Roberto Ardigò, İtalyan pozitivizminin en önemli şahsiyetlerinden biri olup, 1828 yılında Cremona'daki Casteldidone kentinde doğmuştur. Aldığı din eğitiminin ardından bir Katolik rahip olarak görev yapmaya başlayan Ardigò, bununla birlikte 43 yaşındayken, inançlarıyla ve özellikle de insan bilgisinin duyumla başladığı, bu bilginin kökeninde duyumun bulunduğu kanatiyle —-ki bu onun anlattığına göre, bir gülün kırmızı rengine bakarken, zihninde birden bire oluşan bir kanaatti— artık bağdaşmadığını düşündüğü görevinden ayrıldı. 1881 yılından başlayarak 28 yıl süreyle Padua Üniversitesinde felsefe tarihi hocalığı yaptı. Hayatının geri kalan on bir yılını temel düşüncelerini açıklayarak ve geliştirerek ve bu arada, İtalya'ya, başta akademik çevreler olmak üzere, on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde hakim olan idealizmle savaşarak geçirdi.​
Ardigò'nun pozitivizminin başat ilgileri, Comte'ta olduğu gibi tarihsel ve toplumsal olmaktan ziyade, Spencer'inki gibi bilimsel ve doğalcıydı. Ardigò Comte'tan yegâne gerçekliğin olgular olduğu ve mümkün biricik bilginin, olguların, bir olguyu ya dolayımsız olarak ya da idelerden, kategorilerden ve ilkelerden oluşan zihinsel oluşumlar yoluyla başka olgularla ilişki içine sokmaktan oluşan bilgisi olduğu ilkesini almıştı. Ona göre bu ilişkiler ortaya konduğu zaman, olgu açıklanmış olur. Bilim, öyleyse mümkün olan yegâne bilgi türüdür ve felsefenin kendisi de, bütün diğer bilimler gibi, tümevarımı kullanan ve bu arada imtiyazlı ilkeleri ya da işlemleri olmayan bir bilimdir. Olgulardan bağımsız birtakım ilkelerden yola çıkıp tümdengelimi kullandığını iddia' eden metafizik, Ardigò'ya göre, kurgusal bir disiplin olmak durumundadır. Felsefe, Spencer'daki gibi, bireysel bilimlerin genel sonuçlarının birleştiricisi veya sentezleyicisi olma anlamında sentetik bir disiplin değildir. Fakat o bir yandan da, doğa bilimleri işlerini bitirdikten sonra geride kalan özel disiplinlerin bir kompleksi olarak karşımıza çıkar. Bu açıdan bakıldığında, felsefe, "düşünce fenomenleri"yle ilgili olan disiplinleri kapsar ve kendisini, mantık, epistemoloji ve estetiği ihtiva eden psikoloji alanıyla, etiği, hukuku, adalet veya hukuk öğretisini ihtiva eden sosyoloji alanında ifade eder. Felsefenin alanına bir de (fizik için madde, biyoloji için hayat, sosyoloji için toplum ve psikoloji için zihin, vs., alanlarında olduğu gibi) bireysel bilimlerin konusunu meydana getiren ayrı ve belirli olanın dışında kalan, tefrik edilemez ve belirsiz olan girer. Söz konusu tefrik edilemez ve belirsiz olan alanı, ayrı ve belirli olanın bütün alanlarının biricik ve ortak kökenini oluşturur ve, Ardigò'ya göre, peratoloji olarak felsefenin konusuna tekabül eder.​
Tefrik edilemez ve belirsiz olanın Ardigö'nun felsefesindeki işlevi, bilinemez olanın Spencer'ın felsefesindeki işleviyle ajmıdır. Ardigò, onu bilinemez olandan, tefrik edilemez ve belirsiz olanın bilinmeyen değil de, henüz açık ve seçik bir biçimde bilinemeyen olduğu gerekçesiyle ayırır. Onun göreli bir kavram olduğunu söyleyen Ardigò'da ayrı ve belirli olanla belirsiz ve tefrik edilemez olan arasındaki ilişki, Spencer'ın homojenle heterojen ilişkisini kullandığı tarzda, bilinen her gerçekliğin "doğal oluşum"unu açıklamak için kullanılır. Ona göre, insan tininde olduğu gibi, güneş sisteminde de her doğal oluşum, belirsiz ve tefrik edilemez olandan ayrı ve belirli olana doğru bir geçiştir. Sabit bir ritim, yani değişmez bir düzen tarafından yönetilen bu geçiş, hiç durmaksızın ve zorunlulukla vuku bulur. Ayrı ve belirli olan, bununla birlikte, onun hem temelinde bulunan hem de onu aşan belirsiz ve tefrik edilemez olanı tüketemez; ayrı ve belirli olanın sonluluğu dikkate alındığında, onun ötesinde, belirsiz ve tüketilemez olan olarak sonsuzun bulunduğunu kabul etmemiz gerektiğini öne süren Ardigò, böyle bir gelişmenin aşkın bir neden ya da ilkeye götürdüğünü yadsıyarak, sonsuzu, başlangıcı ya da sonu olmayan sürekli ve aşamalı bir gelişme diye yorumlar. Düşünce de dahil olmak üzere, bütün doğal oluşumlar bu sonsuzdan doğuş ve ona dönüş diye tanımlanabilir.​
Psikoloji alanınde ise, Ardigò benliğin ve doğal şeylerin nötr öğeler, yani duyumlar olduklarını söyler. Benlik ve şeyler, öyleyse, birbirlerinden sadece sentezin doğasıyla, yani duyumlar arasındaki yerleşik bağlantılarla farklılaşırlar. Bir içsel organa giden veya gönderimde bulunan ve süreklilik özelliğine sahip olan duyumlar "otosentez"de veya benlikte birleşirler. Buna karşın, dışsal bir organa gönderimde bulunan ve süreksiz olan duyumlar, "heterosentez"de birbirine bağlanırlar. Ardigò tarafından, ilk eseri olan La psicologia come scieuza pozitiva (Mantua, 1870)'da öne sürülen bu öğreti, daha sonra Die Analyse der empfindungen (Jena, 1886)'de Ernst Mach tarafından geliştirilen öğretiye benzer.​
Moral alan söz konusu olduğunda, Ardigö her tür dini ve rasyonalist etiğe karşı sürekli bir polemik içinde olmuştur, insanın çıkar gözetmeyen, diğerkam eylemlere muktedir olduğu, ona göre, apaçık bir olgu olup, bu türden eylemler doğal ve toplumsal etmenlere başvurularak açıklanır. Onları belirleyen idealler ve buyurucu maksimler, toplumun onu koruyan veya ona zarar veren eylemlere karşı olan tepkilerinden —bireyi etkileyen ve onun vicdanında normlar veya ahlâkî buyruklar olarak sabitlenip yerleşik hale gelen tepkilerden— türer, Ardigò'ya göre, kendisine vicdan adı verilen bu yeti, şu halde, antisosyal eylemlerin toplumda karşı karşıya kaldığı dışsal yaptırımların sabit bir biçimde ve tekrar deneyimlenmesiyle gerçekleşen aşamalı bir içselleş tirmeden başka hiçbir şey değildir.​
Ardigò pozitivizmin bütün versiyonlarında görülen kati determinizmden zaman zaman raslantı kavramına vurgu yaparak kaçınmaya çalışmıştır. Raslantı, bir araya getirildiklerinde, evrenin düzenini oluşturan çeşitli nedensel dizilerin kesişiminden oluşur. Her bireysel diziyi oluşturan olaylar önceden doğru tahmin edilebilmekle birlikte, bu kesişimlerin en temel özelliği önceden tahmin edilemez veya kestirilemez olmalarıdır. İnsanın özgürlüğü ise, psişik dizilerin çokluğunun, yani insanın psişik hayatını oluşturan farklı nedensel düzenlerin mümkün birleşimlerinin çeşitliliğinin bir sonucu olmak durumundadır.​
R. Ardigò, Öpere, 12 vols., Padua, 1882-1918.​
R. Ardigò, La scienzn dell'educazione, Padua, 1893.​
Amerio, Ardigò, Milan, 1957​
J. Bluwstein, Die Weltanschaung Roberto Ardigò's, Leipzig, 1911.​
Marchesiani, La vita e il pensiero di Roberto Ardigò, Milan, 1907.​
Ayrıca bkz., COMTE, İTALYAN FELSEFESİ, POZİTİVİZM, SPENCER, BİLİM FELSEFESİ.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst