Altmış Beş Milyon Yıl Önce Atalarımız

Altmış Beş Milyon Yıl Önce Atalarımız

Altmış beş milyon yıl önce atalarımız, zihinleri en boş memeliler, köstebek zekâsında yaratıklardı. Bugün gezegenimizin egemen türü olan o zamanki hayvanların böylesi bir gelişme göstereceklerini tahmin edecek biyolog zor bulunurdu. Yeryüzü o zaman ürkütücü, kâbus gibi dev kertenkelelerle doluydu: Dinozorlar. Bazıları 6 katlı apartman boyundaydı. Yüzen sürüngenler, uçan sürüngenler ve yürüyen sürüngenlerdi bunlar. Yeryüzünde dehşet saçarak dolaşıyorlardı. Bazıları büyükçe bir beyne sahipti. Başları, dik duruşları ve el gibi iki ön ayakları vardı. Ellerini ya da önayaklarını hızla kaçan küçücük memelileri -belki aralarında atalarımız da bulunuyordu- yakalamak için kullanırlardı. Eğer bu dinozorlar yaşamlarım sürdürebilselerdi, bugün gezegenimizin egemen akıllı türü yeşil derili, keskin dişli, dört metre boyundaki yaratıklar olacaktı. Tam bilim-kurgu kitaplarındaki gibi. Fakat dinozorlar hayatta kalmadılar. Bir felâket dinozorların tümünü ve yeryüzündeki türlerin çoğunu yok etti. (*Yapılan son bir analiz, okyanuslardaki tüm türlerin ’sının bu çağda ölmüş olabileceğine işaret ediyor. Türlerin böylesine silinip süpürülmesi karşısında, bugünkü organizmalar, Mezozoik zamanlarda yaşamış pek küçük ve tüm canlıları tam olarak temsil etmeyecek sayıdaki örneklerden gelişmiş olabilirler.) Bu felaket ağaç böceklerini ve memelileri yok etmedi. Onlar hayatta kaldılar.

Dinozorları yok eden şeyin tam olarak ne olduğunu kimse bilmiyor. İlginç bir fikre göre, nedeni kozmik bir felaketti, yakın bir yıldızın patlaması; Yengeç Bulutsularına yol açan bir süpernova. Altmış beş milyon yıl önce rastlantı sonucu güneş sistemimizden on ya da yirmi ışık yılı uzaklıkta bir süpernova bulunsaydı, uzaya yoğun kozmik ışınlar yayardı ve bu ışınlardan bir bölümü yerküremizin hava örtüsüne girerek atmosferdeki nitrojeni yakardı. Böylece oluşan nitrojen oksitler, atmosferdeki koruyucu ozon tabakasını yırtar, yeryüzüne güneşten gelen morötesi ışınları arttırarak yoğun morötesi ışına karşı korumasız birçok organizmayı yakar, mutasyona uğratırdı. Bu organizmalardan bazıları, dinozorların başlıca yiyecek maddesi olabilirdi.

Dinozorları Yok Eden Şey

Nedeni kesinlikle bilinmeyen bir felaket sonucu dinozorların dünya sahnesinden çekilişi memelilere rahat bir soluk aldırdı. Atalarımız doymak nedir bilmeyen sürüngenlerin baskısında yaşamaktan artık kurtulmuşlardı. Büyük bir coşku içinde değişmeye ve gelişmeye koyulduk. Yirmi milyon yıl önce bizim en yakın atalarımız büyük bir olasılıkla hâlâ ağaçlarda yaşıyorlardı. Sonradan ağaçlardan indiler, çünkü büyük bir buzul çağında ormanlar yok olmuş ve yerlerini çalılıklar almıştı. Eğer ağaç sayısı azsa ağaç üzerinde yaşama alışkanlığını sürdürmek iyi bir şey değildir. Ormanların kayıplara karışmasıyla ağaçlar üzerinde yaşamlarını sürdüren primatların çoğu da sahneden silinip gitmişlerdir. Aralarından yalnızca bazıları yere inerek oradaki tehlikeli ve zorlu hayatı göze almış ve yaşamlarını sürdürmüştür. Ve bunlardan bir boyunun gelişmesinden biz ortaya çıkmışız. İklimdeki bu değişikliğin nedenini de kimse bilmiyor. Güneş’in iç aydınlığında ya da yerküremizin yörüngesindeki aydınlıkta küçük bir değişme meydana gelmiştir belki; belki de geniş çapta volkanik patlamalar stratosfere ince toz salarak güneş ışığının yerküreye daha az geçerek çoğunun tekrar uzaya yansımasına neden olmuştur. Böylece de yeryüzü soğumuştur. Okyanusların genel akıntısındaki değişiklikten de olabilir. Ya da Güneş galaksiler arası toz bulutu arasından geçmiştir. Ne olursa olsun, bize, varlığımızın astronomi ve jeoloji alanlarındaki rastlantısal olaylarla ne denli bağlantılı bulunduğunu bir kez daha gösteriyor.

Ve Ağaçtan İndik

Ağaçtan aşağı indikten sonra dik duruşa geçiş için bir gelişme gösterdik; ellerimiz serbest kalmıştı; iki gözü birden kullanmak suretiyle görme duyumuz epey gelişmişti zaten; kısacası araç, gereç yapmak için gereken önkoşulların çoğuna sahiptik. Şimdi artık genişçe bir beyne sahip olmak ve karmaşık düşünceleri aktarmak gerekiyordu. Akıllı olmak aptal olmaktan yeğdir. Çevre aynı kaldığına göre, bu yola sapmak en iyisiydi. Akıllı varlıklar sorunları daha iyi çözümlerler, daha uzun süre yaşayabilirler ve dünyaya daha çok çocuk bırakabilirler. Nükleer silahlar icat edilinceye dek, akıl insanın hayatta kalmasına epey yardımcı olmaktaydı. Tarihimizde, akıllı küçük memelilerden oluşan bazı sürüler dinozorlardan saklandılar, ağaç tepelerine sahip çıktılar, sonra ağaçtan inip ateşi ehlileştirdiler, yazıyı icat ettiler, gözlemevleri kurdular ve uzay araçları fırlattılar. Eğer olaylar birazcık değişik bir akış gösterseydi, böylesi başarılı sonuçlara ulaşacak akıl ve beceri sahibi başka bir hayvan çıkabilirdi. Belki de iki ayaklı zeki dinozorlar olabilirdi. Ya da tilkiler, mürekkep balığı veya başkaları. Zekâ sahibi öteki yaratıkların ne derece bilgi sahibi olduklarını öğrenmek ilgimizi çektiğinden balinalarla orangutanları inceliyoruz. Başka ne tür uygarlıkların mümkün olabileceğini birazcık öğrenmek için tarih ve kültür antropolojisi inceliyoruz. Fakat biz hepimiz -balinalar, orangutanlar, insanlar- birbirimizle çok yakın bağlar içindeyiz. Araştırmalarımız tek bir gezegendeki bir ya da iki evrimsel çizgiyi incelemekle sınırlı kalırsa, başka akıllı varlıkların ve öteki uygarlıkların çeşitlerini ve zekâ pırıltılarını bilmekten yoksun kalacağız.


Carl Sagan – Cosmos

0
Sanal Bir Evrende Yaşıyor Olabiliriz Lale Restaurant – Pudding Shop

Yorum yapılmamış

No comments yet

Bir yanıt yazın