeleri, mantıksal çıkarım kuralları, aritmetiğin-matematiğin aksiyom ve teoremleri vb. önemli bir yer tutar. Örneğin, ‘her şey kendi kendisiyle özdeştir’, ‘-(p & -p)’, ‘2 + 2 = 4’, ‘ tüm insanlar ölümlü ve Sokrates bir insan ise, Sokrates ölümlüdür’ önermelerinin doğruluğu deneyime başvurulmadan bilinebileceğinden A Priori’dider. Buna karşılık,’Ankara’da bugün hava güneşlidir’, ‘Mehmet 175 cm boyundadır’ türünden önermeler, doğruluğu ancak tecrübeyle bilinebileceğinden, A Posteriori’dir. A Priori - A Posteriori ayırımı sadece önermelere değil, aynı zamanda kavramlara da uygulanabilen bir ayırımdır. Örneğin, ‘özdeşlik’, ‘değilleme’,’eşitlik’ vb. mantıksal-matematiksel kavramlar A Priori nitelikli olmalarına karşın, kavramsal içeriği ancak deneyimle kazanılabilecek ‘sıcaklık’, ‘renklilik’, ‘sertlik’ vb., kavramlar da A Posteriori kavramlardır.​
A Priori bilgi deneyimden bağımsız olarak elde edilebilen bilgi olarak tanımlandığında, bir bilginin a priori mi ya da A Posteriori mi olduğu sorusu "deneyim" kavramıyla da yakından ilgilidir. Tecrübe, deneyim kavramını dar anlamda ele alıp, duyumsal içeriklerle sınırladığımızda kişinin kendi varlığının öz-bilincinde olması ve yine buna benzer doğrudan epistemik bir erişim sağladığı kendi zihinsel süreçleri (düşünmek, sevinmek, endişelenmek vb.) hakkındaki bilgisi A Posteriori bilgi olmayacaktır. Tecrübe kavramını daralttıkça a priori bilginin kapsamının genişleyecektir. Diğer yandan, deneyim kavramını geniş anlamda ele alacak olursak, bir kimsenin kendi varlığı ve zihinsel süreçlerine ilişkin doğrudnu (çıkarımsal olmayan) bilgisi, Leibniz’in ileri sürdüğü gibi, deneyime dayanan ilk bilgi olarak n posferiori (olgusal içerikli) bilgi olacaktır. Bu noktada, bilginin doğrudanlığını a priori olgusundan ayırmak gerekir; çünkü doğrudan bilgi a priori olabildiği gibi, A Posteriori de olabilir. Örneğin, mantıksal ve matematiksel birçok önerme hakkındaki bilgimiza priori halde doğrudan olmayıp, çıkarımsaldır.​
A Priori - A Posteriori ayırımının felsefe tarihinde Kant’la birlikte daha da belirginleştiği doğru olmakla birlikte, bu ayırımın ‘aklın doğruları’ ile ‘deneyimin doğruları’nı birbirinden ayırmak ve yine birtakım doğruların deneyimden bağımsız olarak bilinebileceğine ilişkin vurgusu dikkate alındığında, Leibniz, Descartes ve hatta Aristoteles’e kadar eskilere götürülebilir. Akılcılığın ve empirisizmin temel sezgilerini bir anlamda bir araya getiren Kant’a göre ise, bütün bilgimizin deneyimle başladığı doğrudur, ancak bu, bütün bilgimizin tecrübeden kaynaklandığı anla-mına gelmez. Dolayısıyla, a priori bilginin nasıl oluşmaya başladığı sorusu ile hangi temelde doğrulandığı sorusunu birbirinden ayırmak gerekir. Buradaki temel nokta bir kimsenin herhangi bir deneyime sahip olmaksızın bazı şeyleri apriori olarak bileceği değil, -aksine, a priori önermelerin bilgisine erişmek için tecrübenin bir ön-koşul olduğu düşünülse de- a priori önermeleri doğru kılan (haklı çıkaran) olguların deneyimden bağımsız olduklarıdır. Örneğin, matematiksel doğrulara ilişkin bilgimiz deneyime dayanan örneklerle başlayan bir süreci içerse de, ‘4 x 3 = 12’, ‘9 - 4 = 5’ gibi önermelerin doğru olduğuna karar vermek için onları anlamamız yeterlidir; doğru olduklarını herhangi bir tecrübeye başvurmadan bilebiliriz.​
A Priori bilginin temeli (varlıksal referans alanı) ile böyle bir bilginin hangi yolla elde edildiği sorunları konuya ilişkin yaşamsal iki tartışma alanını oluşturmaktadır. Bu iki sorunun yanıtlanmasında geleneksel metafiziksel (realist-akılcı) görüşü, değişik nedenlerle indirgemeci sayılabilecek psikolojizm, pragmatizm ve farklı uzlaşımsal yaklaşımlar benzeri diğer görüşlerin karşısına koymak gerekir. Geleneksel metafiziksel anlayışa göre, a priori bilginin referansı zamansız bir şekilde varolan birtakım soyut varlıkların alanıdır ki, bu alana epistemik erişimi sağlayan yegane kaynak akıl (rasyonel sezgi)’dır. Bir başka deyişle, bu anlayışa göre, a priori bilgi birtakım nitelikler (ideler, tümeller, kavramlar vb.) ile onların bir- birleriyle olan ilişkilerinden kaynaklanır ve akıl bu yolla ortaya çıkan doğruları (bilgiyi) kavramak noktasında doğuştan (tecrübeyle kazanılmamış) bir yetiye sahiptir. Realist- akılcı gelenekte yer alan filozoflar aklın A Priori bilgi noktasındaki bu ayrıcalıklı epistemik erişimini zaman zaman ‘aklın doğal ışığı’ gibi benzetmelerle açıklarken, a priori doğruları da ‘açık ve seçik’ doğrular ya da ‘anlaşılmasının doğruluğuna hükmetmek için yeterli olduğu önermeler’ olarak betimlemişlerdir. Bu noktada, ‘doğuştan’ kavramını ‘A Priori’ kavramından ayırmak gerekir. Aklın doğuştan (doğası gereği) bazı yetilere (hatta kavramlara) sahip olması bir şeydir, bu yetilerle bir takım doğruları a priori bir biçimde bilmesi başka bir şeydir. Dolayısıyla, bir şeyin a priori olarak bilinmesi, onun doğuştan bir bilgi olduğu anlamına gelmez.​
A Priori doğrulara ilişkin realist-akılcı görüşün özellikle (meta)epistemolojik düzlemde yanıtlanması zor bir takım sorular doğurduğu haklı bir iddia olabilir, ancak rakip görüşlerin A Priori’nin kaynağı ve doğasına ilişkin doyurucu bir yanıt verdikleri söylenemez. Empirisist (veya doğalcı) yaklaşımlar, tarihsel olarak, a priori doğruları açıklamakta genellikle bir çözümsüzlükle karşı karşıya kalmaktadır. A Priori bilgiyi toptan yadsımak empirisizm açısından köklü bir çözüm gibi görünebilir, fakat, en yüksek derecede de olsa, deneyime dayandırılmış tümevarımsal doğruların a priori önermelere atfedilen zorunluluk, kesinlik, kaçınılmazlık gibi birtakım niteliklere sahip olamayışı; dahası, bu önermelerin doğruluklarının deneyimden bağımsız bir şekilde bilinebilmeleri, onların tecrübe temelinde açıklanmasını güçleştirmektedir. Nitekim mantıkçı pozitivistlerin a priori bilgiyi dilsel uzlaşımcılık bağlamında ‘analitik’ kavramıyla açıklamaya çalışmaları empirisistlerin bu sorunu bir şekilde aşma çabasıdır. Kant’a göre, a priori yolla bilinen matematiksel önermeler analitik değil, sentetiktirler. Kant’ın bu sonuca varmasının onun ‘analitik’ kavramına yüklediği belli bir anlamdan kaynaklandığını düşünsek bile, a priori olarak bilinen bütün doğruların analitik kavramına referansla açıklanıp, açıklanamayacağı tartışılmaya değer bir konudur. Analitik önermelerin ve hatta bizzat analitik kavramının mantıksal zorunluluk/mantıksal doğrulardan bağımsız bir şekilde açıklanamayacağı göz önüne alındığında ‘mantıksal’ olanın ‘analitik’ olandan daha temel olduğu sonucuna varılacaktır. Varılan bu sonuç mantıksal zorunluluk ve doğrulara ilişkin bilgimizin A Priori olduğu düşüncesiyle birlikte dikkate alındığında, A Priori bilgiyi analitik yolla temellendirmeyi güçleştirecektir. Mantıkçı pozitivistler açısından daha da sorunlu görünen, onların analitik doğruları bir dilin değişken kurallarına eşitlemeleri; dolayısıyla, a priori olana ilişkin bilgimizi dilsel bir takım kural ve sözcükleri belli bir şekilde kullanma kararlılığımıza bağlamalarıdır. Ancak, A Priori doğrulara bu şekilde uzlaşımsal bir temelde bir açıklama getirme çabasının doyurucu olabilmesi için, baştan herhangi bir a priori ilke veya doğruya dayanmaksızın, bütünüyle farklı bir A Priori doğrular kümesinin keyfi (kararlarımıza bağlı olarak) bir biçimde nasıl oluşturabileceğini makul bir şekilde gösterilmesi gerekir. Aslında, dilsel uzlaşımcılığın A Priori konusundaki bu açmazı değişik uzlaşımcı yaklaşımların (Wittgenstein’in ikinci dönem felsefesine atfedilen ‘antropolojik uzlaşımcılık’ dahil) indirgemeci karakterlerinin doğurduğu temel bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırmanın yolu, öyle görünüyor ki, a priori doğruların bütünüyle nasıl aşılabileceğinin (veya onlardan vazgeçilebileceğinin) gösterilmesi ve buna bağlı olarak alternatif bir A Priori doğrular kümesinin nasıl olanaklı olduğunun veya olabileceğinin anlaşılır bir biçimde ortaya koymaktır. Aksi takdirde uzlaşımcı iddiaların tatmin edici bir gerekçeye dayandığını düşünmek zor olacaktır.​
Peki ama, ‘deneyimden bağımsız bilgi’ tam olarak ne anlama gelir? Böyle bir bilgi gerçekten olanaklı mıdır? Kant, a priori bilgiyi deneyimden bağımsız olarak elde edilen bilgi diye tanımlarken, onu ‘şu veya bu tecrübeden bağımsız olan bilgi değil, bütün deneyimlerden mutlak bir biçimde bağımsız bilgi’ olarak düşünür. Dolayısıyla, doğruluğunu/doğrulamasını nihai anlamda yine deneyimde bulan genel bir ilkeden çıkarsanmış bir bilgi, A Priori bir bilgi değildir. Örneğin, Kant’a göre, evinin temellerini yıkan bir kimse evinin yıkılacağına ilişkin a priori bir bilgiye sahiptir, ancak, böyle bir bilgi gerçek anlamda a priori değildir. Çünkü doğruluğu nihai anlamda deneyimde bulunan ‘cisimlerin ağır olduğu’ ve dolayısıyla ‘dayanakları ortadan kaldırıldığında yere düşeceği’ gibi ancak tecrübe etmekle bilinebilecek doğrulara bağlıdır. Aynı şekilde, ‘her değişimin nedeni vardır’ önermesi A Priori bir önerme olmasına rağmen salt bir A Priori önerme değildir, çünkü, değişme kavramı deneyimden bağımsız elde edilemez. Peki deneyimden bütünüyle bağımsız bir bilginin imkanından söz edilebilir mi? Kant’ın bu soruya yanıtı ‘evet’tir. Tecrübe yoluyla elde edilen bilginin tümevarım- sal karakterine dikkat çeken Kant’a göre, A Priori bilginin ayırıcı niteliklerinin başında ‘zorunluluk’ gelir: Deneyim yoluyla bir şeyin şöyle veya böyle olduğuna dair bir bilgi elde edebiliriz, ancak deneyim bir şeyin neden ‘başka türlü olmayacağını’nın bilgisini veremez. ‘Evrensellik’ de deneyimden çıkarsanamayacak niteliklerden birisidir: Deneyime konu olan şeyler sonuçta, ne kadar kapsamlı olursa olsunlar, sınırlıdırlar ve bundan dolayı da doğruluğu deneyime dayanan önermeler tümevarımsal doğrular olmak noktasında evrensel bir yargıya varmak için yeterli değildirler. Kant, bu düşüncelerden yola koyularak, zorunluluğun ve evrenselliğin A Priori bilginin iki temel niteliği olduğunu savunur. Bu niteliklere uyan bilginin paradigmatik örneği, Kant’a göre, matematiksel önermelere ilişkin bilgimizdir. Çünkü matematiksel önermeler, doğrulukları hiçbir şekilde deneyime dayanmayan salt A Priori yargılar olup, kelimenin tam anlamıyla zorunludurlar. Ancak, matematiksel önermeler zorunlu A Priori olmalarına karşın analitik değildirler; yani,​
matematiksel önermelerde yüklem kavramı konu kavramının içinde örtük bir biçimde içerilmiş değildir. Örneğin, ‘7 + 5 = 12’ önermesinde "12’ hiçbir şekilde ‘7 + 5’ de düşünülmüş değildir; ‘7 + 5’in herhangi bir kavramsal çözümlemesi bize ‘12’ vermez. Öyleyse, Kant’a göre, zorunlu olanın bilgisi a priori’dir; A Priori olarak bilinen ise mutlak anlamda zorunludur. Aynı nedenle, olumsal olan ancak A Posteriori olarak bilinebilir; A Posteriori olarak bilinen bir şeyler de olumsaldır.​
Metafiziksel bir ayırım olan zorunlu-olumsal ile epistemolojik bir ayırım olan A Priori - A Posteriori karşılıklı olarak birbirleriyle tanımlanmasının-açıklanmasının nedeni açıktır: -Geniş anlamda- mantıksal olarak zorunlu olan bir şeyin doğruluğu deneyime bağlı değildir; çünkü zorunlu olan her koşulda doğru olandır. Zorunlu-olumsal ile A Priori - A Posteriori arasında kurulan geleneksel bu paralelliğe rağmen böyle bir özdeşleştirmenin-tanımlamanın doğruluğu tartışma konusudur. A Priori - A Posteriori ayırımının epistemolojik karakterinden kaynaklanan özellikle kişiye göre değişkenlik-yanılabilirlik noktasındaki bazı sorunlar epistemolojik olan bu kiplerin (modalitelerin) metafiziksel kiplerle tanımlanmasını-özdeşleştirilmesini zorlaştırmaktadır. Özellikle son dönemlerde S. Kripke’nin olumsal apriori ile zorunlu A Posteriori doğruların imkanı için ileri sürdüğü kimi örnekler, bu noktayı daha da tartışmalı yapmıştır. Örneğin, bir kimsenin ‘1 metre’nin referansını (uzunluğunu) t1 zamanda elinde bulundurduğu bir metal çubukla belirlediğini düşünelim. ‘1 metre’, Kripke’ye göre, katı bir belirtken (rigid designator) olup, bütün mümkün dünyalarda ‘aynı uzunluk’a referansta bulunduğu için zorunludur. Ancak, t1 zamanda kendisiyle 1 metre’nin referansının belirlendiği metal çubuğun t1 zamandaki uzunluğu zorunlu bir olgu değildir. Yani, söz konusu çubuk farklı koşullar altında daha uzun veya daha kısa olabilirdi. Kripke, bu örnekten hareketle, ‘1 metre’nin referansını ilk defa elindeki çubukla belirleyen bir kimsenin olumsal bir olgu olan ‘çubuğun t1’deki uzunluğunu’ a priori bir yolla (söz konusu çubuğu bilfiil ölçmek- sizin) bileceğini göz önüne alarak olumsal bir doğrunun A priori olarak bilinebileceğini savunur. Kripke, yine, zorunlu bir doğrunun da a posteriori yolla bilinebileceğini kanısındadır. Örneğin, ‘sabah yıldızı’ ile ‘akşam yıldızı’nın aynı gezegene -Venüs’e- gönderimde bulunduğunu dikkate aldığımızda, ‘sabah yıldızı akşam yıldızıdır’ önermesinin, bir özdeşlik ifadesi olduğundan, zorunlu olarak doğru olduğunu kabul etmeliyiz. Şimdi, epistemolojik açıdan, ‘sabah yıldızı’ ile ‘akşam yıldızı’nın aynı varlık için kullanıldığını -Venüs’e referansta bulunduğunu- bilmeyen bir kimse bu zorunlu doğruyu a posteriori bir yolla keşfedebilir. Yani, bir özdeşlik ifade eden ‘sabah yıldızı = akşam yıldızı’ zorunlu doğrusunu a priori olarak bilmeyip, daha sonra deneyimle bilebilir ki, bu, zorunlu A Posteriori’nin olanaklı olduğunu gösterir.​
Kripke’nin olumsal A Priori ile zorunlu A Posteriori doğruların imkanına yönelik bu örneklerini dikkate aldığımızda, fi priori ile zorunlu ya da aposteriori ile olumsal doğruların kümeleri arasında yapılan geleneksel örtüşümün sorunlu olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla, Kripke’nin ortaya koyduğu bu karşı örnekler a priori – a posteriori ayırımının meta- fiziksel zorunlu-olumsal ayırımıyla özdeşleştirilmemesi gerektiğini savunmak noktasında önem arz etmektedir.​
G. Bealer, ‘The A Priori’, Tlıc Blnckwell Guide to Epistemologı; (ed. J. Greco, E. Sosa), Oxford: Blackwell Pub., 1999.​
P. Boghossian - C. Peacocke(eds.), New Essuys ou tlıe A Priori, Oxford: Clarendon Press,​
2000.​
I. Kant, J. Critique of Pure Rensou(İng. çev. N. K. Smitlı), London: Macmillan, 1929.​
S. A. Kripke, Nn ming nnd Necessity, Oxford: Basil Blackwell, 1980.​
P. Moser(ed.), A Priori Knowledge, New York: Oxford University Press, 1987.​
Ayrıca bkz., ADLANDIRMA VE ZORUNLULUK, AKILCILIK, ARİSTOTELES, DESCARTES, KANT, KRİPKE, LEİBNİZ, OLUMSALLIK, ZORUNLULUK.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst