1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Argümantasyon argüman ile ilgili incelemeleri konu edinen alana verilen isimdir. Argümanın ne olduğu ve nasıl incelenmesi gerektiği üzerindeki tartışmalar halen devam etmekle birlikte, genel olarak kabul edilen görüşe göre argüman, bir veya birkaç öncül ve bir neticeden oluşan söz grubudur. Öncüllerden neticenin çıkarımı mantık kurallarına göre yapılırsa, bu geçerli bir argümandır. Eğer çıkarım mantık kurallarına uygun değilse, argüman geçersizdir. Argümanlar doğru veya yanlış olmazlar, çıkarımlarına dayalı olarak geçerli veya geçersiz olurlar. Öncüllerin ve neticenin doğru veya yanlış olması, çıkarımın geçerli veya geçersiz olmasıyla ilgili değildir. Öncülleri ve neticesi doğru fakat çıkarımı geçersiz argümanlar olabilir. Öncülleri ve neticesi yanlış fakat çıkarımı geçerli argümanlar da olabilir. Doğru öncüllerden, mantık kurallarına uygun olarak, yanlış neticeye varılamaz. Diğer bir ifadeyle geçerli bir argümanın öncülleri doğru ise neticesi de doğru olmak zorundadır. Öncül ve neticeleri doğru ve çıkarımı geçerli olan argümanlar doğru bilgi verir.​
Argüman eleştirileri genelde onların öncüllerine ya da çıkarımlarına yöneliktir. Eğer geçerli bir argümanın neticesi kabul edilemezse, onun öncüllerinden en az birinin yanlış olduğu ileri sürülebilir. Diğer bir ifadeyle, eğer argümanın neticesi yanlış fakat çıkarımı geçerli ise, öncüllerden en az birinin yanlış olduğunu sonucuna varabiliriz. Argümanın öncüllerinde eleştirilecek herhangi bir yön yoksa, bu durumda çıkarıma bakılır. Eğer çıkarım mantık kurallarına göre yapılmamışsa, yine netice öncüllere dayalı olarak ispatlanmış sayılmaz. Bir argümanın çıkarımı ile ilgili inceleme o argümanın türünün ve şeklinin bilinmesini gerektirir.​
Argümanlar geleneksel olarak üç gruba ayrılır; (1) Tümdengelimsel argümanlar; (2) tümevarımsal argümanlar; (3) analoji. Tümdengelimsel argümanların neticeleri kesindir. Öncüller doğru ve çıkarım mantık kurallarına uygun ise, neticenin doğru olduğunu kabul etmek zorunludur. Tümdengelimsel argümanların tersine, tümevarımsal argümanların neticeleri kesin değildir. Tümevarım doğru olmaları muhtemel (veya kuvvetle muhtemel) neticeler verir. Analoji ise iki nesne veya konu arasında yapılan bir karşılaştırma veya benzetmedir. Kıyasa dayalı argümanların neticeleri de tümevarımlar gibi kesin değil muhtemeldir.​
Tümdengelimsel argümanlar genelde iki grupta toplanır; (1) Kategorik argümanlar ve (2) şartlı önermelerden oluşan argümanlar. Kategorik argümanların öncülleri tümel, tikel ve tekil önermelerden oluşur. Bir argümanın şekli onun içeriğinden ayrıdır. Argümanları geçerli veya geçersiz yapan şekilleridir. Argüman şekilleri bazı mantıksal kelime ve harflerden oluşur. Argüman şeklinde bulunan mantıksal kelimelerin kesin bir listesi olmamakla birlikte "ve", "veya", "tüm", "dir", " o halde", "bazı", "değil", "ise", "ancak ve ancak" gibi kelimeler bunlar arasında sayılır. Bu kelimeleri mantıksal yapan, onların genel olmaları, yani herhangi bir konu veya nesne hakkında olmamalarıdır. Argüman şekillerindeki harfler ise isimlere veya niteliklere karşılık gelen sembollerdir. Klâsik mantıkta çok sık verilen bir argümanı ele alalım;​
Tüm insanlar ölümlüdür.​
Sokrates insandır.​
O halde, Sokrates ölümlüdür.​
Bu argümandaki mantıksal kelimelerin dışında kalan kelimeler sembollerle değiştirildiğinde ortaya çıkan o argümanın şeklidir. Mesela 'insan' yerine İ, 'ölümlü' yerine ö ve 'Sokrates' yerine de S harfleri konulduğunda argümanın şekline ulaşılır. Elde edilen şekil geçerli ise, bu harfler yerine hangi isimler veya nitelikler yerleştirilirse yerleştirilsin, öncüller doğru olduğunda netice de doğru olacaktır.​
Tüm İ'ler Ö'dür.​
S İ'dir.
O halde, S Ö'dür.​
Yukarıdaki argüman kategorik mantığın bir örneğini oluştur. Aynı argümanı şartlı önermelerden oluşan bir argüman ile ifade edecek olursak;​
Sokrates insan ise Sokrates ölümlüdür.​
Sokrates insandır.​
O halde, Sokrates ölümlüdür.​
Bu argümanın şekli "Sokrates insandır" yerine A, "Sokrates ölümlüdür" yerine B harfleri konarak elde edilir. (Kategorik mantıkta cümle içindeki isim ve nitelikler sembollerle belirtilmişti. Burada ise semboller bizzat cümlelerin yerini almaktadır.)​
A ise B​
A ....
O halde, B
Argüman incelemelerinde çıkarımın geçerli olup olmadığına bakmak, öncüllerin veya neticenin doğruluğunu tespitten daha etkin bir yoldur. Bu durumda ilk olarak argümanın türüne (tümdengelim, tümevarım veya kıyas) daha sonra da şekline bakmak gerekir. Descartes'ın Meditasyonlar adlı eserinde geçen bir argümanı ele alalım. Descartes duygularının kendisini zaman zaman yanılttığını söylüyor ve buradan duygularının kendisini her zaman yanıltabileceği çıkarımında bulunuyor. Aynı şekilde Tanrı'nın zaman zaman kendisinin yanılmasına izin verdiğini ve buradan Tanrı'nın kendisinin her zaman yanılmasına izin verebileceği neticesine varıyor. Her iki argüman da şekilsel açıdan şöyle ifade edilebilir:​
A bazen B'dir,
O halde, A her zaman B olabilir.​
Bu argüman şekline dayalı çıkarımın geçerli olup olmadığını tespit edebilmek için öncülü doğru ve neticesi yanlış olan tek bir örnek bulmak yeterlidir.​
Resimler bazen sahtedir.
O halde, resimler her zaman sahte olabilir.​
Öncül doğru olduğu halde netice yanlıştır; çünkü resimlerin her zaman sahte olması (tüm resimlerin sahte olması) imkânsızdır. Sahte resimlerin olabilmesi için en az bir resmin gerçek olması gerekir. O halde argümanın çıkarımı geçersizdir; dolayısıyla bu şekle dayanan argümanları rahatlıkla reddedebiliriz.​
Şekillerine bakarak argümanları eleştirmek genelde güvenilir olmakla birlikte nadiren yeterli olmayabilir; bu özellikle öncüllerle netice arasındaki ilişki anlama dayalı bir zorunluluğu içerdiği zaman söz konusudur. Bu durumda çıkarım şekilsel olarak geçerli değildir fakat sonuç sezgisel açıdan bize yanlış gelmez. Mesela, bir geometrik şekil eğer kare ise daire değildir, daire ise kare değildir. Bunu bir argüman şeklinde ifade edecek olursak:​
A kare değildir.
O halde, A daire değildir.​
"Hiçbir kare daire değildir" genelde kesin doğru bir önerme olarak kabul edilir. Bu tür önermeler kendinden delilli olarak da bilinir. Bu önermede kareyi A ile ve daireyi B ile değiştirerek, onun şekline ulaşırız: "Hiçbir A B değildir." Bu şekle uyan çok sayıda kesin doğru önerme bulunabilir: "Hiçbir bekar evli değildir" veya "hiçbir genç ihtiyar değildir." Fakat "hiçbir öğretmen öğrenci değildir" bazı durumlarda yanlıştır; yani öğretmenin aynı zamanda öğrenci olduğu durumlarda. Daha da kötüsü aynı şekle uyan kesin yanlışlar da vardır: "Hiçbir su H2O değildir" gibi. Benzer şekilde "Tüm beyaz atlar attır" önermesinin şekli olan "tüm BA'lar A'dır" geçerli bir çıkarım gibi gözükse de "tüm bronz atlar attır" su götürmez bir şekilde yanlıştır.​
Argümanları şekilleri açısından ele alarak incelemek klâsik mantığın özünü oluşturur. Bununla birlikte Ortaçağdaki argüman incelemeleri sadece argüman şekillerine dayalı kalmamıştır. İslam düşünce geleneği içinde argümantasyonla ilgili konuları işleyen çeşitli ilimlerden söz edilebilir: Usul (metodoloji), cedel (diyalektik), hilaf (hukuk alanındaki tartışmalı konular) vb. Bu ilimlerin gelişmesinde geleneksel Aristoteles mantığı önemli bir rol oynamıştır. Aristoteles mantığını temel alan düşünürler arasında Farâbî, İbn Sinâ ve İbn Rüşd sayılabilir. Bununla birlikte İslâmî ilimlerin ve özellikle de fıkıh ve kelâmın bünyesinde gelişmiş bir tartışma yöntemi vardır ki bu da genelde, âdâbıt'l-bahs ve'l münazara (araştırma ve tartışma yöntemi) ya da kısaca âdâb olarak bilinmektedir. Âdâb ilmini tartışma ile ilgili diğer ilimlerden, mesela hilaftan, ayıran özellik onun herhangi bir bilimin konularıyla sınırlı kalmaksızın genel olarak tartışmayı ve delillendîrmeyi incelemesidir. Bu alanda eser vermiş mantıkçılar arasında Semerkandı, Îcî, Cürcânî, Taşköprülüzade, Gelenbevî sayılabilir.​
Âdâb ilmi argümanları diyalektik bir bağlamda ele alır; tartışma soru soran ve cevap verenden oluşan iki kişi arasındaki konuşma ile gerçekleşir ve tartışmanın amacı her şeyden önce doğrunun ortaya çıkarılmasıdır. Tartışmayı düzenleyen ve belki de tartışmanın üzerine dayandığı en temel kural her bir iddia için bir delilin gerekli olduğudur. Öncülsüz netice olamayacağı gibi delilsiz iddia da olamaz. (Doğruluğu delile ihtiyaç duymayacak şekilde açık olan konular bu kuralın dışında kalır.) Âdâb delillerin incelenmesinde tarafların konumlarını, genel düşünce sistemlerini dikkate alması sebebiyle, tartışmayı sadece mantıksal değil aynı zamanda pragmatik bir açıdan da inceler. Bir tartışmada karşı tarafın delillerini eleştirirken takip edilen üç yöntem vardır: (1) Men etme. bir iddiayı destekleyen delili eleştirme veya reddetme; (2) nakz: delil ile iddia arasındaki tutarsızlığı gösterme; (3) muaraza: iddianın zıddı olan bir iddiayı ispatlama. Tartışmada en güçlü yöntem sonuncusudur; daha sonra sırasıyla ikinci ve birinci yöntemler gelir. Bir iddianın yanlış olduğunu göstermek için, onun üzerine dayandığı delili eleştirmek yeterli değildir. Diğer bir ifadeyle, delilin yanlışlığı iddianın yanlışlığını gerektirmez. Âdâb literatüründe mevcut konularla bir sonraki bölümde incelenecek çağdaş argümantasyon çalışmaları arasında pek çok benzerlikler bulunabilir.​
Modern Çalışmalar
Son zamanlarda argümantasyon teorisi üzerine yapılan çalışmalarda argümanları diyalektik bir bağlam içinde görme anlayışı giderek önem kazanmaktadır. Bu bakış açısı argümanları argümantasyonun bir parçası olarak değerlendirir. Buna göre argümantasyon bir tartışmada, bir görüşü veya tezi savunma veya reddetme sürecine bir bütün olarak verilen isimdir. Argüman bazen bu anlamı taşısa da genellikle tartışma esnasında belirli öncüllerden ve neticeden oluşan argümantasyon sürecinin bir bölümüne karşılık gelir. Argümanları bir sürecin parçası olarak görmek, onları öncül ve neticelerden ibaret olarak gören klâsik yaklaşıma göre daha geniş bir açılım sağlar. Klâsik yaklaşım argümanı kendi içinde bütünlüğü olan birer atom halinde görürken, bu yaklaşım onu diğer argümanlarla ilişki içinde bulunan moleküller olarak ele alır.​
Ayrıca modern çalışmalarda argüman ile argümanı öne süren kimse arasındaki pragmatik bağ da inceleme konusu edilir. Bu çataşmalar mantıktaki argüman şekillerinden yararlanmakla birlikte, daha çok tartışmada kullanılan argümanın hangi bağlamda ve nasıl kullanıldığı üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu da karşılıklı konuşma bağlamında bir tezi öne süren kimsenin durumunu ve amacını göze önüne alarak argümanları incelemeyi zorunlu kılmaktadır. Bir tartışma ortamında taraflar kendi görüşlerini savunur ve karşı tarafın görüşlerini eleştirerek reddeder. Böyle bir durumda taraflar birbirleriyle bir diyalog ortamına girerek, ispatlama, itiraz etme, delil ve karşıt delil getirme gibi farkta roller üstlenir. Tarafların asil amacı birbirlerini ikna etmeye çalışmaktır. Bu bakış açısı argümanı bireysel inançlar yerine açıktan ifade edilen kabuller olarak alır ve argümantasyonu bireyin zihinde olup biten bir husus olarak değil, görüş ayrılıklarını sonuçlandırmak üzere iki veya daha fazla tarafın katıldığı, kurallara dayalı olarak ilerleyen bir tartışma süreci olarak değerlendirir. Dolayısıyla bu bakış açısına göre argüman, sadece öncüller ve neticeden oluşan bir söz grubu olmayıp farklı söz edimleri (speech acts) içeren ve belirli amaca yönelik bir diyalogdur.​
Argümantasyon insanlar arası iletişimde doğal bir sürece karşılık olarak görülebilir. Argümanlar insanların çeşitli sözel araçlara başvurarak birbirlerini ikna etme çabalarıdır. Argümantasyonun bu yönünü geleneksel olarak retorik incelemiştir. Argümantasyon ayrıca bu tür ortamlarda tartışmanın nasıl ilerlemesi ve nasıl neticelenmesi gerektiğine yönelik bir takım kuralları da araştırır. Bu yön de geleneksel olarak diyalektik tarafından incelenmiştir. Son olarak tartışma süreci içinde ortaya konan argümanlar bazı nitelikleri açısından incelenir: Mesela şekli, öncüllerin doğruluğu, çıkarımın geçerliliği, vs. Argümanların bu açıdan incelenmesini de mantık üstlenmiştir. Modem argümantasyon çalışmaları bu üç açıyı da göz önüne alarak argümanı incelemeyi hedeflemektedir.​
Bazı yazarlar mantıktaki kesin ispat ile argümantasyon arasında bir ayırım yaparlar. Bu ayırıma göre, matematikçiler veya mantıkçılar bir önermenin bazı öncüllerden veya aksiyomlardan çıktığını göstererek onu ispatlar. Bu tür bir ispat tek yönlü bir süreçtir ve karşıda bir muhatabın olup olmadığı önemli değildir. Argümantasyonda ise iki taraf mevcuttur ve taraflardan biri diğerini tartışmalı bir konuda ikna etmeye çalışır. Tek başına bir tezi Öne süren bir kimse bile zihnindeki bir muhataba yönelik bir argüman oluşturur. Bu yüzden argümantasyon doğası itibariyle diyalektik bir yapıya sahiptir. İddiayı öne süren kimse diğer tarafı etkilemeye çalıştığı kadar onun tarafından da etkilenir. En azından argümanını karşı tarafın kabul edebileceği öncüller üzerine bina eder. Bu yüzden argümantasyonda iki taraflı bir etki söz konusudur.​
Benzer şekilde argüman ile mantıksal çıkarımlar arasında bazı farkların olduğu ileri sürülmüştür. Buna göre, (1) argümanın yapısı diyalektiktir, fakat çıkarımın yapısı monolojiktir. (2) Argümanın amacı akla dayalı bir ikna olduğu için tartışmalı konular etrafında gelişir; çıkarımın tartışmalı konuları içermesi gerekmez. (3) Çıkarım tek bir çizgide ilerler; argüman ise bir görüş ile o görüşün karşıtı diğer görüşlerin oluşturduğu ortak bir zeminde ilerler.​
Argüman incelemelerinde bir takım yeni teknikler geliştirilmiştir. Bu tekniklerden biri, klâsik yaklaşımdan farklı olarak, argümanların şekilsel yapısını diyagramlar şeklinde ele almayı hedefler. Argümanlar Öncüllerle netice arasındaki ilişkiye göre sınıflandırılır: Eğer bir öncül ara bir neticeyi destekliyorsa (ve ara netice diğer bir neticeyi destekliyorsa...) buna zincirleme argüman; eğer öncüller neticeyi birbirinden bağımsız olarak tek tek destekliyorsa buna birleşik argüman ve eğer öncüller bir bütün halinde neticeyi destekliyorsa buna da bağıntılı argüman denir. Bu argüman yapıları aşağıdaki diyagramlarla gösterilebilir:​
2019-10-23_02-23-44.png
Diğer bir argüman inceleme tekniği argümantasyon ile hukukî süreç arasında temel benzerliklerin olduğunu öne sürer. Buradan hareketle argüman analizinde hukuktaki ispatlama süreci örnek alınmaktadır. Stephen Toulmin tarafından geliştirilen bu tekniğe göre, bir argümanın altı temel öğesi vardır: İddia, veri, teminat, temel, modal niteleyici ve itiraz. İddia bir argümanda ispatlanacak olan tezdir. Bir iddiayı destekleyen şeyler o argümanın verileridir. Teminat iddia ile veri arasındaki ilişkiyi belirten veya veriden iddiaya nasıl ulaşıldığını açıklayan bilgidir. Teminatın eleştirildiği veya kabul edilmediği durumlarda onun geçerliliğini desteklemek üzere öne sürülen şey temeldir, Modal niteleyiciler verilerden iddiaya geçişin zorunlu mu yoksa mümkün mü olduğunu belirtir. Son olarak, argümanlara yöneltilebilecek itirazlar veya reddiyeler de bu teoride argümanın bir parçası olarak değerlendirilir. Bu altı öğe aşağıdaki şekilde gösterilebilir:​
2019-10-23_02-24-09.png
Bu argüman yapısını şu örnekle gösterebiliriz:​
2019-10-23_02-24-21.png
Çağdaş çalışmalarda ele alındığı şekliyle argümantasyon üzerine ilk sistematik değerlendirmeler Aristoteles'in Topica (Cedel), Retorik ve Sofistik Reddiyeler adlı eserlerine kadar götürülebilir. Aristoteles bu eserlerinde argümanların incelenmesi ve eleştirisi ile ilgili önemli tespitlerde bulunduysa da, Ortaçağda bu alandaki çalışmalar genelde formel mantığın gölgesinde kalmıştır. Müslüman düşünürlerin geliştirdiği tartışma yöntemi çok önemli, hatta çağdaş argümantasyon incelemeleriyle paralellik arz eden pek çok sezgiyi içermekle birlikte, ya yeterince takdir edilememiş ya da modern argümantasyon çalışmalarına temel teşkil edecek şekilde geliştirilememiştir. Yirminci yüzyılın ilk yarısından itibaren argümantasyon çalışmalarına olan ilginin yeniden canlandığı gözlenmektedir. Günümüzde argümantasyon çalışmaları formel mantığın sınırlarını aşıp diğer ilimlerden de destek alan, disiplinlerarası, bir konuma ulaşmıştır. Pek çok Batılı üniversitede argümantasyon ile ilgili dersler verilmekte, merkezler açılmakta ve bu konuya hasredilen çalışmaların sayısı her geçen gün artmaktadır.​
A. H. Adanalı, "Osmanlı Medreselerinde Tartışma Metodolojisi”, Osmanlı Dünyasında Bilim ve Eğitim Milletlerarası Kongresi (İstanbul, 12-15 Nisan 1999) içinde, s. 35-44. İstanbul, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi, 2001.​
F. v. Eemeren R. Grootendorst, Speech Acts in Argumentative Discussions, Providence, USA, Foris Publications, 1984.
B. Freeman, Dialectics and the Macrostrncture of Arguments, A Theory of Argument Structure. New York, Foris Publications, 1991.​
P. T. Geach, Reason and Argument, Berkeley and Los Angeles, University of California Press, 1976.​
R. H. Johnson J. B. Blair, "Argumentation as Dialectical," Argumentation, vol. 1,41-56.​
Perelman L. Olbrechts-Tyteca, The New Rhetoric: A Treatise on Argumentation, Notre Dame, IN, University of Notre Dame Press, 1969.​
W. V. Quine J. S. Ullian, Bilgi Ağı (çev, A. Hadi Adanalı) Ankara, Kitabiyat, 2001.​
N. Rescher, Dialectics: A Controversy-Oriented Approach io the Theory of Knowledge, Albany, N.Y., The State University of New York Press, 1977.​
Rosenberg, The Practice of Philosophy, Englewood. 2nd. ed. Cliffs, N.J., Prentice-Hall Inc., 19B4.​
S. Totdmin, The Uses of Argument, Cambridge, Cambridge University Press, 1980.​
Walton, Informal Logic, Cambridge, Cambridge University Press, 1989.​
D. Walton, "What is Reasoning? What is Argument?", The Journal of Philosophy, 90(1990) 399419.​
Ayrıca bkz., ANALOJİ, ÇIKARIM, MANTIK, MANTIK FELSEFESİ, TÜMDENGELİM, TÜMEVARIM, TÜMEVARIM PROBLEMİ.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst