1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
CGTİHK m.3 infazın temel amacını ya da amaçlarını “genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır” olarak ifade etmektedir. Bu amaçlara ulaşma yollarından biri de yine yasada dördüncü kısım altında “iyileştirme” olarak ifade edilmektedir. Bu anlamda hükümlünün iyileştirilmesi bireyselleştirme (m.73-74), eğitim (m.75-77), sağlığının korunması (m.78-82), dışarıyla ilişkiler (m.83-86), beden eğitimi ve boş zaman etkinlikleri (m.87-88), salıverme için hazırlama (m.89-91) ve izinler (m.92-97) ile sağlanmaya çalışılmaktadır.​

“İyileştirme”, hükümlünün bireysel varlığını sürdürmek anlamında ona sosyal, psikolojik ve kültürel bir destek sağlanması ve uygulanacak rejimin bu anlayışa göre belirlenmesi olarak anlaşılmalıdır. Bu yönüyle m.73 vd. nda yer alan düzenlemelerin amacının bu desteği sağlamak olduğu ifade edilmelidir.​

Aslında burada iyileştirme ile ifade edilmek istenenin “iyileştirmek suretiyle yeniden topluma kazandırma” olduğu söylenmelidir. Böylece hükümlünün ileride suç işlemekten uzak kalabilme yeteneği geliştirilmek istenir. Ancak bu amaca ulaşabilmek kolay değildir. Özellikle belli bir “inanç” uğruna cezaevini göze almış hükümlüler bakımından ve mali imkânsızlıkların varlığı nedeniyle yeniden topluma kazandırma amacı büyük ölçüde sonuçsuz kalmaktadır.​

İfade edelim ki amacı ne olursa olsun, bu amaca ulaşmak için benimsenen yöntemler ne şekilde belirlenirse belirlensin hükümlü özgürlüğü bağlayıcı cezanın karşılığını almalı, bunu hissetmelidir.​

İNFAZ REJİMİ
Bugünkü infaz rejiminin, infaz sisteminin geçirdiği üç önemli değişimin bir sonucu olduğu söylenebilir:​

  • Hükümlülere tanınan hakların artması.​
  • Cezaevi içinde şiddetin azalması.​
  • Yeniden topluma kazandırma programlarının suçtan uzaklaştırmayı sağlayacak düzeye getirilmesi çabaları.​
Öte yandan, amaca uygun bir infaz rejiminin oluşturulabilmesi için infazın dört görevi olan güvenlik, düzen, bakım ve adalet arasında bir denge oluşturulmalıdır. Buna göre firar engellenmeli, kurum içinde hükümlü ve personel arasında güvenli ve düzenli bir yaşam garanti edilmeli, hükümlülerin ruhsal ve bedensel sağlıkları korunmalı ve nihayet dürüst işlem ilkesine uygun, keyfilikten uzak ve etkin şikâyet olanağının bulunduğu bir rejim uygulanmalıdır. Bunun için cezaevindeki hayatın normalleştirilmesi ve sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi gerekmektedir.​

Ancak bu dengenin kurulması ve devamı her zaman kolay değildir. Bu denge, özellikle kamuoyu baskısı ve politik baskının güvenlik ve düzen ögelerine ağırlık vermeleri sebebiyle söz konusu ögeler lehine bozulur. Ancak söz konusu unsurların bir bütün olduğu, bakım ve adaletin sağlanmadığı sürece diğerlerinin de gerçekleşemeyeceği gerçeği gözden uzak tutulmamalıdır. Dikenli tel, duvarlar ve elektronik izleme ile sağlanmaya çalışılan “pasif güvenlik”, infaz personeli ve hükümlüler arasında yoğun bağlantı, ilişki ve iletişim ile elde edilecek “dinamik-aktif güvenlik” olmaksızın başarılı olamaz. Böyle bir infaz rejiminin temel unsurları cezaevinde çalışma, tekrar topluma katılmayı sağlayıcı örneğin, ziyaretçi, dışarıya çıkma, izin ve dışarıda çalışma yoluyla dış dünyayla iletişim gibi eğitim ve alıştırma tedbirleridir.​

Bu durumda çağdaş infaz hukukunda geçerli olan ve serbestliğe doğru gidişi hedef alan infaz rejiminin esasları şunlardır:​

  • “İnsan kişiliğine saygılı ve zaaf göstermeyen bir disiplin.​
  • Hükümlü ve tutukluya hakları ve cezaevi yaşamı konusunda bilgi vermek.​
  • Haberleşme ve ziyaret imkânlarının genişletilmesi.​
  • Hapishanelerden çıkışa hazırlayan çalışmaları çekici hâle getirmek.”​
Türkiye’deki infaz rejimi ve ceza infaz kurumlarının organizasyonu hakkında ayrıntılı bilgi almak için bkz. M. Yılmaz Sağlam, Türk İnfaz Sisteminde Ceza İnfaz Kurumları, Ankara 2008.​

YENİDEN TOPLUMA KAZANDIRMA

Kavram

Resosyalizasyon, yani faili yeniden topluma kazandırma düşüncesi, 1960’lı yıllarda ABD’den Avrupa’ya gelmiş ve oradan tüm dünyaya yayılarak fail eğilimli bir ceza hukuku yaratmıştır. Gerçekten 1969-1975 yılları arasında ceza hukukunda reform çalışmalarının üç alanda toplandığı görülür:​

  • Yeniden topluma kazandırma (Resosyalizasyon)​
  • Suç olmaktan çıkarma (Entkriminalizasyon)​
  • İnsanileştirme​
Yeniden topluma kazandırma, hükümlünün gelecekte, sosyal sorumluluk sahibi, suç işlemeden bir yaşam sürdürecek yetenek kazanması amacını güden infaz kurumunda gösterilen çabalar şeklinde tanımlanabilir. Yeniden topluma kazandırma terimi yerine zaman zaman tretman, iyileştirme ya da rehabilitasyon terimleri de kullanılmaktadır.​

Aydınlanma dönemine gelene kadar hükümlüler, “kötü ve şeytan” olarak değerlendirilmekteydi. Aydınlanma döneminde suçlunun da insan yüzü keşfedilmiş, bireyin akılcı ve hareketlerini kontrol edebilen bir varlık olarak görülme eğilimi güçlenmeye başlanmıştır. Bu suretle suçluların da suç işlemeyenler gibi kurallara uyan bireyler olmaları yönünde tedavi edilmeleri gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre, hükümlülerin sosyal olumsuzlukları olsa da kanuna uygun davranabilme ihtimalleri her zaman vardır ve dolayısıyla bu kişiler “iyileştirilmek” üzere tedavi edilmelidir. Bu nedenle 1800’lü yıllardan itibaren suçluların sıkı bir disiplin, eğitim, çalışma ve dini eğitim ile tedavi edilebileceği düşüncesi gelişmiştir. Bu düşüncenin bir sonucu olarak hükümlülere, cezaevinde, cezaevi dışındaki bozuk düzene kapılmayacak ahlaki değerlerin verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. O hâlde artık cezaevlerinin suçluları cezalandırmak yanında, onları rehabilite etme görevi de ortaya çıkmıştır. Ahlaklı olmaya teşvik, eğitim, iyileştirme şeklinde ortaya çıkan yeniden topluma kazandırma düşüncesinin çok da yeni bir kurum olmadığı ifade edilmelidir.​

Bununla birlikte bugünkü anlamda yeniden topluma kazandırma düşüncesinin aslında toplumsal savunma hareketinin bir sonucu olduğu söylenmelidir. Gerçekten toplumsal savunma düşüncesinin cezadan beklediği, suçluyu ıslah edebilmek (özel önleme) ve yeniden topluma kazandırmaktır. Toplumsal savunma düşüncesi, cezanın amaçları bakımından özel önlemeye özel bir önem verir ve hareket noktası olarak sorumluluk duygusunu esas alır. Yeniden topluma kazandırma programlarının uygulanmasıyla hükümlüde suçlu davranışa yol açan sorumluluk duygusu eksikliğinin giderilmesi amaçlanır.​

DİKKAT: Yeniden topluma kazandırmada infazın amacı, infazın diğer amaçlarından farklı olarak, fiilden ve cezanın uzunluğundan bağımsız olarak tüm hükümlüler için geçerli olmasıdır. Nitekim yeniden topluma kazandırma programları ömür boyu hapis cezasına hükümlü olanlar için de geçerlidir.

Yeniden topluma kazandırmada temel amaç, suç işleyerek kanunu ihlal eden suçluyu kanuna saygılı birey hâline dönüştürmektir. Bu düşüncenin temelini, tıp bilimi ve insancıllık (hümanizma) öğretisi oluşturmaktadır. Düşünce iki temel modele dayanır: Tıbbi model, insanların kendilerini kontrol etmede başarısız ve devletin yardımına ihtiyacı olduğu varsayımından hareket eder. Buna karşılık etkileşimci model (ya da görüş), cezaevinde olan ile olmayan arasında çok önemli farklar bulunmadığını ileri sürmekte, suçun toplumun her kesiminde görüldüğünü ve suçluyu topluma yeniden kazandırma düşüncesi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu suretle söz konusu model cezaevinde çalışmaya, mesleki eğitim vb. programlara ağırlık vermektedir. Bu çerçevede cezaevinde yeniden topluma kazandırma faaliyetleri arasında en yaygın görülen faaliyetlerin terapi ve danışma, eğitim-öğretim programları ve meslek ve iş kazandırma projeleri olduğu söylenmelidir.​

Ancak yeniden topluma kazandırmada dikkat edilmesi gereken husus, uygulanacak programın hükümlüyü insan onuruna aykırı bir şekilde bir obje hâline getiren ve katlanmak zorunda kalacağı bazı davranışlara yönlendirmeye dönüşmemesidir. Hükümlünün katılımcı rolü ön planda olmalıdır. Böyle bir programda bireyselleştirmeye önem verilmeli, hükümlünün yeniden suç işlemesini önlemeye yönelik olarak üretken olması teşvik edilerek cezaevinin doğal olmayan, hükümlüyü normal yaşamdan uzaklaştıran ruhsal ve bedensel etkilerinden uzak tutulmasına çalışılmalıdır. Hükümlü cezaevinde insan olma ruh ve kimliğinden koparılmamalıdır.​

Uluslararası Hukukta Yeniden Topluma Kazandırma
Hükümlü ve tutukluların yeniden sosyalleştirilmesine ilişkin düzenlemelere hem Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kurallar 65 ve 66’da hem de Avrupa Konseyi Cezaevi Kuralları m.65-66’da yer verilmiştir. Buna göre cezasını çekmek üzere infaz kurumunda bulunan hükümlülere, yasalara saygı ve tahliye sonrası yaşamlarını sürdürecek becerileri kazandırmak gereklidir. Bunun için başta kendilerine saygı ve sorumluluk duygusu verilmek suretiyle dış dünya ile ilişkilerini sürdürmek, ruhsal destek, meslek eğitimi, öğrenim, boş zamanların değerlendirilmesi gibi bazı programların uygulanması gerekir.​

KİTAP: Yeniden topluma kazandırmanın sosyolojik boyutu hakkında bilgi edinmek için bkz.Tülin Gülçen İçli, Türkiye’de Cezaevilerindeki Rehabilitasyon Faaliyetleriyle İlgili Sosyolojik Bir Analiz, Ankara 1999.

Türk İnfaz Hukukunda Yeniden Topluma Kazandırma
647 sayılı Cezaların İnfaz Hakkında Kanun’da yeniden topluma kazandırmaya ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktaydı. Konuya ayrıntılı olarak İnfaz Tüzüğü’nde yer verilmekteydi. Bununla birlikte 5275 sayılı CGTİHK Birinci Kitap Dördüncü Kısım “İyileştirme” başlığını taşımakta olup, konuyu sekiz bölüm altında düzenlemektedir.​

5275 sayılı Kanun iyileştirme yani yeniden topluma kazandırmayı bireyselleştirme, eğitim, sağlığın korunması ve tıbbi müdahaleler, dışarıyla ilişkiler, beden eğitimi ve boş zaman etkinlikleri, salıverilme için hazırlama ve izinler başlıkları altında düzenlemektedir.​

Bireyselleştirme
İyileştirme yani yeniden topluma kazandırmanın başarısı bireyselleştirmeye bağlıdır. Gerçekten hapis cezalarının infaz rejiminde gözetilen amaçlarının başında, hükümlülerin kişilikleriyle uyumlu, bireyselleştirilmiş programlar doğrultusunda iyileştirilerek, topluma yeniden kazandırılması ilkesi gelir. Bireyselleştirilmiş iyileştirme programlarında gözetilecek ölçütler şunlardır (m.73/1):​

  • Hükümlünün geçmişi,​
  • Suçluluk nedeni,​
  • Suç sicili,​
  • Fizik yeteneği ve ruhsal yapısı,​
  • Kişisel doğası,​
  • Taşıdığı tehlike hâlleri,​
  • Cezasının süresi,​
  • Salıverildikten sonraki beklentisi.​
Böylece hükümlünün toplumun hukuka uygun hareket eden ve üretken bir üyesi olarak yaşamını sürdürmesini sağlayacak ve bireysel ihtiyaçlarına uygun bir iyileştirme programının uygulanması istenir. Böyle bir programın hazırlanması ve uygulanması zorunludur. Bu programların hazırlanması ve uygulanması amacıyla ceza infaz kurumlarında eğitim ve psiko-sosyal hizmet servisleri oluşturulur.​

Hükümlü, amaca uygun iyileştirme gereklerinin gerçekleştirilebileceği kurumlara veya bölümlere yerleştirilir (m.73/2). Böylece hükümlülerin iyileştirme programları gereğince bir kurumun farklı bölümlerinde barındırılmasına veya bulunduğu kurum bu iyileştirme programının gerçekleştirilmesine uygun değil ise başka bir kuruma gönderilebilmesine olanak tanınmaktadır.​

Yukarıda da ifade edildiği üzere, hükümlüler için uygulanacak iyileştirme programları, bireyselleştirme ilkesi ile doğrudan ilgili bir konudur. Bu nedenle hükümlülerin yerleştirildikleri kurum veya bölümlerde bireyselleştirmeyi mümkün kılacak sayıda bulundurulmalarına özen gösterilmelidir (m.74/1). İyileştirme programlarından sonuç alınabilmesi için programa katılan hükümlü gruplarının aynı özellikleri taşıması gereklidir. Ancak grup sayısı kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek biçimde saptanmalıdır. Nitekim iyileştirme programları uygulanan grupların özelliklerine göre değişik güvenlik tedbirlerine yer verilir. Tehlikeli hâlde oldukları saptanan hükümlüler, bireyselleştirilmeleri için yapılacak çalışmalarda on kişiyi aşacak biçimde gruplandırılamaz (m.74/2-3).​

Eğitim
Suçluların eğitimi çağdaş toplumlarda, cezanın temel işlevlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hükümlüler ceza süreleri içinde yeniden suç işlemelerini önleyecek ve salıverilmelerinden sonra yaşamlarını sürdürmelerini temin edecek çeşitli eğitim programlarına alınmaktadır. Buna göre ceza infaz kurumlarında bulunduğu süre içinde hükümlüye, kişiliğini geliştirecek, eğitimini güçlendirecek, yeni beceriler elde etmesini, suç işleme eğilimini yok etmeyi sağlayacak ve salıverilme sonrasına hazırlayacak programlar uygulanır. Hükümlünün yaş, ceza süresi ve yeteneklerine öncelik verilerek ekonomik ve kültür durumuna uygun biçimde düzenlenen eğitim programları; temel eğitim, orta ve yüksek öğretim, meslek eğitimi, din eğitimi, beden eğitimi, kütüphane ve psiko-sosyal hizmet konularını kapsar (m.75).​

Öte yandan hükümlülerin salıverilmelerinden sonra eğitimlerine devam edebilmeleri ve verilen eğitimin işe yarar olabilmesi için ceza infaz kurumlarında verilecek eğitimin toplumda verilen eğitime denk olması sağlanmalıdır. Yasa bu amaçla açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin örgün ve yaygın, kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yaygın öğretimden yararlanmalarının sağlanması gerektiği (m.76) düzenlemesini getirmektedir. Görüldüğü üzere açık cezaevinde bulunan hükümlülere eğitim kurumlarına devam hakkı tanınmaktadır.​

Yasa koyucu ceza infaz kurumlarında yapılacak olan eğitim maddi bir kaynağı gerektirdiği için kısıtlı bütçe olanakları ile bu masrafların karşılanmasının güçlüğünü dikkate alarak, hükümlülerin iyileştirilme çabalarında vakıflar, gönüllü kişi ve kuruluşlar ve kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapılmasını uygun görmüştür. Buna göre, hükümlülerin iyileştirilme çabalarında başarıya ulaşılması için dernekler, vakıflar ve gönüllü kişi ve kuruluşlar ile iş birliği yapılabilir. Kamu kurum ve kuruluşları bu maksatla olanakları ölçüsünde, gerekli yardımları yapmakla yükümlüdürler (m.77). Burada kamu kurum ve kuruluşlarına yardım yükümlülüğü getirildiğine dikkat çekilmelidir.​

Sağlığın Korunması ve Tıbbi Müdahaleler
Toplu yaşanılan yerlerde sağlık hizmetinin sunulması halk sağlığının temel konularından birisidir. Ceza ve tutukevleri, tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetine ulaşmada sınırlılıkları ve tümüyle cezaevi sistemine bağımlı olmaları nedeniyle daha da özellikli bir konumdadır; gereksiz acı ve mağduriyetten tutuklu ve hükümlüleri koruyacak fiziksel ve ruhsal sağlık hizmetlerine cezaevlerinde önemle yer verilmelidir.​

CGTİHK de konuya özel önem vermiş, infaz kurumunun sağlık koşullarının düzenlenmesi ile hükümlünün acil veya olağan muayene ve tedavisinin kurum hekimince yapılacağını, genel veya hastalık nedeniyle yapılan tüm muayene ve tedavi sonuçlarının, sağlık izleme kartına işleneceği ve dosyasında saklanacağı düzenlemesini getirmiştir (m.78/1). Öte yandan, sağlık hizmetinin yerine getirilebilmesi için Sağlık Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile üniversitelerin sağlık kuruluşları, hükümlülerin tedavileri bakımından gerekli yardımları yapmakla görevlendirilmiştir (m.78/2). Nihayet rızası olsa bile hiçbir hükümlü üzerinde tıbbi deney yapılamaz (m.78/3).​

Yine kurum hekimi, kurumu ayda en az bir kez denetleyerek genel ve özel önlem alınması gereken hastalıklar ile kurumda sağlık koşulları yönünden alınması gereken önerileri içeren bir rapor düzenler ve kurum yönetimine verir (m.79). Hükümlünün sağlık nedeniyle hastaneye sevkine gerek duyulduğunda durum, kurum hekimi tarafından derhâl bir raporla ceza infaz kurumu yönetimine bildirilir (m.80).​

Nihayet kurum hekimi veya görevli hekim tarafından yapılan muayene ve incelemeler sonucunda hükümlünün cezasını yerine getirmesine engel olabilecek hastalığı saptanırsa durum, kurum yönetimine bildirilir (m.81).​

Dışarıyla İlişkiler (Ziyaret)

Genel Olarak

İnfaz kişinin çevresi ile ilişkilerini bozar ve toplumla olan bağlarını koparır; kişiyi izole eder. Halbuki yeniden sosyalleşme bakımından hükümlünün infaz kurumunda bulunduğu süre içinde ailesi, arkadaşları ve toplum ile bağlarını sürdürmeleri zorunluluktur. Böylece hükümlü olmanın zararlı sonuçları azalacak, salıverilmeden sonra topluma dönmeleri kolaylaşacaktır. İşte bu anlamda, dışarıyla ilişkilerin sürekliliği konusunda ziyaret, önemli bir yer tutar.​

5275 sayılı CGTİHK de konuya özel önem vermiş ve dışarıya ilişkileri ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Buna göre hükümlünün belli koşullarla ziyaret edilebilmesi mümkündür (m.83/1). Belgelendirilmesi koşuluyla​

  • eşi,​
  • üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile​
  • vasisi veya kayyımı tarafından​
haftada bir kez ziyaret edilebilir.​

Yasa üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları dediğine göre konuyu daha iyi açıklayabilmek bakımından hısımlık kavramı üzerinde kısa bir bilgi vermek yararlı görülmüştür.​

Hısımlık, doğal ya da belirli ilişkiler sonucu kişi ile belli kişiler arasında kurulan ve hukuki sonuçlar doğuran bir bağdır.​

  • Hısımlık kuruluş şekline göre üç türlüdür:​
  • Kan hısımlığı​
  • Kayın hısımlığı​
  • Evlat edinmeden doğan hısımlık​
Kan hısımlığı biri diğerinden gelen ya da ortak bir kökten gelenler arasındaki hısımlığa denir (MK m.17/II). Kan hısımlığı ise üstsoy-altsoy (usul-füru) hısımlığı ve yansoy (civar kan) hısımlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur (MK m.17/I). Bu doğumların sayısı ise kişileri birbirine bağlayan çizgilerin sayısı ile bulunur. Bu durumda çocuk ile anne babası arasında birinci dereceden, kardeşleri ile ikinci dereceden, amca, dayı, hala ve teyzesi ile üçüncü dereceden hısımlık bağı bulunur.​

Kayın (sıhri) hısımlığı ise evlenmeden doğan hısımlıktır. Eşlerden birinin kan hısımları, diğerinin kayın hısmıdır (MK m.18/I). Kayın hısımlığı da üstsoy-altsoy kayın hısımlığı ve yansoy kayın hısımlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Eşlerden birinin üstsoy-altsoy kan hısmı, diğerinin aynı derecede üstsoy-altsoy kayın hısmı olur. Aynı şekilde eşlerden birinin yansoy kan hısmı, diğerinin aynı dereceden yansoy sıhri hısmı olur. Kayın hısımlığının derecesi kan hısımlığı gibi hesaplanır.​

O hâlde hükümlüyü amca, dayı, hala ve teyzesi ziyaret edebilirken yenge veya eniştesi ziyaret edemez. Konu daha önce, artık yürürlükte olmayan İnfaz Tüzüğü’nde de düzenlenmiş olup yenge ve eniştenin listede yer almaması eleştirilmekteydi. Benzer eleştiri akraba sınırlamasına da getirilmekte ve böyle bir sınırlamanın yerinde olmadığı ifade edilmekteydi. Benzer eleştiriler, yeni düzenleme için de geçerlidir. Zira kişinin yaşamında öyle kişiler olabilir ki yukarıdaki hısımlık derecesinde olmamakla beraber bazen kardeşten daha yakındır ve hükümlü bu kişi/kişilerle görüşmeyi tercih edebilir. Yeniden toplumsallaştırmanın önemli bir unsuru olan ziyaretin hısımlık kriterine bağlanması bu yönüyle gerçekçi değildir.​

Ancak bu sorun kısmen de olsa aşılmaya çalışılmıştır. Buna göre hükümlüler kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir (m.83).​

Öte yandan yukarıda belirtilen kişilerin dışındaki kimselerin ziyaretine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılı olarak izin verilebilir.​

Ziyaret Şekilleri: Kapalı ve Açık Görüş

Kapalı Görüş

Kapalı görüş, hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilerinin her türlü maddi temasının önlendiği, konuşulanların hazır bulunan görevli tarafından işitilebilecek şekilde izlenebildiği ve ceza infaz kurumu idaresinin bu iş için tahsis ettiği özel bölümde yapılan görüşmelerdir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.7).​

Görüş Yeri
Her ceza infaz kurumunda, olanaklar elverdiği ölçüde, kapalı görüş yapılabilmesi için bir ziyaretçi kabul yeri ayrılır (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.8).​

Ziyaret Edebilecek Kişiler
Hükümlü ve tutuklular; eşi, anne, babası, büyükanne ve büyükbabası, çocuğu, torunu, kardeşi, gelini, damadı, kayınbiraderi, baldızı, yengesi, eniştesi, görümcesi, kayınvalidesi, kayınpederi, kayınvalidesinin annesi ve babası, kayınpederinin anne ve babası, eşinin başkasından olma çocuğu, büyükanne ve büyükbabasının anne ve babaları, torun çocuğu, kardeş çocuğu, eşi, amcası, halası, dayısı, teyzesi ve bunların eşleri ile vasisi ve kayyımıyla görüşebilir.​

Hükümlü ve tutuklular, yukarıda sayılanlar dışında kalan üç ziyaretçisinin adı ve soyadı ile bilmesi hâlinde adresini ceza infaz kurumuna kabulünden ve kendisine bu hususun tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde bildirir. Bu ziyaretçiler; ölüm, ağır hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutuklunun nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu hâller dışında değiştirilemez. Ceza infaz kurumu yönetimince, gerekli görülmesi hâlinde bildirilen ziyaretçiler hakkında, ziyarette bulunmalarında sakınca bulunup bulunmadığı konusunda kolluk aracılığıyla araştırma yaptırılır. Sakıncalı görülenlere ziyaret izni verilmez ve yeni ziyaretçinin bildirilmesi istenir.​

Aynı ceza infaz kurumu içinde bulunan hükümlü ve tutuklular, birinci fıkrada sayılan kişilerden olmaları şartıyla bu Yönetmelik hükümleri kapsamında birbirleri ile görüşebilir.​

Yukarıda belirtilenler dışında kalan kişilerin ziyaretlerine, makul sebep bulunması hâlinde Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılı olarak izin verilebilir. Bu kural, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlüler hakkında uygulanmaz (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.9).​

Ziyaret Gün ve Saatleri
Ziyaret günleri ve saatleri ile bir hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısı, kurumun fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak, kurumca belirlenir. Görüş süresi, yarım saatten az, bir saatten fazla olacak şekilde belirlenemez. Görüş süresi, görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işletilir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.10).​

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasına Hükümlü Olanların Ziyaretçileri
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanları; eşi, çocukları, torunları, torunlarının çocukları, annesi, babası, büyükannesi, büyükbabası, büyükannesi ve büyükbabasının anne ve babaları, kardeşleri ve vasisi dışında kimse ziyaret edemez (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.11).​

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasına Hükümlü Olanların Görüş Usulü
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanlar, 11 inci maddede belirtilen kişiler ile ancak teker teker ve ceza infaz kurumu müdürünün belirleyeceği gün, saat ve koşullar içinde, on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere görüşebilir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.12).​

Açık Görüş
Açık görüş, hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilerinin maddi temasına imkân verecek şekilde, konuşulanların hazır bulunan görevli tarafından işitilebildiği ve izlenebildiği, ceza infaz kurumunun bu iş için tahsis edilmiş özel bölümünde yapılan ziyaret ve görüşmelerdir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.13).​

Açık Görüş Yapabilecek Kişiler
Hükümlü ve tutuklular, anne, baba, eş, çocuk ve torunlarıyla ayda bir gün açık görüş yapabilir. Görüş günleri kurumca belirlenir. Buna karşılık kınama cezası dışında disiplin cezası almış ve bu cezası kaldırılmamış hükümlü ve tutuklular açık görüşten faydalanamaz. Ancak koşullarının uyması durumunda kapalı görüş yapabilir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.14).​

Bayramlarda ve Özel Günlerde Açık Görüş
Hükümlü ve tutuklular, Bakanlıkça uygun görülen, dinî ve milli bayramlar ile özel günlere mahsus olmak üzere, belirlenen tarihlerde, anne, baba, eş, çocuk, torun, büyükanne, büyükbaba ve kardeşleriyle açık görüş yapabilir.​

Bakanlıkça belirlenen yakınları olmayan hükümlü ve tutuklular, üçüncü dereceye kadar olan akrabalarından en çok üç kişiyle görüşebilir. Ancak bu fıkra hükmü, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlüler hakkında uygulanmaz.​

Bu ziyaretin, aynı haftada yapılacak kapalı görüş ile çakışması hâlinde açık görüş yaptırılır.​

Açık ceza infaz kurumlarında yapılan açık görüşler sırasında görsel ve yazılı basın mensupları, hükümlülerin rızasının alınması koşuluyla ve Bakanlık izniyle haber amaçlı görüntü alabilir. (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.15).​

Açık Görüş Yapılacak Yer
Açık görüşler, ceza infaz kurumunun oda ve eklentileri dışında, bu iş için ayrılmış özel bölümünde, bulunmadığı takdirde, ceza infaz kurumu müdürünün uygun göreceği yerde yaptırılır (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.16).​

Görüş Süresi ve Saatleri
Açık ziyaretler, bir saatten fazla olmamak kaydıyla 09.00-17.00 saatleri arasında yaptırılır. Ziyaret süresi, görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işler (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.17).​

Açık Görüşe İlişkin Diğer Konular
Hükümlü ve tutuklu sayısının, verilen açık görüş günü sayısına bölünmesi suretiyle görüş gününe kadar gruplar oluşturulur, her grubun görüş günü ve saatleri, ailelerine bildirilmek üzere, hükümlü ve tutuklulara tebliğ edilir ve hazırlanan program ayrıca koğuşlara ve ziyaretçilerin görebileceği uygun yerlere asılır.​

Belirtilen gün ve saatler dışında görüş yaptırılmaz, bir defa görüş yapan hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilere aynı görüşle ilgili olarak ikinci defa izin verilmez.​

Her grubun açık görüşü bittikten sonra, görüş yerinde bulunan hükümlü ve tutuklular, görevliler nezaretinde dikkatli bir şekilde arandıktan sonra koğuş veya odalarına götürülerek burada sayılır. Kimlikleri, fotoğraflı belgelerle kontrol edilir, grup mevcudunun tam olduğunun anlaşılması üzerine, ziyaretçilerin kurum dışına çıkmasına izin verilir.​

Açık görüşlerde, görüş mahallinde yeteri kadar dış güvenlik görevlisi gözlemci olarak bulundurulur.​

Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde kalan hükümlüler görüşlerini her zaman açık görüş şeklinde yapar (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.18).​


Yabancıların, Mülteci ve Vatansız Hükümlülerin Ziyareti
Yabancı hükümlülerin, vatandaşı olduğu devletin diplomatik temsilciliği veya konsolosluğunun ziyaret istemleri, geciktirilmeden yerine getirilir (m.84/1).​

Diplomatik temsilciliği veya konsolosluğu bulunmayan devletler vatandaşlığındaki hükümlüler ile mülteci veya vatansız olan hükümlülerin, yararlarını koruyan devletin diplomatik temsilciliği veya bu gibi kimseleri koruma görevini üstlenmiş ulusal veya uluslararası kuruluşlarla görüştürülmelerinde söz konusu kuruluşların ziyaret istemleri de geciktirilmeden yerine getirilmelidir (m.84/2).​

Bu hâllerde ziyaretin zamanı ve süresi konusunda hükümde herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak maddenin 3.f. sı “83 üncü madde hükümleri saklıdır” dediğine göre yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebileceği kabul edilmelidir.​

Resmî Kurum ve Kuruluşlar ile Türkiye’nin Taraf Olduğu Uluslararası Sözleşmelerle Yetkisi Kabul Edilen Kurum ve Kuruluşların Temsilcilerinin Ziyaretleri
Resmî kurum ve kuruluşlar, heyet hâlinde veya bireysel olarak ceza infaz kurumlarını ziyaret edebilmek ve hükümlülerle görüşebilmek için Adalet Bakanlığından izin almak zorundadır. Bilimsel araştırma yapanlarla görsel ve yazılı basın mensupları hakkında da bu hüküm uygulanır.​

Hükümlü, denetim amacıyla Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle yetkisi kabul edilen kurum ve kuruluşların temsilcileri tarafından gerekçesi belirtilmek suretiyle ve Adalet Bakanlığının izniyle ziyaret edilebilir.​

Bu ziyaret ve görüşmelerde güvenliği tehlikeye düşürmeyecek tedbirler kurum yönetimince alınır. Ziyaret ve görüşmeler yasal zorunluluk olmadıkça kurum görevlilerinin gözetiminde yapılır.​

Güvenlik bakımından bir araya getirilemeyecek hükümlülerle toplu görüşme yapılamaz. Önceden izin verilmiş olsa bile doğal afet, yangın ve ayaklanma gibi olağanüstü durumlarda ziyaret ve görüşmeler ertelenebilir.​

Avukatların Ziyareti
Tutuklu ve hükümlülerin müdafii ile görüşmeleri ve hukuki yardımından yararlanmaları savunma hakkının bir gereğidir. Bu nedenle konu hem AİHS m.6/3 (c) hem de CMK m.154’te düzenlenmektedir. CMK m.154 göre “Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz.”​

Öte yandan, ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası infaz edilmekte olanlar ile hücreye koyma cezası infaz edilmekte olanların avukatlarıyla görüşmeleri engellenemez (CGTİHK m.43/3, 44/5; Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.5/a).​

Müdafiin Aranıp Aranamayacağı Sorunu
Müdafi ile görüşme bakımından en tartışmalı konu müdafiin infaz kurumuna girerken aranabilip aranamayacağıdır. 5275 sayılı CGTİHK konuyu açıkça düzenlemektedir. Buna göre kurum görevlileri ve dış güvenlik görevlileri de dahil olmak üzere, SIFAT VE GÖREVİ NE OLURSA OLSUN, ceza infaz kurumlarına girenler duyarlı kapıdan geçmek zorundadır. Bu kişilerin üstleri metal dedektörle aranır; eşyaları x-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirilir, ayrıca şüphe hâlinde elle aranır. Bu cihazların bulunmadığı yerlerde arama ve kontrol elle yapılır. AVUKATLARIN ÜSTLERİ AĞIR CEZAYI GEREKTİREN SUÇÜSTÜ HÂLLERİ DIŞINDA ELLE ARANAMAZ. Duyarlı kapı cihazının ikazının sürmesi hâlinde bu kişiler ancak elle aramayı kabul ettikleri takdirde kuruma girebilir (CGTİHK m.86/3; Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.6/1). O hâlde bu durumda avukat elle aramayı kabul etmez ise İNFAZ KURUMUNA GİREMEZ.​

Tutuklunun Avukatla Görüşmesi
Yönetmelikte avukatla görüşme, tutuklu ve hükümlü bakımından ayrı ayrı düzenlenmektedir. 5275 sayılı Kanun yasalaşmadan önce hükümlünün avukatı ile vekâletname aranmaksızın görüşebilip görüşemeyeceği tartışmalıydı.​

Konu Yönetmelikte ayrıntılı olarak düzenlemektedir. Buna göre; tutuklu, vekâletname aranmaksızın müdafi ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duymayacağı ancak görüşmenin görevlilerce izlenebileceği bir ortamda, açık görüş usulüne tabi olarak görüşür. Bu kişilerin müdafi ile yazışmaları denetime tabi tutulmaz.​

DİKKAT: Soruşturma evresinde, aynı anda en fazla üç avukat tutuklu ile görüşebilir.

Hükümlünün Avukatla Görüşmesi
Genel Kural
Hükümlü ile avukatı, meslek kimliğinin ibrazı üzerine, tatil günleri dışında ve çalışma saatleri içinde, bu iş için ayrılan görüşme yerlerinde, konuşulanların duyulamayacağı ancak güvenlik nedeniyle görülebileceği bir biçimde, açık görüş usulüne uygun olarak görüştürülür. Avukatların savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların kayıtları incelemeye tabi tutulamaz.​

İstisna: Yazışmaların Denetlenmesi
5237 sayılı Kanun’un 220’nci, ikinci kitap dördüncü kısım dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan mahkûm olan hükümlülerin avukatları ile ilişkisi; konusu suç teşkil eden fiilleri işlediğinin, infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi hâlinde Cumhuriyet Başsavcılığının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin avukatlarına verdiği veya avukatlarınca bu kişilere verilen belgeler infaz hâkimince incelenebilir. İnfaz hâkimi, belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’na göre itiraz edebilir.​

Zorunlu hâllerde belirlenen gün ve saatler dışındaki görüşmelere, Cumhuriyet Başsavcılığı yazılı olarak izin verebilir.​

Hükümlü, vekâletnamesi olmayan avukatlarıyla avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde en çok üç kez görüşme hakkına sahiptir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.20).​

Kanımızca Kanunla öngörülmeyen bir kısıtlamanın Yönetmelikle getirilmesi yerinde olmamıştır. Bu nedenle Yönetmeliğin bu hükmünün CMK ve CGTİHK’ya aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği söylenmelidir.​

Ziyaret Yasağı
Genel Olarak
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre mahkemece haklarında müdafi veya vekillik görevinden yasaklanmış bulunan avukatlar, Kanunda belirtilen yasaklama süreleri içinde başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi kurumda ziyaret edemez (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.21).​

Konu CMK m.151’de düzenlenmektedir.​

Görüldüğü üzere yasaklanan sadece müdafi değil, vekildir. CMK m2’ye göre vekil; katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukatıdır. O hâlde sadece şüpheli veya sanığı değil, suçtan zarar görenin avukatı da yasaklanabilir.​

Yasağın Kapsamı
Yasaklama şu hâllerde söz konusu olabilir:​

  • Avukat, suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m.220) ve silahlı örgüt suçları (TCK m.314) ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenmiş olmalıdır.​
  • Avukat hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m.220) ve silahlı örgüt suçları (TCK m.314) ile terör suçları nedeniyle kovuşturma açılmış olmalıdır.​
Öte yandan “kovuşturma açılmış olması” terimi çok doğru olmasa da bununla kastedilenin söz konusu suçlar ile ilgili olarak avukat hakkında kamu davası açılmış olması anlaşılmalıdır. O hâlde bu suçlardan hakkında soruşturma yapılan avukat bakımından yasaklama kararı verilemez.​

Nihayet bu koşullar var olsa dahi avukatın yasaklanması zorunlu değildir. Nitekim “yasaklanabilir” denmiş olması bunu ifade etmektedir.​

Muhakemesi
Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, müdafi veya vekil hakkında açılan kovuşturmanın yapıldığı mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda yasaklama kararının kaldırılması hâlinde avukat görevini devam ettirir.​

Süresi
Müdafilik görevinden yasaklama kararı, kovuşturma konusu suçla sınırlı olmak üzere, bir yıl süre ile verilebilir. Ancak kovuşturmanın niteliği itibarıyle bu süreler altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilir. Kovuşturma sonunda mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi hâlinde kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı kendiliğinden kalkar.​

Görevden yasaklama kararı, tutuklu veya hükümlü ile yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhâl ilgili baro başkanlığına bildirilir (m.151/5).​

Stajyer Avukatın Hükümlü ve Tutuklu ile Görüşmesi
Stajyer avukatlar, avukatlarla birlikte olmak koşulu ile hükümlü ve tutuklular ile görüşebilir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.23).​

Birden Çok Hükümlü ve Tutuklu ile Görüşme
Avukatlar, vekâletnameleri olsa da aynı anda birden fazla hükümlü veya tutukluyla görüşme yapamaz (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.24).​

Yabancı Uyruklu Avukatın Görüşmesi
Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve karşılıklılık esasına uygun olmak koşuluyla yabancı ülkelerde haklarında soruşturma veya kovuşturma yapılmakta olan, yabancı ülke veya uluslararası yargı mercilerinde dava açmak isteyen, leh veya aleyhine açılmış davası olan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu hükümlülerle yabancı uyruklu avukatları, bu soruşturma ve kovuşturma, açılacak veya açılmış davalarla sınırlı olmak ve vekâletname sunmak koşuluyla görüşebilir. Vekâletnamesi olmayan yabancı uyruklu avukatlar, hükümlü ile Türkiye barolarına kayıtlı bir avukatla birlikte görüşme yapabilir.​

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracak olan veya başvurusu bulunan Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu hükümlüler; Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yetkili olan avukatlar ile soruşturma, kovuşturma veya dava konusuyla ilgili bilgi ve belgelerin tercümesinin kurum en üst amirine ibrazı koşuluyla görüşebilir (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.25).​

Ziyaret ve Görüşlerde Uyulacak Esaslar
Gerek kapalı ve gerekse açık ceza infaz kurumlarına ziyaret veya görüşe gelen resmî heyet ve özel kişiler şu kurallara uymak zorundadır:​

  • Kurum güvenliğini tehlikeye sokacak davranışlarda bulunamaz, kurum güvenliği için alınan ve uygulanan yasal ve idari tedbirlerin değiştirilmesini isteyemezler.​
  • Kurumun düzen ve güvenliğini, hükümlülerin sağlığını bozabilecek nitelikteki eşya ve maddeler ile her türlü iletişim araçları ve taşıma izin belgesi olsa da silahlar kuruma sokulamaz. Ziyaret ve görüşlerde hükümlülere para, kıymetli evrak ve eşya verilemez.​
  • Kurum görevlileri ve dış güvenlik görevlileri dahil olmak üzere, sıfat ve görevi ne olursa olsun, ceza infaz kurumlarına girenler duyarlı kapıdan geçmek zorundadır. Bu kişilerin üstleri metal dedektörle aranır; eşyaları x-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirilir, ayrıca şüphe hâlinde elle aranır. Bu cihazların bulunmadığı yerlerde arama ve kontrol elle yapılır. Ancak MİLLETVEKİLLERİ, MÜLKÎ AMİRLER, HÂKİM, CUMHURİYET SAVCILARI VE BU SINIFTAN SAYILANLAR, AVUKATLAR, NOTERLER, CEZA İNFAZ KURUMLARI VE TUTUKEVLERİ KONTROLÖRLERİ, İZLEME KURULU BAŞKAN VE ÜYELERİ, ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERLE YETKİLERİ TANINMIŞ KİŞİ VE KURULUŞLARIN TEMSİLCİLERİ, CEZA İNFAZ KURUMU VE TUTUKEVİ KORUMA BİRLİK KOMUTANI İLE KURUM MÜDÜRÜNÜN ÜSTLERİ AĞIR CEZAYI GEREKTİREN SUÇÜSTÜ HÂLLERİ DIŞINDA ELLE ARANAMAZ. Duyarlı kapı cihazının ikazının sürmesi hâlinde bu kişiler ancak elle aramayı kabul ettikleri takdirde kuruma girebilirler. Elle arama yapılmasını gerektiren hâllerde kuruma giren bayanlar, bayan infaz koruma memurları veya bayan jandarma görevlileri tarafından, bu görevlilerin bulunmamaları hâlinde ceza infaz kurumu müdürünün istemi, Cumhuriyet başsavcısının talebi üzerine, mülki amir tarafından görevlendirilecek bayan memurlarca aranırlar (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik m.6/2).​
Ziyaret yerleri de ziyaret öncesi ve bitiminde aranır.​

  • Ceza infaz kurumlarına giren avukatlarca savunmaya ilişkin olduğu yazılı olarak beyan edilen belge ve dosyalar incelemeye tabi tutulmaz.​
  • Konusu suç teşkil etmemekle birlikte ceza infaz kurumlarına sokulması yasak olan her türlü eşya, çıkışta sahibine verilmek üzere idare tarafından muhafaza altına alınır.​
  • Hükümlüler, odalarından çıkış ve dönüşlerinde ayrı yerlerde ve farklı memurlarca üst ve eşya aramasına tabi tutulur.​
  • Aramalarda insan onuruna saygı esastır.​
Ziyaret ve Görüşlerde Uyulacak Esaslara Uymamanın Sonuçları
Ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri sürdürmelerine derhâl son verilir. Suç oluşturan davranışlar, ilgili idari ve adli makamlara bildirilir. Görüşme hakkına sahip özel kişilerin kurum güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı davranışları ve istekleri nedeniyle görüşme hakları, kurumun en üst amirince bir aydan bir yıla kadar kısıtlanabilir. Mevzuatın avukatlar bakımından getirdiği hükümler saklıdır.​

Beden Eğitimi ve Boş Zaman Etkinlikleri
Boş zamanı çok olan hükümlünün çalıştırılmaması, onu tembellik ve işsizliğe alıştırır. Bu nedenle çağdaş infaz sisteminde çalışma zorunluluğu bulunduğu gibi boş zamanların değerlendirilmesi amacıyla infaz kurumlarında kütüphane bulunması, eğlence ve spor faaliyetlerine yer verilmesi kabul edilmektedir.​

Cezaevi kütüphaneleri, kamu kütüphaneleriyle iş birliği yaparak hükümlülerin ilgi alanları, gereksinimleri ve kapasitelerine göre, eğitici olup boş zamanın değerlendirilmesi bakımından son derece büyük önem taşımaktadır. Nitekim BM ASK 40’ta infaz kurumlarında kütüphane bulunması gerekliliği ifade edilmektedir. BM ASK 78’de ise “Hükümlülerin ruhsal ve fiziksel sağlıkları için her kurumda eğlendirici ve kültürel faaliyetler düzenlenir” hükmüne yer verilmektedir. BM ASK 39’da da hükümlülerin gazete, dergi veya kurumların özel yayınlarını okumaları, radyo dinlemeleri, konferansları veya kurum idaresinin çıkardığı veya denetlediği benzeri araçları izlemeleri sağlanarak, önemli haberler hakkında düzenli olarak bilgi sahibi olmalarının sağlanacağına yer verilmektedir. Beden eğitimi, spor ve boş zaman değerlendirmenin Avrupa Cezaevi Kuralları 83-86 arasında da düzenlendiği görülmektedir.​

Konu 5275 sayılı CGTİHK’da da düzenlenmektedir. “Beden eğitimi” başlığını taşıyan m.87’ye göre; “(1) Hükümlünün toplumsal, ruhsal ve bedensel gelişmelerini sağlamak amacıyla fizik ve ruhsal sağlık durumlarının elverdiği ölçüde spor, beden eğitimi ve eğlendirici etkinliklere katılmasına müsaade olunur ve olanaklar ölçüsünde yer ve araç sağlanır. (2) Açık havada çalışmayan veya kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüye, hava koşulları elverdiği ölçüde, günde en az bir saat açık havada gezinme olanağı verilir. Bu süre içerisinde bireysel spor da yapılabilir. Kurum dışındaki etkinliklere açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlüler katılabilirler.”

Yine “Kütüphane ve kurslardan yararlanma” başlığını taşıyan m.88/1’e göre de “Hükümlü, çalışma saatleri dışında ve belirlenecek düzene göre idarece tertiplenen kurslara katılabilir ve kütüphaneden yararlanabilir. Bu konudaki programlar uzmanların önerileri ve hükümlünün istekleri dikkate alınarak kurum yönetimince belirlenir.”​

Yeniden Topluma Kazandırmada Ortaya Çıkan Sorunlar
Yeniden topluma kazandırmanın temel sorununun, süresinin belirsizliği olduğu söylenmektedir. Bu durum üç farklı soruna neden olmaktadır:​

  • Hükümlü iyileşene kadar cezaevinde kalmak zorundadır. İyileşme süresi bazen hükümlülük süresini aşabilir.​
  • Hükümlünün iyileşip iyileşmediği, yani değişimin nasıl belirleneceği bilinmemektedir. Zira henüz böyle bir ölçme tekniği geliştirilebilmiş değildir.​
  • Davranışlardaki değişimi ölçme yöntemlerinin belirsizliği, hükümlüler ile cezaevi yetkililerini karşı karşıya bırakmaktadır. Zira hükümlü bazen değiştiği yolunda farklı davranışlar sergileyebilmektedir.​
Öte yandan yeniden topluma kazandırma düşüncesi ciddi eleştiriler de almaktadır. Gerçekten yeniden topluma kazandırma programlarının, hâlen hüküm giymiş olanları kontrol amacıyla kullanılabilirse de ilk defa suç işleyenler ile suç işlemeyi alışkanlık hâline getirenler için yararlı olmadığı iddia edilmektedir. Suç işleyerek elde edilen yarar, işlemeden elde edilenden daha fazla olduğu sürece suç işlemenin önüne geçilemez. Dolayısıyla hırsız ya da uyuşturucu satıcısı yeniden sosyalleştirilmiş olsa dahi onun yerini kısa sürede başkaları alacaktır. Kaldı ki birkaç istisna dışında, yeniden topluma kazandırma programlarının mükerrer suçluluğu önleyemediği pek çok araştırmayla ortaya konmuştur.​

Yeniden topluma kazandırma programlarının başarıya ulaşması bakımından ortaya çıkan sorunlardan bir kısmı da hükümlü ve infaz süreciyle ilgilidir. Gerçekten çoğu zaman hükümlü infaz amacına ulaşmada birlikte çalışmaya hazır değildir. İnfazın süresi yetersiz kalabilmektedir. Güvenlik gerekliliği, gerekli eğitimi ve özgürlük koşullarına uyumu engeller. İnfaz kurumlarında oluşan grup kuralları ve alt-kültür baskısına hükümlülerin karşı koyması çok güçtür. Nihayet hükümlünün yeniden topluma kazandırma programlarına katılımının samimi mi, yoksa koşullu salıvermeden yararlanmak amacı taşıdığını belirlemek zordur.​

Son zamanlarda düzeltici/onarıcı adalet düşüncesi çerçevesinde suçluları yeniden topluma kazandırmanın önemli aşamalarından birinin de suçlunun işlediği suçun sonuçlarını tüm yönleriyle kavrayabilmesini ve bu amaçla sorumluluk üstlenmesini sağlamak olduğu ileri sürülmektedir. Bu çerçevede uzlaşma failin yeniden topluma kazandırılmasında önemli rol oynayabilir. Buna göre, fail, mağduriyeti gidermek, yani fiilinin doğurduğu zararlı sonuçları düzeltmek, zararları tazmin edip, mağdurun durumunu eski hâline getirmek suretiyle fiilinin bir sonucu olarak ortaya çıkan mağdur ve toplum ile olan ihtilafın ortadan kaldırılmasını sağlayarak, mağdur ve toplumla tekrar barışma ve uzlaşma sürecine girecektir. Görüldüğü üzere, mağduriyetin giderilmesi iki yönlü bir işleve sahiptir. Bir yandan, faili yeniden topluma kazandırma çabası olarak faili, diğer yandan mağdurun failin fiilinden doğan zararlarının telafi edilmesi çabası olarak mağduru göz önünde bulundurmaktadır. Mağduriyetin giderilmesi, böylece bir yandan mağdura ceza hukukunda bugüne kadar olduğundan daha fazla bir yardım ve koruma sağlarken diğer yandan, faile, fiilinin doğurduğu zararın telafi edilmesi yükümü getirerek fiilinin haksızlığını ortadan kaldırma ve onu yeniden topluma kazandırma imkânı verir. Fail işlediği suçun sonuçlarını tüm yönleriyle kavrar ve bu doğrultuda sorumluluk üstlenir. Böylece toplumsal barışın yeniden tesisi sağlanmış olur.​

Ancak uzlaşmanın her suç bakımından kabulü mümkün gözükmemektedir. Nitekim CMK’da uzlaşma sadece belli suçlar bakımından kabul edilmiştir.​

İNFAZ KURUMLARINDA BULUNDURULABİLECEK EŞYALAR
İnfaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlüler, kural olarak koğuş, oda ve eklentilerinde kişisel eşya, gıda, tıbbi malzeme ve diğer ihtiyaç maddelerini bulundurabilir. Hangi eşya ve maddelerin bulundurulabileceği “Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik”te ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.​

Mutfak Teşkilatı Olan Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Gıda Maddeleri
Koğuş, oda ve eklentilerinde kantinden temin edilebilen sebze, meyve ve diğer gıda maddeleri bulunabilir. Ceza infaz kurumunda, annesiyle birlikte kalan çocuklara ve süt emziren annelere, cins ve miktarı doktor tarafından belirlenen ihtiyaç duydukları gıda maddelerini bulundurmalarına izin verilir (m.4).​

Mutfak Teşkilatı Olmayan Ceza İnfaz Kurumlarındaki Gıda Maddeleri ve Kullanılacak Malzemeler
Mutfak teşkilatı bulunmayan ceza infaz kurumlarında, yemek yapılabilecek herhangi bir yerin olmaması durumunda, hükümlülerin kaldıkları koğuş, oda ve eklentilerinde, idare tarafından verilen ve yemek yapmada kullanılacak her türlü gıda maddesi ve malzemesinin yeteri kadar bulundurulmasına izin verilir. Ancak yemek yapmada kullanılan tüp gibi yanıcı ve parlayıcı madde veya malzemeler, yemek pişirilmesinden sonra, oda veya koğuşun dışında, idarenin kontrolünde bir bölüme alınır. Kurumun fiziki imkânları müsait olduğu takdirde, aradaki bağlantının standartlara uygun ve güvenlik bakımından sakınca oluşturmayacak şekilde, tüpün; koğuş veya oda dışında, ocağın ise koğuş veya odada bulundurulmasına izin verilebilir (m.5).​

Yeme ve İçmede Kullanılan Araç ve Gereçler
Koğuş, oda ve eklentilerinde, her hükümlü için kantinden temin edilmek şartıyla bir adet uç kısmı sivri olmayan on santimetre uzunluğunda bıçak, plastik veya yumuşak metalden imal edilmiş çatal, yemek ve çay kaşığı, 0.50 mm. kalınlığında iki adet metal yemek tabağı ve ikişer adet cam su bardağı ile çay bardağı ve tabağı bulundurulabilir (m.6).​

Giyim Eşyaları
Hükümlülerin koğuş, oda ve eklentilerinde birer adet palto, manto ve mont, iki adet ceket veya ceket yerine kullanılabilen hırka, dört adet pantolon ve/veya etek, bayan için iki adet elbise, birtakım eşofman, dört adet gömlek, iki adet kazak, iki takım pijama, bir spor ayakkabısı, bir kışlık ayakkabı, bir iskarpin, üç adet tişört, iki adet kravat, bir adet kemer, gerektiği kadar iç çamaşırı, çorap, bir terlik, havlu ve bir bornoz ile kaşkol, 25/11/1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanuna aykırı olmayan bir adet şapka bulundurulmasına izin verilir. Hükümlüler; ceza infaz kurumu dışından getirilmesine izin verilen giyim eşyalarından eskiyenlerini, yenileriyle değiştirebilir (m.7).​

Süreli veya Süresiz Yayınlar ile Kitaplar
Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir. Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanlığınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tabi tutulamaz. Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez (m.8).​

Elektrikli Eşyalar
Koğuş, oda ve eklentilerinde, kantinden temin edilmek koşuluyla bir adet otuz yedi ekran televizyon ile elektrikli su ısıtıcısı, saç kurutma makinesi ve büro tipi buzdolabı ile kurumun bulunduğu coğrafi bölgenin iklim koşulları dikkate alınarak, her koğuş veya odada bir adet vantilatör bulundurulmasına izin verilebilir. Ayrıca her hükümlü, kurum kantininden satın almak kaydıyla bir adet kulaklıklı küçük el radyosu bulundurabilir. Oda sistemine geçmemiş ceza infaz kurumlarında, koğuşların durumuna göre, bir adet büyük ekranlı televizyon ile buzdolabı bulundurulmasına izin verilebilir. Aydınlatma dışındaki elektrik giderleri hükümlü tarafından karşılanır (m.9).​

Müzik Aletleri
Her hükümlüye, elektrikli olmamak ve idarece belirlenen saatlerde kullanılmak koşuluyla vurgulu çalgılar dışında saz, ud, gitar, kemençe, keman, flüt, mızıka, ney, kanun gibi müzik aletlerinden birisi verilebilir. Birden çok hükümlünün bulunduğu oda veya koğuşlarda, bu konuda bütün hükümlülerin rızalarının alınması zorunludur (m.10).​

Dini İhtiyaçlar
Her hükümlüye, mensup olduğu dinin ibadetlerinde kullanılan eşyayı, dini yaşamı bakımından zorunlu olan kitap ve eserleri temin ve bulundurmasına izin verilir (m.11).​

Sağlık
Hükümlüler; koğuş, oda ve eklentilerinde hekim raporuyla belgelendirilmek koşuluyla sağlıkları için gerekli protez ve benzeri tıbbı araçları ve eşyaları bulundurabilir (m.12).​

Temizlik
Hükümlüler, koğuş, oda veya eklentilerinde, kantinden temin edilmek koşuluyla kişisel ve çevresel temizliklerini temin için tarak, saç fırçası, sabun, kese, diş macunu, diş fırçası, tıraş sabunu, şampuan, parfüm, krem, saç boyası, çakısı bulunmayan tırnak makası, plastik saplı tıraş bıçağı, beş adet plastik elbise askısı, çamaşır mandalı ve gündelik hayatta kullanılan plastik eşyalar ile idarece uygun görülen uzunlukta çamaşır ipi bulundurabilir. Merkezî sıcak su sistemi kurulmamış ceza infaz kurumlarında, koğuş veya odaların mevcuduna göre, hükümlülerin banyo ve diğer temizlik ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla idare; koğuş veya odaların dışında yeteri kadar tüp gaz bulundurur (m.13).​

El İşi Faaliyetleri
Hükümlülerin, gerekli malzemeler kantinden temin edilmek koşuluyla el işi faaliyetlerini, ceza infaz kurumlarının uygun bölümlerinde yapmaları esastır. Ceza infaz kurumunun güvenliğini bozmamak kaydı ile bu faaliyetlerin devamına koğuş, oda ve eklentilerinde izin verilebilir. Maket bıçağı, tornavida gibi kesici ve delici alet ile boyama ve yapıştırmada kullanılan madde ve malzemelerin koğuş, oda ve eklentilerinde bulundurulmasına izin verilmez (m.14).​

Bulundurulabilecek Hayvanlar ile Diğer Eşyalar
Hayvanlar
Hükümlüler, oda sistemine geçmiş ceza infaz kurumlarının koğuş, oda ve eklentilerinde, bir adet kafes ile bir çift kanarya, bülbül veya muhabbet kuşu gibi küçük kafes kuşu bulundurabilir. Henüz oda sistemine geçmemiş diğer ceza infaz kurumlarında, kafes ve kuş sayısı idare tarafından belirlenir. Koğuş veya odada kuş bulundurulabilmesi için birlikte kalan hükümlülerin rızalarının alınması zorunludur.​

Eğitim ve Kültürel Çalışmalarda Kullanılabilecek Malzemeler
Hükümlülerin kendilerini geliştirmeleri için gerekli görülen eğitim ve kültürel çalışmalarında kullanabilecekleri malzemeleri; koğuş, oda ve eklentiler dışında, idare tarafından uygun görülecek yerlerde ve denetim altında bulundurmasına ve kullanmasına kurum olanakları çerçevesinde izin verilebilir.​

Diğer Eşyalar
Hükümlüler, kendilerine idare tarafından verilen nevresim takımı ve battaniye dışında, kantinden temin edilmek şartıyla bir adet nevresim takımı ve iklim koşulları değerlendirilerek idarenin uygun göreceği sayıda battaniye bulundurabilir.​

Kantinden temin edilmek koşuluyla her odada bir adet, on kişiden fazla mevcudu olan koğuşlarda ise iki adet, kumar niteliğinde olmayan ve idarece belirlenen, satranç takımı gibi oyunlara ait malzemeler bulundurulabilir.​

Her oda veya koğuşta, idare tarafından yaptırılan panolara asılmak ve kurum kantininden temin edilmek koşuluyla birer adet Türk bayrağı, Atatürk resmi, gazete kupürü, haber, yazı fotoğraf ve takvim bulundurulabilir.​

Her hükümlünün kendisine ayrılan yattığı yer veya dolabında, aile fertlerinin fotoğraflarına ait albüm bulundurmasına izin verilir.​

Hükümlüler nişan ve evlilik yüzüğü, küpe, kolye, toka, tespih ve kol saati ile kantinden temin edilmek koşuluyla bir adet masa saati ve bir adet top bulundurabilir.​

Bayan hükümlüler, kantin aracılığı ile satın aldıkları makyaj malzemelerini koğuş veya odalarında bulundurabilir.​

Ceza infaz kurumu işyurdu yönetim kurulunca kantinde satışına karar verilen, bu Yönetmelikte sayılmayan ve kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyen eşyaların stok oluşturmayacak şekilde koğuş, oda ve eklentilerde bulundurulmasına izin verilebilir.​

Açık Ceza İnfaz Kurumları ve Çocuk Eğitimevlerinde Bulunacak Eşyalar
Açık ceza infaz kurumlarında ve çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlüler, kapalı ceza infaz kurumlarında bulundurulabilecek eşyalara ek olarak, ceza infaz kurumunun güvenliğini tehdit etmemek ve kanunlara aykırı olmamak koşuluyla cins ve miktarı idare ve gözlem kurulu tarafından belirlenen giyim, gıda ve diğer eşyalarını koğuş, oda ve eklentilerinde bulundurabilir (m16).​

İNFAZ KURUMLARINDA ARAMA
Oda ve Eklentileri ile Üst ve Eşyada Arama

Kurumlarda, odalar ve eklentilerinde, hükümlülerin üst ve eşyasında habersiz olarak her zaman arama yapılabilir. Kurumun tamamında her ay bir kez mutlaka arama yapılır. Aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk kuvvetleriyle veya diğer kamu görevlilerince ortaklaşa gerçekleştirilebilir. Oda ve eklentilerinde yapılacak aramalarda bir hükümlü hazır bulundurulur (CGTİHK m.26; Tüzük m.46/1).​

Çıplak Olarak veya Beden Çukurlarında Arama
Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde çıplak olarak veya beden çukurlarında aşağıda belirtilen usullere göre arama yapılabilir (Tüzük m.46/2).​

a. Çıplak arama, hükümlünün utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde ve kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir.​

b. Arama sırasında önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılır, bedenin alt kısmındaki giysiler üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılır. Bu giysiler de mutlaka aranır.​

c. Çıplak arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen gösterilir. Aranan kişinin beden çukurlarında bir şeyin bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin bulunması hâlinde öncelikle hükümlüden madde veya eşyanın kendisi tarafından çıkartılması istenir, aksi hâlde bunun zor kullanılarak gerçekleştirileceği bildirilir. Beden çukurlarındaki arama, cezaevi tabibi tarafından yerine getirilir,​

d. Çıplak olarak arama, mümkün olan en kısa süre içinde bitirilir.​

Beden ve üst aramaları aynı cinsiyetten güvenlik ve gözetim görevlileri tarafından yapılır (Tüzük m.46/3).​

Aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk kuvvetleriyle ya da diğer kamu görevlilerince ortaklaşa gerçekleştirilebilir (Tüzük m.46/4).​

Çıplak olarak ya da beden çukurlarında yapılacak aramaya CGTİHK’da yer verilmiş değildir. Bu yönüyle Kanunda yer verilmeyen bir tedbirin Tüzük’te düzenlenmesi doğru olmamıştır. Söz konusu tedbirin özellikle insan haysiyeti bakımından tartışılabilir olduğu söylenmelidir. Gerçekten söz konusu tedbire kurum amirinin yani idari bir makamın karar vermesi ve tedbire başvurulabilmesi için “makul ve ciddi emare” gibi belirsiz bir kriterin yeterli kabul edilmesi yerinde olmamıştır. Bilindiği gibi CMK beden muayenesi için ciddi koşullar öngörmüştür. Kişinin hükümlü olması bu tür müdahalelere açık bir kişi hâline geldiği anlamına gelmemelidir. Hükümlü her tür tedbire maruz bırakılabilecek bir obje hâline getirilemez. Her ne kadar Tüzük m.46/9’da arama sırasında insan onuruna saygının esas olduğu açıkça ifade edilmiş ise de bunu ortadan kaldırabilecek düzenlemelere yer vermekten kaçınılmalıdır. Anayasa m.13’te yer alan “özgürlüklerin özü” kriteri bir kez daha hatırlanmalıdır.​

GÜVENLİK TATBİKATI VE SAYIM
Kurum en üst amiri, Cumhuriyet başsavcısına bilgi vermek suretiyle önceden hazırlanan olağanüstü hâl planlarına göre kurumun fiziksel özelliği ve mevcudunu değerlendirerek yılda en az iki kez olmak üzere uygun gördüğü zamanlarda diğer kamu görevlilerinin katılımıyla isyan, firar, yangın ve benzeri olaylara karşı tatbikat yaptırır (Tüzük m.46/5).​

Sayımlar, Tüzüğün 22’nci maddesinde belirtilen güvenlik ve gözetim servisi görevlileri tarafından, dörtlü vardiya hizmetinin uygulandığı kurumlarda sabah, akşam ve gece olmak üzere günde üç kez, diğer vardiya hizmetlerinin uygulandığı kurumlarda ise her vardiya değişiminde yapılır (Tüzük m.46/6).​

İdare tarafından uygun görülmesi durumunda, her zaman sayım yapılabilir. Olağanüstü durumlarda, kurum en üst amirinin talebi, Cumhuriyet Başsavcısının oluru ile dış güvenlik görevlileri sayımlara katılabilir (Tüzük m.46/7).​

Sayımlar, yatma planları da göz önünde bulundurularak odalarda yapılır. Sayımın yapılış şekli, kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek biçimde odada bulunan hükümlülerin sayısı dikkate alınarak idare tarafından belirlenir (Tüzük m.46/8).​

Sayımlar sırasında insan onuruna saygı esastır (Tüzük m.46/9).​

DİSİPLİN CEZA VE TEDBİRLERİ, ÖDÜLLENDİRME
Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumu sergilemekle yükümlüdür. Aksi hâlde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır (m.37/1).​

Suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası, disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez.​

İnfaz hukukunda hükümlülere karşı zor kullanılması kural olarak yasaktır. Bununla birlikte meşru savunma veya firara kalkışma ya da kanun veya düzenlemelere dayalı bir emre karşı aktif ya da pasif fiziki direnme hâllerinde zor kullanılabileceği kabul edilmektedir. Öte yandan bu durumda bile zor kullanma son çare olarak düşünülmeli ve direnmeyi sona erdirmek amacıyla yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki infaz kurumlarında disiplinin sağlanması için katı ve sert bir otorite yeterli değildir. Hükümlülerle iyi ilişkiler kurulması da disiplinin sağlanması bakımından büyük öneme sahiptir. Böylece hükümlüler arasında kurum görevlilerine karşı oluşan olumsuz dayanışma da önlenmiş olacaktır.​

Disiplin Cezaları ve Tedbirleri

Çocuklar Haricindeki Hükümlüler Hakkında Uygulanabilecek Disiplin Cezaları

Çocuklar haricindeki hükümlüler hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre şunlardır (m.38):​

a. Kınama​

b. Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma​

c. Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma​

d. Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama​

e. Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma​

f. Hücreye koyma.​

Ancak toplu, bedensel, zalimane, insanlık dışı veya küçültücü cezaların disiplin cezası olarak uygulanamayacağı ifade edilmelidir.​

Kınama
Kınama cezası, hükümlüye eyleminin kötü niteliğinin ve uygunsuzluğunun açıklanması ve tekrarı durumunda doğuracağı sonuçlara dikkatinin çekilmesidir (m.39/1).​

Kınama cezasını gerektiren eylemler şunlardır (m.39/2):​

a. Mektuplarda tehdit, hakaret ve sövme gibi çirkin ifadeler kullanmak.​

b. Hükümlü ve tutuklulara karşı edep ve nezakete aykırı şekilde konuşmak veya davranışlarda bulunmak.​

c. İdareden habersiz mektup göndermek.​

d. Görevlilere hediye vermek veya buna kalkışmak.​

e. Görevlilere herhangi bir taahhütte bulunmak.​

f. İdarece belirtilen miktardan fazla para bulundurmak.​

g. Hükümlü kimliğini yanında bulundurmamak.​

h. Yatma planına uymamak.​

i. Ceza infaz kurumlarının duvarlarına yazı yazmak, resim yapmak veya afiş yapıştırmak.​

j. İdarece verilen eşya ve benzeri şeyleri kötü kullanmak.​

k. Kişisel temizliğe veya çevre temizliğine dikkat etmemek.​

l. İdarece alınan sağlık önlemlerine uymamak.​

m. Kurumda gereksiz gürültü yapmak.​

Bazı Etkinliklere Katılmaktan Alıkoyma
Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası, hükümlünün bir aydan üç aya kadar süreyle kurumun kültürel ve spor etkinliklerine katılmaktan yoksun bırakılmasıdır (m.40/1).​

Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır (m.40/2):​

a. İdarenin izni olmaksızın yasak yerlere girmek.​

b. Eğitim yerini terk etmek.​

c. Eğitimi savsaklamak.​

d. Olumsuz davranışa yönelik gruplaşmaya neden olmak veya bu amaca yönelik gruba katılmak.​

e. Kurum görevlilerine karşı uygunsuz söz sarf etmek veya davranışta bulunmak.​

f. Çıkar sağlamak amacıyla hükümlülere veya kurum görevlilerine eşya vermek veya satmak.​

g. Açlık grevi yapmak.​

Ücret Karşılığı Çalışılan İşten Yoksun Bırakma
Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezası, hükümlünün kurum yönetiminde ücret karşılığı çalıştığı işten bir aydan üç aya kadar yoksun bırakılmasıdır (m.41/1).​

Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezasını gerektiren eylemler şunlardır (m.41/1):​

a. İş elbisesini giymemek.​

b. İş yerini izinsiz terk etmek.​

c. İş yerindeki çalışma yönergelerine uymamak.​

d. İşte gerekli özeni göstermemek veya işin gereği olan özeni göstermemek.​

e. Başkalarının ciddiyetle çalışmalarını engellemek.​

f. İşte kullanılan aletleri ve gereçleri kasten bozmak.​

g. İş yerini veya çalışanları dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlarıyla tehlikeye düşürmek veya bunlara ağır zarar vermek.​

h. İşi kasten kötü yapmak veya gerektiği hâlde çalışmamak.​

Haberleşme veya İletişim Araçlarından Yoksun Bırakma veya Kısıtlama
Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası, hükümlünün bir aydan üç aya kadar mektup, faks ve telgraf almak ve yollamaktan, televizyon izlemekten, radyo dinlemekten, telefon etmekten ve diğer iletişim araçlarından yararlanmaktan tamamen veya kısmen yoksun bırakılmasıdır (m.42/1).​

Bu cezayı gerektiren eylemler şunlardır (m.42/2):​

a. Protesto amacıyla idarece verilen yemeği topluca almama eylemine katılmak.​

b. Kurum işyurdu yönetim kurulunca uygun görülen işte çalışmamak.​

c. Herhangi bir şeyi protesto amacıyla veya idareye karşı toplu olarak sessiz direnişte bulunmak.​

d. Odalarda, eklentilerinde ve diğer alanlarda ilaç ve gıda maddesi stoku yapmak.​

e. Gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak.​

Bununla birlikte, hükümlüye gelen mektup, faks ve telgraflar, disiplin cezasının infazından sonra kendisine verilir. Aynı türden olsa bile sonraki disiplin cezasının infazına bu işlem yapılmadan başlanamaz (m.42/3).​

Nihayet anne, baba, eş, çocuk ve kardeşlerin ölüm veya ağır hastalıkları ile doğal afet hâllerinde yapılması gereken haberleşmeler ve avukat ile ilişkilerde bu madde hükmü uygulanmaz (m.42/4).​

Ziyaretçi Kabulünden Yoksun Bırakma
Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, hükümlünün bir aydan üç aya kadar ziyaretçi görüşüne çıkarılmamasıdır (m.43/1).​

Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezasını gerektiren eylemler şunlardır (m.43/2):​

a. Sayım yapılmasına karşı çıkmak.​

b. Aramaya karşı çıkmak.​

c. Sevke, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıkmak.​

d. Kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunmak.​

e. Hükümlülerin haberleşmelerini, ziyaretçileriyle görüşmelerini, iyileştirme ve eğitim programları çerçevesinde eğitim ve spor, meslek kazandırma ve işyurdu çalışmaları ile diğer sosyal ve kültürel faaliyetlere katılmalarını, kurum hekimince muayene ve tedavi edilmelerini, avukat tayin etmelerini, mahkemelere veya Cumhuriyet Başsavcılıklarına gitmelerini, kurum görevlileri ile görüşmelerini, salıverilenlerin kurum dışına çıkmalarını her ne suretle olursa olsun engellemek, hükümlü ve tutukluları bu fiillere teşvik etmek, bu yolda talimat vermek, mevzuatın hükümlü ve tutuklulara tanıdığı sair her türlü görüşme ve temas olanaklarını engellemek.​

f. Kumar ve benzeri oyunlar oynamak veya oynatmak.​

Bununla birlikte, resmî ve yetkili merciler ile avukatlar ve yasal temsilcilerle görüşmelerde bu madde hükmü uygulanmaz (m.43/3).​

Hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır (m.44/1).​

Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır (m.44/2):​

a. Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek.​

b. Tünel kazmaya teşebbüs etmek.​

c. Firara teşebbüs etmek.​

d. Hükümlü ve tutukluları idareye karşı kışkırtmak veya isyana kalkışmak.​

e. Hükümlü ve tutukluları daha az cezayı gerektiren şekilde kasten yaralamak.​

f. Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel işleriyle başka işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için oluşturulan gruplara katılmak veya bunlarla dayanışma içinde olmak.​

g. Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.​

h. Sayım ve aramalar ile 43’üncü maddenin (e) bendinde belirtilen faaliyetlere şiddet kullanarak engel olmak veya buna kalkışmak.​

i. Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet teklif etmek veya vermeye kalkışmak.​

j. Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak.​

k. Kuruma, kurum görevlilerine veya hükümlü ve tutuklulara ait şeyleri çalmak veya bunlara kasten zarar vermek.​

l. İzin süresini özürsüz olarak en fazla iki gün geçirmek.​

m. Hükümlü ve tutukluların beslenmelerini engellemek, açlık grevine ve ölüm orucuna teşvik veya ikna etmek, bu yolda talimat vermek.​

On bir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır (m.44/3):​

a. İsyan çıkartmak.​

b. Kuruma ağır zarar vermek.​

c. Kasten yangın çıkarmak.​

d. Adam öldürmek veya öldürmeye kalkışmak.​

e. Hükümlü ve tutukluları kasten veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamak ile görevlileri her türlü kasten yaralamak.​

f. Cinsel saldırıda veya çocuklara karşı cinsel istismarda bulunmak, bu suçlara kalkışmak veya cinsel tacizde bulunmak.​

g. Her türlü ateşli silah, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilaç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.​

h. Görevlileri veya hükümlü ve tutukluları rehin almak.​

i. Firar etmek veya tünel kazmak.​

j. Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel işleriyle başka işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için nüfuz kullanarak grup oluşturmak.​

k. Suç örgütlerine ait her türlü yayın, bez afiş, pankart, resim, sembol, işaret ve benzeri eşyayı kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek.​

l. Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak.​

m. Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet vermek.​

Hücre, yaşamsal gereksinmeleri karşılayacak biçimde düzenlenir (m.44/4).​

Hücreye konulan hükümlünün, resmî ve yetkili merciler ve avukat ile görüşmesine engel olunmaz (m.44/5).​

Çocuk Hükümlüler Hakkında Uygulanabilecek Disiplin Yaptırımları
Kanun bunları disiplin tedbirleri ve disiplin cezaları olarak iki kısımda düzenlemektedir:​

Çocuk Hükümlüler Hakkında Uygulanabilecek Disiplin Tedbirleri
Çocuk hükümlüler hakkında uygulanabilecek disiplin tedbirleri, çocuğun disiplin cezası gerektiren eyleminin gerçekleşme riskinin bulunması hâlinde bu riski ortadan kaldırmak veya soruşturma sürerken giderilmesi güç ve imkânsız zararların doğmasını önlemek amacıyla uygulanan ve ceza niteliği taşımayan koruma ve önleme amaçlı tedbirlerdir (45/1). Dikkat edilirse Kanun çocuklar bakımından sadece disiplin “ceza”larına değil, disiplin “tedbir”lerine de yer vermiştir.​

Çocuklar hakkında uygulanabilecek disiplin tedbirleri şunlardır (m.45/2):​

a. Teşvik esaslı ayrıcalıkları ertelemek.​

b. Kaldığı odayı ve yatakhaneyi değiştirmek.​

c. Bulunduğu kurumun başka bir kısmına nakletmek.​

d. Meslek eğitiminin bütünlüğünü ve sürekliliğini bozmayacak şekilde çalıştığı iş yerini veya atölyeyi değiştirmek.​

e. Belli yerlere girmesini yasaklamak.​

f. Bazı eşyaları bulundurmasını veya kullanmasını yasaklamak.​

Çocuk Hükümlüler Hakkında Uygulanabilecek Disiplin Cezaları Uyarma
Çocuğa eyleminin niteliğinin kötü ve uygunsuz olduğunun açıklanması ve tekrarı durumunda doğuracağı sonuçlara dikkatinin çekilmesidir. Uyarma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:​

a. Yatakhane, atölye, etüt salonu, kütüphane ve buna benzer yerlerde sigara içmek.​

b. Aynı alanı veya etkinliği paylaştığı arkadaşlarının rahatsız olmasına neden olacak biçimde gürültü yapmak veya davranışlarda bulunmak.​

c. Yattığı odayı ve yatma yerlerini izinsiz değiştirmek.​

d. Yatma ve kalkma zamanına uymamak.​

e. Sayımı geciktirmek veya geç çıkmak.​

f. İzin alması gereken durumlarda diğer odalara izinsiz gitmek.​

g. Yemek yeri varken odalarda yemek yemek, yiyecek bulundurmak.​

h. Kurum görevlilerine, kurumu ziyaret eden kişilere, kurum dışında katıldığı faaliyetlerin görevlilerine ve arkadaşlarına kaba veya saygısız davranmak.​

i. Kişisel durumu, adresi ve buna benzer konularda kurum görevlilerini yanlış bilgilendirmek, yalan söylemek.​

j. Kılık ve kıyafetine, kişisel temizliğine dikkat etmemek.​

k. Katıldığı etkinlikler ve derslerle ilgili olarak bulundurması gereken araç ve gereçleri yanında bulundurmamak.​

l. Kurum içinde katılması gereken faaliyetlere katılmamak, geç katılmak veya katıldıktan sonra izinsiz ayrılmak.​

m. Siyasi partilere, bu partilere bağlı yan kuruluşlara ait amblem, rozet, yazı, slogan, bildiri, ilan, broşür ve buna benzer eşyaları bulundurmak, asmak, teşhir etmek ya da üzerinde taşımak.​

Kınama
Çocuğun, daha önce uyarı cezası verilmesine sebep olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde, davranışının sonuçlarına ikinci kez dikkatinin çekilmesidir.​

Onarma, Tazmin Etme ve Eski Hâle Getirme
Disiplin cezası gerektiren eylemin sonuçlarının, istekli olması koşulu ile çocuk tarafından onarma, tazmin etme veya eski hâle getirme suretiyle giderilmesidir. Bu disiplin cezasını gerektiren eylemler şunlardır:​

a. Başkasına ait eşyayı izinsiz almak, kullanmak.​

b. İdarece alınan sağlık önlemlerine uymamak.​

c. Çevre temizliğine dikkat etmemek, kurumu ve çevresini kirletmek.​

d. Kişisel temizliğini yapmamakta ısrar etmek.​

e. Kurum içindeki iş ve eğitim yerini izinsiz terk etmek.​

f. Kuruma ait eşyayı usulüne uygun olmayan şekilde almak veya kullanmak.​

g. İşini kasten kötü yapmak veya çalışması gerekirken çalışmamak.​

h. İyileştirme ve eğitim faaliyetlerinde kendisine verilen ödev ve görevleri yapmamak.​

i. Kurum kitaplığından, atölye ve derslik gibi yerlerden aldığı kitap, araç ve gereçleri zamanında geri vermemek, eksik vermek ve bunlara zarar vermek.​

j. Dikkatsizlikle kurumun bina, eklenti ve donanımları ile kuruma ait taşınır ve taşınmaz malları veya başkasına ait herhangi bir eşyayı yakmak, kırmak veya hasara uğratmak.​

k. Üzerinde bulundurulmasına izin verilmeyen veya bulundurabileceğinden fazla eşya veya para bulundurmak.​

l. Yasaklanmış her tür yayını kuruma veya kuruma bağlı yerlere sokmak veya yanında bulundurmak.​

m. Kurum eşyasına, kendisinin veya arkadaşlarının araç ve gereçlerine ahlak dışı, ideolojik veya siyasi amaç taşıyan resim, amblem ve benzerlerini yapmak, yazılar yazmak ve asmak.​

Harcamalarına Sınır Koyma
Çocuğun daha önce onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme cezası verilmiş olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde çalışması karşılığında aldığı ücret ve ailesinden gelen paranın haftalık harcama limitinin üçte birinin otuz gün süre ile kesilmesidir.​

Bazı Etkinliklere Katılmaktan Alıkoyma
Çocuğun otuz güne kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılmaktan yoksun bırakılmasıdır. Bu disiplin cezasını gerektiren eylemler şunlardır:​

a. Kumar oynamak.​

b. Kavga etmek.​

c. Dikkatsiz davranışı sonucu başkalarının güvenliğini veya sağlığını tehlikeye düşürmek.​

d. Katıldığı kurum dışı faaliyetlerden zamanında dönmemek ve uyması gereken koşullara uymamak.​

e. Kullanması için kendisine verilen bir şeyi satmak veya başkasına vermek.​

f. Kurum veya dış güvenlik görevlilerine rüşvet vermek.​

g. Suç örgütlerine ait her türlü yayın, bez afiş, pankart, resim, sembol, işaret ve benzeri eşyayı kurumun herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek.​

h. Katıldığı faaliyetlerin akışını ve düzenini engelleyici ve bozucu nitelikte kasti davranışlarda bulunmak, faaliyeti yürüten kişinin uyarısına rağmen bu davranışlarına devam etmek.​

i. Arkadaşlarının verilen görevleri yapmasına engel olmak.​

Teşvik Esaslı Ayrıcalıkları Geri Alma
Çocuğun, daha önce bazı faaliyetlere katılmaktan alıkoyma cezası verilmiş olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde teşvik esaslı ayrıcalıkların otuz gün süre ile geri alınmasıdır.​

İznin Ertelenmesi
Disiplin cezasını gerektiren eylemin niteliğine ve ağırlık derecesine göre çocuğun izninin altmış güne kadar ertelenmesidir. Bu disiplin cezasını gerektiren eylemler şunlardır:​

a. Diğer çocuklar üzerinde nüfuz kurmak ve husumet hislerini tahrike çalışmak, imtiyaz ve menfaat hırsları yaratmak.​

b. Her türlü bağımlılık yapıcı maddeyi kuruma getirmek, kullanmak, bulundurmak, satmak, kullanmış olarak kuruma gelmek.​

c. Başkalarına ait para ve eşyayı almak için zor kullanmak, haraç almak.​

d. Taarruz ve firara yarayacak ve gerektiğinde bu işler için kullanılabilecek madde ve aletleri yapmak, saklamak, bulundurmak.​

g. İdareye ait olup kendisine verilmemiş bulunan yatak, battaniye, karyola ve dolap gibi eşyayı zapt etmek ve yeni gelenlere satmak.​

h. Kurum görevlilerine hakaret etmek, karşı gelmek.​

i. Başkalarının güvenliğini veya sağlığını tehlikeye sokan davranışlarda bulunmak.​

j. Mazeretsiz olarak izinden dönmesi gereken zamandan geç dönmek ve uyması gereken koşullara uymamak.​

k. Kuruma yasak eşya sokmak, başkasına vermek veya satmak.​

l. Okul, iş yeri gibi gitmesi gereken bir yere gitmemek, katılması gereken faaliyetlere katılmamak.​

m. Hakaret veya iftira etmek, alçaltıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak, başkalarını bu tür davranışlara kışkırtmak.​

l. Suç örgütlerinin propaganda ve eğitim faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak.​

m. Kurum dışına izinsiz çıkmak.​

n. Kurumca verilen kimlik kartında veya kendisine verilen her tür belgede tahrifat yapmak, sahte belge düzenlemek, kullanmak.​

o. İyileştirme ve eğitim faaliyetlerinin yapılmasına engel olmak, katılanları faaliyetleri terk etmeye zorlamak veya kışkırtmak.​

p. Kasten başkasını yaralamak.​

Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna İade
Çocuğun, eyleminin nitelik ve ağırlığına göre çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına, bulunmadığı hâllerde kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ayrılan bölümlerine altı ay süre ile iadesidir.Çocuk, bu fıkra dışında işlenen disiplin suçları ve disiplin cezalarından dolayı çocuk kapalı infaz kurumuna iade edilemez. Kapalı ceza infaz kurumuna iadeyi gerektiren eylemler şunlardır:​

a. Kurum içinde veya dışında yaralayıcı, öldürücü her türlü alet, silah ve patlayıcı madde kullanmak suretiyle herhangi bir kimseyi yaralamaya teşebbüs etmek, yaralamak.​

b. Bir kimseyi rızası hilafına alıkoymak.​

c. Şiddet ve tehdit ile kurum görevlilerinin görevini engellemek.​

d. Firara teşebbüs etmek veya firar etmek.​

e. Kasten kurumun bina, eklenti ve donanımları ile taşınır ve taşınmaz mallarını yakmak veya yakmaya teşebbüs etmek, ağır hasar vermek.​

f. Hükümlü ve tutukluları idareye karşı kışkırtmak, isyan çıkartmak veya isyana teşebbüs etmek.​

g. Adam öldürmek veya öldürmeye teşebbüs etmek.​

h. Cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve cinsel tacizde bulunmak veya bunlara teşebbüs ve bu tür davranışlara kışkırtmak.​

i. Görevlilere, diğer çocuklara işkence yapmak veya yaptırmak.​

Odaya Kapatma Cezası
Kapalı infaz kurumunda bulunan çocuğun, aynı fıkrada belirtilen eylemlerde bulunması hâlinde beş güne kadar açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, gece ve gündüz tek başına bir odada tutulmasıdır. Bu ceza, çocuğun kurum görevlilerine istediği zaman ulaşmasına engel olunmayacak şekilde uygulanır. Çocuk, cezanın infazı öncesinde, sırasında ve sonrasında doktor kontrolünden geçirilir. Cezanın infazı sırasında çocuğun; ailesi, avukatı ve yasal temsilcisiyle görüşmesine izin verilir.​

Kanunilik İlkesi ve Disiplin Cezaları
CGTİHK m.37-46 arasında düzenlenmiş bulunan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış bulunan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar (CGTİHK m.48/1).​

Görüldüğü üzere, kıyas yapmak imkânı veren söz konusu düzenleme karşısında, infaz kurumlarında uygulanacak disiplin cezaları bakımından kanunilik ilkesinin geçerli olmadığı söylenmelidir. Ancak kanunilik ilkesinin disiplin cezaları için de geçerli olacağı ifade edilmelidir. Nitekim söz konusu hüküm Anayasa m.38’e aykırı bulunarak iptal edilmiştir. (An.Mah., 3.10.2013, 28/106; RG.18.01.2014-28886).​

Disiplin Soruşturması: Disiplin Soruşturması Yapma
Yetkisi ve Usulü

Kınama ve bazı etkinliklerden alıkoyma cezaları kurumun en üst amiri tarafından verilir ve uygulanır (m.47/1).​

Hükümlülerin diğer disiplin cezalarını gerektiren eylemlerinin öğrenilmesinden itibaren derhâl ve en geç iki gün içinde kurum en üst amirince atanan bir görevli tarafından soruşturmaya başlanır (m.47/2).​

Soruşturma en geç yedi gün içerisinde tamamlanır ve düzenlenen rapor ve ekleri disiplin kuruluna sunulur. Soruşturma süresi eylemin ve soruşturmanın niteliğine göre infaz hâkiminin yazılı onayı ile yedi güne kadar uzatılabilir(m.47/3).​

DİKKAT: Savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. Haklarında disiplin soruşturması yapılanlara, yüklenen eylemin niteliği ve sonuçları ile üç gün içinde savunmalarını vermeleri, aksi hâlde bu haklarından vazgeçmiş sayılacakları yazılı olarak bildirilir.
Savunma yazılı olarak sunulabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir. Sözlü savunma tutanakla saptanır. Türkçe bilmeyenlerle, sağır ve dilsizlerin savunmaları tercüman aracılığıyla alınır (m.47/4).​

Disiplin cezaları disiplin kurulunca evrak üzerinden görüşülerek en geç üç gün içinde karara bağlanır. Disiplin kurulu, yasada yazılı disiplin cezası uygulanmasına veya disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verebilir. Disiplin kurulu kararları gerekçeli olarak yazılır ve kararda şikâyet mercii ve süresi açıkça gösterilir (m.47/5).​

Disiplin kurulu kararı, haklarında soruşturma yapılanlara yönetim tarafından derhâl tebliğ edilir (m.47/6).​

Kurumun iç düzenini ve hükümlülerin yaşam ve beden bütünlüklerinin ciddi tehlike altında bulunması nedeniyle derhâl tedbir alınması zorunlu olan hâllerde kurumun en üst amiri 49’uncu maddede belirtilen tedbirleri almakla beraber soruşturmayı başlatır. Bu hâlde infaz hâkimine bilgi verilir (m.47/7).​

Disiplin Soruşturması Sırasında Alınabilecek Tedbirler
İnfaz kurumu yönetimi, disiplin soruşturması yapılan hükümlünün odasını, iş ve çalışma yerini değiştirebilir, hükümlüyü kurumun başka kesimine nakledebilir veya diğer hükümlülerden ayırabilir. Kurumun düzeninin ve kişilerin güvenliklerinin ciddi tehlikeyle karşı karşıya kalması hâlinde, asayiş ve düzeni sağlamak için Kanunda açıkça belirtilmeyen diğer tedbirler de alınır. Ancak tedbirlerin uygulanması, disiplin cezasının verilmesine engel olmaz (m.49).​

Disiplin Cezasını Gerektiren Eylemlerin Tekrarı
Bir eylemden dolayı verilen disiplin cezası kesinleştikten sonra bu cezanın kaldırılması için gerekli süre içinde yeniden disiplin cezasını gerektiren bir eylemde bulunan hükümlü hakkında, her defasında bir üst ceza uygulanır (m.48/2).​

Disiplin Cezalarının İnfazı
Disiplin cezalarının infazı;​

a. Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası verilmiş olması hâlinde bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin infazına başlanmaz.​

b. Disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilme işlemi yapılmaz ancak bu süre hak ederek salıverme tarihini geçemez.​

c. Hücreye koyma cezasına ilişkin disiplin cezalarının infazından önce ve infazı sırasında hükümlü, hekim tarafından muayene edilir. İlgilinin bu cezaya katlanamayacağı anlaşılırsa cezanın infazı sonraya bırakılır veya hekiminin belirleyeceği aralıklarla infaz edilir. Koşullu salıverilme tarihine kadar hükümlünün iyileşemeyeceğinin tam teşekküllü Devlet veya üniversite hastanesi sağlık kurulu raporu ile saptanması hâlinde hücreye koyma cezası infaz edilmez; yerine ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası iki katı süreyle uygulanır. Raporlar infaz dosyasına konulur.​

Disiplin Cezalarının Kaldırılması
İnfaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi hâlin kazanılmasında aşağıda belirtilen süreler esas alınır;​

a. Kınama cezası on beş gün,​

b. Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası bir ay,​

c. Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezası üç ay,​

d. Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası üç ay,​

e. Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası üç ay,​

f. Hücreye koyma cezası 44’üncü maddenin ikinci fıkrasındaki hâllerde altı ay, üçüncü fıkrasındaki hâllerde bir yıl,​

g. Hücre cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, (f) bendinde belirtilen süre sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla (a) ve (b) bentlerinde belirtilen cezalar kurum en üst amiri tarafından, diğer bentlerde belirtilen cezalar, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır.​

Çocuk hükümlüler hakkında verilen disiplin cezaları;

a. Uyarma ve kınama cezaları kararla birlikte,​

b. Onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme cezası yedi gün sonunda,​

c. Harcamalarına sınır koyma cezası otuz gün sonunda,​

d. Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası otuz gün sonunda,​

e. Teşvik esaslı ayrıcalıkları geri alma cezası otuz gün sonunda,​

f. İznin ertelenmesi cezası altmış gün sonunda,​

g. Kapalı ceza infaz kurumuna iade cezası altmış gün sonunda,​

h. Odaya kapatma cezası doksan gün sonunda,​

Kendiliğinden kalkmış sayılır. (a) bendi hariç, bu fıkradaki diğer süreler karar tarihinden, firar hâlinde infaz tarihinden itibaren başlar.​

Disiplin kurulu, kurum kurallarına uyma, iyileştirme programında ilerleme veya verilen ceza ile amaçlanan sonucun gerçekleşmesi durumunda, çocuk hakkında vermiş olduğu cezayı süre koşulu aranmaksızın her zaman kaldırabilir.​

Disiplin Ceza ve Tedbirlerine İtiraz ve Şikâyet
Disiplin cezalarına ve tedbirlerine karşı İnfaz Hâkimliğine şikâyet ve itirazda bulunulabilir. Bu durumda 16.5.2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu hükümleri uygulanır.​

Kanımızca hemen aşağıda incelenecek olan kurum içinde zorlayıcı araçların kullanılmasına ilişkin şikâyetlerin de İnfaz Hâkimliğine yapılabileceği kabul edilmelidir. Bununla birlikte söz konusu kullanım bir suç oluşturuyorsa savcılığa suç duyurusunda bulunulabilmesi de mümkün olmalıdır.​

Kurum İçinde Zorlayıcı Araçların Kullanılması
Kurum içinde hiçbir hâlde zincir ve demire vurmak tedbir olarak uygulanamaz. Kelepçe ve bedensel hareketleri kısıtlayıcı araçlar ise ancak​

a. Yetkili makamın önüne getirildiğinde çıkarılmak kaydıyla sevk ve nakil sırasında kaçmayı önlemek için,​

b. Hekimin talimat ve gözetiminde olmak üzere tıbbi nedenlerle,​

c. Diğer kontrol usullerinin yetersizliği hâlinde hükümlünün kendisine veya başkalarına zarar vermesine veya eşyayı tahrip etmesine engel olmak için kurum en üst amirinin emriyle kullanılabilir. Bununla birlikte çocuk hükümlüler bakımından kelepçe ve bedensel hareketleri kısıtlayıcı araçlar yetkili makamın önüne getirildiğinde çıkarılmak ya da sevk ve nakil sırasında kaçmayı önlemek için olsa dahi uygulanmaz (m.50).​

Ödüllendirme
Gerek yetişkin ve gerekse çocuk hükümlülere kurum içindeki veya dışındaki genel durumları, iyileştirme etkinliklerine ilgileri ve uyumları, kurum düzenine karşı tutumları, kendilerine verilen işlerdeki gayretleri gibi beklenen davranış ve tutumları gösteren hükümlülere teşvik esaslı ayrıcalıklar tanınır (m.51).​


Kendimizi Sınayalım

1. Aşağıdakilerden hangisi çağdaş infaz hukukunun esaslarından biri değildir?

a. İnsan kişiliğine saygılı ve zaaf göstermeyen bir disiplin sağlamak​

b . Hükümlü ve tutukluya hakları ve cezaevi yaşamı konusunda bilgi vermek​

c. Haberleşme ve ziyaret imkanlarını genişletmek​

d. Hapishanelerden çıkışa hazırlayan çalışmaları çekici hale getirmek​

e. Hükümlünün infaz kurumunda ıstırapsız ve dışarıdaki hayatına yakın bir hayat sürmesini sağlamak​

2. Hükümlüyü yeniden topluma kazandırmada temel amaç aşağıdakilerden hangisidir?

a. Suç işleyerek kanunu ihlal eden suçluyu kanuna saygılı birey haline dönüştürmek​

b. Suç işleyerek toplum düzenini bozan hükümlüyü toplumdan uzak tutarak toplumu korumak​

c. Suçluyu cezalandırarak toplumda suç işlemeye karşı korku oluşturmak ve diğer bireyleri bu şekilde suç işlemekten uzak tutmak​

d. Suçluya yaptıklarını ödetmek, ona ıstırap çektirmek​

e. Suç mağdurunun intikam duygularını tatmin etmek​

3. Hükümlülerin kişilikleriyle uyumlu programlar doğrultusunda iyileştirilerek, topluma yeniden kazandırılmasına ne ad verilir?

a. Bireyselleştirme​

b. Diyet ödetme​

c. Ayrımcılık yasağı​

d. Özendirme​

e. Gruplaştırma​

4. Aşağıdaki hükümlüye ait özelliklerden hangisi bireyselleştirilmiş iyileştirme programlarında gözetilecek ölçütlerden biri değildir?

a. Geçmişi​

b. Suçluluk nedeni​

c. Suç sicili​

d. Kişisel doğası​

e. Dini ve ırkı​

5. Aşağıdakilerden hangisi Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı iznine gerek olmaksızın, haftada bir kez, hükümlüyü ziyaret edebilecek kimselerden biri değildir?

a. Kardeşi​

b. Amcası​

c. Çocuğunun eşi​

d. Kayın babası​

e. En yakın arkadaşı​

6. Aşağıdaki hayvanlardan hangisi diğer hükümlülerin de onay vermesi kaydıyla koğuşlarda bulundurulabilir?

a. Kanarya​

b. Kedi​

c. Köpek​

d. Kaplumbağa​

e. İguana​

7. İnfaz kurumlarında aramayla ilgili aşağıdaki ifadalerden hangisi yanlıştır?

a. İnfaz kurumlarında, odalar ve eklentilerinde, hükümlülerin üst ve eşyasında, mutlaka önceden haber verilmek kaydıyla, her zaman arama yapılabilir.​

b. İnfaz kurumunun tamamında her ay bir kez mutlaka arama yapılır.​

c. İnfaz kurumlarındaki aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileriyle ortaklaşa gerçekleştirilebilir.​

d. Oda ve eklentilerinde yapılacak aramalarda muhakkak bir hükümlü hazır bulundurulur.​

e. İnfaz kurumuna sokulması yasak madde bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst amirinin kararıyla, hükümlü çıplak olarak aranabilir.​

8. Aşağıdakilerden hangisi hükümlülere uygulanabilecek cezalardan biri değildir?

a. Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma​

b. Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma​

c. Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama​

d. Falakaya yatırmak suretiyle, ayak tabanlarına en fazla 10 cm kalınlığındaki sopayla on defayı geçmemek üzere vurulması​

e. Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma​

9. Aşağıdakilerden hangisi çocuklara uygulanabilecek disiplin cezalarından biri değildir?

a. Hücreye koyma​

b. Onarma, tazmin etme ve eski hale getirme​

c. Harcamalarına sınır koyma​

d. Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma​

e. İznin ertelenmesi​

10. Aşağıdakilerden hangisi çocuk hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna iadesini gerektiren eylemlerden biridir?

a. Bir kimseyi rızası hilafına alıkoymak​

b. Yattığı odayı ve yatma yerlerini izinsiz değiştirmek​

c. İzin alması gereken durumlarda diğer odalara izinsiz gitmek​

d. Yemek yeri varken odalarda yemek yemek, yiyecek bulundurmak​

e. Kişisel durumu, adresi ve buna benzer konularda kurum görevlilerini yanlış bilgilendirmek, yalan söylemek​

Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
1. e Yanıtınız yanlış ise “İnfaz Rejimi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

2. a Yanıtınız yanlış ise “Yeniden Topluma Kazandırma” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

3. a Yanıtınız yanlış ise “Bireyselleştirme” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

4. e Yanıtınız yanlış ise “Bireyselleştirme” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

5. e Yanıtınız yanlış ise “Dışarıyla İlişkiler (Ziyaret)” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

6. a Yanıtınız yanlış ise “Hayvanlar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

7. a Yanıtınız yanlış ise “İnfaz Kurumlarında Arama” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

8. d Yanıtınız yanlış ise “Çocuklar Haricindeki Hükümlüler Hakkında Uygulanabilecek Disiplin Cezaları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

9. a Yanıtınız yanlış ise “Çocuk Hükümlüler Hakkında Uygulanabilecek Disiplin Cezaları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

10. a Yanıtınızyanlış ise “Çocuk Hükümlüler Hakkında Uygulanabilecek Disiplin Cezaları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.​

Yararlanılan Kaynaklar
Demirbaş, T. (2008). İnfaz Hukuku, Ankara.​

Kurt, M. (2006). Türkiye’de Ceza İnfaz Kurumlarının Sorunları, Ankara.​

Özbek, V. Ö. (2007). İnfaz Hukuku, Ankara.​

Özbek, V. Ö., Kanbur M. N. Doğan, K., Bacaksız P., Tepe İ. (2011). Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara.​

Özbek V. Ö., Kanbur M. N., Doğan K., Bacaksız P., Tepe İ. (2011). Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst