1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Ateolojik Argümanlar Tanrı'nın varoluşunu kanıtlamaya çalışan teolojik argüman ya da delillerin tam tersine, Tanrı'nın varoluşu aleyhine, O'nun varolmadığını kanıtlama iddiasında olan delilleri tanımlar.​
Ateistler tarafından ortaya konan bu kanıtlar sınıflandığında, önce (1) teleolojik kanıt veya düzen ve amaç kanıtının zıt benzeri olan kanıt, yani kötülük probleminden yola çıkan delil gelir. İlk kez D. Hume tarafından Tanrı'nın varolmadığını kanıtlayan bir delil olarak öne sürülen kötülük probleminin çağdaş versiyonu, J. L. Mackie tarafından ortaya konmuştur. Çağdaş versiyonuyla argüman Tanrı'nın kadiri mutlak olduğu, Tanrı'nın bütünüyle iyi olduğu ve kötülüğün varolduğu önermelerinin tutarsız bir üçlü meydana getirdiğini ifade edip, kötülüğün dünyadaki varoluşunun apaçık bir olgu olmasından Tanrı'nın varolmadığı veya en azından kadiri mutlak veya iyi olmadığı sonucunu çıkartır.​
Ateolojik argümanların (2) ikinci kategorisi, ontolojik kanıtın karşıt benzerlerinden oluşur, yani bu kategoriye giren argümanlar Tanrı'nın varoluşunun dünyadaki apaçık bir olguyla bağdaşmaz olmasından ziyade, Tanrı kavramının özü itibariyle çelişik olduğunu öne sürerler. (3) Üçüncü kategorideki ateolojik argüman kategorisine ise, ahlâk olgusunu ve ahlâklılığın varoluşunu Tanrı'nın varoluşuyla temellendiren ahlâk argümanının zıt versiyonu olan ahlâkî gerekçeler argümanı girer. Nietzsche ve Sartre tarafından öne sürülen bu kanıt ahlâklılığın varoluşunun Tanrı’nın varolmamasını gerektirdiğini öne sürer. Gerçekten de, gerek Nietzsche ve gerekse Sartre, ahlâklılık söz konusu olduğunda, insanın Tanrı tarafından önceden belirlenmiş bir özü bulunmadığını, insanın özünü kendisinin yarattığını savunurken, insan özgürlüğünün, ancak ve ancak Tanrı varolmadığı zaman söz konusu olabileceğini iddia eder.​
Buna göre, Nietzsche Avrupa'da Tanrı inancmın ve bu inanca dayanan klâsik Hristiyan ahlâkının çöktüğünü kanaatindedir. Bu durumun çok endişe verici bir durum olduğunun farkında olan Nietszche, nitekim, Tanrı inancının çöküşüyle ilgili olarak, "Dünyanın bir daha sahip olamayacağı en kutsal ve en güçlü varlık, hançerlerimizin altında kana boyandı. Bu, insanın kaldıramayacağı kadar büyük bir olaydır" der. Fakat, bu durum ona göre, zorunludur, çünkü insanın gücünün bir değeri olacaksa, insan için bir özgürlük ve ahlâklılıktan söz edilebilecekse, sonsuz güce sahip olan bir varlığın varolmaması gerekir. Zira, sonsuz olanla sınırlı olan, en yetkin olanla yetkin olmayan, tamla eksik olan bir ve aynı dünyada barınamaz. Barınırsa eğer, eksik ve sınırlı olan, köleleşir, yetkin olan ve sinirsiz bir güce bulunana teslim olur, özünü ve ahlâkını yaratamaz, öyleyse, insanın kendisini özgürce yaratabilmesi için, Tanrı'dan vazgeçilmesi gerekir.​
Aynı tezi Sartre da savunur, insanda varoluş, ona göre, özden önce gelir. İnsanın varoluşu, bu dünyaya gelmişliği vardır ve insan, özünü kendisi yaratır. Tanrı, yani bir yaratıcı var ise eğer, insanın özü de var demektir ve bu öz varoluştan önce gelir. Başka bir deyişle, Tanrı varsa, özgürlük yok demektir ve bu durumda, insan kendi özünü oluşturma olanak ve gücünden yoksun kalır. Bu imkân ve gücün varolabilmesi için, Sartre'a göre, Tanrı'nın varolmaması gerekir.​
Ateolojik argümanlarda son kategori, (4) teistik argümanların, Tanrı'nın varoluşuyla ilgili kanıtların hiçbir şekilde tatmin edici olmamasından hareketle ateizmin doğru ve tutarlı tek tavır olduğunu ifade eder.​
M. Aydın, Din Felsefesi, İzmir, 1987.​
B. Davies, An Introduction to the Philosophy of Religion, Oxford, 1993.​
F. Nietzsche, İyinin ve Kötünün Ötesinde(çev. A. İnam), Istanbul, 1989.​
F. Nietzsche, Ahlâkın Soykütüğü üstüne(çev. A. İnam), İstanbul, 1990.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
Ayrıca bkz., AHLÂK TEOLOJİSİ, DİN FELSEFESİ, HUME, KÖTÜLÜK PROBLEMİ, NIETZSCHE, SARTRE.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst