Neden Suriyelilere Vatandaşlık Verilmeli?

Neden Suriyelilere Vatandaşlık Verilmeli?

Recep Tayyip Erdoğan’ın Kilis’te yaptığı Suriyelilere vatandaşlık verilmesi temalı konuşmanın ardından siyasi çevrelerde, basında ve sosyal medyada ırkçı şoven bir söylev üzerinde yükselen bir yabancı düşmanlığı ve suriyelileri istemiyoruz korosu baş gösterdi. Almanya’da en başta Türklere saldıran, evlerini yakan yabancı düşmanı neo nazi grupların kelimesi kelimesine aynı argümanlarını kullananlar da var, “ırkçı değilim ama sosyal doku bozulacak” vb. sözlerle yumuşatarak ırkçılığını gizleyen ya da fark etmeyen de. Diğer taraftan Erdoğan’ın Suriyelileri hazır seçmen kitlesi olarak gördüğü ve siyasi ajandası için Suriyelilere vatandaşlık kartını oynadığının da herkes farkında. Erdoğan ve AKP iktidarının Suriyelilerin vatandaş olmasını şu sebeplerden istiyor olması muhtemeldir:

  1. Başkanlık sürecindeki seçim ve referandumlarda Suriyelilerin kendisine oy vereceği beklentisi. (Bu düşüncenin gerçeği ne kadar karşıladığı tartışmalıdır.)
  2. Güneydoğu’da yakılan yıkılan kentlere ve ilçelere, aynı şekilde alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere Suriyelileri yerleştirerek bölgelerin demografik yapısını değiştirmek.
  3. Suriye kökenli veya çifte vatandaş olan Suriyeliler sayesinde Suriye’nin geleceği üzerinde söz sahibi olmak ve siyasi etkinliğini artırmak.

 

Suriyelilere Vatandaşlık

Bunların hepsinin Erdoğan’ın ajandasının bir parçası olduğu şüphesiz. Erdoğan’ın bu hamlesini görüp ona karşı olmak adına ondan da geri bir pozisyona düşmek, üstelik bunu yaparken her türlü insanlık değerini ayaklar altına alarak canını kurtarmak için savaştan kaçan, yaşam mücadelesi veren insanlara karşı dışlayıcı bir tutum takınmanın ne kadar zavallıca bir durum olduğuna fazla değinmeye gerek yok. Üstelik bunu yaparken hiçbir temeli olmayan argümanlar da kullanılıyor.

Sığınmacı olarak gelen herkesin cihatçı, islamcı olduğu algısı parlatılıyor. Elbette ki bu yanlış. Belki en organize, örgütlü güç oldukları için böyle gözüküyor olabilir ancak katliama uğramamak, zorla çarşaflara sokulmamak için çoluk çocuk demeden yollara düşen ve bir kısmı Ege denizinde boğulan yüzbinlerce insan için bunu iddia etmenin anlamı yok. Çoğu toprak sahibi çiftçiler, memurlar, işçiler, muhasebeciler, avukatlar, öğrenciler. Suriye savaştan önce laik ve modern bir toplumdu. Sığınmacıların da o toplumun ortalamasını yansıtacağı bir gerçek.

Suriyelilere Vatandaşlık

Aynı şekilde Suriyelilerin suç işledikleri, düzen bozdukları iddiası da gerçeği yansıtmıyor. Elbette gelen milyonlarca insanın içinde suça eğilimli insanlar da olacaktır ayrıca bu kadar insanın bir anda aktığı bir yerde sorunların çıkması kaçınılmazdır hatta bundan daha da fazlası beklenir. Ancak iç savaş başlayıp göç dalgası geldiğinden beri suç oranlarında istatistiksel olarak anlamlı bir artış yaşanmadı. Sadece bazı mikro olaylar. Bu da aslında Suriye halkının ne kadar makul bir halk olduğunu ortaya koyuyor. Plajda slogan atan Suriyeli gençlere bakıp neden öfkelenildiğini anlaması da güç. Maç günleri Beşiktaş’ta toplanıp tezahurat yapan taraftarlardan farklı bir durum ya da ruh hali mi var ortada? Asıl şu andaki mevcut durum devam ettiğinde bu çocuklar ve gençler suç dünyasının içine itilecekler.

Bu insanlar aptal değiller. Erdoğan’ın kendileri üzerinden Avrupa’ya nasıl şantaj yaptığını görüyorlar, sigortasız, güvencesiz şekilde ucuz işgücü olarak çalıştırıldıklarını biliyorlar, seçimlerde yedek seçmen kitlesi yapılmak istendiklerinin de farkındalar. Olmasalar bile bunu onlara anlatmak bizim görevimiz. Sanıldığı gibi hepsi Erdoğan’a minnet edip oylarını da ona akıtmayacaklar. Tabi muhalefet partileri Erdoğan’ın bu tuzağına düşmeye devam etmezse.

Şu anda yerli sermayenin ucuz işgücü kaynağı olarak kölelik şartlarında çalışıyorlar. Kayıtdışı oldukları için iş kazalarında yaralanıp öldüklerinde bir kenara atılıyorlar, çocuk ve kadın emeği sömürüsü had safhada. Bu şekilde kriminalize edilmeleri patronların daha çok işine geliyor. Daha az paraya daha ağır şartlarda çalıştırabiliyorlar. Ancak kayıt altına alınıp ekonomik hayata tam anlamıyla girmeleri şart. Kendi ayakları üzerinde durup ekonomiye katkıda bulunabilmeleri gerekiyor. Entegrasyon için bu olmazsa olmaz.

Kaçıp gelen Suriyelileri korkak, hain ilan eden soytarıların zevzekliğine ise cevap bile vermeye gerek yok. Taksim’de bir bomba patladığında İstanbul sokaklarının nasıl boşaldığını hatırlasınlar, sonra açıp Suriye’nin şehirlerine baksınlar. İstiyorlarsa kendi çocuklarını alıp orada birkaç gün tatile gidebilirler.

 

Suriyelilere Vatandaşlık Neden Önemli?

Şunu da ortaya koyalım. Sayıları 3 milyonu bulan bu insanların büyük bir bölümü vatandaş olsunlar veya olmasınlar artık gitmeyecekler. Bu ölçekteki göçlerin doğal sonucu içinde kalıcılığı barındırmasıdır. Bu gerçek ortada yokmuş gibi sanki Suriye’de bir iki sene içinde her şey düzelecek ve milyonlarca insan tekrar ülkesine akacak sanmak en hafif tabirle siyasi saflıktır. Mülteci bile kabul edilmeyen, “geçici koruma” statüsüyle ne oldukları belirsiz bir geleceğe itilen Suriyelilere vatandaşlık sağlanamazsa yüzbinlercesi gettolara itilecekler, mafyanın, cihatçı çetelerin kucağına düşecekler, toplumda daha kötü bir bölünme ve kırılma yaşanacak, yabancılık olgusu ağırlaşacak ve topluma entegre olmaları daha da zorlaşacaktır.

Konuşmamız gereken artık Suriyeliler kalacaklar mı kalmayacaklar mı?, Vatandaş olacaklar mı olmayacaklar mı değil, Suriyelileri en az sorunla nasıl entegre edebiliriz, birlikte yaşamanın yollarını nasıl bulabiliriz olmalı.

Kendi ülkemizde mülteci olduk“, “vergilerimiz onlara gidiyor“, “onlar yüzünden işsiz kaldık” gibi serzenişlerin adresi de savaş mağduru olmuş bir halk değil. Suriyeliler bu nefreti hak etmiyor. Yaşanan olumsuzluklar için bir sorumlu aranıyorsa Suriye’de iç savaşı körükleyen, silahlar yollayan, cihatçıları eğiten ve besleyen iktidardan hesap sorulması gerekiyor.

Suriyelilere Vatandaşlık

Türkiye’deki devrimci demokrat çevrelerin yapması gereken Suriye halkından korkmak değil Erdoğan’ın bu restine rest çekip tüm devrimci mücadelesini bu yeni kardeşlerimizle birleştirmeye çabalamaktır. Bu halkın ülkesine, şehirlerine, ateşler düşüren sonra da onlara duvarlar ören batılı emperyalistlerin ve onların buradaki IŞİD destekçisi yerli işbirlikçilerinin ucuz hesaplarını bozabilecek, tüm gerici ittifakların zincirini kırabilecek şey onlar karşısında geri adım atmak değil hodri meydan demektir.

İlkesiz ulusalcıların, sinsi siyasal islamcıların politikalarını deşifre edecek yegane yol savaştan kaçan insanlardan ya da yeni seçmenlerden korkmak değil sınıf mücadelesini yükseltmektir. Tüm sosyalistler, devrimciler, insanlık mücadelesi verenler şoven gerici bataklığa savrulmayı bırakıp kendi enternasyonal görevlerine odaklanmalıdır. Bu dünya, üzerinde yaşayan tüm emekçi halklarındır.

 

Can Taylan Tapar

0
Sırlanmış Camın Laneti Felsefenin Önemi

Yorum yapılmamış

No comments yet

Bir yanıt yazın