Albert Bandura, çağdaş psikolojinin hiç kuşku yok ki, önemli isimlerindendir. Sosyal psikolojiye, özellikle de bilişsel kurama ciddî katkılarda bulunan Bandura, 4 Aralık 1925'te Polonya asıllı çiftçi bir ailenin çocuğu olarak Kanada'nın küçük bir kasabasında doğmuştur. Kanada'da Alberta şehrinin Mundera kasabasında büyüyen Bandura, iki öğretmenli ve 20 öğrencili bir liseye devam eder. Sonra da, British Columbia Üniversitesi'nde psikoloji eğitimine başlar ve 1949 yılında buradan mezun olur...
Fransız sosyolog ve gazeteci. Sanayileşmiş toplumlarda ideolojilerin önemini yitirdiğini savunmuştur. Doğum tarihi: 14 Mart 1905, Paris, Fransa Ölüm tarihi ve yeri: 17 Ekim 1983, Paris, Fransa Tam adı: Raymond Claude Ferdinand Aron Eş: Suzanne Aron (e. 1933–1983) Çocuklar: Dominique Schnapper Raymond Claude Ferdinand Aron 14 Mart 1905’te, Paris’te doğdu, 17 Ekim 1983’te Paris’te öldü. 1930’da. Ecole Normale Superieure’den doktora aldı. 1934’e değin Köln Üniversitesi’nde ve Le Havre...
Andre Marie Ampere, genel olarak bilim, özel olarak da fizik tarihinin önemli isimlerinden biri olan meşhur Fransız fizikçisidir. Ocak 1775'de Lyons'a yakın Polemieux'da doğan Ampere daha küçük yaşlarından başlayarak, öğrenmeye ve özellikle de aritmetiğe karşı hevesi ile dikkati çekmişti. Babasının ona Latince öğretme teşebbüsü bile, Ampere'in matematiğe karşı olan büyük ilgisi nedeniyle boşa çıkmış ve Latince eğitimi yarım kalmıştı. Ampere sonradan bu eğitimini yine de tamamlar, fakat bu...
Jean le Rond d'Alembert on sekizinci yüzyıl düşüncesinin önemli isimlerinden biridir; Fransız Aydınlanmasının akılcılık ve bilimciliğinin, ve dolayısıyla da ilerlemeciliğinin en seçkin temsilcilerinin başında gelir. Bazen klâsik bir bilim adamı-filozof tipi, fakat çoğunluk bir bilim ve Aydınlanma ideologu tavrı sergileyen D'Alembert'i önemli hale getiren hususların başında, onun bir yandan "bilgiyi bir güç olarak görüp", ilerlemenin anahtarının bilim olduğunu savunurken, Francis Bacon'la...
Alfred Adler, bireysel psikoloji okulunu kuran ve eksiklik duygusu terimini ilk ortaya atan çağdaş psikiyatrdır. Freud düşüncesine yönelik eleştirileriyle, psikolojinin gelişmesine ciddî katkılar yapan Adler, özellikle gelişim psikolojisi alanındaki özgün görüşleri, psikolojinin toplumsal olanla ilintisi bağlamında getirdiği açılımlar bakımından önem taşır. Çalışmalarındaki itici güç toplumsal sorunlar karşısında gösterdiği duyarlılık olan Adler, eksiklik duygusu taşıyan, duygusal yönden...
ABD’li iktisatçı. “Refah ekonomisi” konusunda önemli çalışmalar yapmıştır. Doğum tarihi: 23 Ağustos 1921, New York, New York, ABD Ölüm tarihi ve yeri: 21 Şubat 2017, Palo Alto, Kaliforniya, ABD Eş: Selma Arrow Çocuklar: David Arrow, Andrew Arrow Eğitim: Columbia Üniversitesi (1951), Columbia Üniversitesi (1941), New York Şehir Koleji, Townsend Harris High School New York’ta doğdu. 1940’ta, New York’taki City College'm Sosyal Bilimler Fakültesi’nde matematik dalında lisans eğitimini...
Amerikalı genetikçi ve botanist Barbara McClintock (1902–1992), mısır üzerinde yaptığı on yıllar süren çalışmaların sonucunda genlerin ve kalıtımın temel özelliklerini ortaya çıkarmıştır. Çığır açan çalışmaları sayesinde 1983 yılında fizyoloji-tıp dalında Nobel almıştır. McClintock çalışmalarıyla 20. yy’ın en önemli bilimsel devrimlerinden birine katkı sundu. 1919 yılında New York eyaletinin İthaca kasabasındaki Cornell Üniversitesi’nde genetik bilimi okumaya başladığında bu alan henüz yeni...
12 Nisan 1955 tarihinden önce çocuk felci ABD’de en çok korkulan hastalıklardan biriydi. Virüs, kurbanlarının % 5’inin ölümüne neden oluyordu. Diğerlerini ise sakat bırakıyor ya da kol ve bacaklarda işlev yetersizliğine yol açıyordu. 1952 yılında çocuk felci ile ilgili korkunç sonuçlar ortaya çıktı. Sadece o yıl ABD’de 3 bin çocuk bu hastalık nedeniyle ölmüş, 55 bin çocuk da sakat kalmıştı. New York doğumlu bir doktor olan Jonas Salk (1914–1995), 12 Nisan 1955’te çocuk felci aşısını...
Linus Pauling (1901–1994) çocukluğunda hemen hemen her haftasonu Oregon’daki Oswego’da yaşayan büyükanne ve büyükbabasının evini ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerden birinde evin yakınındaki ormanda içinde sülfürik asit, hidroklorik asit ve diğer kimyasal maddelerle dolu şişeler bulunan terkedilmiş bir klübe keşfetti. On üç yaşındaki Pauling, bu eşyaları araba ile eve taşıdı. Çok heyecanlanmıştı. “Bunlara sahip olmak harika bir şeydi,” diye yazacaktı sonraları. Bulduğu maddeleri Amerikan bilim...
1945 yılında matematikçi Alan Turing (1912–1954) İngiliz hükümeti tarafından II. Dünya Savaşı’ndaki müttefik zaferinin kahramanlarından biri olarak onurlandırıldı. Ancak on yıldan daha az bir süre içinde aynı hükümet homoseksüel olduğu için onu tutukladı, yargıladı ve aşağılanmasına neden oldu. Bu yaşadıkları Turing’i intihara sürükledi. Mancherster’daki intiharı onu eşcinsel hakları hareketinin erken dönem şehitlerinden biri haline getirdi. İlk bilgisayarların yapılmasına katkı sağlayan...
1940 ve 1950’lerde New Jersey’deki Princeton sakinleri, bu üniversite şehrinin sokaklarında sık sık garip görünümlü iki adama rastlamaktaydı. Bu adamlar genellikle hararetli bir biçimde sohbet etmekte ve Almanca konuşmaktaydı. Dış görünüşleri ise birbirinin tamamen zıttıydı. Yaşlı olan giydiklerine hemen hemen hiç önem vermiyordu. Çoğu zaman çorapsız gezip koca göbeğinin taştığı pantolonuna kemer bile takmıyordu. Genç ve zayıf olan ise başına bir fötr şapka geçirip çelimsiz vücuduna bol...
II. Dünya Savaşı’nın başlarında Alman diktatör Adolf Hitler (1889–1945) ünlü Alman fizikçilerden bir atom bombası yapmalarını istedi. Bu silahın Alman zaferini garanti edeceğini düşünüyordu. Atom bombası yapmak için başlayan yarışta Almanların pek çok avantajı vardı. Uranyuma daha kolay ulaşabiliyorlardı. Gelişmiş bilimsel araştırma merkezleri vardı. Ayrıca yarışa iki yıl önde başlamışlardı. Hepsinden daha önemlisi ise Nazilerinde elinde parlak bir fizikçi olan otuz yedi yaşındaki Werner...
Büyük egosu ile tanınan bilim adamı Edwin Hubble (1889–1953) arkadaşları tarafından genellikle pek sevilmezdi. Ancak onun buluşları ve inkar edilemez dehası uzaya ilişkin algımızı bütünüyle değiştirmiştir. Evrenin tahmin edilenden çok daha büyük olduğunu ve çok büyük bir hızla genişlediğini ortaya koymuştur. Gerçekten de Hubble’ın çalışmaları büyük patlama teorisine giden yolu açmıştır. Bu teori günümüzde evrenin başlangıcına ilişkin en yaygın kabul edilen teoridir. Büyük patlama teorisinin...
26 Kasım 1922 günü öğleden sonra bir grup İngiliz arkeolog Mısır’ın kumlarını kazarken taş bir duvarla karşılaştı. 3 bin yıldır zarar görmeden duran mezardan sıcak hava sızıyordu. Adamlardan biri, baş arkeolog Howard Carter’a (1874–1939) bir şey görüp göremediğini sordu. Carter elindeki kandili karanlığa doğru tutarak yanıtladı: “Evet, harika şeyler görüyorum.” Tutankhamen’in mezarının keşfi arkeoloji tarihinin en önemli olaylarından biriydi. Mezar odada bulunan altın ve mücevherler...
Erwin Schrödinger (1887–1961), parlak bir fizikçiydi. Nobel ödülü kazandı. Albert Einstein’ın (1879–1955) yakın dostuydu. Ancak Schrödinger’in olmadığı bir şey varsa o da kesinlikle kediseverlikti. Kuramsal fizik dışında Avusturyalı bilim adamı en çok ünlü “Schrödinger kedisi” metaforu ile tanınmaktadır. Schrödinger, kuantum fiziğinin temel bir problemini bir düşünce egzersizi kullanarak anlatmak istemişti. İlginç bir biçimde bu karmaşık problemi talihsiz bir kedinin yaşamı ve ölümü...
Albert Einstein (1879–1955) ölümünden kısa süre önce bir arkadaşına şaşırtıcı bir itirafta bulundu. Zamanının en ünlü düşünürü olan Einstein Nobel ödülü kazanmış, fizik ve matematik alanlarında devrim yapmış ve bilimsel dehanın sembolü haline gelmişti. Ancak Einstein eğer bir kere daha dünyaya gelirse tesisatçı olmak istediğini söylüyordu. Gerçekten de Einstein’in kendi başarıları konusunda çelişkileri vardı. Buluşları ona büyük bir takdir kazandırmıştı. Ancak aynı zamanda atom bombasının...
Fıstık ezmesini gerçekten George Washington Carver (1864–1943) mi buldu? Nesiller boyunca öğrencilere öğle yemeğinde yedikleri fıstık ezmesini eski bir köle olan siyahi Amerikalı bilim insanı George Washington Carver’ın Alabama’daki labaratuvarında bulduğu öğretildi. Gerçekte ise hayatına dair pek çok ayrıntıda olduğu gibi Carver’ın fıstık ezmesinin keşfindeki rolü de göründüğünden daha karmaşıktır. Ürünün patenti aslında 1895 yılında başka bir bilim insanı olan John H. Kellogg (1852–1943)...
Max Planck (1858–1947) elektronlar, protonlar, nötronlar gibi küçük atom-altı parçacıklar üzerine çalışan fizik dalı kuantum teorisinin kurucusudur. Buluşları onu Almanya’nın saygın fizikçileri arasına soktu. Aralarında Albert Einstein (1879–1955) ve Erwin Schrödinger (1887–1961) gibi isimlerin de bulunduğu parlak bir fizikçiler kuşağının akıl hocası konumundaydı. 1918 yılında altmış yaşındayken Nobel ödülü kazandı. Başarılarına rağmen, Naziler Almanya’da iktidarı ele geçirdiğinde “Yahudi...
Nobel ödülü kazanan ilk kadın olan Fransız kimyager Marie Curie (1867–1934) radyasyonun sırlarının keşfedilmesini ve iki yeni elementin tanımlanmasını sağlamış, bir ilke imza atarak erkeklerin hakimi olduğu fizik ve kimya dünyasına girmeyi başarmıştır. Curie iki ayrı dalda Nobel kazanan tek kişidir. Bu durum onun bilim tarihindeki rakipsiz konumunu ortaya koymaktadır. Curie Polonya’nın Varşova şehrinde dünyaya geldi. Asıl adı Maria Sklodowska’ydı. 1891 yılında Fransa’ya göç etti...
Nikola Tesla (1856–1943), hayatının ilk dönemlerinde yaratıcı buluşları ve elektrikle ilgili çalışmaları ile tanınmıştı. New York City’deki bir otel odasında öldüğünde ise filmlerdeki deli bilim adamı tiplemesinin vücut bulmuş hali gibiydi. Garip davranışları, sıra dışı görünümü ve “ölüm ışınını” (death ray) bulma takıntısının bu imajın oluşmasında önemli bir payı vardı. Tesla, Hırvatistan’da doğdu ve elektrik mühendisliği alanında eğitim aldı. Ebeveynlerinin ölümünün ardından 1884 yılında...
Telefonun mucidi Alexander Graham Bell (1847–1922) insanlar arası iletişimin yapısını değiştirmiş ve daha sonra “AT&T” adını alacak olan ünlü şirketi kurmuştur. Bu firma Amerikan tarihinin en başarılı girişimlerimden biri olmuştur. Ancak Bell kendi icadı konusunda son derece huzursuzdu. Ömrünün sonuna doğru onu bir baş belası olarak gördüğünü ve çalışma odasında asla telefon bulundurmadığını itiraf edecekti. İskoçya’daki Edinburgh’ta doğdu. Çocukken kendisine “Aleck” lakabı takılmıştı. Ses...
4 Temmuz 1885 tarihinde Joseph Meister adında dokuz yaşındaki bir Fransız çocuk, evinin yanında oynarken kuduz bir köpek tarafından ısırıldı. Köpeğin dişleri Joseph’in derisini delip geçmişti. Bu durum çok korkulan kuduz hastalığının çocuğa bulaşmış olduğuna dair hemen hiç şüphe bırakmıyordu. Dönemin çok korkulan bu hastalığı insanları önce felç ediyor, ardındansa acılı bir ölüm geliyordu. Meister’in annesi umutsuz bir biçimde ünlü doktor ve bilim adamı Fransız Louis Pasteur’ün (1822–1895)...
Johann Gregor Mendel (1822–1884) Avusturyalı bir keşiş ve biyologtu. Manastır bahçesinde bezelyeler üzerinde yaptığı özenli deneyler genetik biliminin temellerini atmıştır. Deneylerinde büyüklük ve renk gibi özelliklerin bir nesilden diğerine nasıl aktarıldığını bulmaya çalışmıştır. Bulguları bilim adamlarının dünyayı ve hayatı algılama şeklini değiştirmiştir. Mendel günümüzde Çek Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan bir bölgede köylü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Yirmi bir...
Fotoğrafçılık tarihinin en önemli artistik ve teknik yenilikçilerinden biri olan Eadweard J. Muybridge (1830–1904) İngiltere’den ABD’ye göç etmişti. Hareket halindeki insan ve atları gösteren fotoğraf dizileri ile büyük bir üne kavuştu. Geliştirdiği yeni teknikler ile çektiği resimleri, kameranın nasıl farklı kullanılabileceğini göstererek film endüstirisinin de temellerini atmıştır. Artistik başarılarına ek olarak Muybridge, yaşadığı dönemde garip dış görünümü ile de ün kazanmıştı. Sık sık...
Modern tıbbın simgesi haline gelen Florence Nightingale (1820–1910), hasta ve yaralı İngiliz askerlerini tedavi ederek binlerce hayat kurtarması ile büyük bir üne kavuşmuştur. Bu süreçte yaptıkları ile hemşirelik mesleğinin yeniden değer görmesini sağlamıştır. Nightingale aristokrat bir İngiliz ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. On yedi yaşındayken hemşire olmaya karar verdi. Aile çiftliklerinin bahçesinde dolaşırken Tanrı’nın sesini duyduğuna inanmış ve ardından bu kararı vermişti...
27 Aralık 1831 tarihinde kraliyet donanmasına bağlı savaş gemisi HMS Beagle İngiltere’deki Devonport’tan yola çıktı. Gemide birkaç düzine tayfa, bir dizi bilimsel araç ve deniz tutmasından fena halde muzdarip bir doğa bilimci vardı. “Çok fenaydı,” diye yazar Charles Darwin (1809–1882) yolculuk sırasında tuttuğu günlüğe. “Beklediğimden çok daha kötüydü.” Beagle’ın denize açıldığı gün geminin yirmi iki yaşındaki başı dönen yolcusunun, bilim tarihinin en ünlü ve en etkili düşünürlerinden biri...
Tanrı’dan dilerim ki buhar enerjisi ile bu hesaplamaların yapılması mümkün olsun. — Charles Babbage 1832 yılında bir grup makine ustası İngiltere’deki bir atölyede gizemli bir buluş üzerinde çalışıyordu. On beş ton ağırlığa ulaşması planlanan buluşları ilk üretilen lokomotiflerden beş kat daha ağır olacaktı. İngiliz hükümeti tarafından desteklenen ve buhar gücüyle çalışacak bu makina için toplam 25 bin parça kullanıldı. Dişliler ve çubuklardan oluşan bu inanılmaz derecede karmaşık araç ilk...
Johann Carl Friedrich Gauss (1777–1855) henüz üç yaşındayken babasının muhasebe kayıtlarını tutuyordu. Yedi yaşındayken kompleks bir matematik sorununu saniyeler içinde çözerek ilkokul öğretmenlerini şaşkınlığa uğrattı. Delikanlılığında Antik Yunan’dan beri çözümsüz kalmış geometri kuramları ile uğraşıyordu. Bütün yeteneklerine rağmen Gauss’un bir matematikçi olarak kendisini kabul ettirebilmesi için çok uğraşması gerekti. Fakir bir köylü olan babası, oğlunun yaptıklarını onaylamıyor ve...
Fizikçi ve kimyager Antoine-Laurent Lavoisier (1743–1794), 18. yy’ın en göze çarpan Fransız bilim adamlarından biriydi. Hidrojen ve oksijen elementlerini bulmuştur. Kütle korunumu yasasının keşfi ve metrik sistemin oluşturulması ile ün kazanmıştır. Ne var ki Lavoiser aynı zamanda halk tarafından çok da sevilmeyen Kral 16. Louis (1754-1793) ile çalışma hatasına düşmüştür. Monarşinin Fransız Devrimi ile yıkılmasının ardından ünlü bilim adamı yakalanmış, vatan hainliği ile suçlanmış ve başı...
İsveçli botanikçi Carl Linnaeus (1707-1778) bitkilerin ve hayvanların Latince adlarla sınıflandırıldığı modern sistemin kurucusudur. Bitkiler konusunda saygın bir otorite olan Linnaeus, yüzlerce türü isimlendirmiştir. Sık sık şunu söylerdi: “Deus creavit, Linnaeus disposuit.” (Tanrı yarattı, Linnaeus sınıflandırdı) Linnaeus İsveç’in güneyinde dünyaya geldi. Rahip olmasını isteyen ebeveynleri ona çocukken Latince öğrettiler. Buna karşılık o Upsala Üniversitesi’nde tıp ve botanik bilimi...

Çevrimiçi Üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum İstatistikleri

Konular
1,554
Mesajlar
2,334
Üyeler
24
Son Üye
Tabu
Üst