Ne Roma Katolik Kilisesi’nin ne de Yahudi Sinagogu’nun, Ortodoks Kilisesi’nin, Osmanlı Halifesi’nin, Protestan Kilisesi’nin ya da herhangi bir başka dini kurumun inancına itimadım var. Benim kilisem kendi aklımdır.

— Thomas Paine

1774 yılının sonlarına doğru Londra’daki bir Amerikan temsilcisi olan Benjamin Franklin (1706-1790) mücadeleci bir İngiliz olan Thomas Paine (1737-1809) ile tanıştırıldı. Franklin, Paine’in zekasından etkilendi. Genç adama son derece önemli bir teklifte bulundu: “Amerika’ya gel.”

Çok geçmeden Franklin’in önerisini dinleyen Paine, Philedelphia’ya gitti. Sadece on sekiz ay sonra adı kıtanın en ünlü yazarları arasında anılıyordu. Aynı zamanda Amerikan Devrimi’ne destek sağlamak için İngiliz aleyhtarı politik metinler kaleme alıyordu.

Paine, İngiltere’den ayrılınca rahatlamıştı. Franklin’le karşılaştığı sırada başarısız birkaç iş denemesi olmuş ve borçlarından dolayı hapse düşmekten son anda kurtulmuştu. İki kez evlenmiş, ilk karısı doğum sırasında ölmüştü. İkinci karısındansa kendi isteğiyle ayrılmıştı. Öğretmenlik, vergi tahsildarlığı ve hizmetçilik yaparak para kazanıyordu.

İngiliz monarşisinden nefret ediyor ve cumhuriyetçi düşüncelere giderek artan bir inanç besliyordu. Devrimin arifesinde olan Amerika’ya gitmek ona düşüncelerini hayata geçirme fırsatı verdi.

1776 yılı başlarında kraliyete açık bir dille saldırıp bağımsızlığı savunan elli sayfalık bir risale olan Common Sense’i (Sağduyu) yayınladı. “Basit gerçekler, açık argümanlar ve sağduyunun sesinden başka bir şey yazmadım,” diyecekti. Risale çok popüler oldu. Satış konusunda tek rakibi İncil’di. John Adams (1735-1826) daha sonraları “tarih Amerikan Devrimi’ni Thomas Paine’e atfedecektir,” diye yazmıştır.

Savaştan sonra İngiltere’ye geri döndü. İnsan hakları ile ilgili politik bir metin olan Rights of Man’i (İnsan Hakları) yazdı. 1792 yılında İngiltere’den ayrılmaya zorlandı ve Fransa’ya gitti. Burada da Fransız Devrimi’nin coşkulu bir destekçisi olacaktı. 1793 yılında tutuklandı ve giyotinden zor kurtuldu.

Fransa’da cezaevindeyken en tartışmalı eseri olan The Age of Reason (Akıl Çağı) adlı kitabını yazdı. Bu kitap örgütlü dine güçlü bir eleştiri getiriyordu. O zamanlar idamdan kurtulma umudu olmadığı için kaybedeceği hiçbir şeyi olmadığını düşünmüştü. Ancak kitap, Adams dahil olmak üzere pek çok müttefikinin tepkisini çekti. 1802 yılında ABD’ye dönünce dışlandı. Yetmiş iki yaşında New York’ta öldü.

Ek Bilgiler

1- 1792 yılında, Fransız vatandaşlığı ile onurlandırıldı ve Fransız Ulusal Meclisi’ne üye oldu. 16. Louis’nin (1754-1793) idamına karşı oy kullandı. Bu kararı sonraki yıl tutuklanmasının ardında yatan nedenlerden biriydi.

2- Dinle ilgili görüşleri Adams’ı rahatsız etse de, Thomas Jefforson’la (1743-1826) ömür boyu dost kaldı. Jefforson 1821’de “Hiçbir yazar Paine’i aşamadı,” diye yazacaktır.

3- Asıl adı Thomas Pain olan yazar Amerika’ya göç edince adının sonuna bir “e” harfi eklemiştir.
 
Konuyu Başlatan Benzer Konular Forum Cevaplar Tarih
1000Fikir Filozoflar 0
Piramit Liderler 0
Piramit Filozoflar 0
Piramit Bilim İnsanları ve Yenilikçiler 0
Piramit Din Adamı ve Peygamberler 1

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst