1000Fikir

Yönetici
Yönetici
Mesajlar
1,941
Altın Orta Aristoteles'in ahlâk felsefesinin temel kavramlarından biri olup, bazen uygun orta (mesotes) terimi bazen de orta doktrini olarak adlandırılır. Genel anlamda, erdemli bir hayat yaşamak için akla uygun davranmayı anlatan bu terim pratikte, bir metot olarak orta yolu takip etmek suretiyle davranışlarımızı iki aşırı uç olan, çok az ya da çok fazla sınırlarına vardırmamak ve orta bir yol takip etmek anlamına gelir. Aristoteles'e göre, böylesi bir ölçülü tavır, aynı zamanda akla uygun davranmak ve mutlu olmak demektir. Çünkü Aristoteles metafiziğine göre her varlık ancak kendi özünde bulunan temel varoluş potansiyelini gerçekleştirerek mutlu olur. İnsanın en temel özelliği akıllı olması olduğuna göre, akla uygun hareket etmek insanın kendini gerçekleştirmesidir ki, bu da ona mutluluk getirir.​
Aristoteles, "hayatın gayesi nedir?" diye sorar. Buna kısaca mutluluk diye cevap verir; çünkü mutluluk erdemli davranışların gerçekleştirmek istediği amaçtan başka bir şey değildir. Fakat ona göre mutluluk, eylemlerin sonucu olarak ortaya çıkan haz, sosyal statü ya da zenginlikte değil, bizzat eylemin yapılış gayesinde aranmalıdır. Nikamakhosa Etik adli eserinde Aristoteles, "Eğer biz herhangi bir eylemi onun sonucunda elde edeceğimiz bir şey için seçmez isek, bizim bu davranışımız iyidir, hem de temel iyilerden biri" der. Aristoteles erdemleri insanın doğal özünden çıkan ve ona haz veren doğru eylemler olarak görür ve bunu ahlâkın temel ilkesi sayar. Böylece, Aristoteles insanın mutluluğu yakalamak için erdemli eylemlere yönelmesi gerektiğine ve erdemli yaşamın da ancak mutlu olmakla sürdürülebileceğine işaret ederek, bu iki kavram arasındaki karşılıklı ilişkiye dikkat çeker. Kısaca, Aristoteles mutlu olmanın yolunu erdemli davranışlarda bulunmaya, erdemli davranışların ölçüsünü de altın orta ya da doğru orta dediğimiz dengeli ve ölçülü bir davranış tarzı geliştirmeye bağlar. Peki, bu nasıl olacaktır, altın orta nasıl tespit edilecektir?​
İnsanın, yeme içme ve dinlenme ihtiyaçlarını gidermek için belli oranda gıda almasına ve belli süre istirahat etmesine ihtiyaç vardır. Bu oranlara riayet edilmediği takdirde, pek çok zorlukla karşılaşılabilir. Demek ki, her eylemin bir sınırı ve süresi vardır. Aynen bunun gibi, insanı mutluluğa götürecek erdemli tutum ve davranışlar için de belli sınır ve oranlar vardır. Mutlu olmak isteyenler bunlara riayet etmek zorundadırlar. İnsanın bir erdemli davranışa yönelirken iki aşırılık arasında orta bir yol tutması demek olan altın orta, davranışlarımızın bu sınırlarını belirlememize yardımcı olur, Genel olarak söyleyecek olursak, yiğittik, bilgelik ya da alçak gönüllülük gibi erdemler ancak ölçülü ve her bakımdan orta bir yol tutmakla insanı mutluluğa götürebilir. Mesela, bu erdemlerden yiğitlik, pervasızca atılganlık ile korkaklık arasında yer alan bir denge davranışında, yani iki aşırı uç arasında doğru (uygun) ortayı bulmakla mümkün olur. Aristoteles kabaca bu açıklamayı yaptıktan sonra şöyle bir nüansa dikkat çeker: Tam erdemli bir davranış iki aşırı uç arasında (çok yetersiz ve çok fazla) bir orta yol tutmaktır ama, bu orta yol daha az olana değil daha fazla olana yakın olmalıdır. Yani, yukardaki yiğitlik erdemini ele alırsak altın orta olarak belirlenen eylemin yeri korkaklığa değil, pervasızca atılganlığa yakındır.​
Aristoteles ayrıca, cesaret, düşünceli olma, cömertlik, yüksek ruhluluk, adalet, dengeli olma, şan şeref sevgisi, edep, şeref duygusu, ağırbaşlılık ve dostluk gibi etik erdemleri saydıktan sonra bunlardaki altın ortanın genel olarak, yatkınlık, alışkanlık ve doğru görüşe dayanarak belirlenebileceğine işaret eder. Yani, doğruyu yapa yapa edinilen alışkanlık, hep bu doğru ortayı bulacak gibi istencimizi ayarlar.​
Aristoteles'e göre, bu altın ortanın tam yerini başkaları değil, tek tek insanların kendi ölçüleri belirlemelidir; çünkü bu oranlar kişiden kişiye bazı farklılıklar gösterebilir. Mesela, beden gücüyle çalışan bir işçi ile masa başında çalışan bir memurun ayni oranda su içmesi ya da ayni miktarda yemek yemesi düşünülemez. Nasıl ki, yeme ve içme oranı kişinin yaptığı işe, mevsime ve kişiye ait diğer şartlara bağlı olarak herkeste farklı oranlarda ortaya çıkıyorsa, aynı şekilde, insanı mutluluğa götürecek olan erdemli davranışlar için seçilen altın orta da yine kişiden kişiye değişen farklılıklar gösterebilir. Yine nasıl ki, herkes deneyimleri ile ne kadarla doyabileceğim bildiği için kendi ölçüsünü kendisi ay ar lay ar ak uygun bir orta yol seçebilirse ayni yolla seçilen erdemli eylemin sınırlarını o kişinin iç kontrolünü sağlayan altın orta belirler. Mesela, yeme konusunda insanlar ne tam midesini dolduracak kadar çok ne de açlığını gideremeyecek kadar az yemelidir. Bu ikisi arasında herkesin kendi tecrübeleri ile belirleyeceği bir denge durumu vardır ki bu insanların vücut iriliklerine, çalışma koşullarına hatta seçtikleri yemek çeşidine göre farklı farklı ölçülerde olabilir. Kısaca, Aristoteles'e göre, herkes için belirlenmiş olan standart bir orta davranış biçimi değil, herkesin kendisinin belirleyeceği ahlâkî eylem sınırları vardır ki, insan her türlü yapıp-etmelerinde bu altın ortaya uyarak mutluluğu yakalamış olur. Hatta, bu altın orta bir kişi için de her zaman ayni kalan statik bir yapı arz etmeyip, aksine dinamik bir özellik taşır; çünkü Aristoteles'e göre erdemli bir eylem doğru olan bir şeyi doğru zamanda, doğru kişiyle ve doğru oranda yapmayı gerektirir.​
Aristoteles'in bu yaklaşımı onun akil kavramı ile ilgili görüşlerine başvurmadan tam olarak anlaşılamaz. Aristoteles'e göre, insan ruhunun en temel niteliği olan akil, eylem ve düşünce olmak üzere iki ayrı vasfa sahiptir. Buna bağlı olarak aklın eylem yönüne dayalı etlıik erdemler ile düşüncenin dayandığı dianoetik erdemler birbirinden farklılık gösterir. Bunu o, pratik ve teorik bilgelik (hikmet) olarak ifade eder. Dionoe.tik erdemler tamamen teorik akil diyebileceğimiz düşünce alanı ile ilgiliyken, etlıik erdemler pratik akla dayanan bilgelikle ilgili erdemlerdir ki, bu sonuncular tecrübe ile bir şekilde ilişkilidirler. Fakat, onun ahlâk anlayışı ne salt akılcı bir anlayış ne de salt deneyime dayalı olan rölativist bir ahlâk kuramıdır. O "insanlar doğru görüşlere dayanarak eylemde bulunmaya alışırlarsa istek ve arzulara karşı daha güçlü olur ve kendilerine daha kolay egemen olmayı öğrenirler" diyerek, sadece neyin iyi olduğunu bilmenin onu hayata geçirmek için kâfi olmadığını belirtmek istemiştir. Burada Aristoteles'in, hem ahlâk için eğitimin ne kadar önemli olduğuna işaret ettiğini, hem de Sokrates'in, "Hiç kimse bile bile kötülük işlemez" ilkesine çok ciddi bir eleştiri getirdiğini görüyoruz. O, önermiş olduğu bu dinamik altın orta terimi ile aynı zamanda Platon'un her erdem için mutlak bir nitelik gerektiği görüşüne de karşı çıkmaktadır. Çünkü Platon için, insanı mutluluğa götürecek olan erdemli eylemlerin tek bir gerçekleştirilme imkânı vardır ve mutlu olmak isteyen herkes ne yapıp edip bu biricik yolu bulmak zorundadır. Halbuki, Aristoteles'in önerdiği aygun ortayı herkes farklı davranış frekanslarında yakalayabilir; yeter ki içlerindeki bu altın orta sınırlarına riayet edebilecek kararlı, güçleri ve sağlam irâdeleri olsun.​
Kısaca, Aristoteles altın orta kavramına dayalı mutluluk öğretisini salt akla değil, ölçülü olma, deneyimden istifade etme ve iç dünyanın denetimine bağlanma gibi pek çok sıfatları olan pratik bilgeliğe dayandırmıştır. Bunu başarmak için Aristoteles, daha hayatın erken yaşlarından başlayarak insanların kendini eğitmeleri, kendini disipline edecek bir olgunluk ve güç kazanmaları gerektiğini vurgulamıştır. Çünkü ona göre, bu disipline sahip olmayan kimse doğru olan dururken yanlış olan bir eylemi seçebilir, yani altın ortadan sapabilir. Kısaca, Aristoteles demek istiyor ki, öyle baştan çıkarıcı arzular vardır ki, insanlar doğruyu görmelerine rağmen bu arzuların tesiri ile yanlış tercihlere yönelebilirler. Zayıf ahlâk karakterine sahip olan bir kimse böylesi bir karar arefesinde arzuların yönlendirmesi ile altın ortanın gerektirdiği bir davranışı seçse bile yeterli irâdeye sahip olmadığı için iki aşırı uçtan birine kayabilir. Demek ki altın ortanın ne olduğunu sezmek ya da bilmek yeterli değildir; aynı zamanda onu eyleme dönüştürmek için gerekli olan kararlı bir güce de sahip olmak gerekmektedir ki bu da eğitimle sağlanır. Zaten ahlâkın en önemli özelliği onun pratik bir bilgi dalı olmasıdır.​
Aristoteles haz konusunda da gerçekçi bir yol izleyerek, hem her türlü hazzı mahkum eden felsefecilerin görüşlerini, hem de insani hazzm elinde bir oyuncak olarak gören anlayışları reddeder, O, "hiç kimse yoktur ki hayatında şu ya da bu şekilde haz tatmadan mutlu olmuş olsun" demek suretiyle mutluluk ve haz arasındaki ilişkiyi gerçekçi bir şekilde dile getirmiştir. Aristoteles aynı zamanda, "mutluluğun kaynağı haz olmadığı gibi hiç kimse acıyla da mutlu olmaz" diyerek, yine bir altın orta tespit etmiştir.​
Altın orta kavramı, İslam filozofları tarafından da ele alınmış ve değişik anlatım özellikleri ve örnekleriyle zenginleştirilerek daha anlaşılır bir terim haline getirilmiştir. Bu filozoflar arasında özellikle Aristoteles'in ahlâk anlayışına paralel görüşleri olan Gazâlî'nin öne çıktığını görüyoruz. Kitaplarında pek çok kez altın orta (itidal) terimini dile getiren Gazâlî Kimya-yı Saadet adli eserinde verdiği yerinde örneklerle konuyu çok daha doyurucu bir biçimde işlemiştir. Mesela, Gazâlı'ye göre, İlim kuvveti haddi aşar ve kötü işlerle uğraşırsa, kendini pek zekî ve âlim zanneder; eksik olunca da ahmaklığı ortaya çıkar. Fakat ortada (altın orta) olursa iyi çareler, doğru görüşler ve düşünceler üretilir ve bu tutum kuvvetli fırsatların doğmasına vesile olur. Bunun gibi, gazap kuvvetiyle haddi aşan bir kimse korkusuzlukla, az ve eksik olursa, yüreksizlik veya cesaretsizlikle itham edilir. Fakat bu kişinin tutum ve davranışı bu iki aşırı uçlarda olmayıp da ortada olursa, o kişi cesaretli olarak övülür. Gazâlî'ye göre, şehvet kuvveti için de aynı şey geçerlidir. Bu kuvvet çok fazla hükmederse, buna hırs denir ki, insanda hayırsızlık, mürüvvetsizlik, çekememezlik gibi kötü huyların oluşmasına yardımcı olur. Şayet bu güç eksik olursa da insanda gevşeklik, mert olmama, donuk olma ve durgunluk gibi huyların ortaya çıktığı görülür. Bunların her birinde iki aşırı taraf bulunduğunu ve her iki ucun da insanı çirkinlik ve kötülüğe götüreceğini belirten Gazâlî'ye göre, en doğrusu bu ikisi arasında yer alan iyi, güzel ve beğenilen hususların taşıyıcısı olan bir orta yol tutmaktır. Zaten "Allah her ahlâk ve huyda ortayı emretti ve iki ucundan men etti" diyen Gazâlî, Kur'an ve Hadislerde geçen referanslara atıfta bulunmuştur. Fakat Gazâlî'ye göre, bu iki uç arasındaki orta yer kıldan ince kılıçtan keskindir. İşte tam bu noktada Gazâlî, aynen Aristoteles gibi, eğitimin önemine vurgu yapar.​
Ona göre, insanlardaki gazap (kızgınlık) ve şehvet (arzular) din ve aklın yol göstermesi altına alınmalıdır ki, uygun ortayı tespit edecek tecrübe ve irâde gücü kazanılsın. Gazabın av köpeği, şehvetin at, akılın ise süvariye benzetildiği bu pasajlarda, Gazâlî sözü bu sıfatların eğitimine getirerek şöyle bağlamaktadır: Köpek alışkın ve at terbiye edilmiş olmayınca, atın üstündeki süvarinin avı yakalaması mümkün olamayacaktır. İşte adaletin manası bu ikisini akil ve dine itaat ettirmektir. Kısaca burada, Gazâlî'nin kıldan ince kılıçtan keskin dediği orta yolun bulunması için ruhların eğitilmesi ve onlara tecrübe ile irâde gücünün kazandırılması gerektiğine işaret edilir. Eğer bu yapılmazsa Gazâlî'ye göre, akim ve dinin dediği değil, arzuların dediği olur.​
İslam Felsefesi dışında kalan Doğulu düşünürler de altın orta kavramıyla çok yakın bir anlam benzerliği olan orta yol terimini kullanmışlardır. Mesela Çin felsefesinde altın orta kavramına paralel bir kavram olan orta yol (Chung Yung) terimi ile karşılaşırız. Bu kavram her duygu ve hissin hem kendi kendisi ile hem de diğer duygu ve hislerle uyumlu olması anlamına gelmektedir. Budist felsefede ise orta yol, insanların arzuların ayartmasından korunarak, Nirvana'ya varmasını sağlayan bir denge yolu olarak görülmektedir.​
Aristoteles'in altın orta kavramına ciddi eleştiriler de yapılmıştır. Bunlara göre, her ne kadar altın orta kavramı çeşitli erdemlerin gerçekleştirilmesi, bazı davranış kalıplarının niteliklerinin belirlenmesi ve ölçülü hareket edilmesinde çok yararlı bir bireysel ölçü olsa da bir kısım ahlâk normları vardır ki, burada iki uç, bir de orta noktadan oluşan üçlü bir tercih alanı değil, sadece ikili bir tercih alanı bulunmaktadır. Mesela, söylenen bir tembihi tutup tutmamak, verilen bir sözde durup durmamak gibi hususlarda bir orta yol ya da altın orta bulmak mümkün değildir; çünkü insan sözünü tutar ya da tutmaz, bir tembihi dinler ya da dinlemez; bu iki ihtimalin dışında bir başka yol düşünülemez. Yine, Aristoteles'in mutlu olmak için her zaman ölçülü olmayı öneren görüşü, bazı insanların mizaçları açısından eleştirilmiştir. Söz gelimi, bu eleştiriyi yapanlar, çok hassas duyarlılıkları olan bazı kimselerin, özellikle kendi tabiatlarına aykırı olan altın ortayı yakalamak için hep tetikte kalmalarını onların psikolojisi açısından uygun bulmazlar. Çünkü, öyle duygusal ve hassas kimseler vardır ki bunlar ölen bir yakını karşısında ağlarken ölçülü davranamazlar. Bu o kimselerin akil, tecrübe ve irâde yardımı ile çözebileceği bir sorun değildir; çünkü böylesi kişiler doğal olan tabiatlarına göre değil de, her an kendilerini uymak zorunda hissettikleri bir ölçüye göre frenleyerek yaşamaya çalışırlarsa, mutlu olmak şöyle dursun daha çok mutsuzluğa düşeceklerdir.​
Aristoteles, The Basic Works of Aristotle (ed. by R. McKeon) Random House, New York, 1941, (Nicomachean Ethics, pp. 935-1127).​
İmam Gazâlî, Kimyayi Saadet, (çev. A. F. Meydan) İkinci Baskı, Bedir Yayınları, İstanbul, 1970.​
W. L. Reese, Dictionary of Philosophy and Religion, Humanities Press, New Jersey, London,1995 (Golden mean maddesi).​
M. Gokberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, Istanbul, 1980.​
H. Alpen, The March of Philosophy, The Dial Press, Inc. New York, 1933.​
Avrıca bkz., AHLÂK, AHLÂKÎ KARAKTER, AKRASİA, ARETE, ARİSTOTELES, ERDEM ETİĞİ.​
Felsefe Ansiklopedisi / Etik Yayınları​
 

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst