1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Antipozitivizm, pozitivizmi en genel felsefi anlamıyla Francis Bacon, John Locke ve Isaac Newton gibi İngiliz düşünürlerin önerdiği, gözlemin önceliğini ve tümevarımsal genelleme yoluyla nedensel açıklama arayışmın önemini vurgulayan epistemoloji anlayışı; sosyal bilimlerdeki biraz daha özel anlamıyla da, olguları fetişleştirirken, bilginin sadece deneyime dayanabileceğini bildiren ontolojik fenomenalizm öğretisinin, doğa bilimlerinin yöntemlerinin sosyal fenomenlerle ilgili değişmez yasalar veya yasa benzeri genellemelere ulaşmak amacıyla sosyal dünyaya da uygulanması gerektiğini iddia eden metodolojik bilimsel yöntemin birliği anlayışı ve nihayet; normatif tümcelere bilgi statüsü tanımayı kesinlikle reddederken, olguyla değer arasında mutlak bir ayırım yapan aksiyolojik yansızlık tezinin bir bileşkesi olan bilim veya sosyal bilimler felsefesi diye tanımladığımızda, bunlardan her ikisine, fakat özellikle de ikincisine çoğunluk büyük bir güçle ve eleştirel bir biçimde karşı çıkma tavrını tanımlar.​
Aralarında hermeneutik ve yorumlayıcı sosyoloji taraftarlarından başka, yapıbozumcuların, kimi postmodemistlerin ve feministlerin bulunduğu antipozitivistler, her şeyden önce doğa bilimleriyle insan ve toplum bilimleri arasında hem ontolojik bakımdan ve hem de mantıksal olarak mutlak bir farklılık bulunduğunu, dolayısıyla açıklayıcı bir toplum bilimi düşüncesinin kabul edilemez olduğunu öne sürerler. Antipozitivist yaklaşıma göre, İnsanî pratikler, kurumlar ve beşerî inançlar özde anlamlı olduklarından, sosyal davranışa ilişkin olarak nedensel yorumlar geliştirmenin imkânı yoktur. İnsanla ilgili araştırmalara düşen, insan davranışıyla ilgili değişmez yasaları keşfetmek değil, fakat insan davranışını, onu öznel niyetlerle ilişki içinde yorumlamak suretiyle, anlaşılır kılmaktır.​
Dahası, söz gelimi Hans-Georg Gadamer'e göre, insan davranışıyla ilgili bütün yorumlar, bir kültürel geleneğin kuruculuğunda önemli bir rol üstlenen kabullerle beklentilerin ağında veya ufkunda temellenen kültürel önyargıların bir projeksiyonunu ihtiva etmek durumundadır. Dolayısıyla, yorumlayıcı sosyolojinin görevi daha önce yapılmış araştırmaların sonuçlarını yinelemek veya teyit etmek değil, fakat bir fenomenin yeni boyutlarını gözler önüne sermektir.​
H. Arslanfder.), Hermeneutik, Retorik ve Sosyal Bilimler, İstanbul, Paradigma Yayınları, 2002.​
HArslan(der.), İnsan Bilimlerine Prolegomena, İstanbul, Paradigma Yayınları, 2002.​
P. M. Roseneau, Postmodernizm ve Toplum Bilimleri(çev. T. Birkan), Ankara, 1998.​
Ayrıca bkz., ANLAMA, DILTHEY, FEMİNİZM, GADAMER, HERMENEUTİK, MODERNİZM, POZİTİVİZM, POSTMODERNİZM, SOSYAL BİLİMLER FELSEFESİ.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst