Hüseyin Batuhan, (Sürmene, 1921) ODTÜ'de Sembolik Mantık ve Bilim Felsefesi çalışmalarına yaptığı katkılarla tanınan bir felsefecidir.​
İlköğrenimini Sinop'ta yaptı. Ortaokulu Kastamonu Lisesi'nde, liseyi İzmir Lisesi'nde okudu (1936-1939). İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. (1943). 194S'de Bölüme asistan olarak girdi. "Kierkegaard’da İroni Kavramı" adlı teziyle 1953 yılında doktorasını tamamladı. J. Ritter'in verdiği Ahlâk derslerini çeviren Batuhan Almanya'da, 1954-1957 yıllarında Heidelberg Üniversitesi'nde araştırmalar yaptı. Burada yaptığı araştırmalar sonunda hazırladığı "Batıda Tolerans Fikrinin Gelişmesi" adlı teziyle 1958 yılında doçent oldu. Sembolik Mantık alanında araştırmalar yapmak üzere 1964'te İngiltere gitti. 1966 yılında ODTÜ'den aldıkları teklif üzerine Teo Grünberg'le birlikte ODTÜ'ye geçti. ODTÜ'de seçmeli olarak Bilim Felsefesi ve Mantıkla ilgili dersler verdi, ayrıca DTCF Felsefe Bölümü'nde Felsefeye Giriş, Değerler Felsefesi derslerine ek-görevli olarak girdi. Kendi isteğiyle, 1979 yılında emekli oldu.​
Hüseyin Batuhan, felsefî gelişimi bakımından ilgi çekici bir kişidir. Yetiştiği bölümün atmosferine bir türlü uyum sağlayamayan, sürekli yeni arayışların peşinde olan "akademik" bir kişiliğe sahiptir. Öğrenciliğinde özellikle von Aster'in etkisinde kalan Batuhan, doktora çalışmasında meşgul olduğu Varoluşçuluktan uzaklaşmış, doçentlik tezi olan "Batıda Tolerans Fikrinin Gelişmesi"nden de tatmin olamamıştı. 1940'11 yıllarda Russell'ın Whitehead ile birlikte yazdığı Principia Mathematica adlı eserini incelemişse de, onun yeni mantık çalışmalarına olan ilgisi, 1961 yılında Teo Grünberg'le tanışması ve onun Bölümde verdiği Sembolik Mantık derslerini izlemesi ile başlar. Batuhan oldukça geç girdiğini düşündüğü bu yeni yolda, yani Analitik Felsefe ve Modern Mantık alanında 1960'dan sonra yine de önemli çalışmalar yaptı. Daha ODTÜ'ye geçmeden önce Felsefe Arkivi'nde bu yönde birkaç makale yayınladı. Ancak kendi felsefe anlayışları yönünde İstanbul Felsefe Bölümü'nde rahat çalışma imkânı bulamadığından Grünberg'le birlikte çok daha iyi çalışma şartları vaat eden ODTÜ'ye geçti. Amaçları ODTÜ'de bir "Bilim Felsefesi ve Mantık Bölümü" kurmaktı. Ancak Batuhan, bu amacına ulaşamadan kendi isteğiyle emekli oldu.​
Hüseyin Batuhan, ODTÜ'de Teo Grünberg'in modem mantık çalışmalarına önemli katkılarda bulundu. Onunla birlikte yayınladığı Modern Mantık adlı eserin ilk bölümü olan "Semiotik" kısmını yazdı. Yine Modern Mantık Lise Hl. Sınıflar İçin Deneme Ders Kitabı ve Modern Mantık ve Uygulamaları adlı eserlere de katkıda bulundu. Grünberg'in Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme adlı doktora tezine yazdığı "Önsöz"de kendi felsefe anlayışını da "İnsan bilgisinin bugünkü aşamasında, bilim denen gerçek karşısında, felsefeye ne gibi bir görev düşebilir?" sorusuyla ortaya koyar. Bu sorunun bir "meta-felsefe" biçiminde, XIX. yüzyılın ikinci yarısında başlayan ve XX. yüzyılın başlarında Husserl, Russell ve Moore gibi filozofların eserlerinde yoğunlaşan bir "felsefe disiplini"nin ortaya çıkıp gelişmesine kaynaklık ettiğini belirtir. Sonunda Wittgenstein'in Tractatus Logico-PhilosoPhicus adlı "felsefe dünyasını birbirine katan" ünlü eserinde meta-felsefenin bağımsız bir disiplin niteliğini kazandığını vurgulayarak, bu yeni disiplinin ortaya çıkışının nedenlerini açıklar.​
Batuhan, Wittgenstein'in metafizik ile bilimin özce farklı uğraşılar olduğunu sanması ve dolayısıyla metafizik olarak felsefeyi "yasaya-aykırı" bir uğraşı gibi değerlendirmesini büyük bir yanılgı olarak görür. Bu görüşün aksine, bugün için de felsefeye kavram analizlerinden öte bir görev düştüğünü kabul eden Russell'ın görüşüne katılır. Bu görüşlerden hareket eden Batuhan’ın amacı felsefe ile bilim arasında "uzlaştırıcı" çalışmalar ortaya koyabilmektir. Bu çerçevede değerlendirilebilecek bazı çalışmalarını DTCF Anıştırma dergisinde yayımlar.​
Hüseyin Batuhan, emekli olduktan sonra da bazı çalışmalar yapmış ve yayınlamıştır. Geldiği noktada, gerek genel olarak bilim ile felsefe arasındaki ilişkilere, gerekse Türkiye bağlamında bilim ve felsefe etkinleri konusunda sert eleştiriler yönelten Batuhan, Batıdaki yeni bilim felsefesi çalışmalarını izleyerek felsefe tarihi ve bilim tarihi süzgecinden geçirilmiş felsefe ile bilimin birbirinden ayırt edilmediği, deyim yerindeyse "spekülatif bir bilimsel felsefe" ihtiyacını düşünüyor görünmektedir.​
Bilimsel bilgi üretme sürecini, "bilimsel" olan ve olmayan şeklinde kesin olarak ayıran Batuhan, "bilimsel uğraşları", "bilimsel olmayan" ve özellikle "bilim-karşıtı uğraşlardan" ayırt eden temel özelliğin konu uzmanlarının "denetleyebileceği 'güvenilir bilgi' üretimine yönelik olması" ifadesiyle vurgular. Ona göre, bilimsel bir önermeyi karakterize eden temel nitelik, o önermeyi ileri süren kişinin "(subjektif) bir inancım değil, hiçbir akla-yakın şüpheye yer bırakmayacak kadar iyi belgelenmiş (objektif) bir gerçeği dile getirmesidir." Bilimsel bilgiyi, belgelenmiş gerçeğin bilgisi olarak tanımlayan Batuhan, mantıkçı pozitivist yaklaşımla son eserlerinde bilim "şarlatan'lanna karşı adeta bir savaş açmış gibidir. Ona göre, "şarlatan yerleşmiş bilim geleneğiyle bağdaşmayan... yeni teoriler üreterek 'bilgiçlik' taslayan kişidir." Yine "bilimdışı" olarak nitelediği "bilim-sahtekârlığı veya bilim-kalpazanlığı"nı da, "yerleşmiş bilgiyi taklit eden kişi"nin davranışı olarak tanımlayan Batuhan, yerleşmiş bilgi geleneğini, bilimsel bilgi üretiminin tek yolu olarak sınırlandırır. Eleştirilerini, bilim felsefesinde yeni açılımlar getiren Kuhn'un ve Feyerabend'in görüşlerine de yöneltir. Bilimsel sürecin ne "devrim", ne de "anarşik" olduğunu ileri sürerek, yeni-pozitivizm sonrası bilim görüşlerini de reddeder. Onun bu eleştirilerinin ve özellikle bilim şarlatanlığıyla ilgisinin asil amacı, "saf ve bilgisiz" insanlara, şarlatanlara karşı "şüpheci" bir tavır takındırmak ve rasyonel düşünme alışkanlığını kazandırmaktır.​
Hüseyin Batuhan, sahip olduğu pozitivist bilimci yaklaşımını, son eserlerinde ve yayımladığı popüler makalelerinde, Türkiye'nin güncel sorunlarını ele alırken de sürdürmektedir. Geri kalmışlığı, bilim geleneğinden yoksunlukla açıklayan Batuhan, Türkiye'de yeni kurulan üniversitelerin bilim sahtekârlığının potansiyel birer merkezi olabileceğini ileri sürmektedir. Ona göre, Türkiye'nin bilim dünyasına katkısı son birkaç on yılda gerçekleşmiştir; son yıllarda "CitationIndeks"te adı geçen bilim adamlarının varlığı, bu açıdan önemlidir ve objektif bir göstergedir.​
Eserleri: Batıda Tolerans Fikrinin Gelişmesi 1 (1959), Büyük Çınar (1965), Introduction to Analytic Philosophy (1967), Modern Mantık (1970), Modern Mantık Lise 111. Sınıflar İçin Deneme Ders Kitabı (1970), Modern Mantık ve Uygulamaları (1974), Logic and Symbolization (1977), Bilim ve Şarlatanlık (1993), Bilim, Din ve Eğitim Üzerine Düşünceler (1997), Uğur Felsefe Öğreniyor (1998), Bir Zamanlar Bir Turan Vardı (2001), İspanyada Bir Şato -Bir Düşünürün Hatıraları (2002), Turanın En Mutlu Yılları 19421958, Sevgili Ölülerim.
Çevirileri: İmanla Akim Uygunluğu Üzerinde Konuşma (Leibniz'den, 1946), İnsan (Arnold Gehlen'den, 1954), Tarihte Gelişme ve Krizler (Erich Rothacker'den, 1954), Varoluş Felsefesi Üzerine (Joachim Ritter'den, 1955). Makalelerini Sosyoloji Dergisi, Felsefe Ar kivi, Araştırma, Yeni Dergi, Cogito ve Felsefelogos gibi dergilerde yayımlamıştır.​
H. BATUHAN, Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme'ye ‘‘Önsöz"(Teo Grünberg), Ankara, DTCF Yayınları, 1970, ss.v-xıv; H. BATUHAN, ‘‘Tarihsel Bakımdan Felsefe ve Bilim’’, Türkiye I. Felsefe, Mantık, Bilim Tarihi Sempozyumu Bildirileri(haz. K. Gürsoy A. Açıkgenç), 1991, ss. 305-323; H. BATUHAN, Bilim, Din ve Eğitim Üzerine Düşünceler. Gen. 2. b., Yapı Kredi Yayıncılık, İstanbul, 1998; O. KAFADAR, Türkiye'de Kültürel Dönüşümler ve Felsefe Eğitimi. İz Yayıncılık, İstanbul, 2000; A. KAYNARDAĞ, Felsefecilerle Söyleşiler, Elif Yayınları, İstanbul, 1986.​
Felsefe Ansiklopedisi / Ahmet Cevizci​
Ayrıca bkz., CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK DÜŞÜNCESİ.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst