1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
zor-insan-768x480.jpg
Zor insan ve iletişim


Günlük yaşam, çoğu zaman, insanlar arası iletişim çatışmaları ve anlaşmazlıklarla doludur. Örneğin, kahvaltı masasında eşinizle bir konu üzerinde tartışmaktasınızdır. Siz yeni bir girişim yapmanın zamanı geldiğine inanıyorken; eşiniz “Hiç de öyle değil! Biliyorsun ki, şu anda ona ayırabilecek kadar paramız yok” demektedir.

İşyerinize gelmişsinizdir. O gün için tasarladığınız yeni şeyler vardır. Düşüncelerinizi çevrenizdekilerle paylaşmak istersiniz. O sırada birisi: “Buna benzer bir şeyi daha önce de denemiştik. Biliyorsunuz yürümedi…” deyip çıkıverir işin içinden.

Öğle aralığında, daha önce almış olduğunuz, fakat kısa sürede bozulan bir aygıtı değiştirmek istersiniz. Karşınızdakiler paranızı geri ödemeye yanaşmazlar, ya da bozuk aygıtı değiştirmek istemezler. “Neden böyle davranıyorsunuz?” diye sorarsanız; yanıtları hazırdı: “Bu mağazamızın prensibidir. Tersine hareket edemeyiz”.

Akşama doğru, tam işyerinizden ayrılmak üzeresinizdir, hiç de görmek istemediğiniz birisi karşınıza dikiliverir. Sırıtkan bir yüzle her zamanki gibi, sizden aynı isteklerde bulunmaktadır. Ondan da kurtulur, arabanızla evinizin yolunu tutarsınız; bu kez de, farkında olmadan kırmızı ışığı geçtiğiniz için, yolun kenarına çekilip trafik polisine hesap vermek zorunda kalırsınız.

Kuşkusuz, bu tür tersliklerin hepsi aynı gün içinde başımıza gelmez. Ama benzer olaylarla karşılaşmak mümkündür. Yaşamımız boyunca edindiğimiz kişiler arası deneyimler yukarıda sayılan iletişim sorunlarını çözmemize yardımcı olur.

Bazı durumlarda ise, deneyimlerimiz ne kadar yeterli olursa olsun, kurduğumuz diyaloglar olumlu sonuç vermezler. Başarısızlıkla biten böyle diyalogların sonunda sıkıntımız, öfkemiz, çaresizliğimiz, bir kat daha artabilir.

İletişim kurmakta güçlük çeken insanlar için, uzmanlar: ‘Zor insanlar’ deyimini kullanıyorlar. Zor insanlar, toplumdan topluma, kültürden kültüre farklı tanımlanmakla birlikte, temelde birbirlerine benzer davranışlar sergilerler. “Dediğim dedik, çaldığım düdük!” diyen cinstendirler adeta. İnatçı, hırslı, kaprisli ve kendini beğenmiş kimselerdir.

Böyle insanlarla nasıl bir iletişim kurulmalı dersiniz? Ya da, sizinle diyaloga girmeyi ta baştan beri istemeyen bu zor şahısları sağlıklı bir iletişim kurmak üzere karşınıza nasıl oturtabilirsiniz? Bu tür durumlar, sıradan iletişim becerilerinden fazlasını gerektirir doğal olarak.

Hasımlıktan Amaç Ortaklığına

“Kapışmak için iki kişi, karışık bir durumun düğümünü çözebilmek için yalnızca bir kişi gereklidir” diyor bir iletişim uzmanı; Ardından şunu ekliyor : “En zor probleminizi çözüme ulaştırmak sizin elinizdedir” Yani, zor durumun çözümü için önce kendimiz uzlaşma niyetinde olmalıyız. Sonra, karşımızdaki zor insanı bizim bu niyetimize katılmasını sağlamaya çalışmalıyız. Onunla uzlaşabilirsek, hasımlık kendiliğinden ortadan kalkmaz mı?

“Zor insan” ile iletişim kurabilmenin aşamaları özetle şöyle sıralanıyor:

1- Balkona çıkmak: Birinci basamak kendi davranışımızı kontrol altına almaktır. Karşıtımız “Hayır” dediği ya da ummadığınız bir biçimde davrandığı zaman; istediğimizden vazgeçmeye ya da karşı saldırıya geçmeye gerek yoktur. Konuşmayarak ya da tepki vermeyerek zaman kazanabiliriz, bu süre içinde, diyaloğun asıl beklenen sonucunu dikkate alarak, sembolik bir şekilde : “Balkona çıkma” sözlerini deneyebiliriz.

2- Onların tarafına geçmek: Karşıtınız, iletişim sırasında saldırmamızı beklemektedir ya da direneceğimizi ummaktadır. O halde, biz tam tersini yapmalıyız. Onu dinlemeliyiz, görüşlerini tanımalıyız, mümkün olabilen noktalarda uzlaşmaya çalışmalıyız. Karşıtımızın gücünü ve yeteneklerini tanıyabilmek, onun tarafına geçerek mümkün olabilir.

3- Reddetmemek, yeniden çerçevelendirmek: Bu aşama, karşıtımızın düşüncelerini reddetmek yerine ki bu onu daha uzlaşmaz hale getirir-dikkatini her iki tarafın beklentilerini tatmine yöneltme dönemidir. Bütün söylediklerini ele alıp problemi çözmek amacıyla tekrar çerçevelendirebiliriz. Örneğin: “Bunun neden böyle olmasını istiyorsun?”, “Sen benim yerimde olsaydın ne yapardın?” ya da “Şöyle yapsak nasıl olur?” gibi sorular sorarak, iletişimi engelleyen sorunların isimlerini belirlemeye çalışabiliriz.

4- Onunla Altın Bir Köprü Kurmak: Kendimizi bu aşamada bir arabulucu gibi düşünebiliriz. Onu da işin içine katarak, düşüncelerini ve beklentilerini öğrenip karşılanmamış gereksinimlerini bulup çıkarmaya uğraşabiliriz. Kurduğumuz diyalog sonrasında, onun da kendisi içi bir zafer kazanmış olduğu kanısını uyandırabilirsek o kimseyle aranızda altın bir köprü oluşturduğunuzu düşünebiliriz.

5- Onu sağduyusuna getirmek, dize değil!: Bu aşamaya kadar, karşıtımız hala direnmekte ve görüşme yapmadan kazanabileceğini düşünmekte ise, biz yine de sinirlerimize hâkim olmaya çalışmalıyız. Bu son aşamada yanlışlıkla güç kullanmaya ya da tehdit etmeye kalkışırsak bilelim ki bunlar geri tepecektir. Eğer onu köşeye sıkıştırırsak bu kez de, başka kaynaklarını harekete geçirerek bize karşı saldırıda bulunabilir. Bu nedenle konuşmayı olumsuz bir biçimde bitirmekten ise, bir sonraki görüşmenin davetiyesini uzatmaya çalışmalıyız. Böylece aramızdaki köprünün açık olduğuna inanacaktır. Görüldüğü gibi ‘Zor insan’la diyalog hiç de kolay değil. Ama önemli amaçlar uğruna bu yol her zaman denenmelidir. Kişileri dize getirmenin ya da “Ya hep, ya hiç!” yasası gereği kenara itmenin değil, ; Her iki tarafında olumlu yönlerinden yararlanmanın çareleri aranmalıdır.


Dr. Yusuf B. Karaosmanoğlu
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst