Amerikalı genetikçi ve botanist Barbara McClintock (1902–1992), mısır üzerinde yaptığı on yıllar süren çalışmaların sonucunda genlerin ve kalıtımın temel özelliklerini ortaya çıkarmıştır. Çığır açan çalışmaları sayesinde 1983 yılında fizyoloji-tıp dalında Nobel almıştır.

McClintock çalışmalarıyla 20. yy’ın en önemli bilimsel devrimlerinden birine katkı sundu. 1919 yılında New York eyaletinin İthaca kasabasındaki Cornell Üniversitesi’nde genetik bilimi okumaya başladığında bu alan henüz yeni gelişmekteydi. McClintock’un öldüğü yıllarda ise insan gen haritasını çıkarmak için yürütülen “İnsan Genom Projesi”nin başlayabileceği aşamaya gelinmişti.

McClintock, Connecticut eyaletindeki Hartford’da doğdu. Annesinin itirazlarına rağmen 1919 yılında Cornell’e gitti. Annesi kolej eğitiminin kızlara uygun olmadığını düşünüyordu. McClintock’un döneminde lisans öğrencileri için sadece bir genetik dersi açılıyordu. Neyse ki bir profesör onun potansiyelini keşfetti ve konuyla ilgili daha ileri düzeyde bir seminer dersine kayıt yaptırmasına izin verdi. McClintock 1927 yılında doktorasını tamamladı.

Cornell’den ayrıldıktan sonra Missouri Üniversitesi’nde ve Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde dersler vermeye başladı. 1941 yılında Long Island’daki Cold Spring Harbor Laboratuarı’nda çalışmaya başladı. Hayatının kalan kısmını burada geçirecekti.

McClintock’a Nobel kazandıran en önemli başarısı ise 1940’lı yılların sonunda genetik aktarımın keşfi oldu. Mısırı inceleyerek genetik özelliklerin nesiller arasında eski Mendel modelindeki gibi tamamen tahmin edilebilir bir biçimde aktarılmadığını buldu. Daha sonra DNA olarak adlandırılacak olan genetik materyal iplikçilerinin hücrenin içinde hareket ederek farklı renk ve özelliklerin ortaya çıkmasına neden olduğu kuramını geliştirdi.

Başlarda çoğu genetikçi tarafından reddedilse de 1960’ların sonunda görüşleri kabul görmeye başladı. 1970 yılında Ulusal Bilim Madalyası ile ödüllendirildi. Bu ödül alacağı Nobel’in habercisiydi.

Genetik biliminin erkek egemen dünyasında McClintock bir köşe taşıydı. Genetic Society’nin ilk kadın başkanı oldu. MacArthur ödülünü kazanan ilk kadınlardan biriydi (1981). Ulusal Bilimler Akademisi’ne seçilen üçüncü kadındı. Doksan yaşında Long İsland’da öldü.

Ek Bilgiler

1- Ölümünün ardından New York Times’ta yayınlanan biyografisine göre 1986 yılına kadar telefon kullanmamıştı. Arkadaşları ve tanıdıkları ile mektupla iletişim kurmayı tercih ediyordu. 2005 yılında ABD Posta Servisi tarafından bir hatıra puluna resmi basıldı.

2- McClintock Brooklyn’deki Erasmus Lisesi’ne gitti. Geleceğin ünlü komedyeni Moe Howard (1897–1975) da bu okulun öğrencisiydi.

3- Nobel ödülünü kimseyle paylaşmadan alan Amerika’nın ilk ve dünyanın üçüncü kadınıydı. Daha önce Marie Curie (1867–1934) 1911 ve Dorothy C. Hodgkin (1910–1994) 1964 yılında kimya dalında Nobel almıştı.
 
Konuyu Başlatan Benzer Konular Forum Cevaplar Tarih
1000Fikir Felsefe 0
Benzer Konular
Barbara

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst