Badarayana Milattan önce ikinci yüzyılda yaşadığı tahmin edilen, Vedanta geleneğinin en önemli siması olup, Hint felsefesi tarihinin büyük bir kısmını kendisinden derlediğimiz Brahma Sutra'nın yazarı Hint düşünürüdür.​
Badarayana'nın felsefesi, gerek Doğu gerek Batı ilkçağ felsefelerinin karakteristik görünüş-gerçeklik ayırımıyla karakterize olur. O da, gündelik yaşantıların değişen, sıradan dünyasının gerçek olmadığını, salt bir görünüş olduğunu öne sürer. Gerçeklik yetkin, değişmez, sonsuz birlik ya da mutlaktır. Söz konusu mutlak gerçeklik ise, Brahman'dır. Bununla birlikte, Badarayana, Brahman'ı zaman ve mekânın dışında, aşkın bir gerçeklik olarak öne sürmez. Zaman ve mekândaki değişen görünüşlerin dünyası ile mutlak gerçeklik arasındaki ikiliği her durumda korumaya, fakat bir yandan da panteizmden olabildiğince sakınmaya çalışan Badarayana, birlikle çokluk arasındaki ilişkiyi, Brahman'ın, evrenin hem maddî ve hem de fail nedeni olduğunu söyleyerek açıklar. "Gerçekten, bu şeylerin kendisinden doğduğu o, doğduklarında sayesinde yaşadıkları o, ondan ayrılırken içine girdikleri o, bilmek için araştır onu, o Brahman'dır."​
Başka bir deyişle, bir toprak çömleğin fail nedenin çömlekçinin hareketi, çömleğinin maddî nedeninse henüz şekil almamış kil olduğunu; kilin, kilden yapılmış şeyleri maddî neden olarak meydana getirmesine benzer bir biçimde, Brahman'ın da evren karşısında aynı durumda olduğunu öne süren Badarayana, bununla da kalmayıp, zamanın sonunda evrenin yeniden Brahman'a döneceğini bildirir. Birinci durumda, aşikâr panteizm güçlüğüne karşı, nedenle sonucun farksız olduğunu öne sürmenin, bunların özdeş olduğunu söylemekle aynı şey olmadığını belirtir. Köpük, dalgalar ve kabarcıklarla deniz özdeş değildir, ama farklı da değildir. İkinci durumda, yani fizikî evrenin kötülüğünün Brahman'a tehlikesine karşı ise, evrenin de, tıpkı altından yapılmış şeylerin eritildiklerinde yeniden altın olmaları gibi, belirli niteliklerini koruyacağını söyler.​
Badarayana, metafizikten etiğe geçerken, önce tek tek ruhların tinsel ve mutlak gerçeklik olarak Brahman'la ilişkisine değinir. Badarayana'nın bakış açısından bireysel ruh, Tanrı'nın, kendisi de bir parça olan bütünün bir parçası gibi değil de, bir ateşe ait bir kıvılcım gibi bir parçasıdır. Bireysel ruhun faili olabildiği kötülüklerin, parçası olduğu Brahman'la irtibatlandırılabilmesi tehlikesine karşı, Badarayana kötülüğün her iki şekilde de sadece insana ait olduğunu öne sürer. Kötülük her şeyden önce, bilgisizliğin sonucudur. "Kötülük ve acı diye adlandırdıklarımız, sadece Brahman'ı bilmeden yoksun bir ruhsal körlük olarak avidya halindeki bireysel ruhun içinde bulunduğu durumun yansımasıdır."​
Kötülük ikincileyin, gerçek bilgiden yoksun bireysel ruhun yanlış seçimlerinin, ters yönlü bir nedenselliğin esiri olmasından kaynaklanır: "Eşitsizlik ve zulüm ruhların eseri sayılan bir faaliyet olduğundan, Brahman'a yüklenemez."​
Badarayana'nın felsefesinde hayatın temel amacı ise kurtuluştur (moksa). Kurtuluş da ancak Brahman'ın bilgisiyle (vidya) mümkündür. Moksaya yaklaşmanın yolunun​
meditasyon olduğunu bildiren Badaraya'nın anlayışında, bundan sonra bilen ile bilinen ayırım ortadan kalkar; bilen, Brahman'ı bilen olmaktan çıkıp, Brahman olur.​
BADARAYANA, The Brahma Sutra (trans by S. Radhakrishnan), London, Allen and Unwin, 1960; D. COLLINSON R. WILKINSON, "Badarayana”, Otuz Beş Doğu Filozofu (çev. M. Berke H. Bravo S. Özbudun B. F. Ülner), Ankara, Ayraç Yay., 2000, ss. 8594; S. RADHAKRİSHNAN, Indian Philos o phy, 2nd vol., London, Allen and Unwin, 1929.​
Aynca, bkz., BRAHMAN, HİNT FELSEFESİ, MOKSA, VEDANTA, VİDYA.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst