1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Bağlanma terimi, Fransızca "engager" fiilinden türemiş olan angajman (engagement) kelimesinin Türkçe karşılığı olarak kullanılmaktadır. "Engager" fiili, "rehin etmek" veya "rehine koymak" anlamlarına gelir. Rehin (gage) kelimesi ise, Latince "vas" (vadis) kelimesinden türeme olan Germen "Wadi"den gelmektedir. "Vado" fiili "birine doğru ilerleme", substantif olarak "vas" ise, "borca karşılık alacaklıya verilen şey" anlamını taşır. XI. yüzyılın sonlarına doğru Fransız kültürünün doğuşu ile, "Wadi" kelimesinin yerini "gage" kelimesi almış ve XII. yüzyılda da ilk olarak "engager" fiili kullanılmaya başlamıştır. Önceleri "engager" yalnız hukukî anlamda borçlunun borcunun teminatı olarak alacaklıya "pey vermesi", "rehin vermesi" anlamında kullanılırken, sonraları yavaş yavaş hukukî anlamını kaybederek, genel maddî bir şey vermek yerine "söz verme" anlamında kullanılmaya başlamıştır. Söz ile şeref ya da iman angaje edilebilmiştir. Bu durumda angajman (engagement) "kendini bahse koymak" anlamına gelmiştir. Buradan da "gager" (bahse tutuşmak) eylemi türemiştir. "Gager" eyleminde yani bahse tutuşmakta, "garanti verme" veya "karşılık göstererek güven altına almak" işlemi de vardır. Böylece "engager", "rehin etmek", "yükümlülük altına sokmak", "yapmaya zorlamak", "bir şey yapmayı üstlenmek" gibi anlamlara gelir.​
Angajman (engagement), taahhüt, yükümlülük, sözleşme ihtiva eden bir aksiyondur. Angajman yapmak ya da angajmana girmek "bir iş konusunda karşılıklı bağlanmak, taahhüt altına girmek" demektir. Angaje (engage) kelimesi ise, bir ideolojiye bağlı olarak siyasî ve sosyal mücadeleye katılan, kendisini bir taahhüt altına sokan anlamına gelir.​
Angajman terimi, son yıllarda dinî ve siyasî eylem akımlarından söz ederken, sık sık kullanılmakla birlikte, Fransız literatüründe "bağlanma eylemi olarak kabul edilen angajman" kelimesine ilk olarak Montaigne'de rastlanmaktadır. Ancak Montaigne'nin angajmanı, varoluşçu bir anlamdan yoksundur.​
Modem anlamda "bireysel girişimi" ve "özgür eylemi" temel alan varoluşçu angajmanın ortaya çıkışı Pascal ile olmuştur. Başka bir deyişle, angajman terimi, İngiliz dil bilimci M. A. K. Halliday'in de belirttiği gibi, 1930'lardan itibaren varoluşçu felsefe ve edebiyat yoluyla -özellikle de Sartre'ın tiyatro eserleri ve denemeleriyleaçıkça değer kazanmıştır.​
Temel amacının Tanrı ile insan bilmecesini çözmek olduğunu söyleyen Pascal, Tanrı'ya ulaşmada gönül bilgisinin önemini vurgulayarak, "siz isteseniz de istemeseniz de bir kez dünyaya gelmişsiniz, size düşen bağlanmak ve teslim olmaktır; irâde ile akli angaje etmek gerekir" demektedir.​
Varoluşçu felsefeye göre, "insan, dünyada bulunmanın kendisine yüklediği bağlanma zorunluluğundan yakasını kurtaramaz." Zira insanın evren karşısındaki bağımlılığı yad sınamayacağına göre, başka bir deyişle, insan dünyaya kendi isteğiyle bağlanmış olmasa da kendini bağlanmış bulduğuna göre, hiçbir etkisi olmadan ortaya çıkan bu bağlanmadan, özgür olarak bir koşulu yerine getirerek bağlanmanın zorunluluğu doğar. Edilgen kalmaksızın bağlanmak zorundayız, çünkü bağlanmamak da bir bağlanma çeşididir. Kişisel bağlanmalarımızın sonucunda kendimizi önceden istemiş olduğumuzun ötesinde bağlanmış bulabiliriz. Başka bir deyişle, bağlanmanın nereye varacağı bilinemez. İlk bağlılığımıza gösterdiğimiz bağlılık, çoğunlukla verilen sözün çok ötesine gitmeye bizi zorlayabilir. Bağlanmanın önemi de işte buradadır.​
J. P. Sartre'a göre, varoluşçu felsefenin göstermek istediği şey, işte bu "özgür bağlanmanın mutlak özelliğidir." "Özgürlük, tek değer kaynağıdır" ve kendisini istemekten başka bir erek taşımaz. Biz özgürlük için özgürlük isteriz. Özgürlük için mücadele esastır. Özgürlük, seçme özgürlüğü olup, seçmemek özgürlük değildir. Seçmemek, gerçekte seçmemeyi seçmektir. J. P. Sartre Mutlak Varlık'ı reddettiği için, ona göre, seçim yapmadan önce, seçimde bulunma zorunluluğunu doğuran herhangi biri ya da seçim yapmayı kolaylaştıracak bir değerler kriteri yoktur.​
Kriteri belirleyen, yaptığımız seçimlerdir. Seçimlerimiz sadece içinde bulunduğumuz an için geçerli olup, bir ân sonra bir başka şekle dönüşebilecek niteliktedir. Zira varoluş, sürekli bir kendini aşma ve devamlı bir yöneliş olması sebebiyle, "kendisini sürekli olarak seçme zorunluluğu içerisinde bulur."​
Bu bağlamda, Sartre, Mutlak bir Varlık ve değer kriteri benimsemediğine göre, "niçin bağlanmalıyız?" gibi bir soru akla gelebilir, ancak o, "angaje edebiyat" kavramını gündeme getirip, "yazar, tavır almalı ve yazdıklarının siyasî-toplumsal sonuçlarının sorumluluğunu taşımalıdır" diyerek, bu sorunun adeta gereksizliğini ortaya koyar.​
Sartre'a göre angajman, basit bir seyirci konumunu bırakan modem entelektüellerin ve sanatçıların temel tavrı olmak durumundadır. Kendisini "angaje" bir yazar diye nitelendiren Sartre, entelektüellerin ve sanatçıların kendilerini angaje etmeleri ve adamaları gereğinin altını çizer. Ona göre, yazarın görevi, özgürlüğün baskı altına alınmasına karşı mücadele etmektir. Yazarın angajmanı, onun özgürlük için çağrıda bulunmasından, dünyayı değiştirmek istemesinden ve okuyucusuyla kurduğu güven anlaşmasından ibarettir. "Bağlanmış yazar", konuşmanın sıradan bir belirleme olmadığını, kelimelerin eylem olduğunu, ortaya çıkarmanın değiştirme olduğunu bilir. Yazar, o toplumun ve insanın durumunun yansız bir görünümünü tasarlayıp ortaya atma biçimindeki olanaksız düşü bir yana bırakmış, kesinlikle seçim yapmanın, tavır almanın ve sorumluluk taşımanın gereğini kavramıştır. Konuşma ve yazmanın bir şeyi görünür kılma, bir şeyin üstünü açma, onu açığa çıkarma anlamına geldiğinin ve bu yönüyle de bir eylem olduğunun farkına varmıştır.​
"Çağımızın düşünürü aynı zamanda bir eylem adamı olmak zorundadır" diyen Sartre ve ateist varoluşçular, zamanlarının da gereklerine kısmen uyarak, bir eylem akımı olmak ayrıcalığını sırf komünistlere bırakmamak isteğiyle, yandaşlarını veya savunucularını daha insancıl bir dünya için eyleme çağırmak amacı güderler. Bu sebeple özgür edimler ortaya koymak, tam bir özgürlük içerisinde bağlanmak zorunluluğu vardır. Bağlanma, kuramsal yanından çok, tam bir özgürlük içerisinde hayata geçirilmesiyle gerçek değerini kazanır. Ancak ve ancak özgür olan birey, kendi sorumluluğunu ve başkasının sorumluluğunu taşıyabilir ve bağlılığı gerçekleştirebilir. Tavır almaya ve kendini adamaya hazır olmayan bir birey, özgür değil, fakat sadece bağsız bir bireydir.​
J. P. Sartre'm yani sıra angajman problemi varoluşçu anlamda M. Blondel, L. Laberthonniere, G. Marcel, P. L. Landsberg, E. Mounier, vb. pek çok düşünür tarafından da incelenmiştir. Varoluşçu felsefenin teist kanadında yer alan G. Marcel'e göre, bağlanma ve sadakat ontolojik ve hatta metafizik bir anlam taşır. "Varoluş" (egzistans), özgürlük ve aşkınlığının farkına, bağlanma ve sadakat fiiliyle varır. Marcel'e göre, tam olarak bağlanılamayan şeylere sadakat gösterilemez. Bir kanaate, dışımızdaki bir varlığa sadakatten söz edilemez. Çünkü bu tip bir bağlanmanın temelini oluşturan duygu ve düşüncelerimiz zaman içerisinde değişebilir. Bu ise, tam olarak bağlanılamayan şeylere sadık kalındığı gibi saçma bir sonuca götürür. Marcel'e göre, sadakatin ilk adımı, bireyin kendi kendisine sadakatidir. Başka bir deyişle, bağlanmaya hazır bir insanın, bağlanmaya bağlılığı bizzat kendisine sadakatidir. Sadakat, kendisini ancak özgür bir biçimde bağlandığı anda tam olarak tanıyabilen "ben'in", bir "başkası"na angajmanıdır. "Ben", bir bağlanma öznesi olarak kendisini aşarak, kendisini ortaya koymak durumundadır. "Ben"i ben yapan şey, bağlanabilmesidir. Ben, kendisini "başka"sında (ben-olmayan) yaratacaktır. Başkası, ben'in doğrudan doğruya ilişki kurduğu ve muhatabı olan bir "sen"dir. Ben'in varoluşu başkasına yönelen bir varoluş olduğu için, "ben'in" "sen'e" bu yönelişi, ben'in ontolojik olarak varolabilmesi için yegâne imkândır. Ancak, insana özgü tüm eksikliklerin ötesinde koşulsuz bağlanma isteği ben'i, somut bir birey olan sen'den Mutlak Sen'e (Tanrı'ya) doğru yöneltecektir. Marcel'e göre, insan için gerçek anlamda varolmak, Tanrı'yla beraber varolmaktan başka bir şey değildir. Ben'in Tanrı'ya kendini adadığı bu düzeyde bağlanma, artık Marcel için mutlak bir bağlanmadır. Mutlak bağlanma, ancak Mutlak Varlığadır. Bağlanmanın bu en son merhalesinin adı "iman"dır.​
Bağlanma konusundaki düşünceleriyle Gabriel Marcel'i anımsatan E. Mounier'e göre, kişi, ancak başkasına yönelmiş olarak vardır ve kendisini başkası aracılığıyla tanır. Kişinin temel deneyimi, onun kendisini aşarak başkalarına sevgiyle yönelimidir. Kişiyi, Aşkın Varlık'a yönelen somut yaklaşımlarıyla anlamaya çalışan Mounier, kendimizin ötesine çekip, bizi angaje eden bir realiteye adeta gömülmüş olduğumuzu söyler. Ona göre, dünyaya bir kez gelmiş bulunuyorsak eğer, bu, doğuştan angaje olduğumuz anlamına gelir. Herkes değişik şekillerde angaje olmuştur. Angajmanı reddetmek, hayatı reddetmek olup, çekimser kalmak imkânsızdır. Angajman, şahsın günlük meselelere karşı etkinliğe hazır olmasıdır. Dünya ile ilişkisinde zorunlu olarak dünyanın lehinde ya da aleyhinde olan kişi, gerçeği reddetmek ya da kabul etmek, başkasına açılmak ya da kendi üzerine kapanmak arasında seçim yapmak zorundadır. Kişi, yaşam adına kararlar almanın tehlikelerinden haberdar olduğu kadar, bağlanmanın, dünyanın davetine bir yanıt olduğunun da farkındadır. Bu davete değişik yanıtlar verebilir. Ancak en uygun yanıt, davetin anlamına yönelik derin düşünce aracılığıyla elde edilen ve dengeli olan yanıttır. Ona göre, her şeyden önemlisi bağlanmayı ve bağlanmamayı insancılıkla dolu bir dünyaya doğru, içinde bulunduğumuz ortamı aşmaya zorlayan bir eylemin çıkış noktaları olarak görebilmemizdir.​
B. DİNDAR, E. Mounier'de Personalizm, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1988; P. FOULQUIE, Varoluşçunun Varoluşu(çev. Y. Şahan), Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul, 1998; W. BIEMEL, J. P. Sartre(çev. V. Atayman), Alan Yayıncılık, İstanbul, 1984; G. MARCEL, Metaphysical Journal (tr. by B. Wall), Henry Regnery Co., Chicago, 1952; G. MARCEL, Being and Having(\T. by K. Farrer), Dacre Press, Westminister, 1949.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
Ayrıca bkz., BLOND EL, ETİK, LABORTHENNIER, MARCEL, MOUNİER, SADAKAT, SARTRE, VAROLUŞÇULUK.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst