1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Ataerkillik, terimi lafzen "babanın yönetimi" anlamına gelir. O feminist teorisyenlerinden pek çoğu tarafından toplumların kadınlar üzerindeki erkek egemenliği ve erkeklerin kadınları bastırması yoluyla yapılandırılma tarzına göndermede bulunmak amacıyla benimsenmiştir. Ataerkillik öyleyse, (gelir, refah ve iktidar da dahil olmak üzere) maddî ve sembolik araçların erkekler ve kadınlar arasında, aile, cinsellik, devlet, ekonomi, kültür ve dil gibi sosyal kurumlar aracılığıyla eşit olmayan bir biçimde dağıtılma tarzlarına gönderme yapar. Ataerkilliğin işleyişine ilişkin tekbir analiz bulunmamakla birlikte, onun doğası ve tarihsel gelişimi üzerine tartışma, feminist düşünce okullarının gelişimi ve farklılaşmasında önemli olmuştur. Ataerkilliğe ilişkin teorileşmede bir dizi anahtar konu teşhis edilebilir. Erkek hâkimiyetinin biyolojiyle ilişkisi bu alandaki tartışmanın bilinen en eski kaynağını meydana getirmektedir.​

Ataerkil yapılar bilinen bütün insan toplumlarında bulunabilmekle birlikte, ataerkilliğin, kadınların ve erkeklerin çocuk doğurma ve bakıp büyütme rolleri benzeri biyolojik değişmelere indirgenmesi, ataerkilliğin öznel ve değişmez bir doğal ilişki olduğunu telkin eder. Feminizm daha ziyade ataerkilliğin, kendisi bütünüyle kültürel değilse bile, en azından bu doğal ilişkilerin kültürel yorumu olduğunu savunma eğilimi gösterir. Psikoloji teorileri, özellikle de psikanalatik teoriler ataerkilliği çocuğun ilk sosyalleşmesiyle (ve de esas itibariyle Oedipal evrede anneden kopuşuyla) irtibatlandırabilirler. Lacancı psikanalitîğe, örneğin Kristeva ve Cixous'tan gelen feminist tepkiler hakim kültürü, dili ve akli (Lacan'ın "sembolizmi") özü itibariyle ataerkil yapılar görmek bakımından önem taşır. Onlar işte bu nedenle, kadınların kendilerini eril dilin çarpıtmaları dışında kendilerine eklemlenme imkânı verecek bir e'criture feminine (dişil yazın)'da ataerkillik öncesi bir evreyi yeniden ele geçirmeye çalışırlar.​

Ataerkilliğin, sınıf ve ırk benzeri başka alanlarda bastırmayla olan ilişkisi çok çeşitli teorileştirmelere konu olmuştur. Söz konusu teorileştirmelerde gündeme gelen belli başlı sorular, ataerkilliğin diğer hakimiyet biçimleri arasındaki ilişkilere ve bunların birbirlerini nasıl güçlendirdiklerine dair sorulardır. Buna göre, sosyalist feministler çok tipik bir biçimde ataerkilliği sınıf sömürüsüne bağlamanın yollarım aradılar, irk ve etnisitenin önemi, kadınlar arasındaki bölünmelere kayıtsız kalmasının, her şeyi kuşatıcı, bir ataerkillik teorisindeki potansiyel bir boşluk olduğunu gösterdi. Bütün kadınlar üzerindeki tahakküm aynı, bütün kadınların sömürülmesi bir örnek olmadığına göre, kadınlar tek, homojen bir grup olarak teorileştirilemez.​

M. Mies, Patriarchy and Accumulation ait a world Scale: Women in the International Division of labour, London, Zct Books, 19S6.​

G. Spivak, In Other Words: Essays in Cultural Politics, New York, Methuen, 19S7.​

S. Walby, Theorising Patriarchy, Oxford, Blackwell, 1990.​

Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​

Ayrıca bkz., CIXOUS, ETNİSİTE, FEMİNİZM, İRK, KÜLTÜR, LACAN, PSİKANALİZ, SOSYOLOJİ, TAHAKKÜM.​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst