1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
"Basitlik", felsefe tarihi boyunca bir ilke olarak kullanılagelmiş bir kavramdır. Her dönemin felsefe anlayışına ve felsefe problemlerine bakışına bağlı olarak bu kavram farklı şekillerde tanımlanmış, fakat güvenilir bir ilke olarak mevcudiyetini hep sürdürmüştür. Dolayısıyla bir ilke olarak kullanım yeri, şekli ve amacı, her çağın felsefî anlayışını yansıtır.​
Antikçağda basitlik, ontolojik içerikli bir ilke olarak düşünülmüş, yorumlanmış ve kullanılmıştır. Diğer bir ifadeyle "basitlik", doğanın bir özelliğidir. Arkhe, yani fizik nesneler dünyasının temel elemanı, aynı zamanda 'en basit olan'dır. Aristoteles'in deyişiyle doğa'nın kendisi basit, sade, yalın bir yapıdadır.​
Doğanın basit olduğu, onu ifade edecek bilimselbir sistemin de basit olması gerektiği özellikle Kopernikus ve Galileo gibi düşünürlerin çalışmalarında kendisini göstermiştir. Bu gibi düşünürler bilimsel çalışmalarında "basitlik"!, bir ilke olarak kullanmışlardır. Onlar için fizik dünya, basit, yalın, sade bir yapıdadır. Görünen karmaşıklığını anlamak ve ona uygun bir sisteme ulaşabilmek için, basit olana yönelmek, basit olanı aramak gerekir.​
Görünen karmaşıklığın aksine fizik dünyanın aslında basit bir yapıda olduğu inancı, Antikçağda başlanuş, özellikle Kopemikus ile birlikte güçlü bir vurguyla ve yeni bir içerik kazanmış olarak gündeme gelmiştir. Bu yeni inanca göre önceki bilimsel sistemler, doğayı karmaşık bir biçimde tasvir etmektedirler. Halbuki kendi sistemleri aslında eskiye göre daha basittir ve doğaya daha uygun olandır. Bu durumda Kopemikus ile birlikte basitlik, fizik dünyayı açıklamaya yönelen bilimsel bir sistemin uyması gereken, ona yol gösteren, onu doğruya götüren bir ilke olarak görülmüş olmaktadır.​
Kopernikus'tan da önce "basitlik"in kullanımı konusunda asil dikkati çeken isim Ockham'lı VVilliam'dır. "Varlıklar gerek olmadıkça çoğaltılamamalıdır" ("eutia non sunt nnıltiplicanda praeter necessitate in”) şeklinde Ockhamlıya atfedilen ve "Ockham'ın ustrası", "tasarruf ilkesi" olarak da bilinen bu özdeyiş, "basitlik ilkesi"nin tipik bir örneğidir. Her ne kadar yukarıda formüle edilen şekliyle Ockhamlı bu özdeyişi kullanmamış bile olsa, onun görüşlerini güçlü bir şekilde yansıttığı da bir gerçektir. Günümüzde de geçerliliğini koruyan bu ilke, her zaman karmaşık olandan kaçınılması gerektiğini ifade eden bir yöntem olarak kullanılmaktadır.​
Düşünce sistemi içinde "basitlik ilkesi"ne açıkça yer veren, hatta onu sisteminin odak noktasına yerleştiren kişi Ernst Mach'dır. Mach "düşünce ekonomisi" adını verdiği bu ilkeyi, düşüncenin bilgi elde etmek için uyduğu, hatta uyması gereken bir kural gibi görmüştür. Düşüncenin yani sıra konuşma dilinin kavramları, hattta bilim dili de "ekonomik" bir yapıdadır. Hatta bilimsel gelişim, gittikçe artan bir oranda ekonomik bir dile sahip olmaktır. Yani kısaca "ekonomik olmak", dil, düşünce ve bilim için adeta uyulması gereken bir yasa niteliğindedir.​
Yirminci yüzyılın başlarından itibaren "basitlik" kavramının hem bilimde hem felsefede güncelliğini koruduğu görülmektedir. H. Poincare, Max Planck, A. Einstein, K. R. Popper, M. Bunge gibi düşünürler, bu kavramın felsefî boyutunu ve bilimdeki yerini tartışırlar. Basitliğin güvenilir bir ilke olarak savunulmasının arka planında, açık veya örtük bir şekilde hem doğanın hem insan düşüncesinin gerçekte basit bir yapıda olduğunun kabul edilmesi yatmaktadır. Doğa basittir, çünkü, karmaşıklık sadece görünüştedir ve asil olan düzenliliktir. Bir karmaşıklık veya düzensizlik olsaydı, fizik dünya zaten anlaşılabilir olmaktan çıkardı. İnsan düşüncesi de gerek yöntem olarak, gerek işleyiş olarak doğanın bu -özelliğini yani- basitliğini yansıtmak durumundadır. Öte yandan fizik yasaları vardır, çünkü, doğa tekbiçimli bir yapıdadır. Aksi taktirde doğa yasalarının evrensel olmaması gerekirdi. Yani kısaca, karmaşıklık değil de, ancak basitlik doğanın bir özelliği olabilir. Bu kabul, Antikçağ ve Yeniçağ gibi doğa anlayışları çok farklı iki dünya görüşüne rağmen mevcudiyetini korumuştur. Benzeri durum düşüncenin basitliği için de geçerlidir. Çünkü insan düşüncesini, karmaşıklıktan kaçınan, sade ve yalın olabildiği ölçüde hatadan korunabilen ve doğru sonuca ulaşabilen bir yapıda görmek, farklı felsefî anlayışların üzerinde uzlaşabileceği bir noktadır. Dolayısıyla "basitlik"in, herhangi bir felsefî görüşün tekelinde olması veya felsefî bir sistemin içinde anlam kazanması söz konusu değildir.​
Fakat bütün bunların yani sıra dikkatlerden kaçmaması gereken bir nokta vardır: Acaba basitliğin ölçüsü nedir? Çünkü, eğer doğa temelde basit bir yapıda ise, onu en iyi tasvir edecek (bilimsel bir) sistemin de basit olması gerekir. Eldeki teorilerden hangisinin daha basit olduğuna acaba nasıl karar verilebilir? Yani neyin, hangi teorinin veya hangi sistemin daha basit olduğunu bildirecek nesnel bir ölçüte gerek vardır. K. R. Popper ve E. Sober işte bu sorun üzerinde durmuşlardır.​
E. SOBER, Simplicity, Clarendon Press, Oxford, 1975; Ş. URAL, Pozitif Bilimde Basitlik İlkesi'nin Belirlenmesi Yolunda Bir Deneme, 1st. Üniv. Edebiyat Fak. Yay., 1981.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
Ayrıca, bkz., BİLİM, BİLİM FELSEFESİ, MACH, BİLİMSEL YÖNTEM, OCKHAMLI WILHAM.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst