İnsanoğlu

İnsanoğlu

Kişinin toplumsal varlığını belirleyen; politik, çevresel, ekonomik etkenlerden bahsetmeden, kişinin kendi özüne inmeye çalışmak ütopik görünse de, mümkün! Akılları zorlayan, tabuları yıkmaya yönelik bu düşünce tarzı ile hayatı anlamak ve yeni kapılar aralamak an meselesi. Doğuştan bu güne süregelmiş alışkanlıklardan vazgeçmek veya başka bir bakış açısı ile bakmak ürpertici olabilir, insanoğlu bunda zorlanabilir. Fakat her daim savunulan şeyin mutlak değişim olduğunu ve bu değişimin gerçekleşmesindeki en büyük etkenin pratik olduğunu unutmamak gerekir.

İnsanoğlu dedik; bir karıncanın hayatını hiçe sayan, hayvanlara işkence eden, örümcekleri öldüren, ağaçları kesen sanki bu evren sadece onlar için yaratılmış gibi düşünen bir canlı türü. Zekâsı ile tüm canlılardan bir üst seviyede olan insanoğlu; doğayı koruması gerektiğini düşünebilir, tüm canlıların ortak yaşama hakkına sahip olduğunu kavrayabilir fakat sahip olduğu yüksek ego hissi ile varlığını diğer canlılara şans gibi sunar genellikle.

İnsanoğlu dedik; tüm dünya üzerinde ve yaşadığımız coğrafyada empoze edilen politik düşünceler ile birileri tarafından belirlenmiş kabuğuna sığabilen insanoğlu. Sen busun, sen şusun, sen hiçbir şeysin, sen her şeysin… Ne olduğumuzu, kim olduğumuzu belirleyen, yaşamımızdaki kabukları oluşturan inançlar ve siyasi oyunlardır. Kimin hangi dilde konuşması gerektiğine, kimi sevip kimi sevmeyeceğine, ne okuması gerektiğine ve hatta kişinin kimliğine karar vermeye çalışan bir sistemin içindeyiz. “Okumak istiyorsan başını açacaksın” dediler, “yaşamak istiyorsan boyun eğeceksin” dediler, “özgür değilsin, bu olmak zorundasın” dediler, “kimliğini biz belirleyeceğiz” dediler, “senin değerlerin bize ters, ötekileştirileceksin” dediler… Ve tüm insanoğlu bunun bir parçası oldu. Milliyetçi misin? Kürtleri sevmemen gerektiğini öğrettiler. Ulusalcı mısın? Bayrak uğruna her şeyin mubah olduğunu öğrettiler. Müslüman mısın? Allah yolunda katletmenin sevap olduğunu öğrettiler. Ateist misin? Senin kedi kesen olduğunu öğrettiler. Sosyalist misin? Yolunun çok uzun,  hayalperest ve asla sonuca varmayacağını öğrettiler. Dayatılan bunca ideolojinin ya da inancın kabuklarından çıkmak zor değil oysa. Sadece vicdanla ve tüm bu tabuları yıkarak başka bir pencereden bakmak gerekiyor yaşama!

İnsanoğlu dedik; yüzyıllar önce anaerkil bir toplumdan dinlerle ataerkil toplum anlayışına geçen bir canlı türü. Sen kadınsın, sen namussun, sen çalış, sen sus… Tüm canlı türlerinin ortak değerlerde yaşam hakkına sahip olduğunu vurgulamak, bu konu içinde çok lüks gibi duruyor. Sahiplenilen değerler, bir başka tarafı yok sayıyorsa orada bir yanlışlık var demektir. Diğer inançları yok sayan tüm kitaplarda bir yanlışlık olduğu gibi. Özellikle İslam ülkelerinde kadına biçilen değer akılları zorluyor. Afgan Farkhunda’yı, 1. Dünya Savaşındaki seks kölesi kadınları, Somali’de 13 yaşında recm edilen Ayşe’yi unutmak mümkün değil… Bunlar vicdan veya insanın kendi özgür iradesi ile yapılan eylemler olamaz, bunlar belli inançların insanı kötüleştirmeye ve korku baskısı oluşturmaya yönelik, dayatılanların etkisi altında kalanların kör olan vicdanlarıdır. Vicdan sahibi olmak için bir lidere, bir inanca, aklın almadığı bir varlığa inanmaya gerek yok! Bilmeyi değil de inanmayı tercih edenler, inandıkları şeyi sorgulamaktan vazgeçmişlerdir ve bu da diğer canlılardan üstünlüğünü sağlayan aklını kullanmadığı gerçeğini ortaya koyar. Sonuç ise; tüm canlıların en aptalısındır.

İnsanoğlu dedik; kötülüklerin, ötekileştirmenin, ayrımcılığın anası. Bizi bu kadar üstün varlık olduğumuzu düşünmeye teşvik eden, inançlar ve siyasal oyunlardır. Tamamen toplum etkilerinden arınabilen ve dayatılan yaşam tarzının ve hatta düşüncenin etkisi altında kalmamayı başarabilen her bireyin, öncelikleri ve hayata bakış açısı değişecektir. İnşa edilen kabuklardan kurtulmak sizin elinizde!

Eylem Özkan

0
Kanun Önünde: Kafka (Vor Dem Gesetz) Kurban Bayramı’nın Kökeni

Yorum yapılmamış

No comments yet

Bir yanıt yazın