Taciz Olayları ve Tacizci Profilleri

Taciz Olayları ve Tacizci Profilleri

Tüm dünyada ve özellikle Ortadoğu ülkelerinde yaşayan kadınların muzdaripliği herkesin gözleri önünde! Özellikle Müslüman ülkelerin kadınlara dayattığı yaşam tarzı ile kadınların hayatından çalınıyor. Merceği daha da küçültüp ülkemize baktığımızda, bu konudaki durum içler acısı. Daha gün geçmiyor ki, yeni bir sansasyonel olay ile güne uyanmayalım. Tecavüz, taciz olayları neredeyse her gün gazetelerin manşetlerini dolduruyor. Minibüste tacize uğrayıp öldürülenler, evinin önünde tecavüze uğrayanlar, öğretmeni tarafından tacize uğrayıp intihar edenler, 3 yaşındaki erkek çocuğa tecavüz edenler, küçük çocuklara tacizde bulunan öğretmenler… İçler acısı olsa da bu ülkenin örnekleri çok fazla. Peki, nedir toplumu bu kadar aşağıya çeken? Bu etkenleri kısaca mercek altına alacağız:

Öncelikle en temele inmemiz gerekiyor; eğitim. Toplumsal olarak eğitim oranının düşük olduğu bir ülkede yaşıyoruz ne yazık ki! Eğitimsizliğin yanı sıra, okullarda uygulanan eğitim ve öğretimin de gelişmesi temel şartlardan bir tanesidir. Şunu belirtmekte de fayda var ki; uzmanlar taciz veya tecavüz olaylarının eğitimle bir ilgisi olmadığı, tamamen kişinin ruhsal durumuyla ilgili olduğuna değiniyor. Fakat ne var ki, eğitimsizliğin etkisi her alanda karşımıza çıkmaktadır.

Evlilik öncesi cinsel yaklaşımların kadın için günah olarak görüldüğü, cinselliğin tabulaştırılması, dini inançlardan ötürü kadın haklarının aşağıya çekilmesi gibi kültürlerde cinsel istismarın yaşanması yüksek orandadır. Ne yazık ki, böyle toplumlarda tecavüz veya taciz olayları ‘susarak’ geçiştirilir.

Akabinde; çeşitli yayın organlarında, çeşitli kişilerce verilen demeçler toplumun bir kesimini etkilemekte. Gene ne yazık ki, bilgiyi sorgulayan topluma sahip değiliz. Görüp, duyduğuna bağnazca inanan bir milletiz, sorgulamadan. Ekranlarda ‘annen de olsa diz kapağı üstü tahrik eder’ söylemleriyle boy gösteren hocalarla ilerlememiz asla mümkün olmayacaktır.

Uzmanların kanaati; cinsel saldırganların veya tacizcilerin profillerinin belli kategorilerle sınırlandırılamayacağıdır. Ancak Türkiye geneline baktığımızda, cinsel saldırganların profili; evli, çocuklu ve orta yaşlı erkekler oluyor. Aşama olarak gidildiğinde profillerde görülen diğer özellikler; şiddet, ekonomik şiddet, kadın hakkını yok saymak, kadını hor görmek, ayrımcılık yapmak ve dini inançlardan ötürü erkekleri üstün görmek gibi görüşlerin akabinde tecavüz son nokta olabilmekte. Kimi uzmanların görüşüne göre, tecavüz etmeyi cinsel saldırı olarak değil de; saldırganlık, yenmek, kadını nesneleştirmek, elde etmek, iktidar sahibi olmak gibi hislerle ego tatminkârlığı sağlıyorlar. Doç. Dr. Ercan Özmen, cinsel saldırıda bulunan erkeklerin genellikle şu özelliklerde olduğuna değiniyor: Bireysel patolojilere ve anti sosyal kişilik bozukluğuna sahip, dışarıdan bakıldığında son derece mazbut fakat geçmişlerinde cinsel saldırılara maruz kalmış, uygun ortamı bulduklarında saldırı eylemini gerçekleştirmeye hazır kişiler. Bunun yanında; sosyal becerileri az, insanlarla iletişim kurmakta zorlanan ve kuramayan, cinsel sorunları olan, iyi bir aile babası gibi görünen kişilerin tecavüz ve şiddete daha çok yatkın olduklarını dile getiren Ercan Özmen, bu özelliklere sahip kişilerin fantezi dünyalarında cinsel saldırının hep var olduğunu dile getiriyor.

Ülkemizde kadınların çoğu, gece geç saatte tek başına dışarı çıkamaz, şayet çıkarsa tacizi hak eder ‘o saatte ne işin var dışarıda?’ algısı oluşturulur. Çoğu kadına sorduğunuzda geçmişinde muhakkak tacize uğradığı bir anısı vardır. Sokakta yürürken en ufak ayak sesinden tedirgin olurlar. Durum böyleyken, dayatılan algılara maruz kalan kadınların, bu tip toplumlarda yaşaması her zaman zorlaşmaktadır ve tecavüz, taciz olayları ne yazık ki çoğunlukta yaşanmaktadır. Ve düşünün ki; 8 Mart Dünya Kadınlar gününde akıllara ilk gelen slogan “kadına şiddete hayır!” oluyor. Bu da insanlığın ayıbı olarak bilinsin.

 

0
Sokrates’in Savunması – 3 İzlenebilecek Yabancı Diziler

Yorum yapılmamış

No comments yet

Bir yanıt yazın