Sokrates’in Savunması – 2

Sokrates’in Savunması – 2

Sokrates konuşmasının devamında yeni suçlamalara karşı savunmasına geçer. Sokrates’in Savunması müthiş diyaloglara devam edecek ve Atinalıları etkileyecektir. Bu sefer Sokrates’i şikâyet eden isim Meletos olmuştur. Meletos’un mahkemeye sunduğu yeminli iddiasında “Sokrat, gençliği yoldan çıkarmaktan, devletin inandığı Tanrıları inkâr etmekten, buna karşılık onlardan farklı olan yeni ilahlara inanmaktan suçludur!” ifadeleri yer almaktadır.

Yapılan her suçlamaya karşı detaylı açıklamalar sunan ve tek tek inceleyen Sokrat, savunmasına Meletos ile diyaloguyla devam eder ve Sokrates’in Savunması gençleri yoldan çıkarttığıyla ilgili suçlamalarla sürer:

“Sokrates: Gel buraya da bana cevap ver Meletos! Sen gençlerin mümkün olduğu kadar en iyi şekilde eğitim almaları ve yetiştirilmelerinin son derece önemli olduğuna inanmıyor musun?

Meletos: İnanıyorum.

Sokrates: Öyleyse, şimdi burada bulunanlara, gençleri daha iyi eğitebilecek kişinin kim olduğunu söyle! …

Meletos: …

Sokrates: Ne oldu? Susuyor musun Meletos? Ne diyeceğini bilemiyor musun? Sence bu tutumun, benim açıkça iddia ettiğim şey konusunda, yani gençliğin eğitimi konusunda senin hiçbir kaygın olmadığının yeterince onur kırıcı bir delili değil mi? Haydi yiğidim, kalk da cevap ver! Gençliğin durumunu düzeltecek olan kimlerdir?

Meletos: Kanunlardır.

Sokrates: İyi de ey yüce Meletos, benim sana sorduğum bu değil ki! Ben sana onları en iyi hale getirebilecek, senin de dediğin gibi, en başta da kanunları bilen bu adam kimdir diye soruyorum.

Meletos: İşte önündeki bu adamlar Sokrates, hâkimler!

Sokrates: Ne diyorsun Meletos? Burada bulunan adamlar gençleri eğitebilir ve onları daha iyi hale getirebilirler mi?

Meletos: Hem de en iyi şekilde!

Sokrates: İstisnasız hepsi mi? Yoksa bazıları yapabilir, bazıları yapamaz mı?

Meletos: İstisnasız hepsi!

Sokrates: Tanrılar kraliçesi Hera’ya ant olsun ki, çok güzel bir haber bu! Böylece sen bize çok sayıda eğitimci bulmuş oldun! Bir şey daha Meletos; söyler misin, acaba bizi dinleyen buradaki bütün bu insanlar da gençleri daha iyi getirebilirler mi, yoksa getiremezler mi?

Meletos: Getirebilirler!

Sokrates: Peki, ya Konsey üyeleri?

Meletos: Konsey üyeleri de!

Sokrates: Peki, Halk Meclisi ve Halk Meclisi’nin üyeleri acaba gençleri yoldan çıkarabilirler mi, yoksa onların da hepsi istisnasız olarak, onları daha erdemli kılabilir mi?

Meletos: Hepsi de daha erdemli kılabilir!

Sokrates: Öyleyse bundan şu sonucu çıkarabiliriz: Gençleri mükemmel insanlar haline getirmeyecek bir tek Atinalı bile yoktur ve sadece ben onların ahlakını bozarım! Senin demek istediğin gerçekten de bu mu?

Meletos: Evet, bütün kalbimle söylemek istediğim de zaten budur!

Sokrates: …Acaba sence atlar için de aynı şey söz konusu mu? Sana göre bütün insanlar onları daha iyi eğitebilir de sadece bir kişi mi onları berbat eder? Yoksa tam aksi mi? Yani, bir tek insan veya az sayıda insan, seyisler mi onları daha iyi hale getirirken, insanların çoğunluğu atlarla ilgilenmek ve onları kullanmak istediklerinde, onları huylandırıp yabanileştirirler mi? Atlar için olduğu kadar diğer hayvanlar için de bu böyle değil midir Meletos?

Elbette böyledir, Anitos ile sen ister buna evet deyin, ister hayır! Hem sonra, gençleri yoldan çıkarabilecek sadece bir tek adam bulunurken, diğer bütün insanların onları erdemli yapacak kalitede olması aslında gençler açısından ne büyük saadet olurdu! Fakat durum hiç de öyle değil Meletos!

… Bir de Meletos, senden Tanrı Zeus adına rica ediyorum, şu soruma da cevap ver: İyi yurttaşlarla mı, yoksa kötü yurttaşlarla mı yaşamak daha iyidir?

Meletos: …

Sokrates: Haydi dostum, cevap ver bana! Kötülerin kendileriyle düşüp kalkanlara her zaman zarar verdiği, hâlbuki iyilerin daima iyilik ettikleri doğru değil midir?

Meletos: Evet, tabii ki doğrudur!

Sokrates: Peki, birlikte yaşadığı kimselerden yarar görmek yerine, zarar görmeyi tercih eden bir kimse var mıdır?

Meletos: Hayır, yoktur!

Sokrates: Sen beni mahkemeye, gençlerin ahlakını bozduğum ve onları kötü kişiler yaptığım için verdin. Sence, ben bunu bilerek mi yaptım, yoksa bilmeyerek mi?

Meletos: Bence, bilerek.

Sokrates: Neler duyuyorum Meletos! Sen bilmez misin ki, kötüler kendileriyle düşüp kalkanlara her fırsatta daima kötülük, iyiler de daima iyilik ederler? Demek ben, benimle alışılmış şekilde sohbet eden kimseleri kötü yaparak, kendime kötülük ediyorum. Üstelik bunu, senin iddiana göre kasten yapıyorum. Ve de ben bütün bunları fark edemeyecek kadar da cahilim! Dahası, senin dediğine göre bunu ben bile yapamıyorum, öyle mi? Öyleyse, ya ben insanları yoldan çıkaran biri değilim ya da bunu bilmeden yapıyorum. Fakat her iki durumda da sen yalan söylemiş oluyorsun! Atinalılar! Bu kadar yeter! İşte her şey apaçık ortada! Daha önce de dediğim gibi, Meletos bu konuyla hiçbir zaman ilgilenmedi ve bu hususta hiç mi hiç kafa yormadı!”

Sokrates her zaman sorgulayan yapıya sahipti. Atina’nın önde gelen kişilerine yönelttiği eleştirilerden, eski hikmetleri denetlemekten ve hatta kimi zaman çürüten yaklaşımı ile çok fazla düşman kazandı. O dönemde demokrasinin yeni gelmiş olduğu Atina, yeniden yapılanmaya çalışıyordu ve şehrin yasaları yeniden düzenlenmişti. Bilgeliğinden dolayı adı çıkan ve yargılanan Sokrates’in savunması; devletin inandığı Tanrıları inkâr etmek ve onlara farklı olan yeni ilahlara inanmakla suçlandığı iddiasına hitaben devam eder. Ve Sokrates bu bölümde de savunmasına, Meletos ile diyaloguyla devam eder.

Sokrates, dava dilekçesinde yer alan “Devletin inandığı tanrılara inanmamayı, buna karşılık onlardan farklı olan yeni ilahlara inanmayı…”  ifadelerine nazaran Meletos’a sorar:

“Sokrates: Madem öyle Meletos, şimdi sözü edilen bu Tanrılar adına, bana ve buradaki insanlara biraz daha açık ve net söyle! Çünkü ben bir noktayı anlayamıyorum, sen neyi iddia ediyorsun? Bazı Tanrıları sahiden de var olduklarına inanmamayı öğrettiğimi mi? Eğer öyleyse, ben tam bir Tanrıtanımaz sayılmam ve bundan dolayı da suçlanamam. Yoksa beni devletin Tanrıları olmayan başka Tanrılara inanmayı telkin etmekle mi suçluyorsun? Yani sen beni aynı ilahlara inanmamaktan dolayı mı şikâyet ediyorsun? Yoksa hiçbir Tanrıya inanmamak ve başkalarına da bu Tanrıların hiçbirine inanmamayı telkin etmekle mi?

Meletos: Evet, benim söylediğim de bu, sen tanrıların varlığına asla inanmıyorsun!

Sokrates: Bunu sana dedirten nedir, ey eşsiz Meletos? Acaba ben diğer insanlar gibi güneşin ve ayın birer Tanrı olduğuna inanmıyor muyum?

Meletos: Hayır, hâkimler, Tanrı Zeus adına yemin ederim ki inanmıyor. Çünkü güneşin bir taş, ayın da bir toprak olduğunu söylüyor.

Sokrates: Aziz dostum Meletos, sen beni değil, Anaksagoras’ı suçluyorsun da farkında değilsin! Üstelik bunu yaparken bizi dinleyen hâkimlerimizi basbayağı küçümsüyor ve Klazomen’li Anaksagoras’ın kitaplarının böylesi iddialarla dolu olduğunu hâkimlerimizin bilmediklerini sanacak kadar da onları cahil görüyorsun!  … Senin benim hakkımdaki kanaatin gerçekten bu mu, yani sen benim hiçbir Tanrıya inanmadığımı mı iddia ediyorsun?

Meletos: Evet, Zeus’a yemin ederim ki, sen hiçbirine, hem de hiçbirine kesinlikle inanmıyorsun!

Sokrates: Ettiğin sözün hiçbir inanılır yanı yok Meletos! Bence sen bu söylediklerine kendin bile inanmıyorsun! … Davacım verdiği şikâyet dilekçesinde, birbiriyle tamamen çelişen ifadeler kullanıyor. Özü itibariyle şu anlama gelen bir iddiada bulunuyor; ‘Sokrates, Tanrıların varlığına inanmakla birlikte yine de tanrılara inanmamaktan dolayı suçludur!’ Böylesi bir iddia gerçekten de insan zekâsıyla alay etmenin daniskasıdır. Meletos! İnsani şeylerin varlığına inanan fakat insanların varlığına inanmayan bir kimse var mıdır şu dünyada? … Atların varlığına inanmadığı halde, atlardan bahseden bir kimse var mıdır? Atları terbiye etmenin kuralları olduğuna inanan ama atların olmadığını söyleyen biri var mıdır? Kavalcıların olduğuna inanmayan ama kavalla ilgili meselelere inanan biri var mıdır? Hayır! Ey insanların en seçkini, yoktur böyle bir kimse! Hiç değilse şunun cevabını ver; Demonların (Tanrılarla insanlar arasındaki aracı varlıklar. Tanrılardan gelen istekleri insanlara ve insanlardan gelen dilekleri de Tanrılara aktarır) gücünü kabul eden ve buna rağmen Demonların olmadığına inanan biri var mıdır?

Meletos: Hayır, kimse yoktur!

Sokrates: Şimdi sen, bu sözünle benim Demonların gücünü kabul ettiğimi ve onlar hakkında bir şeyler öğrettiğimi açıklamış bulunuyorsun. Bu Demonlar ister eski olsunlar, ister yeni, önemli değil. Evet, ben Demonların gücüne inanıyorum, bunu sen de söylüyorsun, üstelik de bunu şikâyet dilekçenin eki olan yeminli ifadende de açıkça belirtiyorsun. Bu durumda, eğer ben Demonların gücünü kabul ediyorsam, ister istemez Demonların olduğunu da kesinlikle kabul ediyorumdur. Öyle değil mi? Bizler Demonlara Tanrılar veya Tanrıların çocukları gözüyle bakmıyor muyuz? Sence de öyle bakıyor muyuz, bakmıyor muyuz?

Meletos: Elbette, öyle bakıyoruz.

Sokrates: … Sen önce benim Tanrıları asla kabul etmediğimi söyledin. Ardından da benim Demonların varlığına inandığımı belirttin. Bu durumda ben Tanrıları da kabul ediyorum demektir! Bir başka varsayımdan hareket edelim: Eğer Demonlar efsanelerde iddia edildiği gibi Tanrıların basit ölümlü varlıklardan veya perilerden edindikleri piç çocuklar iseler, o zaman kim Tanrıların hem çocuklarının olduğuna hem de Tanrıların olmadığına inanacak? Bu şöyle demek kadar saçma olur; ‘Katırlar, atlarla eşeklerin yavrularıdır. Fakat kanaatimce, ne at vardır ne de eşek diye bir hayvan!’

Atinalılar! Artık benim kendimi uzun uzun savunmama hacet yok. Asla ve kat’a suçlu olmadığımı ve Meletos’un suçlamasının her türlü dayanaktan yoksun olduğunu ispatlamak için daha geniş çaplı bir savunma yapmama gerek yok. Tam aksine, şimdiye kadar söylediklerim bence yeter de artar bile.”

Yazı dizimizin ikinci bölümünde Meletos’un suçlamalarına karşı savunma yapan Sokrates, her açıklamasında insanlığa başka mesajlar vermeyi başarabilmektedir. Her cümlesinde derin anlam barındıran Sokrates’in Savunması diyaloglarla en temel öğretiyi bizlere aktarıyor: “Sorgulanmayan yaşam, yaşamaya değmez!”

 

Kaynak: Sokrates’in Savunması – Platon

Çeviri: Cemal Aydın

 

 

0
Sarıklı cübbeli THY çalışanları için 2013’te soru önergesi verilmiş Atatürk Havalimanı Saldırısının Sorumlusu Kim?

Yorum yapılmamış

No comments yet

Bir yanıt yazın